Bölge kaynaklarıma sordum.
Suriye’de ABD koridoru Türkiye’yi karıştırdı.
Fakat: İran, Irak ve Suriye’de öyle olmadı.
Ciddi bir gündem oluşturmadı.
Niçin?
***
Cevap, öngördüğüm gibi.
PKK/PYD tehdidiyle ilgili üç tespitleri var.
Bir: “Öncelikli değil.”
İki: “Yakın değil.”
Tamamlayıcı görüşleri.
Üç: “Ehven-i şerdir.”
“Özel” sohbette söylenenler böyle.
***
Resmî görüşler de farksız.
Öncelikli “şer” olarak kimi görüyorlar?
İran Meclis Başkanı Ali Laricani’nin mesajı (17 Haziran 2015).
İslam ülkeleri meclis başkanlarına gönderdi.
Dedikleri açık.
Konu: “İslam ümmetinin güvenliği, bütünlüğü, ilerlemesi.”
Bunların önündeki “en önemli sorun”: “Tekfirciler.”
Yani önüne geleni “kafir” sayanlar.
Yani yakın tehdit bu.
Takip edenler bilir.
İran terminolojisinde tekfirciliğin adresi: Vahabilik, IŞİD, El Kaide ve türevleridir.
***
Hemen kaydedelim.
Bağdat ve Şam’ın duruşu da böyle.
***
Soralım: Bu tercihler doğru mu?
Tartışmak fazla anlamlı gözükmüyor şimdi.
Ama ortada anlaşılır bir durum var.
İki ülkedeki yakın tecrübeye bakalım.
Irak: 2003’ten beri.
Suriye: 2011’den beri tekfirci selefilerle savaşıyor.
İki ülkenin yaklaşık %25’i onların kontrolünde.
***
IŞİD Irak’ta 2 yıldır atakta.
Felluce ve Musul’dan sonra Ramadi’ye de girdi.
Bağdat ve Kerbala kapılarını zorluyor.
***
Suriye’de şehirler, köyler yakıldı, yıkıldı.
Nüfusun yarısı evini barkını terketti.
4 milyonu komşularda mülteci. 7-8 milyonu ülkede göçmen.
***
Tabloda İran’ın konumu da net.
Herkes biliyor: IŞİD için bir numaralı düşman Şiilik.
Yani İran’ın resmî mezhebi.
Sorun, Tekfircilerin din anlayışından kaynaklanıyor.
Onlara göre: Hıristiyanlar ve Museviler ehli kitap.
Dolayısıyla yaşama hakları var.
Fakat: Şiileri sapkın sayıyorlar. Düpedüz kafir.
Zaten: “Tekfirci” adı da buradan geliyor.
Sonuç: Tahran, IŞİD’in yaygınlaştırılmasından rahatsız.
Onları, Şia düşmanlığının koçbaşı görüyor.
***
Bu tabloda Türkiye’nin konumu ne?
Üç komşumuz da AKP’yi suçluyor.
Tekfirci/selefi militanları Suriye’ye sokmakla.
Onlara silah vermekle.
Barındırmakla.
Suriye: Açıkça itham ediyor.
İran ve Irak: Örtülü konuşuyor.
***
Artık asıl soruna gelebiliriz.
En başta söyledik.
Türkiye’nin öncelikli meselesi Suriye’de Amerikan koridoru.
Önlemek için komşularının desteğini nasıl alacak?
***
Önce bir ilkeyi kayda geçirelim.
Elbette: Her ülke için öncelik kendi milli çıkarlarıdır.
Komşu hatırına aykırı tercihler yapmak zorunda değiliz.
Bu: Genel prensip.
***
Somut durum ne?
Sözü hiç dolaştırmayalım.
Bir: Komşularımız “tekfircilik”i yakın tehlike görüyor.
Türkiye’yi de onların başlıca destekçilerinden biri.
***
İki: Türkiye, bir “imkansız”la karşı karşıya.
Ankara hem koridoru önleyecek.
Hem de tekfirci çetelere yardıma devam edecek.
Mümkün değil.
***
Üç: Türkiye koridora karşı harekete geçti diyelim.
Çetelerle ilişkisini koparmadıysa: İnisiyatif elden kaçar.
İlk sonuç: PKK/PYD’nin bölgedeki desteği artar.
Koridor kalıcı hale gelir.
***
Dört: Bütün yollar aynı kapıya çıkıyor.
Nesnel olarak: Koridor ve çeteler aynı tarafta.
İkisinin de önünü açan güç: ABD.
RAFET BALLI / Aydınlık / 24.06.2015