18 Ekim 2017 Çarşamba

Amerikancı PKK’da Cemil Bayık’la Nereye Kadar?



Türkiye’nin emperyalizm karşısında zayıf halka haline gelmesi ve ABD’nin müdahalesini kolaylaştıracak bir stratejiye sahip olan PKK’nın kanlı tarihi içinde bazı kadrolar tetikçi görevini üstlendiler. Bölücü örgüt kuruluşundan bu yana Kürdümüze kan kusturduğu gibi, kendi içinde ki sayısız militanına da kan kusturdu, imha etti.

PKK’nın tarihini yalnızca silahın Türk devletine çevrildiği bir tarih olarak görürsek yanılırız! Bu örgüt hem Anadolu Kürdünü, hem solcuları ve hem de kendi içinde ki arkadaşlarını sindirmiş, işkenceden geçirmiş ve yok etmiştir.

Türkiye’de Amerikancı gladyonun tertiplediği faili meçhullerin en yoğun yaşandığı 1990’lı yıllarda PKK “iç temizlik” sürecini hızlandırmış ve bu karanlık ortamı değerlendirerek pek çok PKK’lıyı ve Kürt köylüsünü öldürmüş, suçu da “faili meçhullere” yüklemiştir. PKK tarihinde en çok iç infazların yaşandığı dönem “faili meçhuller” dönemidir.

PKK’NIN İKİNCİ KONGRESİ

PKK’nın güç biriktirdiği ve Türkiye içinde çalışmalarını hızlandırdığı yıl olarak 1982 önemlidir. 1982, PKK’nın ikinci kongresini gerçekleştirdiği tarihtir. Bu kongrede başta Çetin Güngör (Semir) olmak üzere pek çok kadronun silahlı eyleme girişilmesinin zamanlama açısından yanlış olduğunu belirtmesine rağmen Apo itirazları dinlememiş ve dediğini yapmıştır.

1982-1984 yılları arasında örgütlenme, köylerde propaganda ve silahlı elemanlarını mağaralara yerleştirme dönemidir. İlk ses getiren eylemlerinden 1984 Eruh ve Şemdinli baskınlarının üzerinden 33 yıl geçmiştir.

Bu dönem üzerine pek çok kitap yazılmıştır. Okuduğumuz o kitaplarda PKK’nın sayısız kadrosunun Apo’nun emriyle yok edildiğini göremezsiniz, imada dahi bulunulmamıştır. PKK’nın merkezi yayın organı Serxwebun dergisinde yayınlanan dağ kadrolarının günlüklerinde de bol bol Apo övgüsü ile abartılarla dolu anılarıyla karşılaşırsınız, ama iç infazlara yönelik tek bir kelimeye rastlayamazsınız.

KARAYILAN YERİNE BAYIK

PKK’da (KCK) 2013 yılında Murat Karayılan’ın yerine Cemil Bayık geldi. Karayılan ise PKK’nın askeri kolu HPG’nin başına getirildi. İlk bakışta bu değişimin rutin olduğu zannedilebilir. Ancak iş hiç de öyle değil. 2013 yılına gelindiğinde PKK kadroları ve savaşan elemanlarında 1984’den beri süren çatışmanın verdiği yorgunluk ve tıkanma söz konusuydu. İşler eskisi gibi yürümüyordu ve uluslararası ilişkiler çok boyutlu hal almıştı. Murat Karayılan gibi siyasetin inceliklerine hâkim olamayan birinin başta kalmasına gerek kalmamıştı. Ayrıca, Karayılan kaba, ilişkilerde kırıcı ve örgüt üzerindeki otoritesi güçlü değildi.

Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında tutuklanmasının ardından örgüt bir süre şaşkınlık yaşadı. Öcalan’ın yerini doldurabilecek karizmatik bir lider yoktu. İdeolojik ve siyasi olan yetenekli kadroların bütününe yakını Apo tarafından imha edilmişti. Bu da PKK’da önderliğin eskisi gibi sürdürülmesinin imkânsız olduğunu gösteriyordu. Bir de ABD’nin PKK’yı ele geçirdiğini düşünürsek mesele daha kolay anlaşılır. ABD, PKK’nın tek elle değil kendisinin de dâhil olduğu ekiple yönetilmesini istiyordu ve öyle de oldu.

EŞBAŞKAN CEMİL BAYIK

2013 yılında emperyalist merkezlerden aşırılan eşbaşkanlık sistemi getirildi ve eşbaşkanlardan biri Cemil Bayık oldu. Aynı yöntemi PKK’nın legal partisi HDP ve belediyeleri de uyguladılar.

Her ne kadar eşbaşkanlık görünürde var idiyse fiiliyatta işler böyle yürümüyordu, yürüyemezdi. Cemil Bayık ile beraber Bese Hozat eşbaşkanlığı paylaşmıştı. Ancak kararların verilmesinde ve PKK içinde Cemil Bayık esas alınan ve son sözü söyleyen konumundaydı.

İNFAZCI BAYIK

PKK’nın infaz memurlarından biri de hiç kuşkusuz Cemil Bayık’tır. Öyle olmasaydı tezden hayatiyetine son verilmişti. Hayattaki 5 PKK kurucularından biri olan Bayık yaşamasını Apo’nun emireri olmasına borçludur. Örgüt içinde despot olarak bilinen Cemil Bayık en yakın arkadaşlarını yok etmede tereddüt dahi göstermemiştir.

PKK’nın kurucularından Haki Karer’in 18 Mayıs 1977 yılında Antep’te ki “sır dolu” ölümünün ardından Cemil Bayık, kurduğu infaz timiyle örgütten ayrılanları ve muhalefet sürdürenleri öldürttü. Bayık, sonraki yıllarda da Apo’nun emriyle pek çok PKK’lıyı yok etmiştir. Hatta yaralı olan arkadaşlarını bile gözünü kırpmadan kurşuna dizdirmiştir.

Zaten, PKK tipi örgütlere Cemil Bayık tipi yöneticiler yakışır. Bir cinayet, uyuşturucu, insan kaçakçılığı örgütü olan PKK’nın ABD/İsrail’in kontra örgütüne dönüşmesi normaldir! Normal olmayan bazı sol görünümlü örgüt ve partilerin PKK kuyruğunda pineklemeleridir.

ŞÜPHELİ BIRAKIŞ

Cemil Bayık 1979 yılında itirafçı Şahin Dönmez ile beraber yeni infazların planlarını yapmak için Elazığ’a gider ve hazırlık yaptıkları sırada polis operasyonuyla yakalanırlar. Şahin Dönmez tüm bildiklerini polise anlatır. Buna rağmen Cemil Bayık gözaltındayken serbest bırakılır.

Cemil Bayık’ın bırakılmasının üstünde ki sis perdesi hiçbir zaman aralanmadı. Onun Türkiye’den Bekaa Vadisi’ne gidene kadarki aralıkta ne yaptığı ve hangi tür ilişkilerin içine girdiği de açığa çıkmadı, çıkarılmadı.

27/28 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır’ın Lice İlçesinin Fis köyünde toplanan PKK’nın kuruluş kongresindeki 17 kişiden biri olan Cemil Bayık’ın polis tarafından görmezden gelinmesini sıradan adli bir olay olarak göremeyiz.

Gerçi, Apo başından beri MİT ile irtibatlıydı. Pilot Necati ile ilk eşi Kesire Öcalan’ın babasının çevresi vasıtasıyla boş bırakılmamıştı ve Cemil Bayık bunu yakinen bilenlerin başında geliyordu.

BEKAA’DAKİ BAYIK

PKK’nın militanlarını eğittiği Bekaa Vadisi’ne giden Cemil Bayık ilk başlarda Apo tarafından şüpheli statüsüne sokulmuş ve aleyhinde çalışmalar sürdürülmüştür. Ne zamanki Cemil Bayık Apo’ya tam teslim olmuştur işte o andan itibaren sorun bitmiştir! Abdullah Öcalan, kendisine diş bileyecek, karşı çıkacak, muhalefet sürdürecek ya da olma ihtimali taşıyanlara karşı psikolojik savaş sürdürerek yıpratmayı, itibarsızlaştırmayı meslek edinmiştir.

Kandil’deki Cemil Bayık’ın PKK içinde ki karanlık serüveni kitaplara da konu olmuştur. Mehmet Şenerlerden, Sakine Cansız’a kadar pek çok arkadaşının gözden düşürülmesinde birincil derecede rol oynamıştır. Sakine Cansız’ın Bekaa’da en sevmediği ve uzak durduğu PKK’lı kadrolarının başında Cemil Bayık geliyordu.

24 TEMMUZ 2016

PKK’nın belirleyici yenilgisinin başladığı ve baş aşağı gittiği tarihin başlangıcı 24 Temmuz 2016’dır. 24 Temmuz’u anlamadan hiçbir doğru siyaset üretilemez. 24 Temmuz üzerine zerre kadar şüphe uyandırmaya yeltenenler büyük hata işliyorlar.

24 Temmuz 2016 yalnızca Türkiye’mizin bölünmesine yeltenenlere verilen ceza değildir; Anadolu’muzun Kürdünün perperişan olmasına da dur denilen tarihtir. Türkiye’nin reflekslerinin ayağa kalktığı tarih olarak da belirleyici öneme sahiptir.

CEMİL BAYIK KALABİLİR Mİ?

Yenilgi üstüne yenilgi tadan PKK’nın başında Cemil Bayık’ın kalması bu saatten sonra ne kadar sürer? ABD emperyalizminin kara gücü PKK’nın yenilgisinin faturasını büyük olasılıkla Cemil Bayık’a ve onunla beraber olanlara kesecekler! Süs bitkisi gibi duran PKK’nın eşbaşkanlarından Bese Hozat’ın da yerini koruması güç gözüküyor.

Amerikan emperyalizminin girişimiyle PKK’da da tıpkı PYD’de de olduğu gibi yenilenmeye gidebilir. Gelecek kongreye kadar kalması muhtemel Bayık’ın ne kadar direneceğini göreceğiz. Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Ali Haydar Kaytan, Rıza Altun gibi PKK kurucularının yanı sıra Murat Karayılan arasındaki ilişkilerin aynen devam etmesi mümkün müdür? Tabi bunları görmek için zaman gerekecek.

PKK’da en zayıf konumda olan kuşkusuz Abdullah Öcalan’dır. Avrupa PKK’sı, parçalı Kandil PKK’sı, HDP PKK’sı ve İmralı PKK’sı arasında ki bağı ABD daha ne zamana kadar koruyabilecek? Bu yapılanmalar arasında ki uzun yıllara dayanan zoraki beraberliğin yürümesi o kadar kolay mı? Almanya, Fransa gibi güçlü devletlerde organize olan PKK’nın bu devletlerin yörüngesinden çıkması kolay mıdır? Emperyalist devletlerin elinde kalan PKK bu haliyle daha ne kadar birliğini koruyabilecek?

Tabii ki PKK’lar arasında ki çelişmelerin derinleşmesi ve uzlaşmaz çelişmeler haline dönüşmesi iyidir.

ŞU CHP VAR YA!

PKK/HDP 24 Temmuz sonrası aldığı ağır yenilgi neticesinde kabuğuna çekildi ve sesi soluğu çıkmıyordu. Parti bürolarına gidenlerin sayısında gözle görülür azalma yaşanıyordu. Eskiden dolup taşan parti lokalleri ıssızlaşmıştı. Bazı yerlerde tabelalarıyla baş başa kalmışlardı. PKK/HDP’den bıkan ama ilişkilerini sürdürmede mecburiyet hissedenler ise kopuyordu. İşte tam da bu sıralarda PKK/HDP’nin imdadına CHP yetişti. Çırpınan, dağılmayla yüz yüze kalan PKK/HDP can simidine kavuşmuştu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP, yeni tipte Şeyh Sait isyancılarının elinden tutarak ortak eylem düzenliyordu. Atatürk’le tarihsel bağlarını koparan CHP’nin bu girişimi yanıtsız kalmayacaktı.

PKK, CHP’nin Adalet Yürüyüşünü iyi değerlendirdi ve yeniden alanlara çıkmada basamak olarak kullandı. CHP’nin PKK’ya cesaret veren çıkışlarının hesabını nasıl verecek merak ediyoruz.

SONUÇ

PKK’nın yöneticilerinden Cemil Bayık’ın kullanım süresinin sonuna gelinip gelinmediğini önümüzde ki süreçteki gelişmeler netleştirecek. ABD emperyalizmi Suriye’de ki kara gücü PYD’nin eşbaşkanlarını değiştirdi. Benzeri durumun PKK’da da yaşanacağını söylemek pek de yanlış olmaz.

Barzanistan’ın bölge devletleri tarafından kıskaca alınması ve referandumu burunlarından getirmesi sonrası oluşan iklim olumludur. Kürtleri, ABD/İsrail adına ateşe sürmenin ağır bedelleri olacağını bile bile referanduma giden Barzani, bakalım daha ne kadar iktidarda kalabilecek?

Barzanistan hayalinin suya düşmesinin etkisini PKK tipi ABD’nin kara güçleri de hissedecek.

Murat İNCE
aydinlik.com.tr/18.10.2017