22 Aralık 2015 Salı

Osmanlı’da genelev

Atatürk inkılapları, milleti geleneklerinden koparmışmış (!)

Haydi o zaman hepimiz zaman makinesine...

Bir dönemin dünya fuhuş merkezi Osmanlı İstanbulu'na gidiyoruz. Hemen söyleyeyim. Osmanlı’da genelev olduğunu bırakın kabul etmeyi, hayal bile edemeyen bir kesim için travmaya sebep olabilecek bilgilerle dolu bir yazı okuyorsunuz.

EMİNÖNÜ HİDAYET CAMİSİ’NİN HİKAYESİ

İlginç bir cami hikayesi. Tarih, 2. Mahmud dönemi. İstanbul’da Melek Girmez adlı bir sokak vardır. Bu sokak o dönemin fuhuş yuvasıdır. (1) 1812 yılında İstanbul’daki büyük bir veba salgını, burada dönen ahlaksızlığa bağlanır ve o bölgedeki tüm genelevlerin yıkılması emredilir. Yıkımın ardından dönemin anısına ve semtin kötü şöhretini unutturmak amacıyla aynı yere Hidayet Camisi yaptırılır. Hidayet, doğru yol anlamına gelmektedir.(2)

MECBUREN ÇIKARILAN EMİRNAME

Fuhuşun gözle görülür bir şekilde artmasından dolayı 1859 yılında Sadrazam Ali Paşa bir emirname yayınlar. Bu emirnamede, fuhuş yapanların hapis veya sürgünle cezalandırılacağı yazar. Devlet buna rağmen fuhuşun önüne geçemez ve özellikle meşhur genelevlerin faaliyetlerine göz yummak zorunda kalır. Her geçen zaman, İstanbul’da fuhuş artacaktır.(3)

1903 yılında Unkapanı’nda Salih Paşa Mahallesi cami imamı Mehmet Necip Efendi, bekar olduğundan dolayı camide kalmaktadır. Cemaat, imamın camiye kadın getirdiğinden şüphelenir ve imamı göz hapsine alırlar. En sonunda imamın, bir kadınla camiye girdiği görülür ve durum hemen zaptiyeye bildirilir. Şikayet üzerine gelen zaptiye memurları, imamı fahişe bir kadınla ilişkiye girerken görür. İmam, kadınla beraber karakola götürülür ve Şeyhulislam’a şikayet edilir.(4)

Osmanlı ile ilgili arşivlerde bunun gibi, insanı çağımızda bile hayrete düşürecek birçok olay vardır.

İLK RESMİ GENELEV VE GENELEV FURYASI

Artan fuhuşla beraber, Osmanlı çaresiz kalır ve en sonunda 1884 yılında bir talimatname yayımlayarak, ilk resmi genelevi açar. Bunun dışında başka genelev açmak yasaklansa da çok kısa bir sürede sadece Galata’daki genelev sayısı 100’ü bulur. 1915 yılına geldiğimizde İstanbul’daki genelev sayısı 359’dur.(5)

DÜNYA FUHUŞ MERKEZİ İSTANBUL

Osmanlı’nın son dönemlerinde İstanbul ve Arjantin’in başkenti Buenos Aires, dünyanın önde gelen fuhuş merkezlerindendir. Hatta Ernest Hemingway yazdığı günlüklerinde Karaköy için ‘’Avrupa’daki refah döneminin en çılgın yılları bile buradaki fuhuşla yarışamaz’’ diye not düşer.

Arşiv belgelerine göre o dönemde vesikalı olarak çalışan fahişe sayısı 2125’tir. Bunun 774’ü Müslümandır. 1000’e yakın da vesikasız olarak çalışan kişi vardır. Bunun dışında daha önce genelevde çalışan ancak sonrasında başka işlere geçen kadın sayısı da binleri bulmaktadır.(6) Galata’daki genelevler Yahudilere, Pera’dakiler Hristiyanlara, Üsküdar’dakiler de Türklere aittir.(7)

Arjantin’de erkek nüfusunun fazla olması, fuhuşun artmasında temel sebep olurken, Osmanlı’da sebep farklıydı. İstanbul, Karadeniz’e sınırı olan devletlerin gemilerinin uğrak yeri idi. İstanbul Boğazı’nın trafiği o zaman da çok yüksekti. Ayrıca İstanbul, Avrupa ile Yakın Doğu’yu birleştirdiğinden birçok yabancı İstanbul’u ziyaret ediyordu. Ziyaretçileri garda veya limanda karşılayan rehberlerin, genelevler ile bağlantıları vardı ve bu kişiler İstanbul’da fuhuşun artmasında önemli bir rol üstlenmişlerdi.

İstanbul’a Yahudi Cemiyeti tarafından Yahudi fahişelerin tekrar hayata kazandırılması için gönderilen Samuel Cohen, Galata’daki genelevlerin durumunu şöyle anlatıyordu:

‘’Rio de Janerio’da gördüğüm manzaranın kötü olduğunu düşünmüştüm ancak Konstantiniye’deki bu umumhaneleri tarif etmekte kelimeler kifayetsiz kalır. Umumhane sakinleri alçak tabure, sandık veya sedirlerde oturmaktalar ve üstlerinde kıyafet namına neredeyse hiçbir şey yok...Cuma ve pazar günleri ve bayram günleri (Türk ve Rumların dini günleri) sokaklar doluydu ve “işler” hareketliydi. Bir bayram ve bir cuma akşamı bu sokaklar arasında dolaştığımda kızların yüzünde gördüğüm manzarayı hiç unutmayacağım. Oldukça yorgun ve maneviyatları çökmüş görünüyorlardı.’’(8)

POLİS RÜŞVET ALIYOR

Tüm bunlardan rahatsız olan halk, hükümete başvuruyordu ancak bir sonuç alınamıyordu. Ne yazık ki maaşları düşük olan polis memurları bu işlere göz yumarak, hatta bazen de yardımcı olarak ek gelir sağlıyorlardı. Rüşvet çarkının döndüğü ve yapılacak baskınlar hakkında önceden genelevlere el altından bilgi verildiği bir ortamda fuhuşu bitirmek imkansızdı.(9)

Neticede Osmanlı İstanbulunda fuhuşa çözüm bulunamamış ve genelevler faaliyetlerine devam etmişlerdir.

KAYNAKÇA:

1. Levon Dabağyan, Zaman Tünelinde Şehr-i İstanbul’un Seyir Defteri, Karadağ Yayınları,2006, s.179

2. İstanbul Enstitüsü Dergisi,4-5. ciltler,s.45

3. Vahdettin Engin, Genelevden Korkma Fuhuşun Gizlisinden Kork

4. a.g.m

5. Tevfik Çavdar, Milli Mücadele Başlarken Sayılarla Manzara-i Umumiye, İstanbul, 1971, s.151, Bu kaynağı önce Sinan Meydan zik-retmiştir: Akl-ı Kemal, İnkılap Kitabevi, İstanbul,2014, s.573

6. Mustafa Galib, Fahişeler Hayatı ve Redaet-i Ahlakiyye, Mahmud Bey Matbaası, 1338, s.73-75

7.Charles Trowbridge, Yetişkinlerde Suç, s.305-316,306, Clarence Richard Johnson, (Derleyen) İstanbul 1920, (çev: Sönmez Tamer), Tarih Vakfı, Yurt Yayınları, İstanbul, 1995, içinde.

8. Samuel Cohen, Report Of An Enquiry Made İn Costantinople On Behalf Of The Jewish Association For The Protection of Girls and Women, Londra,1914, s.6-9

9. a.g.e, 11-12