20 Ekim 2010 Çarşamba

AHMET TANER KIŞLALI'NIN 20.10.1999 TARİHLİ MAKALESİ: Bukalemun!

HAFTAYA BAKIŞ
20,10,1999

AHMET TANER KIŞLALI

Bukalemun!

Fransa'da bir komüniste ''Komünist'' dediğinizde bozulmaz, hatta bundan onur bile duyabilir. Ama bir faşiste ''Faşist'' demeyegörün.. Kesinlikle kabul etmez.

Yapar gene faşistliğini, ama etiketinin konmasından da rahatsız olur.

Faşistliği değil de, daha saygın bir şeyi savunduğunu sanır. Kendi kendini aldatır kısacası...

Şimdi benzer bir durum bizde var.

Özal öldü ya.. Seçimlerde boylarının ölçüsünü aldılar ya.. Dış destekçileri onlardan umutlarını büyük ölçüde kestiler ya...

Artık birkaç ''müseccel'' dışında, kimse numaracı cumhuriyetçiliği kabullenmek istemiyor. Her boyaya girip çıkmışlar, şimdilerde Altıok'lu bayrak altında ya da çevresindeler. Soruyorsunuz:

- Kemalist misin?

- Hayır!

- Numaracılardan mısın?

- Haşa!

- Geçmişte savunduklarınla ilgili günah çıkardın da biz mi duymadık?

- !........

- Peki sen bukalemun musun?
****
Bilgi Üniversitesi için ''2. cumhuriyetçi'' tanımlamasını yaptığımda çok rahatsız olmuşlardı. O üniversitede göstermelik işlevini yerine getiren bir dosttan da hiddetli ve şiddetli bir savunma gelmişti.

''Buradaki herkes Atatürkçüdür!'' gibilerden..

Ben de teker teker saymak zorunda kalmıştım, o üniversitedeki ünlü numaracılardan bazılarını.. Rektöründen dekanına, dekanından bölüm başkanlarına kadar.

''Atatürk sağcı bir diktatördü'' diyeni mi istersiniz.. Askeri alanda bile Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı küçültmeye, Enver Paşa'yı büyütmeye çalışanı mı istersiniz.. Tarikatları ve dinci toplulukları ''sivil toplum örgütü'' sayanları mı istersiniz..

Kemalist devrimi, ''halka sorulmadan yapıldı'' diye alaya alanı mı istersiniz..

Herhalde tüm bu saygıdeğer kişileri, ''kutsal bir rastlantı'' bir araya getirmiş olmalıydı (!)

İşin içine bir de Yalçın Pekşen 'in ''Üniversite AŞ'' yazısı girince, susmak zorunda kalmışlardı. Ve de ''damga'' dan kurtulmak için olsa gerek, rektörlerini değiştirmek gereğini duymuşlardı...
****
Üniversiteler açıldı.

Yeni öğretim yılına başlarken anlamlı törenler yapıldı. Rektörler genellikle ilerici. Cumhuriyet karşıtı akımlara yanıt verici nitelikte konuştular. Sonra da bu anlamı güçlendirici, özenle seçilmiş konuşmacılar ''açılış dersleri'' verdiler.

Her üniversite yönetimi, kendi eğilimlerine uygun bir konuşmacı seçti.

Bilgi Üniversitesi de Yargıtay Başkanı'nı seçti. Hani tarikatların da kendi okullarını açmasını savunan, ''1. cumhuriyeti'' öldürecek yolu ilaç diye salık veren Sayın Sami Selçuk 'u...

Rektör İlter Turan , en ön sırada huşu ile dinleyenler arasındaydı. O üniversitenin göstermelik, ''Atatürkçü'' iki dost ismi de herhalde önlerde olmalıydılar.

Ama Sayın Selçuk'un yargı yılını açış konuşmasına özel olarak davet ettiği ünlü numaracılar ve dinciler.. başkana ''tam destek'' sunan, ÖDP'nin kıravatsız önderi.. başkanın konuşmasını gönülden onaylayan PKK yönetim kurulu.. ve başkanı ''idealindeki'' cumhurbaşkanı adayı ilan eden Sayın Nazlı Ilıcak da orada mıydı, doğrusu bilmiyorum.

Ve eğer çağrılmamışlarsa son derece ayıp edilmiş diye düşünüyorum.
****
Bukalemun, bir doğa harikası. Düşmanlarını aldatıyor.

Peki, kimliklerini saklamaya çalışan ya da bukalemunlaşmaya özenenler, acaba kimi ya da kimleri aldatıyorlar? Bizleri mi, yoksa kendi kendilerini mi?..