9 Aralık 2015 Çarşamba

Mali’deki otel baskınına bir de bu gözle bakın


"Fransa’nın ‘ateşi sönmeden’ bir de Mali oturdu gündemimize. Al-Murabitun mu MNLA (Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi) mı? Raslantı mı, yoksa CIA’nın oyunu mu?"



Fransa’nın ‘ateşi sönmeden’ bir de Mali oturdu gündemimize. Al-Murabitun mu MNLA (Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi) mı? Raslantı mı, yoksa CIA’nın oyunu mu? Ortada ‘çıldırmış bir terör’ün olduğu doğrudur. Suriye ve Irak’ta ‘şu’, Türkiye’de ‘bu’, Mali’de ‘o’ olabilir. Ortadoğu’dakileri ezberlediğimiz için Mali’ye bakalım diyorum.

KOLONİDEN DEVLETE

Koloniden ‘devlet’e diyorum ama beni ‘rehin’ alsalar ‘ulus devlet’e diyemem.

Diyenlere de acırım.
Mali’de ‘ulus’ hiç olmadı, bu gidişle de kurulacak gibi görünmüyor.

Tam da bu nedenle, eğer bir gün Mali ulusuna ulaşılabilinirse, ‘ulus devlet’ de o günlerde oluşmuş olur.

Mali’nin şimdiki Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keïta’nın dedeleri, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yıllarda, 13’ncü yy.’da, bir Mali İmparatorluğu kuruyorlar.

18’nci yüzyılda ise Fransız kolonisi oluyorlar.

Kolonyalizm (sömürgecilik) dönemi boyunca Fransa Sudanı adını taşırken (1892), kolonyalizm dönemi sonunda, şimdiki Senegal ile birlikte Mali Federasyonu adı altında birleştiriliyorlar (1959).

1960’ta Senegal’den ayrılarak, ‘Bir halk, bir amaç, bir inanç’ sloganıyla, Modibo Keïta’nın başkanlığında Mali Cumhuriyeti’ni kuruyorlar.

1968’de Modibo Keïta darbeyle devrilip Moussa Traoré diktatörlüğü kuruluyor ve 1991 yılına değin böyle geliniyor.

TEK DEVLET, TEK MİLLET, TEK BAYRAK

Tek amaç tek halk diyorlar ama, belli başlı onüç etnik gruptan oluşuyorlar: Bambaras, Bobos, Bozos, Dogons, Khassonkés, Malinkés, Minianka, Peuls, Sénoufos, Soninkés (ya da Sarakolés), Sonrhaïs, Touaregs, Toucouleurs.

Resmi dil Fransızca olup, halkın yarısı anlaşma dili olarak Bambara’yı biliyor. Diğer oniki dil ise, ‘etnik dil’ olarak resmen kabul ediliyor.

Halk, yerelde % 40’a yakın bir oranda Bambara, % 12 Peul, %12 Soninke, % 7 Dogon ve %6 Songhay’ca konuşuyor (1987).

Resmi dil Fransızca’yı ise bugün 15 milyonluk nüfusun ancak 2,5 milyonu okuyup yazabilecek durumdadır.

1991, Moussa Traoré, General Amadou Touré tarafından devrilip demokrasiye geçilir ve 1992’de Oumar Konaré cumhurbaşkanı seçilir. 1997’de ise yeniden seçilir.

1996 yılından itibaren ülkede ‘Yerinden Yönetim’ konusunda önemli adımlar atılır.

Bu konuyla ilgili bir ‘genel müdürlük’ kurulup, 1996’dan itibaren 684 yeni yönetsel birim (commun) oluşturulur ki bugünkü sayısı 703’e ulaşmış bulunmaktadır.

2010 yılına gelindiğinde, bölge halkının haklarını savunmak için kurulan barışçıl ve ‘insan hakları’na saygılı
Azawad örgütü, 2006’dan itibaren faaliyet gösteren Tuareg Hareketi (Mouvement Touarègue) ile Kasım 2011’de birleşerek MNLA adını alır. 

2011 yılında Kaddafi’nin düşürülmesiyle birlikte ve dünyanın yeniden şekillendirilmesi çabaları çerçevesinde,
MNLA’nın da, politik isteklerinde çıta yükselttiğine tanık olmaktayız.

YERİNDEN YÖNETİMDEN ÖZERKLİĞE

Mali’nin kuruluşundaki sloganın ‘Bir halk, bir amaç, bir inanç’ olduğunu söylemiştik. MNLA ise “Birlik, Adalet ve Özgürlük” sloganıyla ortaya çıkacak ama merkezi devletin askeri mevzilerine saldırılar düzenleyecektir.

Kaldı ki devletin 1996’dan bu yana ‘yerinden yönetim’ alanında bir dizi ‘düzenleme’ yapmasına karşın, MNLA, Burkina dahil 5 devlet sınırları içinde yaşayan ‘halkların birliği’ için, hem de ‘silahlı mücadele’ yürütmeye karar vermiştir.

Bölge halkının onlarca ‘etnik gruptan’ oluştuğuna işaret etmiştik. Dilleri olduğu kadar, inanç ve kültürleri arasında da ayrılıklar olmasına karşın, Azawad, “coğrafî bölgeye özgürlük” türü, ve bizim de hiç yabancı olmadığımız bir “özgürlük mücadelesi” yürütmekte ve bunu silahların zoruyla elde edeceğini ileri sürmektedir.

KAMBERSİZ DÜĞÜN OLMAZ

Her ne kadar Azawad militanları içinde Libya kökenliler varsa da, Kaddafi döneminde Libya’nın emperyalizme karşı mücadelesinde pişip, Kaddafi’nin öldürülmesinin ardından silahlarıyla bölgeye yayılan başıboş bir ‘militan kitlesi’ de doğmuştur.

Bunlar arasında, daha 1991 yılında Afganistan’da ‘komünizme’ karşı savaşmaya giden ‘mücahitlerden’ Mokhtar Belmokhtar da vardır.

O da, Khaled Abou El Abbas gibi, El-Kaide’nin Magrip İslam Devleti için savaş vermektedir.

IŞİD’in, ilk çıktığı günlerde, Maşrık İslam Devleti diye adlandırılması gerektiğini söylediğimizi anımsatalım.

İşte bu Belmokhtar, Mali’de faaliyet gösteren Abdelmalek Droukdel tarafından bile ‘azılı tutumu’ yüzünden kovulmuş ama ‘otel basmak’, ‘rehin almak’ konusunda önemli eylemlere imza atmıştır.

Görülmektedir ki, son günlerde yoğunlaşan ‘terör’ eylemleri, ülkeden ülkeye benzerlik ya da ayrılıklar gösterse de; salt ‘dinsel’ değil ama her türlü ‘özerklikçi’, ‘ayrılıkçı’ hareketlerle yan yana, iç içe yürümektedirler.

Dahası, ‘özgürlükler’ ve sözde ‘insan hakları’ yandaşı, ‘demokratikliği’ dillerinden düşürmeyen ve hatta ‘sol-sosyalist’ olduğunu ileri sürenlerle de ‘işbirliği’ yapabilmektedirler.

Bence Mali olaylarının en dikkate değer yönü budur. 

23 Kasım 2015 Pazartesi / Habip Hamza Erdem / Aydınlık

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder