8 Kasım 2016 Salı

Emperyalizm ve Ezilen Millet Eksenini Esas Almak

Emperyalizm - ezilen millet eksenini hiza olarak almadığımız sürece, ne tarihi, ne de bölgemizdeki mevzilenmelerin günümüzdeki içeriğini anlamak olanaklıdır. Bu hizadan sapmak, mevzilenmedeki yanlışlıkları da beraberinde getirir. ABD’nin bütün dikkatini bu mevzilenmeyi kendi lehine etkilemek üstüne toplamış olması, son derece öğreticidir.

Amerika’nın karabasanı, bölge ülkeleri arasındaki işbirliğinin ve Avrasya’yla olan dayanışmanın pekişmesidir. Onun için bütün çabasını bu birliği dinamitlemek ve yaratacağı fiili durumlarla böyle bir birliğin bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü konusunda elde edebilecekleri sonuçları sınırlamak üstüne yoğunlaştırmıştır.

GİZLİ FETÖ’CÜLERİ BELİRLEMEK İÇİN YENİ BİR ÖLÇÜT

Türkiye, bölge ülkelerinin birliği açısından kilit ülkedir. Rus uçağının düşürülmesi kumpası da, 15 Temmuz FETÖcü darbe girişimi de, ülkemizle bölge ülkeleri arasına nifak sokmak ve Türkiye’yi ABD güdümünde sahaya sürmek amacıyladır. Ülkemizde millete ve bölgesel işbirliğine dayanmanın alternatifi, Osmanlıcılık ve İslamcılıktır. Onun için darbe girişiminin başarısızlığı üstüne AKP iktidarı nezdinde Osmanlıcılık ve İslamcılığın kışkırtılmasına hız verilmesi bir rastlantı değildir. Hatta bu kampanyanın AKP iktidarı içindeki ve çevresindeki gizli Fetöcüleri belirlemek için yol gösterici bir ölçüt haline geldiğini söylemek abartı olmayacaktır.

OSMANLICILIK VE İSLAMCILIĞI KIŞKIRTAN AMERİKA’DIR

Türk Ordusu’nun gücünün budanmasına yönelik önlemlerin de, Atatürk’ün yerine Abülhamid’i geçirme girişimlerinin de, Lozan’ın Osmanlıcılık açısından değerlendirilmesinin de, eğitim sistemimizdeki İslamcılık kalkışmasının da, Fırat Kalkanı’nın ABD’nin icazetiyle gerçekleştirildiğine ilişkin algı operasyonunun da, milleti bölmeye yönelik Başkanlık Sistemi tartışmalarının gündemin merkezine oturtulmasının da kaynağı, Amerika’dır. Darbe girişiminin başarısızlığı sonucunda ABD ülkemizde peşinden koşacağı bir iktidar formülünden yoksun kalmıştır. Yürüttüğü kampanyanın amacı, Türkiye’nin yurt içinde ve dışında yürüttüğü bölücü teröre karşı mücadeleyi baltalamanın yanı sıra, ülkemizde kendisi için yeni bir iktidar formülünü yaratabileceği bir ortamın oluşturulmasıdır.

MUSUL VE HALEP

ABD, Musul’u IŞİD’e teslim etti. Plan, Musul’un IŞİD’den geri alınmasıyla IŞİD öncesi döneme geri dönülmesi değildir. Plan, ABD-İsrail koridorunun Doğu ucunun tahkim edilmesidir. Amaç, Irak’ın parçalanmasının artık önüne geçilemeyecek bir oldu-bitti olarak dünya tarafından kabullenilmesini sağlamaktır. Hedef, PKK-PYD’nin dünya sahnesinde artık fiilen devleti olan bir güç olarak yer almasıdır. Hem Irak’ın içinde hem de uluslararası düzlemde Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olan ve bu hedefi gerçekleştirme birikim ve olanağına sahip bir güç mevcuttur. O zaman, Irak’ın parçalanmasını bir oldu-bitti olarak kabullenen ve bu parçalanmadan “pay sahibi” olma iddiasını dillendiren yaklaşımlar, Amerika’nın amacına hizmet eder. Doğru tutum, Irak içindeki ve dışındaki güçlerle Irak’ın toprak bütünlüğünün arkasında duran bir güçbirliğine gitmektir.

Suriye’de Esad yönetiminin Halep’te hakimiyet sağlaması, Suriye’nin toprak bütünlüğünün yeniden kurulması sürecinde yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu durum, aynı zamanda Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı’yla amaçladığı ABD-İsrail Koridoru’nu engelleme hedefine ulaşmayı büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Türkiye’nin Suriye ile bu açıdan yapacağı işbirliği, bölgedeki bütün dengeleri köklü biçimde değiştirecek bir nitelik taşımaktadır.

Ülkemizin Ön Asya konusunda hâlâ Atatürk’ten öğreneceği çok şey vardır. Çünkü Atatürk Devrimi’nin stratejisi, “emperyalizm - ezilen millet” eksenini esas alan bir stratejidir.

Prof.Dr.Semih KORAY
Aydınlık/24.10.2016