8 Kasım 2016 Salı

Emperyalizm ve Bilimsiz Akıl

“Rasyo” (oran) kökünden türetilmiş olan “rasyonel” sözcüğü matematikten kaynaklanmaktadır. Rasyonel sayılar, oransal sayılardır. İki tam sayının oranı olarak yazılabilen sayıların günlük hayatta somut karşılıkları vardır. Özellikle İlkçağ’da gelişen miras hukuku, oransal sayıların kullanımını yaygınlaştırmıştir. Öte yandan oransal olmayan sayıların günlük hayattaki karşılıklarını kavramak görece zordur. Rasyonel sözcüğünün “akılcı” anlamını edinme sürecinin ardında yatan, bu etkendir. 

RASYONELLİK AMACA GÖREDİR

Bir edim ya da tutumun rasyonel olması, öznenin belirlenmiş bir hedefe ulaşmasına hizmet edip etmemesiyle ölçülür. Bu ölçütün gerçekleştiği yer, akıldır. Kişisel olarak daha çok para ve kudret sahibi olma amacına yönelik tutumlarla, kamunun gönenç ve esenliğini hedefleyen tutumların akılcı içerikleri birbirinin karşıtıdır. Türkiye’yi bölme hedefinin beraberinde getirdiği akılcılık, ülkenin ve milletin birliğini savunmanın gerektirdiği akılcılıktan tamamen farklıdır. 

İLERİ VE GERİ BİLİMİN KONUSUDUR

Öte yandan toplumsal olarak neyin ileri, neyin geri olduğu, nesnel bir olgu olması nedeniyle bilimin konusudur. Tarihin çarkını döndüren, öznel tercihlerden türetilen hedefler değildir. İnsanlığın ve ülkenin önünü açacak toplumsal ilerleme, tarihin nesnelliğinin belirlediği sahnede gerçekleşir. Devrim, tarihsel olarak elde edilebilir olan seçenekler üstünden ilerler. Toplumsal hedef, bilimle belirlenir. Hedefe doğru akılcılıkla ilerlenir. 

AKILCILIĞIN UYGULAMA ALANINI KISITLAMAK

Bir toplumsal sistemin ileriliğinin önemli bir nesnel ölçütü, aklı ne kadar özgürleştirdiğidir. Aydınlanma, aklı özgürleştirerek demokratik devrimlerin önünü açmıştır. Bir sistem insanlığa yapabileceği katkıları tüketip gericileşmeye başladığında, aklın özgürlüğünü sınırlamaya yönelir. Ama bu sınırları eski haline getirmesine artık olanak yoktur. O zaman akılcılığın uygulama alanını kısıtlamak gündeme alınır. Demokratik devrimlerin yıktığı Ortaçağ hedefleri yeniden canlandırılarak, “seçme özgürlüğü” adı altında geniş kitlelere dayatılır. Emperyalizmin bir yüzyıldır devrim hareketlerine uyuşturucu olarak şırıngaladığı liberalizm-neoliberalizm, “solculuk” kisvesiyle ambalajlanarak “demokrasi ve özgürlük” hedefi haline getirilir. Akılcılığı kısa erimli günlük hedeflerin ağına hapsetmek için, bilim, yaşamın merkezinden toplumun kıyısına sürgüne gönderilir. Çünkü stratejik nitelikteki doğru toplumsal hedefler, ancak bilimle belirlenir. 

BİLİM VE AKILCILIĞI BİRLEŞTİRMEK

Türk Devrimi, bütün çağdaş büyük devrimler gibi bilimle akılcılığı birleştirmiştir. Osmanlıcılığın ve İslamcılığın çıkmazına karşı, millete dayanan devrim yolunu seçmesi, bilimi yol gösterici almasının bir ürünüdür. Bu hedefe ulaşmak için gerekli toplumsal ve askeri gücü yaratırken izlediği yolun her adımı akılcılıkla donanmıştır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana “sol” içindeki iki çizgi mücadelesi, anti-emperyalizm ile liberalizm-neoliberalizm arasındadır. “Küreselleşme”yle birlikte topyekûn bir taaruz başlatan neoliberalizmin bu iki çizgi mücadelesindeki kökleri çıplak gözle görülür bir nitelik taşımaktadır. 

EMPERYALİZM ÇIKIŞINI BİLİMSİZ AKLA BAĞLAMIŞTIR

Bugün inisiyatif kaybetmekte olan emperyalizmin bütün çıkış planları, kendisine karşı mevzilenen güçleri “yanlış hedeflere yöneltme” üstüne kuruludur. Osmanlıcılık ve İslamcılık kışkırtmaları da bu nedenledir, neoliberalizm ambalajlı değerler temelinde FETÖ’yü ve PKK’yı savunmaya hizmet eden çizgiye bütün gücüyle verdiği destek de. Akılsız bilim olmaz. Ama bilimsiz akıl olur. Emperyalizm geleceğini bilimsiz akla bağlamıştır.   

Prof.Dr.Semih KORAY
Aydınlık/07.11.2016