26 Ekim 2010 Salı

CHP YAZILARI: NEO KEMALİZM - 2 / MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN

Amerika’nın Ortadoğu üzerine politika üretmek için çalışan kuruluşlarından Washington Enstitüsü’nün çalışanlarından Soner Çağaptay’ın 5 Eylül tarihli Cumhuriyet gazetesinde bir makalesi yayınlandı.

Çağaptay’ın bu makalesinde dile getirilen görüşler, CHP tarafından son beş aylık süreçte savunulmuştur ve uygulanmıştır.

Çağaptay, Kemalizmin ne olduğunu bilmektedir. Önerdiği programın Kemalizmle bir ilgisinin olmadığının da farkındadır.

CHP lafta da olsa Kemalizmden vazgeçmeyecektir. Hatta bırakın vazgeçmeyi, içi boşaltılmış, değiştirilmiş bir Kemalizme, Mustafa Kemal düşmanlarının da ihtiyacı vardır. Çünkü bütün karşı saldırılara rağmen Mustafa Kemal hala Türk milleti açısından rakipsiz önder durumundadır.

O halde Kemalizmi değiştirerek, Amerika’nın, Avrupa’nın çıkarlarına uygun hale getirmek gerekir.
Soner Çağaptay bu operasyonu, “Kemalizmin evrimini sağlamak” olarak ifade ediyor.
Evrim geçirmiş olan Kemalizm, “Yeni Kemalizm” olacaktır.

DEĞİŞİME “EVET” DİYEN CHP

Soner Çağaptay’a göre AKP değişimi savunan bir Parti. CHP ise bütün değişimlere karşı çıkan ve sürekli “Hayır” diyen bir Parti görünümünde. Böyle olunca CHP sürekli olarak kaybetmektedir.

“AKP, Türkiye’yi muhafazakâr sosyal değerlerle şekillendirip, dış politikada ülkeyi Transatlantik topluluğunun dışında tutma konusunda çok yol kat etti. Sevsek de sevmesek de bu politikalar bir değişimi simgeliyor. Dolaysıyla AKP değişimi temsil ediyor.”

“CHP ise sol bir Parti olmasına rağmen, değişimin karşısında duran ve hep ‘Hayır’ diyen bir parti gibi göründü.”

Ne tesadüf değil mi? Kılıçdaroğlu’da referandum sonrası yaptığı bir konuşmada, “Hep ‘Hayır’ diyen bir Parti olmayacağız” demişti.

Yani bir yanda bir şeyler yapmak için çırpınan AKP, öbür yanda bütün yaptığı, bu AKP’nin yaptıkları konusunda olumsuz tutum açıklamak olan CHP.

Kendi tavrını böyle açıklayan CHP, daha en başından kaybetmiş ve AKP’nin değirmenine su taşıyan bir konuma düşmüş olmaktadır.

LİBERAL DEĞERLER

Soner Çağaptay’ya göre CHP; “Batılı liberal değerlerin korunmasını”, “Yeni Kemalizmin” “birinci siyasi önceliği” yapmalıdır.

Çağaptay, “liberal değerlerin” benimsenmesine büyük önem veriyor. Söz konusu yazısında döne döne bu konu üzerinde duruyor:

“Yeni Kemalizm, geleneksel Kemalizmi modernleştirirken, Kemalist politikanın liberal yönlerini de koruyup geliştirmelidir.”

CHP, Kurultay sonrası yönelimi ile bu görüşleri benimsemiş olduğunu ortaya koymuştur.

Kılıçdaroğlu’nun 10 Ağustos tarihinde Radikal gazetesine açıkladığı görüşlerinde; döne döne “özgürlükçü (liberal) demokrasi” tanımı kullanılmış. Özgürlükçü sözcüğünün geçtiği her yerde parantez içinde liberal açıklamasının yapılmasına özen gösterilmiş.

Bu bir tercihtir. CHP’nin programını Batı’nın istediği şekilde değiştirdiğinin bizzat Genel Başkan tarafından itiraf edildiğini gösteren bir tercih…

MUHAFAZAKÂRLIĞA HOŞGÖRÜ

Soner Çağaptay’a göre CHP’nin Yeni Kemalizmi; “muhafazakârlığa karşı hoşgörülü olmalı, laikliği; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak uygulamalı.”

Gene, CHP’nin son aylardaki pratiği, “muhafazakârlığa saygılı olmanın” ne anlama geldiğini gösteriyor.

Çarşaflı kadınlara Parti rozeti takmaktan, tarikat ve cemaatlere yollanan selamlar, “Türbanı biz çözeceğiz” çıkışları, CHP’nin muhafazakârlığa karşı hoşgörüsünü gözler önüne seriyor.

Atatürk hiçbir zaman laikliği, “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” olarak tanımlamadı. Ama Cumhuriyet Devrimi’nin taşlaşmaya başladığı 1950’li yıllardan bu yana hâkim sınıflar, ‘laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır’ diyorlar.

Şimdi CHP de, Atlantik ötesinden verilen akıllar doğrultusunda aynı tanımı benimsiyor.

ALTERNATİF

Amerika’nın AKP’ye verdiği destek kesinken, Washington Enstitüsü’nün bu yaklaşımını nasıl değerlendirmek gerekir.

Amerika gibi büyük emperyalist devletler hegemonyalarının hedefi olan ülkelerde hiçbir zaman tek ata oynamaz.

İktidarın kendi kontrollerinde olduğu durumlarda muhalefetin de kendi rotasında olmasını ister.

İki neden den dolayı böyle hareket eder: Birincisi kendi kontrollerindeki muhalefet, işbirliği halinde olduğu iktidarın, konumunu sağlamlaştırması ve devam ettirebilmesi açısından gereklidir.

İkincisi; olur ki iktidar olan Parti yıkıldı ve muhalefet iktidar oldu; bu durumda da kaybetmemek için muhalefetin kontrol edilmesi gerekmektedir.

Onun için Atlantik ötesinden görevli bir takım merkezler, CHP gibi muhalefet Partilerine göz kırpmakta, AKP iktidarının taşıdığı potansiyel tehlike ve risklerden bahsetmekte ve CHP’nin iktidar olması durumunda işlerin daha iyi olacağını söylemektedirler.

İktidar olmak için ABD ve AB’nin desteği dışında başka bir yol olmadığını düşünen CHP yöneticileri ise bugüne kadar Atlantik ötesinden bu yönde bir sesi her duyduklarında ayağa fırlamakta, “Hah tamam, galiba oluyor. ABD, AKP’den vazgeçecek, bizi destekleyecek” demektedirler.

İşte bundan dolayı CHP, alternatif değildir ve olamaz.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder