Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi, PKK’nın hendek ve barikatlı eylemlerini, okul boykotunu sert bir dille eleştirdi.
Kürtlerin ayrılmak istemediğini belirten Elçi, “Cumhuriyet döneminde sunulan imkanlar Kürtleri Türklerle önemli ölçüde birleştirmiştir ve bütünleştirmiştir” dedi.
Cizre’de sokağa çıkma yasağının ardından ilçeye bir heyet gönderen ve heyetin izlenimlerini bir kitapçık haline getirerek yayınlayan Elçi ile Cizre, PKK ve çözüm önerileri üzerine konuştuk.
| Cizre’deki izlenimlerinizi kısaca anlatır mısınız?
Biz bölgede olan bitenleri elimizden geldiğince objektif ve adil bir şekilde rapor etmeye çalışıyoruz. Örneğin biz Cizre’de barikatlar kurulmasının, hendekler kazılmasının ve o mahalle ya da semtlere giden güvenlik güçlerine karşı silah kullanılmasının doğru olmadığını söyledik ve yine söyleyeceğiz. Ama biz aynı zamanda bu tür durumlara karşı yasal hükümler çerçevesinde güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonların da hukuk içerisinde olmasını söylüyoruz. Cizre’de 27 Ağustos’ta, orada bir askeri birliğe taciz ateşinde bulunulmuş. Ama şükür ki hiçbir güvenlik görevlisi zarar görmemiş. Biz bir bütün olarak PKK’nın “halk savaşı” diye ifade ettiği durumun halka zarar verdiğini, halkı mağdur ettiğini ve bir çözüm olmadığını, PKK’nın bu tür eylemlerinin halkların birlikte yaşama arzusuna da zarar verdiğini ve birlikte yaşama zeminini tahrip ettiğini söylüyoruz.
BOYKOTTAN DEĞİL HENDEKTEN OKULA GİDEMEDİLER
| PKK’nın okulları boykot çağrısına bir eleştiriniz oldu, basına da yansıdı. Neydi bu eleştiri?
Anadilde eğitim hakkına dikkat çekmek ve buna karşı demokratik bir tepkiyi ortaya koymak bakımından okulları boykota çağırabilirsiniz ve ben bunu demokratik bulurum. Ama o da makul bir şekilde olmalı. En fazla bir ya da iki gün. Tabii şiddete ve baskıya başvurmadan. Ama basından ve çeşitli kaynaklardan bize gelen bilgilere göre, bazı semtlerde çocuklar kazılan hendekler, oluşturulan barikatlar, çatışmalar ve baskılar yüzünden okullarına gidemiyormuş. Biz de bunun eğitim hakkına bir sorun oluşturduğunu ve olmaması gerektiğini söyledik.
ABD-PYD VE PKK-PYD İLİŞKİSİ SIR DEĞİL
| ABD-PKK ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben ABD’nin PKK’nın arkasında olduğu tezine inanmıyorum. Çünkü ABD Türkiye’nin müttefiki ve her fırsatta PKK’yı terörist bir örgüt olarak görmüş ve ilan da etmiş.
Ben ABD’nin PKK’ya doğrudan bir yardım ettiğine inanmıyorum. Ama Rojova ve Kobani’de, İŞİD’e karşı mücadelede PYD ile birbirlerine destek verdikleri sır değil. Bu da bir gerçek. Ha bu dolaylı bir ilişki midir? Olabilir. Çünkü PYD’nin PKK ile ilişki içinde olduğu da sır değil. Bundan sonra durum nereye gider onu bilemem...
ROJAVA MODELİ TÜRKİYE’YE UYMAZ
| PKK ya da KCK’nın bağımsızlık ya da özerklik taleplerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
PKK’nın “Bağımsız bir Kürdistan istiyorum” diye bir demecini duymadım. HDP projesi bir Türkiyelilik projesidir. Öcalan’ın ortaya koyduğu çerçeve Türkiyelilik çerçevesidir.
Onun için böyle bir söylem doğru bir söylem değildir. Ama “Demokratik özerklik” ya da “öz yönetim” gibi özerklik talepleri var. Ama örneğin Rojova’daki gibi fiilen bağımsız bir yönetim, kantonlar ya da tamamen kendilerinin hükmettiği otoriter talep Türkiye koşullarına uymaz. Bu doğru bir talep değil. Buna ne Türkler rıza gösterir ne de Kürtler. “Nasıl bir özerklik” diye de tartışılabilir. Türkiye gerçeğine göre düşünmemiz gerekiyor. Türkiye Suriyelileşmemeli, Iraklılaşmamalı. Adana, Mersin ya da her hangi bir ilimiz Halepleşmemeli. Türkiye toplumu Türk’ü ile Kürt’ü ile bunu hak etmiyor.
KÜRTLERİN YÜZDE 90’I AYRILIK İSTEMİYOR
| O zaman sorunun çözümü nedir?
Kürt halkının Türklerden ya da Türk toplumundan ayrı bir şekilde yaşama düşüncesi olduğunu düşünmüyorum. Türkiye uluslaşma sürecinde Kürtler mağdur edilmiştir. Dil bakımından, kültür bakımından mağdurdurlar ve baskı da görmüşlerdir. Buna bağlı olarak bir sürü travma da yaşanmıştır. Her ne olursa olsun iki halk birbirinden ayrılma noktasına gelmemiştir. Bugün bile bir yığın olumsuzluklar yaşanıyor ama buna rağmen Kürt halkının yüzde 90’ının üstündeki bir kesimin ayrılmak istemediğini de çok iyi biliyorum. Bütün baskılara rağmen Cumhuriyet döneminde imkanlar da sunulmuştur. Bu imkanlar Kürtleri Türklerle önemli ölçüde birleştirmiştir ve bütünleştirmiştir. Bir de bunların yanında Kürt halkının yaşamında, davranışlarında, düşüncelerinde ayrılmaya yönelik bir iz göremezsiniz. Evet Kürtler’de bir öfke var. Ama bu bir etnik öfke değildir. Ayrılma öfkesi hiç değildir. Ayrıca Türk toplumunun da Kürtlere karşı bir çizgi çektiğini düşünmüyorum ve görmedim de. Türkler ve Kürtler birlikte yaşayacaklardır ve bu kaçınılmazdır. Yapılması gereken şey olumsuzlukları, ayrışma girişimlerini ortadan kaldırmak ve bir an önce silahları devreden çıkarmaktır
İlyas Gümrükçü / Diyarbakır
Aydınlık/04.10.2015