Hafta sonu Burgazada’daydım...
Güvenç Dağüstün dedi ki; “Cihangir’deki HDP’liler sana faşist” diyor!
Nişantaşı-Cihangir’deki münevver takımı -Tanzimat’tan beri- geniş kitleler tarafından onaylanmak; kabul görmek ister. “Oyun bozanlık” edenleri sevmezler.
Yeri gelir Nazım Hikmet’e “ajan” derler.
Yeri gelir Aziz Nesin’e “ajan” derler!
Yeri gelir Doğan Avcıoğlu’na, İlhan Selçuk’a, Uğur Mumcu’ya “darbeci faşist” derler.
Ama...
Bunu diyenlerin hiçbiri, zor dönemde parmağını oynatmaz. Ne zaman bir siyasal hareket güçlenir; ortaya çıkarlar ve “rol” kaparlar.
Bunlar; “Cici demokrasi”nin; “cici demokratları”; “cici özgürlükçüleri”, “cici barışseverleri...”
Adları solcudur; yaptıklarının solculukla ilgisi yoktur... Oysa:
İnsan yaptığı’dır!
Peki bunlar ne yaptı?
Çok gerilere gitmeyeyim... Daha dün Cemaat’in kuyruğuna takılıp “yetmez ama evet” dediler. Diğer yanda...
30 yıldır benim ne yazdığım ortada?
Binbaşı Ersever’i, JİTEM’i, Yeşil’i, faili meçhul cinayetleri; Cantürk’ü, Buldan’ı, Anter’i, Aydın’ı vs. kim yazdı?
Gazeteci Halit Güngen öldürüldüğünde -bugün çok cesur görünenler- Diyarbakır’daki evlerinde saklanırken bir avuç kişi biz oradaydık.
Bunları yapar, yazarken....
Bana “Musa Anter Ödülü”nü verirler; ama gerçekler bu kez işlerine gelmez ise “faşist”derler.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Elazığ’daki faili meçhul cinayetlerle ilgili tanıklık yaparken, kimileri de “vatan haini” demişti! Hangisini yazayım.
30 yıldır gerçekleri yazıyorum, hakikatleri savunuyorum.
“Aman yazmayayım şimdi bana ne derler” tavrı içinde hiç olmadım.
Bu nedenle Aydınlıkçılar bile “CIA ajanı” diye dergilerine kapak yaptılar!
Kimine göre “MOSSAD ajanı”; kimine göre “ırkçı-anti semitik”; kimine göre “MİT görevlisi”; Cemaat’e göre “Ergenekon Terör Örgütü Üyesi” idim! Şimdi de “faşist” oldum! Seç beğen al...
Bu ülkenin değişmez kaderidir bu: Yazılamayanı yazanın, söylenemeyeni söyleyenin başına hep bunlar gelir.
Gazeteci olmak hiç kolay değildir bu topraklarda...
HDP’nin adayına bak
Bugün... 30 Haziran 2015.
Kendilerine solcu diyenler...
HDP içindeki milletvekilleri...
Bugün sizler; partinizin TBMM Başkanı adayı Dengir Mir Mehmet Fırat’a mı oy vereceksiniz?
Hiçbiriniz sormadı mı; “Fırat’ı niye aday yaptık” diye!
Mir; Kürtçe’de “Bey” demektir.
Rışvan aşiretinin bey’idir; ağa’sıdır!
Ağa-bey/ şeyh-şıh sultasına karşı ağızlarından bir tek kötü söz çıkmayan HDP’nin, bir feodal beyi aday çıkarmasını nasıl değerlendirmeli? (Sadece Fırat değil sayı çok)
HDP.... Niye marabanın değil, ağaların partisi oldu?.. Böyle solculuk-devrimcilik olur mu?
Demirtaş, Davutoğlu’nu kastederek “Maho Ağa’yı balkona çıkarmayacağız” diyordu; şimdi Memo Ağa’yı TBMM Başkanı yapmak istiyor!
Bitmedi...
TBMM çatısı altında; büyük ustamız Uğur Dündar’ın yaptığı Arena programında Kılıçdaroğlu, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yolsuzluklarını ortaya çıkarmadı mı? Bu nedenle Fırat, kurucusu olduğu AKP’den tasfiye edilmedi mi?
İşte... HDP bugün bu ismi TBMM Başkanı yapmak istiyor?
Ekranlarda söylenmiş:
Yolsuzluk yapmış...
Hayali ihracat şampiyonu olmuş...
TIR’ları uyuşturucu taşımış...
Ne önemi var HDP için?
Kimileri için sadece “Kürt” olmak yeterli referans!
Oysa biz.... Hırsız- rüşvetçi siyasal iktidara karşı mücadele ederken “Türk” olup olmadığını hiç düşünmedik. Cemaat’in “Türk” olup olmadığını bir gün aklımıza getirmedik.
Şimdi... Sormak durumundayım; kim ırkçı faşist?..
“Ne olursa olsun, yeter ki Kürt olsun” anlayışının siyasi terminolojideki karşılığı nedir?..
Size soruyorum orda mısınız?
Mandacı koro
Bana “faşist” diyenlerin ağızlarında neden “emperyalist” sözcüğü yok?
Niye... Batı’ya dönüp “Ortadoğu’da ne işiniz var, defolup gidin” demiyorlar?
Niye... “Biz sorunlarımızı kardeşlik temelinde kendimiz çözeriz” demiyorlar?
Aksine heykellerini yapmak istiyorlar!
İran’a düşmanlar, Suriye’ye düşmanlar, Irak’a düşmanlar.
ABD’yi seviyorlar.
Amerikan Mandası’na “evet” diyorlar.
Mazlum halkların kanları pahasına “İkinci İsrail/Kürdistan” kurulmasına “evet” diyorlar.
Yetmiyor: Soykırımı destekliyorlar.
Neoliberalizmin sözcülüğünü yapıyorlar.
Soros’tan besleniyorlar.
“Türk” sözcüğünden nefret edip -başta Anayasa olmak üzere- her yerden kaldırmak istiyorlar.
Bir büyük oyunun gönüllü kuklaları kendilerini solcu gösteriyorlar.
ABD canavarı/özel ordusu IŞİD, “Kürt koridoru” açıyor. Batı medyası “IŞİD katlediyor dünya uyuyor musunuz” diye yayına başlıyor. Ve... Bir bakıyorsunuz dünyanın gündemine “Kobani” geliyor; ardından PKK “Kobani”yi alıyor.
Bir adım daha atmaları gerekiyor; “canlı bombalar” devreye sokuluyor; Batı medyası “IŞİD’in canlı bombaları öldürüyor ey dünya uyuyor musunuz” diye yine yayına başlıyor. Ve koridor biraz daha yol alıyor!
ABD’nin, İsrail’in gücü yetmediği IŞİD’i, PKK yerle bir ediyor! Yerseniz.
Ve siz...
“Bu emperyalizmin kanlı oyunudur; Ortadoğu halklarını birbirine kırdırıyorlar” derseniz “faşist” yapılıyorsunuz!
İstiyorlar ki; Batı gölgesindeki bu yalancı “büyük koroya” katılın.
Hayır!.. Bu oyuna gelmeyeceğiz; inadına Ortadoğu’da kardeşliği savunacağız.
Kürt kardeşlerimize yapılanları dün nasıl yazdım ise, bugün de Arap, Ezidi, Süryani ve Türkmen kardeşlerimize yapılanları yazmayı sürdüreceğim.
Evet... Mandacılık entrikasını yazacağım...
Ortadoğu bin yıllık kadim halkların toprağıdır; buradaki yaşam gönüllülük esasına dayanmalıdır. Halklar birbirine düşürülerek kalıcı barış sağlanamaz.
Kürt’ün acısını paylaşmayanın Türk olamayacağını yazdım hep.
Kendi kaderini tayin hakkını savundum ve hâlâ savunuyorum.
Bunu yazmak-savunmak ancak emperyalizme karşı durmakla mümkün olur.
Bilinsin ki:
Hiçbir zaman “dönemin adamı” olmadım.
Mandacı koro’ya katılmamı beklemeyin benden...
Soner YALÇIN / 30.06.2015 / SÖZCÜ