9 Aralık 2015 Çarşamba

Paris katliamı ve son perde

Paris katliamı, bütün dünyayı derinden sarstı. Terörün dehşet içeriğindeki artış, bir hesabın sonucudur. Dehşet düzeyinin tırmanışa geçmesi, terörü istedikleri sonucu elde etmek için kullananların işinin giderek zorlaştığını gösterir. Dizginleri elinden kaçırmaya başlayan güçler, giderek daha çılgınca araçlara başvurmaya başlar. Günümüzde terör tekelleşmiştir. Obama Doktrini’nin özeti, “açık savaş”ı Asya-Pasifik bölgesine saklayıp, dünyanın geri kalanında “kirli savaş”a başvurmaktır. “ABD’nin Yeni Güvenlik Kavramı”na göre, Amerika’nın düzenli askeri birliklerinin ağırlık merkezi Asya-Pasifik’e kaydırılırken, her türden “özel kuvvetler” tek bir komutanlık altında toplanmıştır. Bütün terör örgütlerinin içinde ya da başında ABD özel kuvvetleri mevcuttur. Son beş yıl içinde dünyanın her tarafında güç yitiren Amerika’nın gücünü ve etkisini arttırdığı tek alan, terör örgütleridir.

IŞİD, BİR ABD YAPIMIDIR

Amerika’nın 21. yüzyılda İslam Dünyasına karşı gerçekleştirdiği kanlı saldırıların yanı sıra, Yeni Ortaçağ’ın bütün dünyayı karartmasında başı çekmesi, IŞİD ve benzeri örgütler için bir “zombi aşısı” işlevini görmüştür. Ama IŞİD konusunda olay bunun çok daha ötesindedir. IŞİD, tasarımını ABD’nin yaptığı bir “model düşman”dır. Senaryo, ABD güdümünde oluşturulacak bir koalisyona “dünyayı kurtaran adam” rolünün yüklenmesi üstüne kuruludur. Sonul hedef, IŞİD’in yok edilmesi değildir. Çünkü IŞİD, Amerika açısından aynı zamanda Suriye ve Irak’ın parçalanmasında kullanılacak yararlı bir araçtır. Ayrıca IŞİD’in varlığını sürdürmesinin, “dünyayı kurtaran adam” rolüne duyulan ihtiyacı gündemde tutması planlanmaktadır.

YÖNETMEN ZOR DURUMDA

Ancak bu senaryo uygulanamamaktadır. Çünkü “yönetmen”, dünyayı gerçekten kurataracak olan oyunculara artık söz geçirememektedir. Senaryonun sahneye konması zorlaştıkça, ABD’nin kendisinin yoktan var edip sahneye sürdüğü oyuncular da dahil, stratejik müttefikleri bile doğaçlama yapmaya başlamıştır. Üstelik ABD içinde de, Obama’nın bu senaryoda kendine biçtiği role yakışan bir ataklığı gösteremediği için inandırıcılığını yitirdiği kanısı son derece yaygın hale gelmiştir.

ABD SENARYOSUNDA SON AŞAMA

Suriye’nin Beşar Esad önderliğinde gösterdiği kararlı direniş, Amerika’nın Suriye’ye ilişkin planlarını değişime uğratmıştır. ABD’nin son planına göre hedef, kısa erimde Beşar Esad’ın devrilmesi değil, kuzeyde oluşturulacak bir “Kürt koridoru” da dahil Suriye’nin parçalanmışlığının fiili durum haline getirilmesidir. Beşar Esad, Suriye içinde ülkenin toprak bütünlüğünü sağlama istek ve yeteneğine sahip yegâne gücü temsil etmektedir. ABD’nin planı, kendi güdümünde oluşturulacak bir “IŞİD karşıtı koalisyon”un, aynı zamanda Esad’ın Suriye’nin birliğini sağlama amacının önünde güçlü bir engel oluşturacağı varsayımına dayanmaktadır. Esad’ın gücü, Suriye’nin birliği için savaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu amaca ulaşamayacağı ve Suriye için parçalanmaktan başka çare kalmadığı dünyanın kabullendiği bir olgu haline getirilirse, Esad’ın da gücünü ve etkisini yitireceği planlanmaktadır.

RUSYA ABD’Yİ GAFİL AVLADI

Bu gözlemi yapan Rusya, ABD’yi gafil avlamıştır. Rusya’nın müdahalesi, IŞİD karşıtlığını “ABD tekeli”nden kurtarıp, Suriye’nin toprak bütünlüğünü yeniden sağlamada Esad’ın önünü açma esasına dayanmaktadır. Dizginleri elinden kaçıran ABD, çaresizce sahaya kendi safında yeni güçler sürmenin peşindedir. Ama Amerika’nın yaptıkları kadar yap(a)madıkları da, “model düşman”a karşı sahte bir saflaşmanın yerine adım adım “gerçek düşman”a karşı “gerçek bir saflaşma”nın geçmesine yol açmaktadır. Ülkemizde Paris Katliamı’nın kimin önünü açtığına ilişkin yapılan tartışmalarda yaşanan kafa karışıklığı, ABD’nin “kafa karışıklığı”nın bir yansımasından ibarettir. ABD’nin hâlâ her şeye yön verme gücünü elinde tuttuğuna ilişkin yanılsama, görüşleri bulandırmaya devam etmektedir. Ama gözlere inen bu perdenin de, ABD senaryosunun da son aşamasına gelmiş bulunmaktayız.

Prof.Semih KORAY / 23.11.2015 / Aydınlık