14 Ekim 2010 Perşembe

TÜRBAN YAZILARI (Prof.Dr.AYSEL EKŞİ)

Cumhuriyet 14.10.2010

Bunun Adı Kapanmadır...


Kapanma, sadece başa konulan bir örtü olmanın çok ötesinde anlam ve işlev yüklüdür. Kapanma İslami yaşam tarzının diğer yükümlülüklerini de beraberinde getirir. Şimdiden erkek doktorların kadın hastaları muayene etmemesiyle ilgili pek çok örnek duymuyor muyuz?

Prof. Dr. Aysel EKŞİ İstanbul Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi

Son otuz yıldır gündemden düşmeyen “üniversiteli kızların türbanı” konusu, son günlerde tekrar alevlendi. Bu konu üniversite çevrelerinde nasıl başladı? Biz İstanbul’da üniversitelerde bu konuyla nasıl karşılaştık, ben biraz bu konuda hafızalarımızı tazelemek istiyorum.

Önce omuzlarını da örten büyük başörtüler takmış çok sayıda kadının, sokaklarda dolaşması dikkat çekmeye başladı. Gruplar halinde birlikte gidip geliyor, sohbet toplantılarına katıldıkları söyleniyordu. Başörtüsü toplumumuzda alıştığımız bir örtüdür, ama birbirinin kopyası büyüklükteki bu örtüler farklıydı.

Bir süre sonra, bilimsel toplantılarımız sırasında, salonda dinleyiciler arasında oturan bir ya da daha fazla genç kızın ayağa fırlayıp bağırmalarına tanık olmaya başladık. Kızlar ülkemizde özgürlük olmadığını söylüyor, üniversiteye başörtüsü ile girme özgürlüğünün tanınmasını talep ediyordu. Salondaki dinleyiciler ne olduğunu anlamıyor; toplantıyı izlemek için orada bulunan televizyon kameramanları koşuşturuyor ve kızın görüntüsü ve sözleri ertesi gün basında yer alıyordu. Başka üniversiteleri bilemem, ama benim öğretim üyesi olduğum İstanbul Üniversitesi’nde örtünme istekleri böyle yer almaya başladı.

Dikkat çekme yöntemi

Bu çok başarılı bir dikkat çekme yöntemi idi. Bunu televizyonlarda ve yazılı basında çeşitli tartışmaların yapılması izledi. Tartışmalarda “genç kızların giyim özgürlüğü’’, “inanç özgürlüğü’’ gibi kavramlar vurgulanıyordu. Toplum bu kavramları sevdi ve hemen benimsedi.

Çok zaman geçmedi, İstanbul Tıp Fakültesi’nin bulunduğu Çapa semtinde, Fatih ve Aksaray’da sokaklarda siyah çarşaf, siyah peçe, siyah eldiven, siyah çanta ve siyah ayakkabılı genç kızlar gruplar halinde dolaşmaya başladı. Söylendiğine göre, bir kızın çarşaf giymesi karşılığında ona bin dolar veriliyordu. On kızın çarşafa girmesini sağlayan bir kız on bin dolar alıyordu. Bunları doğrulama ya da yalanlama olanağımız yoktu.

Bu ilk sokak alıştırmalarından sonra üniversitelerde her sınıfta beş altı kız öğrenci, derslere, omuzlarını da örten büyük baş örtüsü ile girmeye başladı. Baş örtüsü ile başlayan değişim, topuklara kadar uzun etek, uzun kollu elbise ve bol ceket giyimi, yani tüm bedenin örtünmesi ile devam etti. Çok sayıda basılan dinsel içerikli kitap, gazete ve dergilerde “Kadınların vücut hatlarının belli olmayacak bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiştir’’sözleri tekrarlanıyordu.

Benim öğrencilerle ilişkim genellikle iyidir, onlarla pek çok konuda konuşurdum, problemleri için sık sık bana gelirlerdi. Böyle bir günde son zamanlarda kapanan iki kız öğrenciye samimiyetle neden kapandıklarını sorduğum zaman “Hocam size saygımız çok. Ama biz sizinle açık konuşamayız. Bizi izlerler. Özür dileriz’’ demişlerdi.

Ekonomik sıkıntılar

Sınıf arkadaşları, kapanan arkadaşlarının bazı menfaatler sağladığından çok emindi. Somut örnekler gösterirlerdi: “Bu arkadaşımızın ekonomik sıkıntısı olduğunu bilirdik. Annesi dışarda bir işte çalışırdı. Arkadaşımız kapandığı zaman annesi işten ayrıldı, daha farklı bir semtte, daha iyi bir eve taşındılar. Bizim iyi arkadaşımızdı, ama kapandığından beri bizden uzaklaştı’’ gibi. Kapanan kız öğrencilerin artık sınıfta erkek arkadaşlarının yanına oturmadığını, erkeklerle konuşmadığını söylerlerdi. Kapananlar ya en arka sıralarda tek başına oturur ya da tüm kapananlar bir arada olurdu...

Şimdi hastanelerde çalışan genç doktorlara sorulduğu zaman, “Bu kapanan arkadaşlarımızın o zaman ekonomik olarak desteklendiklerini biliyoruz, yaşam biçimlerinin değişmesi ile çok açık şekilde belliydi’’ derler. Tıp fakültelerinde öğrenci sayısı daha az olduğu ve dersler hemen tamamen bütün gün kesintisiz devam ettiği için, öğrenciler birbirinin yaşantısını genellikle bilirler.

Kapanan öğrencilerin hepsine çeşitli imkânlar sunulur muydu? Hâlâ sunulur mu? Bunu bilmemiz mümkün değil. Kuşkusuz inançları gereği kapananlar vardır. Benim sözlerim örtünmenin üniversitelere ilk girdiği yıllarla ilgili... Kapanan kızlar dış görünümleri itibarıyla belliydi, ama erkek öğrencileri dıştan çok kolay ayırt edemezdiniz. Tıp fakültesinin özellikle beşinci sınıf dersleri çok daha küçük gruplarla yapılır, ders verirken ben öğrencilerin yüzüne bakarım, bunun onların daha dikkatle dinlemelerine yaradığını düşünürüm. Ama bazı erkek öğrencilerin ders anlatırken benim yüzüme bakmadığını, ders boyunca önüne baktığını fark ediyordum. Altmış yaşını çoktan geçmiş bir kadın öğretim üyesinin yüzüne bakmaktan kaçınan bir gençliğin yetişmesi çok acı veriyordu bana.

Tıp fakültesinde peçeli öğrenci

Sonra siyah çarşaf ve siyah peçeli kızlar İstanbul Tıp Fakültesi’nde derse girme denemelerine başladı. Siyah çarşaflı ve siyah peçesini ağzının altına kadar indirmiş siyah çarşaflı üçüncü sınıf tıp öğrencisi benim dersime de girdi. Ben sakin bir sesle, öğrenciden, fakülte dekanından, derse girebilmesine izin veren bir yazı getirmesini istedim. Öğrenci küstahça “Ben buraya sizin dersinizi dinlemeye geldim. Beni buradan çıkaramazsınız’’ dedi. Ben sözümü tekrarladım, o sözünü tekrarladı. Bunun üzerine sınıf karıştı. Kız öğrenciler Türkiye’nin çok tehlikeli bir gidişte olduğunu ve çarşafa bir kere izin verirsek hep artarak devam edeceğini savundular. Erkek öğrencilerin bir kısmı hemen çarşaflı kız öğrenciye arka çıktılar. “Hocam size ne zararı var , onun inancı öyleyse bırakın derse girsin’’ dediler. Zaten hep öyle olurdu. Kapanma konusunda hemen kız öğrencileri desteklerlerdi. Diğer öğrencilerin dersini engellememek için “Dersten sonra dekana beraber gidelim’’ dedim. Çarşaflı öğrenci “Peki’ dedi. Dersten sonra beraber dekana gittik, zabıt tutulması ve ikimizin de imzalamamız istendi, ama o “Ben avukatıma sormadan bu kâğıdı imzalamam’’ dedi. Ve imzalamadı.

Özetle, kapanma gerçekten sadece kızların giyim özgürlüğü gereği mi idi? İlahiyat Fakültesi Felsefe Öğretim Üyesi Doçent Dr. Bahriye Üçok bir televizyon programında Kuran’da başörtüsünün farz olduğuna dair bir ayetin bulunmadığını ileri sürdüğü; “Dini temeller bakımından başörtüsü, kesinlikle dinin bir emri ya da farz ibadeti değildir” dediği için öldürülmedi mi? Evine gönderilen paketi açarken içine yerleştirilen bomba patlamış ve Bahriye Üçok orada ölmüştü. Ölümünden 15 gün önce beraberdik. “Beni devamlı tehdit ediyorlar. Bunlar beni öldürecekler’’ demişti. Kapanmanın kızların salt “kişisel özgürlükleri” için olduğunu savunabilir misiniz?

Bu yazıda şuna işaret etmek istiyorum. Kapanma, sadece başa konulan bir örtü olmanın çok ötesinde anlam ve işlev yüklüdür. Kapanma İslami yaşam tarzının diğer yükümlülüklerini de beraberinde getirir. Şimdiden erkek doktorların kadın hastaları muayene etmemesiyle ilgili pek çok örnek duymuyor muyuz?

Şimdi siz kapanma etrafında çıkan problemin, bazı kızların “kişisel özgürlükleri” için olduğuna inanıyor musunuz?

































Hiç yorum yok :