2 Haziran 2016 Perşembe

Canlı Bomba, Mitoloji, Metafizik...




Bir insan nasıl canlı bomba haline getirilir?

Şüphesiz, bu eylemlerin terörle mücadeleyi zaafa uğratma, milleti korkuyla teslim alma gibi siyasi hedefleriyle kıyaslandığında ikincil bir soru, ama yine de soru.

Bu insanlık dışı deneyimden kıl payı vazgeçmiş kimi örneklerin mülakatlarına da internet ortamından ulaşmak mümkün.

Konuyu gündemimize getiren, kamuoyunda “Selahattin Demirtaş’ın ağabeyi” olarak bilinen, PKK’nın üst düzey dağ kadrolarından biri olan Nurettin Demirtaş’ın bir yazısı. 

Ağabey Demirtaş’ın yazısına geçmeden önce, kendisinin PKK-HDP içerisinde “sevimli” kardeşi Selahattin’den çok çok daha önemli bir figür olduğunu belirtelim. Bizim medyanın pohpohlamalarının aksine Selahattin, PKK hiyerarşisi içerisinde 10. sınıf bir kadro bile değil. (Evet, PKK hiyerarşisi içinde. Tık tık tık! Hala HDP’yi “bağımsız” bir siyasi yapı olarak gören aymazlar var mı oralarda?)

Nurettin Demirtaş’ın 2 Mayıs tarihli yazısının konusu Ankara Güvenpark’taki canlı bomba saldırısını düzenleyen Seher Çağla Demir (Kod adı Doğa). İnternet basını söz konusu yazıyı “Selahattin Demirtaş’ın ağabeyinden skandal yazı” başlığıyla verdi. Başlıklar yazının korkunç içeriğini tam olarak vermiyor. Başlıyoruz.

HERAKLES’TEN PKK’LI OLUR MU?

Demirtaş’ın yazısında ilk göze çarpan, 37 insanımızın can verdiği alçak saldırıya ilahi bir arka plan bulma çabası oluyor. Saldırgan “Doğa”nın Tekirdağ Marmara Ereğlisi doğumlu olmasından yola çıkarak şu absürd bağlantı kuruluyor:

“Ereğli adı Yunan mitolojisindeki Herakles’ten geliyor. Herakles Türkçe’ye Ereğli olarak çevrilmiştir. Roma mitolojisindeki karşılığı Herkül’dür.

Herakles çok güçlü bir karakterdir. Yarı tanrı olarak doğmuş; nice acılara göğüs germiş, ceza diye verilen tüm imkânsız görevleri başarmıştır (...)

(...)Doğa da Önder Apo üzerindeki tecridi kırmak, özgürlüğüne yol olmak istemiştir (...)

(...)Herakles adı Ereğli’ye dönüşürken Osmanlı egemenliği dönemidir. Tarih bir gün AKP-Saray egemenliğinin en kanlı döneminde adeta mitolojiyi yeniden canlandıracak, Ereğli-Herakles bir kez daha rolünü oynayacaktır(...)”

Otobüs durağında bekleyen insanlarımızı katleden “Doğa”nın, yarı tanrı Herakles’in günümüzdeki tezahürü olduğunu anlıyoruz. Katilin Marmara Ereğlisi’nde doğması, mitolojik-ilahi bir vaka!

“(Herakles) Ki en son cezalandırmak için ona verilen kanlı bir gömleği giydiğinde bu gömlek vücuduna yapışır ve ona hayatının en büyük acılarını verir. Bu gömlekten kurtulamayınca bedenini alevlere vererek kendini de acı veren gömleği de yakar.”

Herakles’in trajik öyküsünü anlatan bu satırlarla Demirtaş, 37 insanı feci şekilde katleden canlı bomba saldırısının mitolojik meşruiyetini de bulmuş olur. Böylece yeni canlı bomba adayları, yaptıkları eylemin göksel bir karşılığı olduğuna ikna olacaklardır. Öyle ya, Anadolu’nun ya da Trakya’nın neresinde doğarsanız doğun, o toprakların onlarca efsanesinden birisinin günümüzde zuhur etmiş hali pekâlâ olabilirsiniz. PKK, canlı bombalarını bu türden safsatalarla “üretmektedir”.

Şüphesiz PKK’nın bu türden “kahramanlık” hikâyelerine ihtiyacı vardır. Küçük terör grupları benzer sahte kahramanlıklarla bir mit yaratmaya çalışır. Çünkü onların kadim milletler gibi gerçek kahramanları yoktur.

Siz hiç büyük devletlerin böyle yöntemler uyguladıklarını gördünüz mü? Büyük milletlerin büyük devletlerinin büyük orduları olur. Birleşmiş, düzenli. Ortak devletin (vatanın), ortak çıkarlara sahip yurttaşları, bu çıkarlarını savunmak için silah kuşanırlar. Bilinçli ve örgütlü bir eylemdir bu!

Mustafa Kemal’in “size ölmeyi emrediyorum” sözünde ifadesini bulan kahramanlık, topyekûn bir milletin örgütlü karşı koyuşudur. Kürtler de bu büyük başkaldırının sahibi olan millettendir. Bu dünyada Kürtlerin çıkarlarını savunan, dolayısıyla Kürtlerin de ordusu olan bir tek ordu vardır: Türk Ordusu. PKK ise bir milletin ordusu değildir. Bir ordu da değildir. Bir ordu olmadığı için de dünyadaki muadilleri gibi, örneğin IŞİD gibi, alçakça yollara tevessül eder. Yürüttüğü alçakça siyaseti Kürt halkına benimsetebileceği bir gerçeklikten yoksun olmasından dolayı, Kürt gençlerini “düşlerle” ikna etmeye çalışır. Nasıl mı? Şöyle:

DÜŞLER VE GERÇEKLER

“Ereğli’nin Seher’i zulme isyan etmiş bir “Düş Zamanı” insanıydı. Reel zaman, yalanın zamanıyken düş zamanı hakikatin kendisi olmaktadır.”

“Bir insan canlı bomba olmaya nasıl ikna edilir” sorusunun cevabı, tam olarak yukarıda bulunmaktadır. Bu amatör, beceriksiz metafizik, 25 yaşındaki genç bir kadının bedenini bombalarla doldurup 37 insanı katletmesinin felsefi arka planını oluşturmaktadır.

Burada canlı bomba için siyaset yoktur, “düşler” vardır. Elbette “düşler” olacaktır. Tam da Demirtaş’ın söylediği gibi, “reel” zamanda bir Kürt gencinin kendisini patlatması için bir gerekçe bulamazsınız. Bulamazsınız çünkü o, bu milletin eşit ve özgür bir yurttaşıdır. O genci otobüs durağında insanları parçalayabilecek bir caniye dönüştürmenin yegâne yolu, onu gerçeklikten koparmaktan geçmektedir, tam da Demirtaş’ın söylediği gibi! Evet, canlı bomba için siyaset değil, “düşler” vardır. Ama Demirtaşlar için basbayağı siyaset vardır. Obamacı bir siyaset! Hem de çok gerçek, vahşet derecesinde gerçek, “Rojova”ya inen “made in USA” mühimmatı kadar gerçek, “reel”! “Önder”, kendi gerçekliğini müridini “düşler” ülkesine göndererek tahkim ediyor. Alın size PKK’nın örgütsel yapısı!

GÜVENPARK BOMBASININ ‘LEGAL’ AZMETTİRİCİLERİ

“Doğa fedailiği Zilan fedailiğidir; hiçbir bahaneyle asla lekelenemez olan nilüfer çiçeğidir.”

Bu cümleyi anlamak için “Doğa”nın kıyaslandığı “Zilan”ı tanımak gerekir. Zeynep Kınacı. 1996’da Tunceli’de düzenlediği intihar saldırısında 8 Mehmetçiğimiz şehit olmuştu. Arkadaşlarına göre son sözleri şuydu: “Ben anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum”.

Yıllar sonra gelen ve Radikal’de yayınlanan bir mektuptan anlıyoruz ki Zeynep Kınacı, PKK’nın sözde Dersim Tabur Komutanı “Gözlüklü Hamza”nın “sistemden kopamama, küçük burjuva alışkanlıkları terk edememe, gerilla hayatına alışamama” türünden baskılarından dolayı “yaşamına anlam katacak” ve kendisinin “sistem dışında” olduğunu kanıtlayacak bir eyleme, canlı bomba olmaya ikna oldu. Gerçeklerden kopmak ve “anlamlı bir yaşama” erişmek. Zeynep Kınacı da ölümden sonra anlamlı bir yaşamının olacağına inandırılmıştı! Düşler ülkesi!

2011 yılında o zamanlar BDP milletvekili olan Sabahat Tuncel, düzenlenen Zilan “anmasında”, “O zaman biz şehitlerimizi anarken sadece onların önünde saygı ile eğilmek değil, onların yaşam idollerini kendimize yaşam idolü olarak görmeliyiz” ifadelerini kullandı. Güvenpark bombacısının azmettiricisini mi arıyorsunuz? Önceki bombacıyı “idol” yapan Sabahat Tuncel olabilir mi acaba?!

Örnekler o kadar fazla ki. Hamdiye Önen de (Kod adı Nuda) hakikati düşler ülkesinde arayanlardan. 2011’de Tunceli’de güvenlik güçlerimizle çıkan çatışmada öldürüldü. Kardeşinin ölümü üzerine ablası Meliha şu ifadeleri kullandı: “Kardeşimin hayalleri gerçek oldu. Hakikat ve güzelliğe kavuştu.” Hakikate ölümle erişebileceğine inandırdığınız insanların sırt çantasına 35 kiloluk patlayıcıları kolaylıkla yükleyebilirsiniz. Bu telkin; sürekli dönerek , çılgınca zikrederek ya da “altın vuruş” yaparak göğe yükselen, kısaca, insan aklını dünyadan koparan her türden etkinliğin akrabasıdır. PKK-HDP bu tür bir “sol” örgüttür!

KÜRT’ÜN GERÇEKLİĞİ

PKK’nın “militanlarına” vaadi işte bu. ABD planları uğruna bedenini patlatarak, kendisini “özgürleştirmek.” Özgürlük, “reel” dünyada erişilebilecek bir mertebe değil, ancak “düşler ülkesinde” bulunabilecek bir huzurdur. PKK istediği kadar sapkın ve metafizik felsefelerle Kürt gençlerinin aklını dumura uğratmaya çalışsın, gerçekler eninde sonunda “düşler”den güçlüdür. Gerçek ise PKK’nın kendi açtığı hendeklere gömüldüğü ve milletin eskisinden daha da güçlü ve geri dönülemez biçimde birleştiğidir. Kendi çocuklarını Batı’nın özel üniversitelerinde okutup, Cihangir’i mekân belleyenlerin, dağa gönderdikleri zavallılar üzerinden kurdukları saltanat, artık sallanıyor. 

Utku REYHAN
Aydınlık/16.05.2016