ZBIGNIEW
BRZEZINSKI
Zbigniew
Kazimierz Brzezinski 1928
Varşova doğumlu, Polonya kökenli ABD'li siyaset bilimci, devlet adamı..
Brzezinski son yarım yüzyılda ABD
dış politikasının, Kissinger ile
birlikte en önemli iki isminden birisidir. Bunlar ABD’nin dünya çapındaki
politikalarının inşasında ancak 1945 sonrasında George Kennan ve George C. Marshall ile kıyaslanabilirler. Kenan ve Marshall Soğuk Savaşın ilk yıllarına damgalarını vurmuş, Kissinger ve Brzezinski de bu politikaları
ileri götürerek sonucunda pay sahibi olmuşlardır.
Dünyanın
en önemli stratejistleri arasında ismi sayılan Brezezinski ABD'de 1977-1981 yılları
arasında Jimmy Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’nı yaptı. Samuel Huntington’la birlikte çalışarak, 43 sayfalık gizli bir bülten
yazdı. Bu bültende gelecek yönetimin 10 önemli dış ve ulusal güvenlik
politikası hedefi açıklanıyordu.
Ağustos 2007'de Barack
Obama'nın başkan adaylığını destekledi. Aynı yıl Eylül ayında ise Obama Brzezinski'yi “en seçkin düşünürlerimizden biri” olarak tanımladı.
Montreal'de hazırlık
okulunu tamamladıktan sonra, Brzezinski 1945'te
hem lisans hem de yüksek lisans eğitimi
aldığı McGill
Üniversitesi'ne girdi. Master
tezi Sovyetler'deki çeşitli milletler üzerineydi. Sonra doktorasını yapmak
üzere Harvard
Üniversitesi’ne gitti, orada da Sovyetler Birliği'yle alakalı; Ekim Devrimi, Lenin'in devleti ve Stalin'in
eylemleri üzerine çalıştı. 1953'te
doktorasın tamamladıktan sonra, aynı yıl Münih'e gitti ve orada Özgür Avrupa Radyosu Polonya masası
başkanı olan Jan-Nowak
Jezioranski'yle tanıştı. Daha sonraları 1956'da Carl Freidrich'le birlikte “totalitarizm” kavramını geliştirmek ve Sovyetler Birliği'ne
uygulamak için çalıştı.
Harvard'da profesörken, Dwight Eisenhower
ve John Foster Dulle'nin
“rollback” politikasını, böyle
uyuşmaz bir tavrın Doğu Avrupa ülkelerini Sovyetlerin kucağına itebileceği
şüphesiyle eleştirdi.
1959'da Harvard'daki işini bırakarak, Columbia Üniversitesi’nde ders
vermek üzere New York'a taşındı. Burada Soğuk Savaş'ın başlangıcından o tarihe
kadarki Doğu Avrupa'yı ele aldığı “Soviet Bloc: Unity and Conflict”
isimli kitabını yazdı. New York'ta ayrıca, Dış İlişkiler Konseyi'nin bir üyesi oldu ve Bilderberg
toplantılarına da katıldı.
1960 Amerikan başkanlık seçimleri boyunca John F. Kennedy'nin
kampanyasının danışmanlarından biriydi.
1968'de yine başkanlık seçimlerinde Hubert Humphrey'nin kampanyasının
başına geçti.
Brzezinski bir pan-European
konferans çağrısında bulunuyordu. Nihayetinde, 1973 yılında, Avrupa'da
Güvenlik ve İşbirliği konulu bir konferans toplandı. Bu arada Brzezinski,
Nixon-Kissenger
ikilisinin “detente condominium” ve McGovern'ın
“pasifizm”ini eleştirenlerin başında geliyordu.
1970'de yayımladığı kitabı “Between Two Ages:
America's Role in the Technetronic Era”da, gelişmiş ülkelerin
eşgüdümlü bir politika yürütmelerinin ekonomik eşitsizlikten kaynaklanan
küresel istikrarsızlıkla mücadele edilmesi için gerekli olduğunu ileri
sürmüştür. Bu tezinden yola çıkarak Brzezinski, David Rockefeller'la birlikte “Trilateral
Komisyon”u kurmuştur ve 1973-1976
arasında yöneticiliğini yapmıştır. Bu komisyon Amerikan, Batı
Avrupalı ve Japon ileri gelenleri arasındaki ilişkiyi güçlendirmek için
kurulmuştu. Brzezinski, Georgia valisi Jimmy Carter'ı bu komisyona üye yapmıştır.
1975 yılında Brzezinski Carter'ın dış politika danışmanı olmuştur. Carter 1976'da başkan seçildikten sonra da, Brzezinski'yi Milli Güvenlik
Danışmanı yapmıştır. Bu arada Brzezinski, Nixon-Kissenger ikilisini
eleştirilerine devam etmiştir, ve bu durum onu cumhuriyetçilerin Kissenger'ına
karşılık demokratların cevabı niteliğine getirmiştir.
1978'de, Brzezinski başkan Carter'a Çin ile ilişkileri güçlendirmesi yönünde tavsiyelerde bulundu ve
bunun altyapısını hazırlamak için Pekin'e
gitti. Aynı yıl, Polonya'lı bir kardinal olan Karol Wojtyla papa seçildi ve 2.
John Paul adını aldı ve Sovyetlerin
bu seçimi Brzezinski'nin ayarladığı iddialarına yol açtı.
1979'a
gelindiğinde, iki önemli olay patlak verdi: İran Devrimi ve Sovyetler'in
Afganistan'ı işgali. İran devrimi “İran rehine krizi”ne yol açtı ve bu
durum Carter'ın
başkanlığının geri kalan bölümünde de devam etti. Sovyetler'in Afganistan'ı işgali konusunda ise Brzezinski
istekliydi, hatta bazıları tarafından bu olayı onun inşa ettiği dahi iddia
edildi. Daha işgalden önce Afganistan ve Pakistan'daki İslamcı mücahitlerin
desteklenmesiyle başlayan bu stratejisi; Sovyetler'i oraya çekip, ABD'ye
Vietnam'da olduğu gibi, onları bir bataklıkta eritmek düşüncesindeydi.
1980'de Brzezinski İran'daki rehinelerin kurtarılması için
askeri özel bir tim oluşturulmasını ve bir operasyon
yapılmasını istedi. Operasyonun adı “Kartal
Pençesi Operasyonu”ydu ve çeşitli sebeplerden dolayı başarısızlığa uğradı.
Bunun sonucunda Brzezinski
basında yoğun eleştirilere maruz kaldı ve Carter kabinesindeki popülaritesi hızla azaldı. Aynı yıl yapılacak seçimlerde demokrat partiden Edward Kennedy,
Carter'a
karşı adaylığını açıkladı. Carter demokrat parti adaylığını kazansa da, parti
içindeki bölünmüşlük, yurt ekonomisi ve İran gibi çeşitli sebeplerden dolayı
başkanlığı cumhuriyetçi rakibi Ronald Reagan'a kaptırdı.
1981'de başkanlığının son günlerinde Jimmy Carter, Brzezinski'yi “Başkanlık Özgürlük Madalyası”yla ödüllendirdi.
Carter'ın başkanlığının sona ermesiyle beraber Brzezinski
de Beyaz Saray'daki görevinden ayrıldı. Bunu takiben, Reagan yönetimiyle karmaşık
ilişkiler geliştirdi; bir taraftan
Demokratların pasifizmine bir alternatif oluşturduğu için onu desteklerken,
diğer taraftan dış politikayı sadece siyah-beyaz olarak görmesini de
eleştiriyordu.
1985 yılına gelindiğinde, Brzezinski başkan Reagan'ın
Kimyasal Savaş Komisyonu'nda
görevlendirilmişti.
1987-1988 yılları arasında Ulusal
Güvenlik Konseyi'nin Savunma Departmanı'nda “Tümleşik Uzun Dönemli Strateji” (Integrated Long-Term Strategy)
üzerine çalıştı. 1987 1989 arası
aynı zamanda, başkanın Dış İstihbarat
Danışma Bürosu'nda da çalıştı.
1988'de Bush Ulusal
Güvenlik Danışma Bürosu'nun eşbaşkanlığını
yaptı ve bu sırada George H. W. Bush'un başkan olmasını destekledi. Aynı yıl yayımladığı “The
Grand Failure” isimli kitabında Gorbachev yönetiminin reformlarının ve Sovyetler
Birliği'nin başarısızlığa uğrayıp çökeceği öngördü.
1990 yılında Brzezinski, Soğuk Savaş sonrası aşırı mutluluk ve
rahatlama konularında da uyarılarda bulundu. Sovyetler'in
yenilgiye uğratılmasıyla ABD'nin elde ettiği uluslararası karizmanın
bozulmasını ve Arap dünyasının hoşnutsuzlaşmasını engellemek için, Körfez
Savaşı'na açıkça karşı çıkmıştır.
Ancak 1993'te, Clinton yönetiminin Sırbistan'a
müdahalesi konusunda tereddüt etmesini de eleştirenlerin başında geliyordu.
Aynı zamanda, Rusların Çeçen Savaşı'na da karşıydı ve bunun için “Çeçenistan'da Barış İçin Amerikan
Komitesi” isimli bir komite kurdu.
9/11 olaylarından
sonra Brzezinski, Afganistan'daki mücahit
grupların doğuşunda ve yükselişinde önemli rolü olduğu gerekçesiyle ağır
eleştirilere maruz kalmıştır.
Brzezinski, George W. Bush yönetiminin “terörle savaş”ını da eleştirmiştir. 2004'te yazdığı kitabı “The Choice”te de Bush yönetiminin dış politikasını
eleştirmeye devam etmiş, Irak'ın işgali’ne de karşı çıkanların başında
gelmiştir.
Ağustos 2007'de Barack Obama'nın başkan adaylığını desteklemiştir. Aynı yıl Eylül ayında ise Obama Brzezinski'yi
“en seçkin düşünürlerimizden biri” olarak ifade etmiştir.
Brzezinski, ABD'deki İsrail Lobisi'ni de
eleştirmiştir. Eylül 2009'da The Daily Beast'e verdiği röportajda, İsrail'in
Irak hava sahasını ihlal edip, İran'a bir hava saldırısı düzenlemesi durumunda,
Irak'taki Amerikan güçlerinin İsrail uçaklarını düşürmeleri gerektiğini ima
etmiştir.
Zbigniew Brzezinski, şu anda Washington
D.C'de yaşamakta, Johns Hopkins Üniversitesi'nde dış politika profesörü ve
çeşitli uluslararası kuruluşlarda üye ve danışman olarak görev yapmaktadır.
Dünya siyaset sahnesi
bugüne kadar ülkelerinin ve dünyanın gidişatına etki eden birçok
siyaset bilimciye ev
sahipliği yapmıştır. Selçuklular'ın Nizam'ül Mülk'ünden, İtalyanlar'ın Machiavelli'sine,
Fransızlar'ın Jean-Jaques Rousseau'suna, İngilizler'in John Locke'una kadar pek
çok isim kendi devletlerinin veya dünyanın yönetim şekline dair çalışmalarda
bulunmuştur. Zbigniew
Brzezinski de Amerikalılar'ın bu
önemli şahıslarından biri olmuştur ve yirminci yüzyılın ikinci yarısında dünya
siyasetine damgasını vurmuştur. Brzezinski, kendi kitabında da belirttiği gibi “ABD'nin tek başına ve aslında gerçek
anlamıyla ilk küresel güç olması” sayesinde dünyanın en etkili siyaset
bilimcilerinden biri olabilmiştir. Hayatının ve çalışmalarının büyük bir
kısmını Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
ilişkilerine ayırmıştır. SSCB'nin dağılmasından sonra ise çalışmalarını ABD'nin
dünyadaki tek süper güç oluşu ve onun dünya hegemonyası üzerine yürütmüştür.
ALPEREN KAMBER
T.C.
YEDİTEPE
ÜNİVERSİTESİ
İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi
Kamu Yönetimi
Bölümü