26 Ekim 2010 Salı

DOĞU PERİNÇEK / PKK Kürtçe yargılama yapabiliyor mu ?

KCK davasında yargılananlar, savunmalarını Kürtçe yapmayı talep etmişler.

Bu talep içten mi? Daha doğrusu şöyle soralım: Talepte bulunanlar uygulayabilirler mi?

SAVUNMASINI KAÇ KÜRDÜMÜZ KÜRTÇE YAPABİLİR

Buyrunuz savunmanızı Kürtçe yapınız!

KCK davasında yargılanan yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu, savunmasını beşinci dakikaya varmadan Türkçeye çevirecektir. Çünkü bu yurttaşlarımızın hukuk ve siyaset dilleri Kürtçeden önce Türkçedir. Günlük basit hayat, Kürtçenin şu veya bu lehçesiyle yürütülebilir. Ancak Kürtçe, yargılama dili olarak yetersizdir.

Kürtçe olarak basit bir cinayet veya yaralama olayını anlatabilirsiniz. Ama hukuk ve yargı bu değil ki! Bu arkadaşlarımız, Ceza, Ticaret, Borçlar, Şirketler vb hukukunun olanaklarını Kürtçe olarak kullanamazlar. Siyasal görüşlerini de Kürtçe olarak dile getiremezler. Böyle gelişmiş bir Kürtçe ne yazık ki yok. Kaldı ki, savunma yalnız konuşarak yapılmaz; yazacak ve mahkemeye vereceksiniz. Kürtçe yazmayı acaba Kürtlerimizin yüzde kaçı biliyor. Avukatlarınız da sizin yazdığınızı anlamalı. Hatta kaç yurttaşımız Kürtçe dilekçe yazabilir?

SANIKLAR VE AVUKATLAR BİRBİRLERİNİN KÜRTÇESİNİ ANLAYABİLECEK Mİ

Diyelim yargılanan Kürtlerimizden biri Kürtçeyi çok iyi biliyor, hukuki ve siyasi konulara da fazla girmeden konuşacak. Peki diğer yargılanan arkadaşları onun ne dediğini anlayabilecek mi? Türkçeye çevrilirse anlarlar. Çünkü Türkiye Kürtlerinin ortak anlaşma dili, Kürtçe değil, Türkçedir.


Varto’nun Hürriyet Mahallesi Muhtarı Niyazi Bingöl diyor ki, “Biz Varto’nun diğer mahallelerinden hemşerilerimizle Türkçe anlaşabiliyoruz. Çünkü konuştuğumuz Kürtçeler birbirini tutmuyor.”


Tunceli Mazgirt’in birbirine 10 km uzaklıktaki iki köyünden insanları bir araya getirin, bir köy Zazaca konuşur, diğeri Kırmanci. Dilleri birbirlerini anlayamayacak kadar farklıdır ve Türkçe anlaşabilirler.


Bizim Silivri L Tipi 4 No.lu Cezaevi’nin F Bloku’nun berberi Muzaffer Bey, Elazığ Baskil’dendir. Ona sordum,


Diyarbakır’ın Kürtçesini anlayabilir misin?


Hayır!


Peki, size yakın, Tunceli’nin Kürtçesini anlayabilir misin?


Çoğu Zazaca konuşur, anlamam.


Van’ın, Urfa’nın?


Onlarla da anlaşamıyor.


Muzaffer Bey, içten konuşuyor, doğruyu söylüyor, “Biz Kürtlerin yakın çevre dışındaki anlaşma dilimiz Türkçedir” diyor.

DİYARBAKIR CEZAEVİ’NDE ORTAK DİL TÜRKÇE

1990 yılında Diyarbakır Cezaevi’nde kaldım. O zaman Cezaevi mevcudu, hatırladığıma göre 600’e yakındı. Çoğu siyasal tutuklulardı. Hepsi koğuşumuza ziyaretime geldiler; bayramlarda açık görüşte bütün tutuklular avluda birlikte olurduk. Hepsi benimle tek tek resim çektirdiler, saklarım o hatıraları. Cezaevinde yer yer Kürtçe konuşulurdu, ama ortak dil Türkçe idi. Çünkü ilçe cezaevi değil, çeşitli illerin Kürtleri var; Türkler de var. Siyasi dil ise, kesinlikle Türkçe idi.

BEKAA KAMPINDA YARGI VE EĞİTİM DİLİ TÜRKÇE

Deniyor ki, “TC, Kürtçe yargılama ve Kürtçe eğitim yapmıyor”. Peki, Bekaa’da eğitimi ve yargılamayı Türkçe yaptıran da TC mi?

Samimi ve dürüst olalım. Bekaa’yı da gördüm, üç gün kaldım. Abdullah Öcalan da sık sık belirtir, PKK’nin Beka kampında eğitim ve yargılama dili Kürtçe değil, Türkçedir.

Bekaa kampının mevcudu 600 kişiydi. Bu kadar az sayıda insan arasındaki ortak dil bile Kürtçe olamıyorsa, milyonlarca Kürdün yargılama ve eğitim dili nasıl Kürtçe olacak?

PKK KONGRELERİNİN VE BAŞKANLIK KONSEYİNİN TOPLANTILARININ DİLİ TÜRKÇE

PKK Kongrelerine katılanların sayısı, yayın organlarına göre, yüz delegenin altındadır. PKK’nin Başkanlık Konseyi ise, 10 kişinin altındadır. Oralarda da konuşmaların Türkçe yapıldığını biliyoruz. Hep aynı nedenlerle.

BDP GRUP TOPLANTISINI KÜRTÇE YAPABİLİR Mİ

Meclis’teki BDP Grubu 20 milletvekilinden oluşuyor. Türkçe eğitim dili olsun diyorlar. BDP TBMM Grup Toplantısını Kürtçe yapsın, Kürtçeyi geliştirmeye ve yaymaya oradan başlayalım. Mümkün değil. Etnik anlamda Türk olanları bir kenara bırakalım, BDP’nin Kürt milletvekilleri içinde de Kürtçeyi bilmeyen veya az bilenler var. Diyelim TC öğretmemiş. Öğretse yine mesele çözülmüyor. Çünkü Kürtlerin dilleri farklı.

ABDULLAH ÖCALAN: “BAĞIMSIZ DEVLET KURSAK BİLE 50 YIL TÜRKÇEYLE YÜRÜTECEĞİZ”

1989 ve 1991 yıllarında 2000’e Doğru dergisi Genel Yayın Yönetmeni olarak görüşme yaptığım zaman, konuyu PKK lideri Abdullah Öcalan’a sordum ve cevabını o zaman yayımladım. Öcalan şunları söyledi:

“Türkçe meramımı daha iyi dile getireceğime inancım tamdır. (…) Haliyle Türkçemiz kuvvetlidir. Ben tamamen Türkçe düşünme ve eylem gücümü geliştiriyorum. Kürtçe ise ikinci planda kalan eylem ve düşünce gücüdür. Hatta şunu söyleyebilirim; birinci zarf Türkçe, ikinci zarf Kürtçedir. Hemen belirteyim ki, önce Kürtçenin kurtuluşu için çaba harcayanlar var. Bu benim düşüncemde yoktur. (…) Bağımsızlık sağlandıktan sonra bile, uzun süre bağımsızlığı Türkçe ile icra edeceğiz. Elbette bu temelde Kürt dili gelişecektir ve Kürt kültürü kendi diliyle ifade olunacaktır. (…) Görüyorsunuz beni, bütünüyle Türkçe sistemiyle düşünüyorum. Bu, Kürtten daha çok Türk halkını ilgilendirir. (…) Türk ulusunun değerleriyle belki Ecevit’ten daha fazla bütünleşebilirim. Türk halkçı ulusal değerleriyle bütünleşmede hiç zorluk çekmem. Kişisel planda Türk kültürü içinde yaşamak benim için kolaylık sağlar. Ben yaşamımı daha çok Kürtçeyle değil, Türkçeyle götürüyorum. Kürtçeyle belki de çok zor olacak.” (Doğu Perinçek, Abdullah Öcalan İle Görüşmeler, Kaynak Yayınları, Genişletilmiş 6. basım, İstanbul, Eylül 2009, s. 49 vd ; 120, 152)

Abdullah Öcalan, “bağımsızlıktan sonra bile”, Kürtler arasındaki anlaşma dilinin 50 yıl Türkçe olacağını belirtmiştir; yalnız bize değil, diğer gazetecilere de. PKK lideri, yaptığım görüşmede “Ne Kürtçesi ben rüyamı bile Türkçe görüyorum” diyordu.

Bakınız size yeni bir ana dil tanımı! Ana dil, rüyada konuştuğunuz dildir.

İKİ TELEVİZYON AÇIK OTURUMU ÖNERİSİ

Televizyon programcısı olsam, Varto’nun Alevî ve Sünnî mahallelerinden yurttaşlarımızı çağırır ve açık oturum yaparım. Bakalım Vartolu Kürtlerimiz hangi dille anlaşacaklar.

Bütün televizyonlara öneriyorum, BDP Genel Başkanı’nı ve milletvekillerinden kura çekerek dördünü çağırınız, bir açık oturum düzenleyiniz. Ancak açık oturumun dili Kürtçe olsun. Beş on dakika içinde Türkçeye döneceklerdir.

ANA DİL ANAMIZIN MEMESİNDEN EMDİĞİMİZ DİL DEĞİLDİR

Anadil, anamızın memesinden emdiğimiz dil değildir; anadil en iyi bildiğimiz, en iyi anlaştığımız dildir. Kürtlerimizin yüzde 95’inin en iyi bildiği ve en kolay anlaştığı ve kendisini geliştirebileceği, çağdaş iletişim ve öğrenim ihtiyacını karşılayabileceği dil, Türkçedir. Türkçe yalnız bütün yurttaşlarımız arasında değil, değişik yörelerden Kürt kökenli yurttaşlarımız arasındaki anlaşma aracıdır.

MIZIKÇILIK YAPMAYALIM

Bütün Kürtleri kapsayan bir Kürtçenin niçin gelişmediği ayrı konudur. Tarihsel nedenleri biliniyor. Ama zamanı geriye döndüremezsiniz. Kürtçenin herhangi bir lehçesinin yargılama, eğitim, ekonomi, bilim ve çağdaş kültür için yetersiz olmasının nedenleri de bellidir. Kürtçe elbette isteyene öğretilebilir; araştırılabilir; geliştirilmesi için çaba yürütülür. Ama bir gerçek var: Kürtçeyle çağdaş hayata cevap veren eğitim ve yargı yapılamaz. Yapılabilseydi, Bekaa’da yapılırdı.

Kürt ve Kürtçe gerçeğini bilmeyen Amerikalı ve Avrupalı, soyut olarak “Ana dille eğitim” diyor. Batı güdümündeki Kürt örgütlerinin de böyle talepleri var. Bu, bir mızıkçılıktır. Kendilerinin de uygulamadığı ve uygulamayacağı bir talebi, sürekli gündemde tutuyorlar. “Zemheri ayında ahlat ağacından kiraz isterim” demeye benzer.

Hukuk dili olarak gelişmiş bir Kürtçemiz yok.

Kürtçe savunma yapabilecek Kürdümüz ve avukatımız yok.


Kürtçe savunmayı, bırakalım bütün yurttaşlarımızı, bütün Kürtlerin anlaması bile mümkün değil.

TARİHİ 50 YIL DURDURMAK

Abdullah Öcalan, Kürtçeyi çağdaş hayatın ihtiyaçlarına cevap veren bir dil haline getirmek için 50 yıl gerekir, o zamana kadar da Türkçeyle işlerimizi görürüz, diyor.

50 yıl Türkçeye öncelik verdikten sonra 51. yılda, hangi kuvvet halkı başka bir önceliğe yöneltebilecek?

ABD ve AB emperyalistlerinin keyfi için, toplumları olmayacak taleplerle kandırmak mümkün mü ve nereye kadar?

Toplumların zihin tutulmaları geçicidir. Tarihsel süreçler böylesi zorlamaları uzun süre taşımaz.

























Hiç yorum yok :

Yorum Gönder