16 Kasım 2016 Çarşamba

DÜNDEN BUGÜNE NASIL GELİNDİ:Yalçın Küçük'ün Tezleri. Bahçeli, Yazıcıoğlu ve Karabulut Kemal



 On Birinci Tez, 2002 kasım erken seçimi, ki o tarihte “darbe” ilan etmiştim ve darbe, zamanın Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile MHP reisi Devlet Bahçeli’nin, birlikte işidir.

1) Bahçeli’nin MİT mensubiyeti atestedir, hem kayıtlı ve hem belgelidir, demek istiyorum ve direktifleri MİT’ten almaktadır.

2) MHP bir bütün olarak devletin MİT partisidir ve akepe’nin bütün kapılarını açmakla görevlidir. Erken seçim, türbanlı cumhurbaşkanı, türban, Erdoğan’a cumhurbaşkanlığı, hep hep MİT’in ve MHP’nin işidir. Karanlığa çıkabilen bütün kapıların kapıcısıdır ve açar; kapıcılığı bilmektedir.

3) Her “görev yapılmıştır” tekmilinden sonra, bir kez, “yüce divan” deyi peşrev çekmektedir ve hakkıdır.

Azınlığın bu kadar iktidar marifeti ancak diktatoryalarda mümkündür. Halk yoktur ve eylülist darbe halksızlaştırma karşı devrimini başlatmıştır. İki bin yılı başından itibaren bu üçlü, üçü bir yerde, “akp,chp,mhp”, en ileri aşamaya çıkarmıştır. Artık katedilebilecek mesafe kalmamıştır.

 On İkinci Tez, bir hareketin, M.Yazıcıoğlu ve D. Bahçeli olarak ikiye ayrılmaları, devlet politikası ve kararıdır. Yazıcıoğlu’nun devlet töreni ile defnedilmesini kanıtlardan birisi telakki edebiliriz. Trabzon, İstanbul, Malatya cinayetleri “Devlet” bilgisi içindedir; buradan çıkarabiliyoruz. Trabzon’da emniyet görevlisi Ramazan Akyürek’in, “her önemli işi, Erdoğan ve Gül ile konuşarak yaparız”, sözü kapsamlıdır. Sadece tutuklamaları kapsamamaktadır ve darp silsilesini de içine almaktadır.

 On Üçüncü Tez, Kemal Kılıçdaroğlu, bir tarikat müridi ve Fethullah Gülen’in kuludur. Cehepe’yi ortadan kaldırmakla görevli olduğunu, artık kendisi de saklamıyor ve bir misyoner misli kararlılıkla çalışmaktadır. Yaptıklarından sıkılmadığını anlıyoruz.

Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle bir ilişkisi yoktur ve bir Karay’dır. Davutoğlu ve Çiçek de Karay’dırlar. Yeni Cami inşaatı başlayınca, seçilen yere “Karaköy” dediler. “Karay” ya da “Karaim” Tarikatı’nın ya da dininin kurucusu, Annan bin Davut idi ve İbrani bir sözcük olan “annan”, Türkçe “bulut” anlamındadır ve bunlarda çoktur; eşinin önce pek çok sakladığı adı “silviya”, torunu “duru” ve damadı “nadir”, ki Medine ya da Hayber’e bağlayabiliyoruz, bunlardan birkaçıdır. Davutoğlu, Çiçek’e hep sevgi duymuştu, kardeş sevgisidir.

Karay Kemal’in söylediklerine itibar edemeyiz. Hiçbir alevinin, aldığı bir emir üzerine, Kahire doğumlu, Arap sekreteri, “türban vecibe’dir, geleneklerimizde var”, diyen bir yobazı cumhurbaşkanı adayı yapmasını düşünemeyiz. Alevi ise, bu halde, ihanet halindedir.

Sıkılmayan bir yapısı ve ihanete düşkün bir mizacı var.


Karabulut’un cehepe’nin başına getirilmesi, akepe’nin iktidar yapılmasından daha hainane ve tehlikelidir, öyle olduğunu teşhis ediyoruz. Bunda, dışarda, Aydın Doğan ile Uğur Dündar’ın ve içerde Mustafa Özyürek’in payları büyüktür. Güzel, paylardan İsrael’i buluyoruz.

Yalçın KÜÇÜK
ÇIKIŞ 1 Syf.88-90