Suriye devleti, krizin başından itibaren, vatandaşları olan Kürtlerin, “mevcut oldukları bölgeleri terör örgütlerine karşı savunma hakkını” tanıdı ve destek verdi. Başta YPG olmak üzere çok farklı Kürt yapılanmalarına askeri, mali ve siyasi desteğini eksik etmedi. Suriye devleti için, bu aşamada, başta YPG olmak üzere, hiçbir Kürt yapılanmasını birinci dereceden tehdit olarak telakki edilmemektedir. Ancak Suriye devleti ayrılıkçı söylem ve eylemlerden ciddi bir rahatsızlık duymaktadır. Lakin Suriye ordusu sahada güç kazandıkça Kürtler, sorun olarak telakki edilen birçok siyasi-sosyal konunun uzlaşma yoluyla çözülmesine daha çok destek verecek. Rusya ve İran, büyük oranda Suriye devletinin Kürt meselesine bakışını desteklemektedir. Konu ile ilgili Türkiye medyasında tedavüle sokulan, “Suriye ve Rusya’nın Kürtlerle dansı veya Kürtleri Türkiye’ye karşı kullanma” haberleri objektif bir değerlendirmeden yoksundur. Malum medya, Türk milletinde PKK’ya karşı mevcut olan haklı hassasiyetlerin istismar edilmesine hizmet etmektedir. Ayrıca Rusya ve Suriye ile yaşadığı kavgada desteğine ihtiyaç duyduğu milliyetçi kesimlerin kazanılmasına hizmet amacı gütmektedir.
DAVUTOĞLU DA PYD KARTINI OYNADI
Unutulmamalıdır ki, Davutoğlu hükümeti, Suriye Kürtlerini Esad’a karşı kazanmak umuduyla, PYD-YPG ile sıkı ilişkiler arzuladı. Aynı amacı güden ve Suriye Kürtleri üzerinde sulta sahibi olmak isteyen Barzani ile ortak hareket etti. Irak peşmergelerinin, ABD askeri müsteşarların ve yabancı savaşçıların PYD-YPG’ye katılarak onlarla birlikte savaşmalarına altyapı oluşturdu. Kendi itirafları ile onlarca YPG savaşçısının Türkiye’de tedavi ve korumaya hâsıl olmasını mümkün kıldı. Ancak bütün bu yardımlar Suriye Kürtlerini Esad’a karşı savaşmaya ikna etmedi. Hizbullah, Rusya ve İran’ın direkt müdahaleleri ile sağlanan yeni askeri dengelerin Suriye ordusuna muazzam bir askeri ve psikolojik üstünlük sağladığını gördü. Ayrıca bulundukları bölgelerde Suriye devleti ile hareket eden önemli bir mahalli kuvvetin mevcut olduğunun idrakinde. Buna mukabil Suriye devleti, bazı kapışmalara rağmen, Kürt silahlı yapılanmalarını rahatsız edecek davranışlardan kaçındı. Askeri ve mali desteğini devam ettirdi.
Bu vakıa karşısında Davutoğlu hükümeti YPG’yi PKK ile bir tutarak ve onu terörist örgüt addederek köprüleri yaktı. Buna mukabil hükümetin “müttefiki” ABD, YPG’ye tonlarca silah ve askeri müsteşarlar sunmaktadır. Nitekim ABD sahada aleni olarak beraber görünebileceği yegane kuvvetin “laik” Kürtler olduğunu bilir. Ancak ABD’nin yardımları YPG’yi tam anlamıyla “ABD taşeron örgütü” yapmadı.
ABD, boşlukları amaçlarına uygun doldurmayı hedef edinir. Bu sebeple PYD-YPG’yi tamamen kontrolüne alabilmesi için büyük bir çaba içinde. Ancak Suriye, Rusya ve İran’da boşluk istememektedir. Dün ABD, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın desteği ile başkent Riyad’ta başlayan “ılımlı Suriye örgütlerin” toplantılarına PYD-YPG’nin davet edilmemesi bu kapışmanın henüz ABD ve şüreka takımı lehine sonuçlanmadığı içindir.
SURİYE VE RUSYA’NIN BAŞARISI BELİRLEYİCİ
Hakikat odur ki, YPG çok başlı olup, somut duruma uygun konumlanmaktadır. Bazı kesimlerde depreşen ABD ile derin ilişkiler kurma gerçeğine rağmen, Suriye ve Rusya’nın sahada sağladığı her başarı bu yapılanmadaki fikir ayrılığını derinleştirecektir. Kaldı ki, Haseke bölgesinde mevcut olan Kürt nüfusu bölgeyi askeri-siyasi olarak koparma tamahının gerçekleşmesi için yeterli değildir. 5 senedir süren savaşa rağmen Haseke ve Kamışlı kentinde ciddi bir Suriye ordusu varlığı mevcuttur. Bölgenin aksamadan işleyen sivil havalimanı Suriye devletinin idaresi altındadır. Kamışlı-Türkiye hudut kapısı halen ordu tarafından denetlenmektedir.
Türkiye’de az bilinen konuların başında gelen bir başka önemli husus ise, en kalabalık Kürt nüfusunun Halep-Afrin bölgesinde mevcut olduğu gerçeğidir. Bu bölgede yarım milyondan fazla Kürt kökenli Suriyeli yaşamaktadır. Burasının savaşın en şiddetli yaşandığı bölgelerden birisi olduğunu hatırlatalım. Onlarca cihatçı örgüt tarafından kuşatılmış olan bu bölgenin ahalisi Suriye’den kopma fikrine sıcak bakmamaktadır. Aslında YPG de böyle bir talebin uygulanmasının gayri mümkün olduğunu bilmektedir. Suriye ve Rusya tarafından sağlanan ciddi yardımları takdir edilmektedir. Buna mukabil ABD, Barzani, İsrail ve hatta Türkiye’nin “Kürtleri yanına çekme” projesi üzerinde ciddi uğraşıları var. Bu mücadeleyi kim kazanır sorusunun cevabı, sahada hangi kuvvet kazanırsa olacaktır.
Mehmet YUVA- Aydınlık / 09.12.2015