21 Kasım 2016 Pazartesi

AKP de "Marjinal" Partinin Peşine Takılacak

Avni ARBAŞ
Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye Atlıları
Yağlıboya

Silivri'de dün Çılgın Türkler'in "mütelaası" yankılandı. Dağın başındaki bir hapishane "yargılamasının" önünde toplanan insanlar biber gazının, tazyikli suyun, polis copunun,  kuru ayazın ve fırtınanın tadına bakmak için orda değillerdi. Ordaki on binlerce insan, çoğunlukla Ergenekon Davasının temelde bir hukuk meselesi olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşma meselesi olduğunu ve olan bitenin arkasında uluslararası karanlık bir örgüt bulunduğunu düşünüyor. İşte bu yüzden tıpkı Mustafa Kemal gibi isyan etmek için oradaydılar!  


Ergenekon senaryosunu yazan ve uygulamaya koyanlar ve onların iktidarı Silivri'deki "Asilerin" "mütelaasını" iyi anlamışa benziyor.. "Asiler" 8 Nisan'da Silivri Kala'sının önünden "karanlık odaklara" "Suçlu Ayağa Kalk!" deyince bazı manşetlere ve iktidar ağızlarına bir telaş yansıdı. Telaşın kökeninde bu "isyanla" birlikte bazı CHP'li milletvekillerinin de Silivri "isyanına" eşlik etmesi yatıyor. Onların gözünde CHP'li vekillerin buna iştirak etmesi "isyan"ı kitleselleştirecek. Halbuki CHP, "isyanı" kitleselleştirmek için değil, en başta kendi taban kitlesinin iradesini sergilemek için oradaydı. CHP'li vekiller orada olmasa da "Asiler" orada olacaklardı zaten. Başka bir deyişle CHP orada olmaya mecburdu. İşte iktidarın kabul etmekten korktuğu gerçek budur. Akla ve vicdana sığmayan kanunsuzlukları ve milli devlete sahip çıkacak kadroları temizleme operasyonlarını "derin devleti ve darbecileri yargılıyoruz" diye yutturmaya kalkarsanız elbette en hür, en bilinci açık vicdanlar buna isyan edecektir. Ve bu henüz öncülerin isyanıdır, milletin isyanının habercisidir. Millet zulme başkaldıracak, kendi benliğine, özgürlüğüne, hukuğuna, Atatürk Cumhuriyeti'ne sahip çıkacaktır.

Erdoğan'ın "Dün CHP, marjinal bir partinin kuyruğuna takılıp Silivri'de mahkeme alanını karıştırdı, savaş alanına çevirmeye çalıştı" sözlerinin üzerinde durmak gerekir. Bu mahkemeler kurulduğu günden beri adeta savaş mahkemeleri gibi savaşçıları "yargılamaktadır". Bu "savaş alanında" emperyalizmle, gericilikle ve bölücülükle savaşanlar tutsak edilmektedir.. Öyleyse mahkeme alanının savaş alanına dönmesini isteyenler, özel yetkili mahkemelere hukuğun dışına çıkarak savaşma ve esir etme yetkisini verenlerdir. Öncülerin ve milletin derdi savaşı sona erdirmektir. Öte yandan CHP milletvekillerinin İşçi Partisinin peşine takıldığı doğrudur, ancak bu onların tercihine kalmış bir durum değildir. Millet kendi çözümünü bilincine çıkarmaktadır. Düzen siyasetçileri milletin davasını manüple etmeye çalışabilir ama millet davasının, öncü iradenin artık uzağında kalamaz, karşısına da dikilemez. Erdoğan'ın "marjinal parti" deyip küçümsediği parti, "Silivri'deki marjinal gruplar, karanlık örgütler" diyerek aşağılayıp suçladığı insanlar  gün gelecek AKP'yi de tıpkı CHP gibi peşine takacaktır. Çünkü; vicdanı, aklı ve milletin davasını onlar temsil etmektedir. Kimse bu ülkeye daha fazla üç maymunu oynatamayacaktır. Bu karanlık savaşı Türk Milleti öncüleriyle kazanacaktır. Padişaha, halifeye ve yedi düvelin emperyalistlerine isyan eden Mustafa Kemal'le birlikte kazandığı gibi..

ÖMÜR ÇAKMAK
9 Nisan 2013

Ömür Çakmak'ın Toplumsal Websitesi