19 Haziran 2016 Pazar

Emperyalizmin Teorisyenleri:Zbigniew Kazimierz Brzezinski



ZBIGNIEW BRZEZINSKI

Zbigniew Kazimierz Brzezinski 1928 Varşova doğumlu, Polonya kökenli ABD'li siyaset bilimci, devlet adamı..

Brzezinski son yarım yüzyılda ABD dış politikasının, Kissinger ile birlikte en önemli iki isminden birisidir.  Bunlar ABD’nin dünya çapındaki politikalarının inşasında ancak 1945 sonrasında George Kennan ve George C. Marshall ile kıyaslanabilirler. Kenan ve Marshall Soğuk Savaşın ilk yıllarına damgalarını vurmuş, Kissinger ve Brzezinski de bu politikaları ileri götürerek sonucunda pay sahibi olmuşlardır.

Dünyanın en önemli stratejistleri arasında ismi sayılan Brezezinski ABD'de 1977-1981 yılları arasında Jimmy Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’nı yaptı. Samuel Huntington’la birlikte çalışarak, 43 sayfalık gizli bir bülten yazdı. Bu bültende gelecek yönetimin 10 önemli dış ve ulusal güvenlik politikası hedefi açıklanıyordu.

Ağustos 2007'de Barack Obama'nın başkan adaylığını destekledi. Aynı yıl Eylül ayında ise Obama Brzezinski'yi “en seçkin düşünürlerimizden biri” olarak tanımladı.

Montreal'de hazırlık okulunu tamamladıktan sonra, Brzezinski 1945'te hem lisans hem de yüksek lisans eğitimi aldığı McGill Üniversitesi'ne girdi. Master tezi Sovyetler'deki çeşitli milletler üzerineydi. Sonra doktorasını yapmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gitti, orada da Sovyetler Birliği'yle alakalı; Ekim Devrimi, Lenin'in devleti ve Stalin'in eylemleri üzerine çalıştı. 1953'te doktorasın tamamladıktan sonra, aynı yıl Münih'e gitti ve orada Özgür Avrupa Radyosu Polonya masası başkanı olan Jan-Nowak Jezioranski'yle tanıştı. Daha sonraları 1956'da Carl Freidrich'le birlikte “totalitarizm” kavramını geliştirmek ve Sovyetler Birliği'ne uygulamak için çalıştı.

Harvard'da profesörken, Dwight Eisenhower ve John Foster Dulle'nin “rollback” politikasını, böyle uyuşmaz bir tavrın Doğu Avrupa ülkelerini Sovyetlerin kucağına itebileceği şüphesiyle eleştirdi.

1959'da Harvard'daki işini bırakarak, Columbia Üniversitesi’nde ders vermek üzere New York'a taşındı. Burada Soğuk Savaş'ın başlangıcından o tarihe kadarki Doğu Avrupa'yı ele aldığı “Soviet Bloc: Unity and Conflict” isimli kitabını yazdı. New York'ta ayrıca, Dış İlişkiler Konseyi'nin bir üyesi oldu ve Bilderberg toplantılarına da katıldı.

1960 Amerikan başkanlık seçimleri boyunca John F. Kennedy'nin kampanyasının danışmanlarından biriydi.

1968'de yine başkanlık seçimlerinde Hubert Humphrey'nin kampanyasının başına geçti.

Brzezinski bir pan-European konferans çağrısında bulunuyordu. Nihayetinde, 1973 yılında, Avrupa'da Güvenlik ve İşbirliği konulu bir konferans toplandı. Bu arada Brzezinski, Nixon-Kissenger ikilisinin “detente condominium” ve McGovern'ın “pasifizm”ini eleştirenlerin başında geliyordu.

1970'de yayımladığı kitabı “Between Two Ages: America's Role in the Technetronic Era”da, gelişmiş ülkelerin eşgüdümlü bir politika yürütmelerinin ekonomik eşitsizlikten kaynaklanan küresel istikrarsızlıkla mücadele edilmesi için gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Bu tezinden yola çıkarak Brzezinski, David Rockefeller'la birlikte “Trilateral Komisyon”u kurmuştur ve 1973-1976 arasında yöneticiliğini yapmıştır. Bu komisyon Amerikan, Batı Avrupalı ve Japon ileri gelenleri arasındaki ilişkiyi güçlendirmek için kurulmuştu. Brzezinski, Georgia valisi Jimmy Carter'ı bu komisyona üye yapmıştır.

1975 yılında Brzezinski Carter'ın dış politika danışmanı olmuştur. Carter 1976'da başkan seçildikten sonra da, Brzezinski'yi Milli Güvenlik Danışmanı yapmıştır. Bu arada Brzezinski, Nixon-Kissenger ikilisini eleştirilerine devam etmiştir, ve bu durum onu cumhuriyetçilerin Kissenger'ına karşılık demokratların cevabı niteliğine getirmiştir.

1978'de, Brzezinski başkan Carter'a Çin ile ilişkileri güçlendirmesi yönünde tavsiyelerde bulundu ve bunun altyapısını hazırlamak için Pekin'e gitti. Aynı yıl, Polonya'lı bir kardinal olan Karol Wojtyla papa seçildi ve 2. John Paul adını aldı ve Sovyetlerin bu seçimi Brzezinski'nin ayarladığı iddialarına yol açtı.

1979'a gelindiğinde, iki önemli olay patlak verdi: İran Devrimi ve Sovyetler'in Afganistan'ı işgali. İran devrimi “İran rehine krizi”ne yol açtı ve bu durum Carter'ın başkanlığının geri kalan bölümünde de devam etti. Sovyetler'in Afganistan'ı işgali konusunda ise Brzezinski istekliydi, hatta bazıları tarafından bu olayı onun inşa ettiği dahi iddia edildi. Daha işgalden önce Afganistan ve Pakistan'daki İslamcı mücahitlerin desteklenmesiyle başlayan bu stratejisi; Sovyetler'i oraya çekip, ABD'ye Vietnam'da olduğu gibi, onları bir bataklıkta eritmek düşüncesindeydi.

1980'de Brzezinski İran'daki rehinelerin kurtarılması için askeri özel bir tim oluşturulmasını ve bir operasyon yapılmasını istedi. Operasyonun adı “Kartal Pençesi Operasyonu”ydu ve çeşitli sebeplerden dolayı başarısızlığa uğradı. Bunun sonucunda Brzezinski basında yoğun eleştirilere maruz kaldı ve Carter kabinesindeki popülaritesi hızla azaldı. Aynı yıl yapılacak seçimlerde demokrat partiden Edward Kennedy, Carter'a karşı adaylığını açıkladı. Carter demokrat parti adaylığını kazansa da, parti içindeki bölünmüşlük, yurt ekonomisi ve İran gibi çeşitli sebeplerden dolayı başkanlığı cumhuriyetçi rakibi Ronald Reagan'a kaptırdı.

1981'de başkanlığının son günlerinde Jimmy Carter, Brzezinski'yi “Başkanlık Özgürlük Madalyası”yla ödüllendirdi.

Carter'ın başkanlığının sona ermesiyle beraber Brzezinski de Beyaz Saray'daki görevinden ayrıldı. Bunu takiben, Reagan yönetimiyle karmaşık ilişkiler geliştirdi; bir taraftan Demokratların pasifizmine bir alternatif oluşturduğu için onu desteklerken, diğer taraftan dış politikayı sadece siyah-beyaz olarak görmesini de eleştiriyordu.

1985 yılına gelindiğinde, Brzezinski başkan Reagan'ın Kimyasal Savaş Komisyonu'nda görevlendirilmişti.

1987-1988 yılları arasında Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Savunma Departmanı'nda “Tümleşik Uzun Dönemli Strateji” (Integrated Long-Term Strategy) üzerine çalıştı. 1987 1989 arası aynı zamanda, başkanın Dış İstihbarat Danışma Bürosu'nda da çalıştı.

1988'de Bush Ulusal Güvenlik Danışma Bürosu'nun eşbaşkanlığını yaptı ve bu sırada George H. W. Bush'un başkan olmasını destekledi. Aynı yıl yayımladığı “The Grand Failure” isimli kitabında Gorbachev yönetiminin reformlarının ve Sovyetler Birliği'nin başarısızlığa uğrayıp çökeceği öngördü.

1990 yılında Brzezinski, Soğuk Savaş sonrası aşırı mutluluk ve rahatlama konularında da uyarılarda bulundu. Sovyetler'in yenilgiye uğratılmasıyla ABD'nin elde ettiği uluslararası karizmanın bozulmasını ve Arap dünyasının hoşnutsuzlaşmasını engellemek için, Körfez Savaşı'na açıkça karşı çıkmıştır.

Ancak 1993'te, Clinton yönetiminin Sırbistan'a müdahalesi konusunda tereddüt etmesini de eleştirenlerin başında geliyordu. Aynı zamanda, Rusların Çeçen Savaşı'na da karşıydı ve bunun için “Çeçenistan'da Barış İçin Amerikan Komitesi” isimli bir komite kurdu.

9/11 olaylarından sonra Brzezinski, Afganistan'daki mücahit grupların doğuşunda ve yükselişinde önemli rolü olduğu gerekçesiyle ağır eleştirilere maruz kalmıştır.

Brzezinski, George W. Bush yönetiminin “terörle savaş”ını da eleştirmiştir. 2004'te yazdığı kitabı “The Choice”te de Bush yönetiminin dış politikasını eleştirmeye devam etmiş, Irak'ın işgali’ne de karşı çıkanların başında gelmiştir.

Ağustos 2007'de Barack Obama'nın başkan adaylığını desteklemiştir. Aynı yıl Eylül ayında ise Obama Brzezinski'yi “en seçkin düşünürlerimizden biri” olarak ifade etmiştir.

Brzezinski, ABD'deki İsrail Lobisi'ni de eleştirmiştir. Eylül 2009'da The Daily Beast'e verdiği röportajda, İsrail'in Irak hava sahasını ihlal edip, İran'a bir hava saldırısı düzenlemesi durumunda, Irak'taki Amerikan güçlerinin İsrail uçaklarını düşürmeleri gerektiğini ima etmiştir.

Zbigniew Brzezinski, şu anda Washington D.C'de yaşamakta, Johns Hopkins Üniversitesi'nde dış politika profesörü ve çeşitli uluslararası kuruluşlarda üye ve danışman olarak görev yapmaktadır.

Dünya siyaset sahnesi bugüne kadar ülkelerinin ve dünyanın gidişatına etki eden birçok
siyaset bilimciye ev sahipliği yapmıştır. Selçuklular'ın Nizam'ül Mülk'ünden, İtalyanlar'ın Machiavelli'sine, Fransızlar'ın Jean-Jaques Rousseau'suna, İngilizler'in John Locke'una kadar pek çok isim kendi devletlerinin veya dünyanın yönetim şekline dair çalışmalarda bulunmuştur. Zbigniew Brzezinski de Amerikalılar'ın bu önemli şahıslarından biri olmuştur ve yirminci yüzyılın ikinci yarısında dünya siyasetine damgasını vurmuştur. Brzezinski, kendi kitabında da belirttiği gibi “ABD'nin tek başına ve aslında gerçek anlamıyla ilk küresel güç olması” sayesinde dünyanın en etkili siyaset bilimcilerinden biri olabilmiştir. Hayatının ve çalışmalarının büyük bir kısmını Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ilişkilerine ayırmıştır. SSCB'nin dağılmasından sonra ise çalışmalarını ABD'nin dünyadaki tek süper güç oluşu ve onun dünya hegemonyası üzerine yürütmüştür.

ALPEREN KAMBER
T.C.
YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Kamu Yönetimi Bölümü