21 Kasım 2016 Pazartesi

Perinçek Hayaleti




19. yüzyılda bilimsel sosyalizmin kurucu ustaları Karl Marx ve Friedrich Engels meşhur Komünist Parti Manifestosuna "Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor — Komünizm hayaleti. Eski Avrupa'nın bütün güçleri bu hayaleti defetmek üzere kutsal bir ittifak içine girdiler.." cümleleriyle girizgah yaparlar. Komünizmi daha o günden bir güç olarak kabul eden Avrupa güçlerinin "Komünizm Hayaleti Masalına" komünistlerin kendi manifestolarıyla karşılık vermesinin zamanı gelmiştir ve Komünist Parti Manifestosu yazılır.

"Komünizm Hayaleti" kapitalizmin emperyalizme evrildiği 20. yüzyıldan başlayarak  yerini; Doğu Avrupa, Asya, Afrika, Güney Amerika kıtalarında kısacası ezilen dünyada "Milli Demokratik Devrim" hayaletine bıraktı. Milli Kurtuluş/Bağımsızlık savaşları ve bu kez feodalizme karşı sadece burjuvazinin değil hatta daha çok emekçi ve yoksul halkın liderliğinde oluşan ezilen dünyanın  ulus devletleri küresel statükonun def edilmesi gereken yeni düşmanları olarak belirlendi. "Düşman" bütün kötülüklerin kaynağı ve küresel statükonun zulmünün/saldırganlığının da meşru sebebi sayıldı. Çünkü modern bir ulus devlet, Atlantik merkezli küresel dünya imparatorluğunun önünde engeldi.

Günümüz Türkiye'sinde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan devletimize ilkeli, tutarlı ve etkili olarak kim sahip çıkıyorsa küresel ve yerleşik oligarşinin hedefinde de onlar var. Doğu Perinçek "hedeftekiler" arasında en dikkat çekenlerden. Her ne kadar gençlik dönemlerinden 90'lı yıllara kadar "devlete sahip çıkma" konusunda marksist kimliğin savrulmalarının sebep olduğu -kendi özeleştirilerinde de kabul ettiği gibi- zaaflara ve hatalara düşmüşse de 90'lı yıllardan bu yana Kemalist Cumhuriyeti ideolojik ve siyasi alanda tavizsiz ve etkili olarak savunan baş aktörlerden sayılıyor.

Siyasette başarı için (yani iktidar olabilmek için) pek çok zaman doğruyu savunmak tek başına yeterli olmamıştır. Bu manada Doğu Perinçek nicel anlamda başarılı bir siyasetçi olarak kabul edilmeyebilir. Ancak Doğu Perinçek Aydınlık Hareketinin lideri ve Vatan Partisinin Genel Başkanı olarak Türkiye siyasetinde halk hareketleriyle ilgili kanaatleri dikkate alınan, ülke meseleleriyle ilgili teori, strateji ve taktikler konusunda belirleyici ve yön veren filozof bir kişilik. Adeta kemalist/ulusalcı/sosyalist camianın ideolojik dinamiklerinden birisi olarak fikirleri itibar görüyor. Nicel anlamda olmasa da nitelik anlamında başarı ve derinliği, tecrübe ve birikimleri O'nu bir çok gücün lanetli bir "hayalet" olarak sunmasına sebep oluyor. Perinçek'in toplumun geniş kesimleriyle birleşen düşünce ve tavırları ve bunun sonucu olarak devlet ricâlinde Perinçek'in düşüncelerinin tesirli hâle gelmesi Perinçek Hayâletini küresel statüko açısından adeta "kâbusa" çevirmeye başladı.  Kâbus, bazı korkuların sanal bir görüntü biçimiyle bilinç dışına yansımasıdır. Korkunun nedenleri gerçektir ancak korkulan şey sanıldığı veya anlatıldığı biçimiyle var değildir.

"Perinçek Grubu" Masalı

Bürokrasi içerisinde her siyasi yapının bir karşılığı var. Vatan Partisi ve Perinçek'in ise özellikle üstte saydığımız nedenler ve "devletçi/entelektüel" kişiliğinden ötürü asker ve yargı camiasında ciddi bir karşılığı var. Zaten Vatan Partisindeki "devletten emekli" yönetici sayısının göze çarpar düzeyde çokluğu bunun ispatıdır.  Ancak bu "karşılık bulma" olayı tıpkı Alparslan Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu örneklerindeki gibidir. Yani muhtelif "devletçi" bürokratların kendisini "devletçi" liderin dünya görüşüne yakın bulmasından ibarettir. Kimilerinin maksatlı olarak iddia ettiği gibi hiyerarşik bir mekanizma veya bağlılık biçiminde değildir. Perinçek'in devlet teorisi; devlet erki içerisinde siyasal kadrolaşmayı/ parçalanmayı doğru bulmaz, yani en başta Perinçek'in öyle bir gruplaşma niyeti olamaz. İktidar partisi dahil olmak üzere hiç bir siyasi figürün veya devlet adamının -niyeti çok halis gibi görünse bile- kanunların dışında gelişen bir hiyerarşik kadrolaşma, gruplaşma veya yapılaşmaya gitme hakkı yoktur.  FETÖ/PDY örneğinde olduğu gibi devlet içerisinde cemaat vb. kanunsuz örgütsel oluşumlara karşı yıllarca sivil siyasi alanda mücadele etmiş birisi olan Doğu Perinçek bunu çok iyi bilir ve böyle bir yanlışa ne kendisi ne de taraftarları düşmezler. Doğu Perinçek'in her meşru siyasetçide olması beklendiği gibi hedefi devleti ele geçirmek değil, devleti yönetmektir. Halihazırda zaten bu devlet Perinçek'in kendisini dayandırdığı geleneğin öncülüğünde kurulan devlettir. İçi boşaltılmış, yıpratılmış, yozlaştırılmış yönleri varsa bile O'na göre çözüm iktidara gelindiği zaman devletin öz temelleri üzerinde yeniden restore edilmesidir. Bu çözümü kendi cümleleriyle özetlersek; "Milli bir hükümetin milletin desteğiyle iş başına gelerek, Milli Demokratik Devrimi tamamlamasıdır." Bir siyasi parti ve lideri için bu hedef gayet olağandır.

Perinçek'in gücü fiziki varlığından değil haklılığından ileri geliyor, gücün esas sahibi hakikât. Sayısal olarak Perinçek'in başarılı sayılabilecek bir büyüklükte olmadığı seçim sonuçlarından da gayet iyi anlaşılabilir. Ergenekon kumpası sırasında özetle "Kumpasçıların hedefleri Atatürk devrimini, Cumhuriyeti yıkmak, Türkiye'yi bölmek istiyorlar o sebeple Türk Ordusunu ve bizi hedef aldılar. Bu tertipleri kuranlar vatana ihanetten yargılanacaklar" dediğinde o zaman ki tespit ve öngörüsü çok hafife alınmıştı. Devranı kim değiştirdi?  Erdoğan mı, Perinçek mi? Birbirine zıt iki lideri bir araya getiren tek şey hâkikatlerdi. Devranı hâkikatin etrafında birleşen halk değiştirdi.

FETÖ'nün akılsız "akıl vericileri" hâlen hayal mahsulü tespitlerle, "Eğer bunları yapmışsak Allah belamızı versin" kabilinden inkârlarla (daha nasıl bela arıyorlarsa), mucize uman hurafe rüyalara dalıyorlar bir türlü uyanamıyorlar. ABD'de çıkan Huffington Post gazetesine kendisine köşe tahsis edilen, eski Today’s Zaman muhabiri, FETÖ muhibbi Mahir Zeynalov geçtiğimiz gün yayınladığı makalesinde "15 Temmuz darbe girişimini Perinçek grubunun önlediğini" üfürmüş. 15 Temmuz Darbe girişimini hayal mahsülü "Perinçek grubu" değil "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkı" önlemiştir.  Vatan Partisi ve Perinçek o halkın nicelik olarak çok küçük bir parçasından ibarettir. Perinçek, Fethullahçı Gladyo ile ilgili daha önceki tespitlerinde ve mücadelesinde haklı çıkmıştır, olay budur. Buna rağmen "Perinçek grubu" masalı ağızlarda sakız gibi çiğnenmeye devam edebilmektedir. Çünkü "Perinçek hayaleti" ile kastedilen bizzatihi milli devletin kendisidir.  Küçük ve marjinal gösterilmek istenen şey büyük ve kadim milli devletimizdir. Korktukları ve istemedikleri milli refleksler ve milli kadrolardır. Devletin yerli ve milli duruşu; bölücü, dinci, işbirlikçi her çeşit terörle mücadelesi, komşu Avrasya ülkeleri ile ilişkileri geliştirme hamlesi ve öze dönüşü hazmedilememektedir.  Hâkikat budur.

Atalarımız "Zırva tevil götürmez" demiş. Biz gene de bir zırvaya açıklık getirdik. Türkiye'de bir hayalet dolaşıyor, Perinçek hayaleti.. Ve bir gerçek; Milli Demokratik Devrim gerçeği..


ÖMÜR ÇAKMAK
15 Kasım 2016


Ömür Çakmak'ın Toplumsal Websitesi