18 Aralık 2015 Cuma

BOŞ LAFLAR



Yeni Anayasa yapmaya soyunanlar Yeni Türkiye diyor, “Başka Türkiye” istiyorlar. Yollarını açmak için de durmadan bir sıra sözde gerekçe söyleyip duruyorlar.

Bunu askerler yaptı, sivil anayasa olsun! Yani sorun yemeğin kendisi değil de kimin pişirdiği. Şimdi aynı metni asker olmayan sivil kişiler ele alsa ve olduğu gibi bir kez daha kabul etse ne olacak?

Sen 12 Eylül Anayasası’nı mı savunuyorsun! Bu pek kuvvetli suçlamaya karşı “aman, ne demek, aşk olsun!” diyesimiz var. İyi de, eldeki metin 1982’nin darbe metni değil! 7 Kasım 1982 tarihinden bu yana, toplam 87 maddesi/hükmü değiştirilmiş; metne ek fıkra olarak 33 hüküm eklenmiş; metinden 17 madde/hüküm ve 2 cümle “mülga”, yani silinmiş. Metinde en az 139 noktaya müdahale edilmiş durumda. Kendisi toplam 177 maddeli metinde el değmemiş yer yok. Üstelik tüm bu değişiklikler, firesiz biçimde “siviller” tarafından yapılmış. Hem de yalnızca “yerli siviller”in değil, demokrasilerin beşiği Avrupalı “siviller”in mübarek elleriyle... Yancılar da bunu kabul ediyor: “1982 Anayasasında 2001 ve 2004’te yapılan kapsamlı değişikliklerle demokrasinin güçlendirilmesi yönünde önemli adımlar atılmış.....”

Ama aşırı değişiklik geçirmiş, bütünlüğü bozulmuş! Yancıların cümlesi şöyle sürüyor: “.... atılmışsa da, yapılan çok sayıda değişiklik Anayasanın sistematiğinin bozulmasına ve zaten önemli sorunlar bulunan temel yapısının daha da deforme olmasına yol açmıştır.” Ama anayasa dediğiniz şey edebi metin değil ki, sistematiği bozulsun! Bu metinlerin sistematiği, bölüm - başlık - madde düzeniyle zapt-ü rapt altındadır. Ama siz eğer sorunu anayasanın “temel yapısı”nda görüyorsanız, o zaman “hükümler”den yani içerikten söz ediyorsunuz demektir ki, burada “deformasyon”dan değil, tercihlerden ve tercihler arasındaki toplumsal mücadeleden söz ediyorsunuz. Bu durumda “temel yapıyı nasıl kuracaksınız” sorusunu yanıtlama zorunluluğunuz var demektir. Ve işin özü de bundan ibarettir.

Sen memnun musun bu anayasadan yani? Can derdine düşürülmüş kişiye memnuniyet durumunu sormak ayrı bir acayiplik. Anayasalar ‘memnuniyet anketi’ne konu edilecek tür mallardan değil. Bunlar, “hukuku milliye”yi ilan eden, egemenliğin hangi kurumlar eliyle nasıl kullanılacağını kurala bağlayan, bireyin siyasal varoluşunu tanımlayan en üst toplum sözleşmeleri. 1924’ten bu yana egemenliği Türk Milleti’ne veren, yurttaşı Türk vatandaşı olarak tanımlayan, devleti ulusal - üniter - laik - sosyal devlet olarak tanımlayan anayasa, şimdi iktidara yerleşmiş olan ihvan, etnik bölücü, liberaller ittifakı eliyle ortadan kaldırılmak isteniyor. Meclis’te hepsi kendi elinde olan 330 parmakla referandumlu ya da 367 parmakla referandumsuz iş görmeye gayret ediyor. Yani mesele “memnuniyet”le değil, varoluş - yokoluşla ilgili.

İstemezükçü olma, kendi önerini ortaya koy! Türkiye’deki Yeni Anayasa yancıları ‘medeni’ insanlar. Yeni anayasa yapmaya soyunanlar İbrahimi Ortadoğu kurmak ve Türkiye’yi bunun birkaç eyaletli parçası haline getirip ortadan kaldırmak istiyorlarmış, ne gam! Atlantik İttifakı 1990’dan beri Irak’ta 36. paralelle, 2010’dan beri silahlarla donattığı “ılımlı muhalefet” maşasını kullanıp Suriye’de toprak bütünlüğümüzle ve ülke sınırlarımızla oynuyormuş, ne ki! Çözüm süreci diye ülkenin bir bölümünde özyönetim - özerklik ilanları yaşanıyormuş, bunlar bölge meclisleri için başkanlık rejimi isteyenlerle mutabakata varmışlar; parlamentodaki vekiller “Türklük ırkçılıktır” çığlıkları atıp partiler egemenlik hakkını Türk Ulusu’nun elinden almakta anlaşmışlar; ne olur ki! Sen efendi ol, pozitif ol, yeter!

*
Karşı karşıya olduğumuz şey, bir Yeni Anayasa Teklifi değil, kapısı boş laflarla açılmış Son Sinsi Darbe’dir. Lafebelerini geride bırakıp, sinsi darbeciliğe tarihsel derslerinden birini vermenin son hazırlıklarını yapmanın zamanıdır.


Birgül Ayman GÜLER / 02.12.2015 / Aydınlık