"Fransa’nın
‘ateşi sönmeden’ bir de Mali oturdu gündemimize. Al-Murabitun mu MNLA (Azavad
Ulusal Kurtuluş Hareketi) mı? Raslantı mı, yoksa CIA’nın oyunu mu?"
Fransa’nın ‘ateşi
sönmeden’ bir de Mali oturdu gündemimize. Al-Murabitun
mu MNLA (Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi) mı? Raslantı mı, yoksa CIA’nın
oyunu mu? Ortada ‘çıldırmış bir terör’ün olduğu doğrudur. Suriye ve Irak’ta ‘şu’,
Türkiye’de ‘bu’, Mali’de ‘o’ olabilir. Ortadoğu’dakileri ezberlediğimiz
için Mali’ye bakalım diyorum.
KOLONİDEN DEVLETE
Koloniden ‘devlet’e
diyorum ama beni ‘rehin’ alsalar ‘ulus devlet’e diyemem.
Diyenlere de acırım. Mali’de ‘ulus’ hiç olmadı, bu gidişle de kurulacak gibi görünmüyor.
Tam da bu nedenle, eğer bir gün Mali ulusuna ulaşılabilinirse, ‘ulus devlet’ de o günlerde oluşmuş olur.
Mali’nin şimdiki Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keïta’nın
dedeleri, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yıllarda, 13’ncü yy.’da, bir Mali
İmparatorluğu kuruyorlar.
18’nci yüzyılda ise
Fransız kolonisi oluyorlar.
Kolonyalizm (sömürgecilik)
dönemi boyunca Fransa Sudanı adını taşırken (1892), kolonyalizm dönemi sonunda,
şimdiki Senegal ile birlikte Mali
Federasyonu adı altında birleştiriliyorlar (1959).
1960’ta Senegal’den ayrılarak, ‘Bir halk, bir amaç, bir inanç’
sloganıyla, Modibo Keïta’nın başkanlığında Mali
Cumhuriyeti’ni kuruyorlar.
1968’de Modibo Keïta darbeyle devrilip Moussa Traoré diktatörlüğü kuruluyor
ve 1991 yılına değin böyle geliniyor.
TEK DEVLET, TEK MİLLET,
TEK BAYRAK
Tek amaç tek halk diyorlar ama, belli başlı onüç etnik gruptan
oluşuyorlar: Bambaras, Bobos, Bozos, Dogons, Khassonkés, Malinkés, Minianka,
Peuls, Sénoufos, Soninkés (ya da Sarakolés), Sonrhaïs, Touaregs, Toucouleurs.
Resmi dil Fransızca olup, halkın yarısı anlaşma dili olarak
Bambara’yı biliyor. Diğer oniki dil ise, ‘etnik dil’ olarak resmen kabul
ediliyor.
Halk, yerelde % 40’a
yakın bir oranda Bambara, % 12 Peul, %12 Soninke, % 7 Dogon ve %6 Songhay’ca
konuşuyor (1987).
Resmi dil Fransızca’yı ise bugün 15 milyonluk nüfusun ancak 2,5
milyonu okuyup yazabilecek durumdadır.
1991, Moussa Traoré, General Amadou Touré tarafından
devrilip demokrasiye geçilir ve 1992’de
Oumar Konaré cumhurbaşkanı seçilir. 1997’de
ise yeniden seçilir.
1996 yılından itibaren ülkede ‘Yerinden Yönetim’ konusunda önemli adımlar atılır.
Bu konuyla ilgili bir ‘genel müdürlük’ kurulup, 1996’dan itibaren 684 yeni yönetsel birim (commun) oluşturulur ki bugünkü sayısı 703’e ulaşmış bulunmaktadır.
2010 yılına gelindiğinde, bölge halkının haklarını savunmak için kurulan barışçıl ve ‘insan hakları’na saygılı Azawad örgütü, 2006’dan itibaren faaliyet gösteren Tuareg Hareketi (Mouvement Touarègue) ile Kasım 2011’de birleşerek MNLA adını alır.
2011 yılında Kaddafi’nin düşürülmesiyle birlikte ve dünyanın yeniden şekillendirilmesi çabaları çerçevesinde, MNLA’nın da, politik isteklerinde çıta yükselttiğine tanık olmaktayız.
YERİNDEN YÖNETİMDEN ÖZERKLİĞE
Mali’nin kuruluşundaki
sloganın ‘Bir halk, bir amaç, bir inanç’ olduğunu söylemiştik. MNLA ise “Birlik, Adalet ve
Özgürlük” sloganıyla ortaya çıkacak ama merkezi devletin askeri mevzilerine
saldırılar düzenleyecektir.
Kaldı ki devletin 1996’dan bu yana ‘yerinden yönetim’ alanında
bir dizi ‘düzenleme’ yapmasına karşın, MNLA, Burkina dahil 5 devlet sınırları
içinde yaşayan ‘halkların birliği’ için, hem de ‘silahlı mücadele’ yürütmeye
karar vermiştir.
Bölge halkının onlarca
‘etnik gruptan’ oluştuğuna işaret etmiştik. Dilleri olduğu kadar, inanç ve
kültürleri arasında da ayrılıklar olmasına karşın, Azawad, “coğrafî bölgeye
özgürlük” türü, ve bizim de hiç yabancı olmadığımız bir “özgürlük mücadelesi”
yürütmekte ve bunu silahların zoruyla elde edeceğini ileri sürmektedir.
KAMBERSİZ DÜĞÜN OLMAZ
Her ne kadar Azawad militanları içinde Libya kökenliler varsa da, Kaddafi döneminde
Libya’nın emperyalizme karşı mücadelesinde pişip, Kaddafi’nin öldürülmesinin
ardından silahlarıyla bölgeye yayılan başıboş bir ‘militan kitlesi’ de
doğmuştur.
Bunlar arasında, daha
1991 yılında Afganistan’da ‘komünizme’ karşı savaşmaya giden ‘mücahitlerden’ Mokhtar Belmokhtar da
vardır.
O da, Khaled Abou El Abbas gibi, El-Kaide’nin Magrip İslam Devleti
için savaş vermektedir.
IŞİD’in, ilk çıktığı günlerde, Maşrık İslam Devleti diye
adlandırılması gerektiğini söylediğimizi anımsatalım.
İşte bu Belmokhtar, Mali’de faaliyet gösteren Abdelmalek Droukdel tarafından bile
‘azılı tutumu’ yüzünden kovulmuş ama ‘otel basmak’, ‘rehin almak’ konusunda
önemli eylemlere imza atmıştır.
Görülmektedir ki,
son günlerde yoğunlaşan ‘terör’ eylemleri, ülkeden ülkeye benzerlik ya da
ayrılıklar gösterse de; salt ‘dinsel’ değil ama her türlü ‘özerklikçi’,
‘ayrılıkçı’ hareketlerle yan yana, iç içe yürümektedirler.
Dahası,
‘özgürlükler’ ve sözde ‘insan hakları’ yandaşı, ‘demokratikliği’ dillerinden
düşürmeyen ve hatta ‘sol-sosyalist’ olduğunu ileri sürenlerle de ‘işbirliği’
yapabilmektedirler.
Bence Mali olaylarının
en dikkate değer yönü budur.
23 Kasım 2015 Pazartesi / Habip Hamza
Erdem / Aydınlık
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder