“Uçak” krizine kaldığımız yerden devam edelim. Temel tezimiz ne?
Bugüne kadar hep yazdık. Erdoğan “düşmek”ten korkuyor.
Can ve mal güvenliğinden emin değil.
7 Haziran’da “tehlike”yi somut yaşadı.
***
Seçimin ardından ABD’ye kayıtsız-şartsız biat etti.
İktidarda kalma karşılığında.
Uçak krizi böyle yaratıldı.
Evet Rus uçağının düşürülmesi hesapsızdı. Yüksek riskliydi.
Fakat bir “NATO görevi”ydi.
***
Önceki yazıda özetledik.
2013 ortasındaki durum: “Ilımlı İslam modeli” olarak AKP duvara dayanmıştı.
Batı açısından Erdoğan’ın “kullanım değeri” kalmamıştı. İçte ve dışta.
Batı için “yük”tü artık.
“Erdoğansız AKP” projeleri devreye sokuldu.
17-25 Aralık 2013’te Cemaat operasyonu geldi.
Anlamı: Batı, Erdoğan’dan kurtulmak istiyordu.
Ama şanslıydı Erdoğan. Siyasette rakibi kalmamıştı.
Yerel seçimi de, Cumhurbaşkanlığı’nı da aldı.
***
Batı, 7 Haziran seçimi öncesinde bir hamle daha yaptı.
Proje: AKP-CHP koalisyonuydu.
Amaç: Erdoğan’ı Saray’da tecrit etmek. AKP’yi elinden almaktı.
Projenin ilk etabında hesap tuttu. 7 Haziran’da AKP azınlığa düştü.
Fakat: Erdoğan’ın siyasi refleksleri çok güçlüydü.
Hesapları tersine çevirdi.
Türkiye’yi “hemen” seçime götürdü.
***
Asıl 2 seçim arasında yaptıkları önemliydi.
Erdoğan, iktidar/rejim denklemini ezberlemişti artık.
ABD desteği olmazsa: İktidara gelemezdi, iktidarda kalamazdı.
NATO’yla nikah tazeledi: ABD’ye kayıtsız-şartsız biat etti tekrar.
İncirlik’i ABD’ye teslim etti. BOP’un emrine verdi.
En önemlisi: Irak ve Suriye’yi parçalama görevini kabul etti.
BOP’un parçalama haritası için “asker yazıldık” yani.
Malum: BOP aynı zamanda Türkiye’nin de parçalanması.
***
(Bir ara not.
AKP’nin 1 Kasım’daki şaşırtıcı seçim “başarı”sını hatırlayın.
Oyları 4 ayda 8 puan arttı.
Kendileri bile şaşırdı.
“Başarı”da NATO sigortasının rolü tartışılmaya değer.)
***
Gelelim “uçak” krizine.
İki önemli amaç var.
Bir: Suriye’de ABD ve Türkiye tek başına olmazdı.
NATO’nun da bölgeye çekilmesi gerekiyordu.
Şimdi: Belli başlı bütün NATO devletleri bölgeye yığınak yapmakta.
İki: Türkiye, bölge ülkelerinden bütünüyle koparılmalıydı.
Rus uçağı bu amaçla düşürüldü.
***
Erdoğan, hizmetinin karşılığını da almaya başladı.
Putin, “Erdoğan ailesi”ni suçluyor. Petrol kaçakçılığı iddiasıyla.
Cevap ABD yönetiminden geliyor.
Sizi de şaşırtmıyor mu?
Batıdan 2 yıldır sadece suçlama ve küçümseme geliyordu.
***
Bugün geldiğimiz yer açık.
ABD Savunma Bakanı Ashton Carter Türkiye’nin görevini şöyle tanımlıyor:
“Havada ve karada daha aktif olmalarını istiyoruz.” (2 Aralık 2015).
“Karada” vurgusuna dikkat.
İstenen: Mehmetçiğin, IŞİD bahanesiyle hemen Suriye’ye sokulması.
***
Özet: Erdoğan, iktidarını NATO’ya sigorta ettirdi.
Bedeli: Türkiye’nin ateşe sürülmesi.
İki olguya bakar mısınız:
Bir: Bölge kuvvetleri BOP haritasına, bölünmeye karşı direniyor.
İki: Türkiye ise, kendisini ve bölgeyi parçalamak isteyen NATO tarafından bölgeye saldırtılıyor.
Tarih bunu kaydediyor.
***
Tehlikeli gidişi frenleyebilecek etkili bir kuvvet var: TSK.
Lafı dolaştırmıyorum: Görevlerini yapmadılar.
Hatta: “Mutabakat” görüntüsü veriyorlar (Keşke yanılıyor olsam).
Tarih, bunu da kaydediyor
Son söz: Görev halka düşüyor.
Rafet BALLI / 06.12.2015- Aydınlık