28 Ekim 2017 Cumartesi

Bir Kere de Hayırlı Bir İş Yap Yalçın Küçük



Sayın Küçük,

İçinden sirkülerler, eylem kararları, vb. çıkan China Pictorial dergisi sayesinde Çin’den ve Mao’dan haberdar olduğumu öğrenen rahmetli (maktûl) Sevinç Abla (Özgüner), “oğlum, Ankara’da seni bizim Doğu’yla tanıştırayım” dediğinde tarih 1966’ydı. 20 yaşındaydım. Yani “biz”, Doğu Perinçek’i o yıllarda biliyorduk ama maalesef sizin yüce şahsiyetinizden haberimiz yoktu; bir türlü de olamadı. Herhalde zât-ı âlileriniz devlet hiyerarşisinde “Bacon”vârî bürokratik ikbâl beklediği için olsa gerektir diye düşünüyorum...

Çok değerli insanlar Şevki Akşit ve Mihri Belli’yle birlikte 1967 kışında, Cağaloğlu’ndaki köşe binada aboneler için Türk Solu Dergisi katlarken de sizi göremedik. Daha önce Rasih N. İleri’nin Levent’teki evinde “Demokratik Devrim Derneği” kuruluşu için Arslan Başer’in (Kafaoğlu) başkanlığında bir seri toplantı yaparken de... Herhalde bunun nedeni, formül ve sembolik mantık kullanmak yerine sözcükler dizimiyle yazdığınız ve dolayısıyle binlerce sayfa tuttuğu için okunmasını imkânsız hale getirdiğiniz ünlü tezlerinize sadece sizin duyduğunuz “benmerkezci” hayranlıktan dolayıdır. Öyle olmasaydı, kendinizden bir nesil önce doğmuş ve adını zihinlere kazımış Mihri Belli gibi bir liderden—peşin satmış tüccar gibi—eski mahalle arkadaşı edâsıyla bahsetmez, en azından klasik burjuva bir ifade tuttururdunuz. Hani şu diplomatik jargon türünden...

Sayın Küçük, bütün o süreçte “biz” sadece Mihri Hoca’yı tanımadık. Meselâ karşılarında saygı ile oturarak dinlediğimiz hocam Muvaffak Şeref’in yanısıra, TİP Eminönü üyesi maktûl Nişan Ağabey vasıtasiyle “biz”i çağırarak Müstecaplıoğlu ile birlikte meclisinde kabul eden Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile de tanıştık. Kendisi daha sonra bizim Cağaloğlu’ndaki dairenin üst katında İşsizlik ve Pahalılıkla Mücadele Derneği’ni kuracaktır. “Biz” aşağıda—meselâ—Bora Ağabey’le (Gözen) muhabbet(!) ederken, 1966’dan TİP’li arkadaşım Deniz Gezmiş kapıdan uzun bir “merhaba!” çekerek yukarı çıkardı. (Herhalde bu konuların benim dışımda da yaşayan şahitleri vardır). Dahası, Muvaffak Hocam’ın evinde karşılaştığım geniş fötr şapkalı Kerim Sadi ile neredeyse sabaha kadar içtiğimiz geceyi hiç unutmadım; unutulamaz...

Bütün bu zamanlar ve mekânlarda maalesef size İstanbul’da hiç rastlayamadık. YOKTUNUZ!.. Saydığım bu insanlar, sonraki süreçlerde, gruplar ve benim de içinde olduğum kişiler tarafından pek çok kez eleştirildi. Ama herhangi birisine “yalancı” dendiğini ne duydum, ne de bana aktarıldı. Sadece dönekler, “onlar bizi kandırdı” falan diyebildi...

Anlıyorsunuz değil mi Sayın Küçük; insanın zâviyesi baktığı noktaya göre oluşuyor. Şimdi siz tutmuş, benim 7 yılı aşkın bir süreyle asistanlığını yaptığım Muvaffak Şeref’in “tanıdığım en namuslu adamdır!” dediği Belli’ye “yalancı” diyorsunuz. Oysa, kimlerle anlaşarak “yalancı” dediğinizi de söylemediğiniz o Mihri Belli’den koskoca bir Demokratik Devrim tablosunun ortaya çıktığını siyasi hasımları bile kabul etti/ediyor. Ardından da her zamanki yüksek egonuza yenik düşerek,—sıkılmadan“yalancı” dediğiniz Doğu Perinçek’ten, sadece teyit edilen doğrular değil, özgün işlemeli bir Antiemperyalizm Projesi doğdu. Kendinizi arındırıp, değişiklik olsun diye âhır ömrünüzde ülkenize bir hayır yapın ve “MEMLEKET ELDEN GİDİYOR, GERİSİ TEFERRUATTIR!” deyin; lütfen.

Cumhur Aksel
aydinlik.com.tr/28.10.2017