Türkiye’nin geleceğini belirleyecek çok kritik bir sürece giriyoruz. ABD
saldırısının Irak’la sınırlı kalmayacağı şimdiden görülüyor. Bu askerî harekât,
Ortadoğu ülkelerinin ötesinde, Rusya, Çin, Fransa, Almanya gibi devletleri de
yakından ilgilendiriyor.
ABD’NİN STRATEJİK HEDEFİ
ABD’nin stratejik hedefi, bugün dünyada büyük devletler arasındaki
rekabetin odağı olan Orta Asya’yı ele geçirmektir. Dünya petrol ve doğalgaz
yedekleri, kıymetli madenler, hepsi orada. Ayrıca ABD, Orta Asya’ya yerleşerek,
21. yüzyıldaki düşmanları olarak kabul ettiği Çin ve Rusya’nın arasına kama
gibi girmek istiyor. ABD’nin Irak harekâtı, birinci olarak bu stratejik hedefle
bağlantılıdır. Ortadoğu, Orta Asya’nın kanadında yer alıyor.
ABD KUKLA DEVLETTEN VAZGEÇEMEZ
Ancak Kuzey Irak, ABD için,
yalnız Orta Asya’yı denetim altına almak açısından değil, ayrıca kendi başına
da önemlidir. Rakip Asya ve Avrupa’nın enerji kaynakları orada. Türkiye ve
İran’ı parçalama planları da, Kuzey Irak’ta kurulan Kukla Devletin
pekiştirilmesini gerektiriyor.
Bütün bu olgulardan tek bir
sonuç çıkar: Kuzey Irak’ta Kukla Devleti oturtmak ve yasallaştırmak, ABD’nin
önümüzdeki askerî harekâtının esas hedefidir. İsrail açısından da aynı
vazgeçilmez hedef geçerli, Siyonizmin bölgedeki biricik ittifak olanağı, yine o
Kukla Devlet’tir.
Altını çiziyoruz:
Washington’un meselesi, kesinlikle Saddam Hüseyin’i devirmek ve Irak’ta
istediği rejimi kurmak değildir. Bunu anlamak için tek bir soru yeter: ABD ile
Irak arasındaki hangi anlaşmazlık savaşa yol açıyor? Bu sorunun cevabında
petrol belirleyici değil. Sırf petrol yüzünden olsaydı, Irak, ABD ile savaşmak
yerine anlaşmayı yeğlerdi. Bağdat’ın savaşı göze almasının nedeni, ülkesinin
parçalanmasıdır.
İsrail’in asli fail rolünde
bulunması da, ABD’nin Kukla Devleti yerleştirme hedefinden ileri geliyor.
Savaş öncesinde Türkiye
olarak en başa bu gerçeği yazalım: ABD’nin bu harekâtta vazgeçemeyeceği bir
hedef varsa, o da Kukla Devletin bölgeye dayatılmasıdır.
ABD ZATEN TÜRKİYE’Yİ
KAYBETMİŞ
ABD acenteleri hemen
fırlayacaklardır, “ABD enayi mi, Türkiye’yi kaybetmeyi göze alsın?”
ABD, zaten Türkiye’yi
kaybetmiş ve o nedenle de gözden çıkarmış. CIA’nın “Küresel Eğilimler 2015”
başlıklı Dünya Raporu, 21. yüzyılda Türkiye’nin çıkarlarının Rusya, İran ve Çin
ile birleştiğini saptıyor (Bkz. Aydınlık, sayı 783, 21 Temmuz 2002, s. 34).
Doğru!
Devletler, nesnel gerçeklere
göre hareket ederler. Rusya, Yugoslavya, Türkiye, İran, Irak, Çin, Hindistan,
Kore vb: Bu devletler, ABD’nin küreselleşme programının önündeki en önemli
engellerdir. Öte yandan Avrupa Birliği ve Japonya, ABD’nin dünya hâkimiyet
planına taş koyan rakipleridir. 21. yüzyılın saflaşması, işte bu gerçekler
üzerine oturacaktır ve oturmuştur. Yoksa birtakım acente kafalıların efendileri
hesabına imal ettikleri yalancı dolmalara göre değil.
ABD’NİN ÖNÜNÜ KESEN GÜÇ: TÜRKİYE
ABD, Türkiye’yi gözden
çıkarmanın da ötesinde, artık hedef tahtasına koymaktadır. Arkadaşımız Erol
Bilbilik, Türkiye’nin ABD tarafından “başıbozuk devletler” sınıflaması içine
alındığını birkaç yıldan beri belgeleriyle gösteriyor.
Gözleri açılmayanlar için, en
önemli uyarı, ABD’nin bu yıl Lozan’ın yıldönümünde, 24 Temmuz günü başlattığı
“Binyılın Meydan Okuması 2002” (Challenge of Millenium 2002) adlı Türkiye’yi
işgal tatbikatıdır. Yunan Ordusunu Türkiye’ye karşı olağanüstü bir hızla
silahlandıran, hatta uçak gemileri veren, Washington yönetimidir. Barzani’ye
Türk Ordusu’na karşı kullanmak üzere 200 Stinger füzesi veren de onlar, PKK’yi
silahlandıran ve Kuzey Irak’ta eğiten de onlar.
Dahası, artık ABD’nin
önündeki en önemli engel, Irak değil, Türkiye’dir. Atlantik’in ötesinden
yapılan saldırının önünü kesen güç, şu anda Türk Ordusu’dur. ABD’nin bütün
faaliyeti de, bu direncin kırılması üzerinde yoğunlaşmıştır.
ABD PKK’Yİ ATEŞE SÜRMEK ÜZERE
Şu anda Kuzey Irak’taki
meydan okumalar, Türkiye ile ABD arasındadır. ABD basını, Türk tanklarının
Kuzey Irak’a girişini fotoğraflarla veriyor ve kaygısını açığa vuruyor.
Artık Kuzey Irak’ta cevabı
aranan soru şudur: Bölgeyi kim denetim altına alacak? Bölge ülkeleriyle adı
konmamış bir ittifak içine giren Türk Ordusu mu, ABD Ordusu mu?
ABD işte bu koşullarda
PKK’nin düğmesine basmış ve eğittiği PKK kuvvetlerini ateşe sürme işaretleri
vermeye başlamıştır. Doğal olarak kesenin ağzını da açılmıştır. ABD PKK’ye 125
milyon dolar tahsis etmek yanında, uyuşturucu ihalesini de vermiş bulunuyor.
CEPHE CEPHEYE GELİYORUZ
Görüldüğü gibi, ABD ne
yapacağını biliyor. Türkiye, ABD ile karşı karşıya gelmiştir. Bundan sonra
bütün gelişmeler, bu nesnel saflaşmayı doğrulayacaktır. Hatta süreç, her iki
tarafı anî ve köklü bir kopuşa götürmektedir. ABD, işte bu nedenle acenteleri
aracılığıyla Türkiye halkının gözüne kül serpmektedir. Daha kötüsü, bir
operasyonla hükümeti ele geçirmiş ve Türkiye’yi hükümet mevzilerinden, iç hatlardan
kuşatmıştır.
GÖZÜMÜZÜ AÇALIM
Bu durumda, yok 90 bin ABD
askeri geliyormuş, yok üsler açılıyormuş, yok ABD ve Türk Ordusu birlikte
harekat yapacakmış, yok 25 milyar dolar geliyormuş falan filan, bunlar hep
Türkiye kamuoyuna atılan sis bombalarıdır. Şu an ilişkilerin özeti, oyalamadır,
küçük ödünlerle durumu idare etmektir.
Gözümüzü açalım ve önünden
kaçamayacağımız gerçeği görelim: Eğer milli devletimizi, toprak bütünlüğümüzü
ve halkımızın barış ve özgürlük içinde yaşamasını savunuyorsak, ABD’nin bu
saldırısını caydırmak, artık caydıramıyorsak başarısız kılmak durumundayız.
Bundan sonra ABD’nin
başarısı, Kukla Devletin kurulması ve Türkiye’nin parçalanmasıdır.
Türkiye’nin başarısı ise,
ABD’nin önünün kesilmesidir.
MÜMKÜN MÜ
Korkarak kazanılacak bir şey
yok, mümkün!
Mümkün olmayan, ABD’nin
hedeflerine ulaşmasıdır.
Kanıt yine ABD’den.
Washington’un perde arkasındaki gerçek lideri Dick Cheney, Ortadoğu’da
başlatacakları savaşın bitmeyeceğini söylüyor. Zafer beklemiyorlar. ABD’nin
savaş kliği, savaşı savaş için çıkartıyor, zafer için değil. Çöken
ekonomilerine savaşla can verecekler. Aynen eroin bağımlısının “Altın Vuruş”la
intiharı gibi.
Doğu PERİNÇEK; Aydınlık/29.12.2002