Türkiye'yi 12 Eylül darbesine götüren süreçte işlenen en vahşi katliamlardan birisi de 9 Ekim 1978 günü, Ankara Bahçelievler'de 7 Türkiye İşçi Partisi (TİP)'li öğrencinin işkence sonucu katledilmesiydi. Olayda Efraim Ezgin, Faruk Ersan, Hürcan Gürses, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar, Salih Gevenci ve Serdar Alten hayatını kaybetti.
Olayın baş sorumlusu Haluk Kırcı ise Gladyo tarafından korundu. Katliamı 2010 yılında itiraf eden Kırcı, "Evet kabul ettim red etmedim. Gençtik bizi kullandılar. Adalete hesap verdim. Asıl şimdi Allah'a hesap vereceğim" dedi. (Sabah, 6 Haziran 2010)
ETERLE BAYILTIP KURŞUNLADILAR
8 Ekim'i 9 Ekim'e bağlayan gece 02.00 sıralarında, öğrencilerin Bahçelievler'de kaldığı eve baskın yapan silahlı 4 kişi, öğrencileri eterle bayıltarak etkisiz hale getirdi. Öğrencilere ağır işkenceler yapan militanlar, Latif Can'ın ağzına, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses'in kafalarına kurşun sıkarak öldürdüler. Osman Nuri Uzunlar'ı ise boğarak katlettiler. Serdar Alten'e ise 8 kurşun sıktıktan sonra öldü diyerek bırakıp kaçtılar. Saldırganlar yanlarında Salih Gevenci ve Faruk Ersan'ı alıp götürdüler. Bunların cansız bedenleri daha sonra Eskişehir yolunun 33. km'sinde bulundu.
Haluk Kırcı tarafından tarafından işlenen cinayetlerde Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz, Kadri Kürşat Poyraz, İbrahim Çiftçi ve Osman Engin de yer almıştı.
Ağır yaralanan Serdar Alten ameliyat öncesi verdiği ifadede aracın plakasını ve saldırganların eşkallerini açıkladı. 4 saat kendilerine işkence yaptıktan sonra arkadaşlarının ağızlarından ve kafalarından kurşunlanarak öldürüldüğünü söyledi. Alten, yaşam mücadelesini 8 gün sürdürdü. 17 Ekim günü hayatını kaybetti.
Cinayeti işlediğinde 20 yaşında olan Kırcı, Ankara Eğitim Enstitüsü'nde öğrenciyken Gladyo tarafından bir grup ülkücüyle birlikte devşirildi. Çok sayıda olayda tetikçi olarak kullanıldı. Kırcı 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yargılandı. Kırcı, 17 Kasım 1980 tarihli askeri savcılık ifadelerinde katliamı ayrıntılı anlattı. Kırcı, Bahçelievler Davası'ndan yargılandığı mahkemece, 12 Nisan 1988 günü 7 kez idam cezasına çarptırıldı. 1989 yılında Bursa Cezaevi'nde kaçma girişiminde bulundu. Çıkarılan infaz yasasından yararlanarak 26 Nisan 1991 tarihinde şartlı olarak tahliye edildi. Yanlış hesaplama yapıldığı gerekçesiyle tekrar arandı. Firarda iken 1 Ağustos 1992 günü Erzurum Valisi Mehmet Ağar'ın nikâh şahitliği altında evlendi. Nikâh resmi Susurluk Kazası'ndan sonra basında çıkınca olay oldu.
25 Ocak 1996 günü İstanbul'da yakalandı ve aynı gün firar etti. Bu süre içinde İstanbul'da ticari faaliyetlerde bulunduğu saptandı. 10 Ocak 1999 günü İstanbul'da tekrar yakalandı. DGM'de yargılandı. Susurluk Çetesi'ne dahil olduğu gerekçesiyle de 4 yıl hapis cezası aldı. 18 Mart 2004 günü tekrar yanlış hesaplama nedeniyle tahliye edildi. İtirazlar üzerine tekrar aranır oldu. Ukrayna'da yakalanan Kırcı, 4 Şubat 2005 günü Kartal Cezaevi'ne konuldu. 28 Mayıs 2010 günü tekrar şartlı tahliyeden yararlanarak serbest kaldı. 8 Şubat 2011 günü tekrar tutuklandı.
İlginçtir, 12 Eylül sonrası yargılanan birçok ülkücü militan idam edilirken, Haluk Kırcı katliama imza atmasına rağmen idamdan kurtarıldı. Muhsin Yazıcıoğlu ve Mehmet Ali Ağca gibi o da Fethullah Gülen hayranı çıktı. Bir konuşmasında "Hocaefendi'nin görüşlerine inanıyorum" dedi. Ağca da yazdığı kitapta, Fethullah Gülen'i övmüş ve 12 Eylül 1980 öncesi cinayetlerden ABD'nin sorumlu olmadığını söylemişti. 1996 MİT Raporu'nda da, Kırcı'ya hapisteyken Gülen'in maddi destek verdiği ortaya çıktı. Kırcı aynı rapora göre, 'Çiller Özel Örgütü' şemasında yeralıyor ve İsviçre'de uyuşturucu kaçakçılığından tutukluyken CIA tarafından kaçırılan Abdulah Çatlı'ya bağlı çalışmış!
Haluk Kırcı tarafından tarafından işlenen cinayetlerde Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz, Kadri Kürşat Poyraz, İbrahim Çiftçi ve Osman Engin de yer almıştı.
Ağır yaralanan Serdar Alten ameliyat öncesi verdiği ifadede aracın plakasını ve saldırganların eşkallerini açıkladı. 4 saat kendilerine işkence yaptıktan sonra arkadaşlarının ağızlarından ve kafalarından kurşunlanarak öldürüldüğünü söyledi. Alten, yaşam mücadelesini 8 gün sürdürdü. 17 Ekim günü hayatını kaybetti.
Cinayeti işlediğinde 20 yaşında olan Kırcı, Ankara Eğitim Enstitüsü'nde öğrenciyken Gladyo tarafından bir grup ülkücüyle birlikte devşirildi. Çok sayıda olayda tetikçi olarak kullanıldı. Kırcı 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yargılandı. Kırcı, 17 Kasım 1980 tarihli askeri savcılık ifadelerinde katliamı ayrıntılı anlattı. Kırcı, Bahçelievler Davası'ndan yargılandığı mahkemece, 12 Nisan 1988 günü 7 kez idam cezasına çarptırıldı. 1989 yılında Bursa Cezaevi'nde kaçma girişiminde bulundu. Çıkarılan infaz yasasından yararlanarak 26 Nisan 1991 tarihinde şartlı olarak tahliye edildi. Yanlış hesaplama yapıldığı gerekçesiyle tekrar arandı. Firarda iken 1 Ağustos 1992 günü Erzurum Valisi Mehmet Ağar'ın nikâh şahitliği altında evlendi. Nikâh resmi Susurluk Kazası'ndan sonra basında çıkınca olay oldu.
25 Ocak 1996 günü İstanbul'da yakalandı ve aynı gün firar etti. Bu süre içinde İstanbul'da ticari faaliyetlerde bulunduğu saptandı. 10 Ocak 1999 günü İstanbul'da tekrar yakalandı. DGM'de yargılandı. Susurluk Çetesi'ne dahil olduğu gerekçesiyle de 4 yıl hapis cezası aldı. 18 Mart 2004 günü tekrar yanlış hesaplama nedeniyle tahliye edildi. İtirazlar üzerine tekrar aranır oldu. Ukrayna'da yakalanan Kırcı, 4 Şubat 2005 günü Kartal Cezaevi'ne konuldu. 28 Mayıs 2010 günü tekrar şartlı tahliyeden yararlanarak serbest kaldı. 8 Şubat 2011 günü tekrar tutuklandı.
İlginçtir, 12 Eylül sonrası yargılanan birçok ülkücü militan idam edilirken, Haluk Kırcı katliama imza atmasına rağmen idamdan kurtarıldı. Muhsin Yazıcıoğlu ve Mehmet Ali Ağca gibi o da Fethullah Gülen hayranı çıktı. Bir konuşmasında "Hocaefendi'nin görüşlerine inanıyorum" dedi. Ağca da yazdığı kitapta, Fethullah Gülen'i övmüş ve 12 Eylül 1980 öncesi cinayetlerden ABD'nin sorumlu olmadığını söylemişti. 1996 MİT Raporu'nda da, Kırcı'ya hapisteyken Gülen'in maddi destek verdiği ortaya çıktı. Kırcı aynı rapora göre, 'Çiller Özel Örgütü' şemasında yeralıyor ve İsviçre'de uyuşturucu kaçakçılığından tutukluyken CIA tarafından kaçırılan Abdulah Çatlı'ya bağlı çalışmış!
Ünal Osmanağaoğlu, 1999 yılında Kuşadası’nda yakalandı ve yedi kez idam cezasına çarptırıldı. Kemal Türkler’in öldürülmesiyle ilgili sanık olarak yargılandığı dava 1 Aralık 2010 tarihinde zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı. “3. Yargı Paketi” olarak bilinen yasal düzenleme doğrultusunda 10 Temmuz 2012’de tahliye edildi. 30 Haziran 2014 tarihinde öldü.
Bünyamin Adanalı, 1999 yılında Pendik’de yakalandı ve yedi kez idam cezasına çarptırıldı. “3. Yargı Paketi” olarak bilinen yasal düzenleme doğrultusunda 10 Temmuz 2012’de tahliye edildi.
Ercüment Gedikli, 1980 yılında yakalandı. Aldığı idam cezası müebbete çevrildi ve 1991 yılındaki afla salıverildi.
Diğer faillerden Osman Engin 15 Nisan 2013 tarihinde yakalandı. Hakkındaki ceza sebebiyle cezaevine gönderildi. İbrahim Çiftçi İzmir Alsancak’ta bir kahvehanede uğradığı el bombalı saldırıda öldürüldü. Mahmut Korkmaz 1987 yılında yakalandı 1991 yılındaki afla bırakıldı. Kadri Kürşat Poyraz ise bugüne kadar yakalanamadı.