On Birinci Tez, 2002
kasım erken seçimi, ki o tarihte “darbe”
ilan etmiştim ve darbe, zamanın Genelkurmay
Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile MHP
reisi Devlet Bahçeli’nin, birlikte işidir.
1)
Bahçeli’nin MİT mensubiyeti atestedir, hem kayıtlı ve hem belgelidir, demek
istiyorum ve direktifleri MİT’ten
almaktadır.
2)
MHP bir bütün olarak devletin MİT partisidir ve akepe’nin bütün
kapılarını açmakla görevlidir. Erken seçim, türbanlı cumhurbaşkanı, türban,
Erdoğan’a cumhurbaşkanlığı, hep hep MİT’in ve MHP’nin işidir. Karanlığa
çıkabilen bütün kapıların kapıcısıdır ve açar; kapıcılığı bilmektedir.
3)
Her “görev yapılmıştır” tekmilinden sonra, bir kez, “yüce divan” deyi peşrev
çekmektedir ve hakkıdır.
Azınlığın
bu kadar iktidar marifeti ancak diktatoryalarda mümkündür. Halk yoktur ve
eylülist darbe halksızlaştırma karşı devrimini başlatmıştır. İki bin yılı
başından itibaren bu üçlü, üçü bir yerde, “akp,chp,mhp”,
en ileri aşamaya çıkarmıştır. Artık katedilebilecek mesafe kalmamıştır.
On İkinci Tez,
bir hareketin, M.Yazıcıoğlu ve D. Bahçeli olarak ikiye ayrılmaları,
devlet politikası ve kararıdır. Yazıcıoğlu’nun
devlet töreni ile defnedilmesini kanıtlardan birisi telakki edebiliriz.
Trabzon, İstanbul, Malatya cinayetleri “Devlet” bilgisi içindedir; buradan
çıkarabiliyoruz. Trabzon’da emniyet görevlisi Ramazan Akyürek’in, “her önemli işi, Erdoğan ve Gül ile konuşarak
yaparız”, sözü kapsamlıdır. Sadece tutuklamaları kapsamamaktadır ve
darp silsilesini de içine almaktadır.
On Üçüncü Tez, Kemal
Kılıçdaroğlu, bir tarikat müridi ve Fethullah
Gülen’in kuludur. Cehepe’yi
ortadan kaldırmakla görevli olduğunu, artık kendisi de saklamıyor ve bir
misyoner misli kararlılıkla çalışmaktadır. Yaptıklarından sıkılmadığını
anlıyoruz.
Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle bir ilişkisi
yoktur ve bir Karay’dır. Davutoğlu ve Çiçek de Karay’dırlar. Yeni Cami inşaatı
başlayınca, seçilen yere “Karaköy” dediler. “Karay” ya da “Karaim” Tarikatı’nın
ya da dininin kurucusu, Annan bin Davut idi ve İbrani bir sözcük olan “annan”,
Türkçe “bulut” anlamındadır ve bunlarda çoktur; eşinin önce pek çok sakladığı
adı “silviya”, torunu “duru” ve damadı “nadir”, ki Medine ya da Hayber’e
bağlayabiliyoruz, bunlardan birkaçıdır. Davutoğlu, Çiçek’e hep sevgi duymuştu,
kardeş sevgisidir.
Karay Kemal’in söylediklerine itibar
edemeyiz. Hiçbir alevinin, aldığı bir emir üzerine, Kahire doğumlu, Arap
sekreteri, “türban vecibe’dir, geleneklerimizde var”, diyen bir yobazı
cumhurbaşkanı adayı yapmasını düşünemeyiz. Alevi ise, bu halde, ihanet
halindedir.
Sıkılmayan
bir yapısı ve ihanete düşkün bir mizacı var.
Karabulut’un cehepe’nin başına getirilmesi, akepe’nin
iktidar yapılmasından daha hainane ve tehlikelidir, öyle olduğunu teşhis
ediyoruz. Bunda, dışarda, Aydın Doğan
ile Uğur Dündar’ın ve içerde Mustafa Özyürek’in payları büyüktür.
Güzel, paylardan İsrael’i buluyoruz.
Yalçın KÜÇÜK
ÇIKIŞ 1 Syf.88-90