Tabanzade Osman Efendi tarafından kurulan Sarhoş İmamlar Tekkesi’nin, daha doğrusu çay ocağının müdavimleri arasında Emin Gürses, daha sonra Gürses’in avukatlığını yapacak olan Mehmet ve ağabeyi Musa Taşdelen de bulunmaktadır. Bir zamanlar ülkücülerin karargahı olan Beyazıt’taki “Küllük” gibi, çay ocağının da bir “ideolojik” ağırlığı vardır.
‘KURTLAR VADİSİ’Nİ İZLER VE MUHABBET EDERDİK’
14 Nisan 2011 günü, Birinci Ergenekon Davası’nın 184. duruşmasında kürsüye tanık Nejat Uysal çıktı. Danıştay’a saldırı yapıldığı dönemde Üsküdar’da Ülkü Ocaklarında görev yaptığını söyleyen Uysal, Alparslan Arslan ile Marmara Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi öğrencisi olduğu dönemde tanıştıklarını anlattı. Uysal, “Zaman zaman teşkilatımıza ait çay bahçesinde ya da teşkilatımızda bir araya gelir çay içer, Kurtlar Vadisi’ni izler ve muhabbet ederdik” dedi.
Osman Yıldırım ve Alparslan Arslan’ın çay bahçesine birlikte geldiğini söyleyen Uysal, “Alparslan bir gün beni aradı, bir arabaya ihtiyacı olduğunu nasıl temin edebileceğini sordu. Ben de araba alım -satım işiyle uğraşan tanıdık arkadaşım Aykut Metin Şükre’nin telefonun verdim” dedi.
‘AİLELERİNDEN FAZLA BU HOCAYA BAĞLANMIŞLARDI’
Alparslan Arslan’ın ve avukat arkadaşı Süleyman Esen’in bir dönem hoca Salih Kurter’den dini tavsiyeler aldığını söyleyen Uysal sözlerini şöyle sürdürdü: “Teoman bana Alparslan Arslan, Süleyman Esen’le hep birlikte Şeyh Salih’e gittiklerini, muska yapıp kendilerine verdiğini söyledi.
Teoman, muskaların kurşungeçirmez olduğunu söyledi. Teoman daha sonra Şeyh Kurter’e gitmedi ama Alpaslan Arslan devamlı gitti. Salih Kurter’e giden arkadaşlarımız ailelerinden fazla bu hocaya bağlanmışlardı. Alparslan’a sordum, ‘Neden bu hocaya gidiyorsunuz’ diye. Alparslan da bana, ‘Kuran öğreniyoruz, manevi olarak rahatlıyoruz’ demişti” diye konuştu.
‘HOCANIN GAZABINA UĞRAYACAKSIN’
Uysal, ‘Küçük Salih’ olarak tanıdığı kişiyi, Danıştay Saldırısı’ndan sonra Ankara’da ifade verdikten sonra tanıdım. Küçük Salih, hoca Salih Kurter’in vekiliymiş. Üsküdar’da bir camiinin avlusunda Küçük Salih ile konuştuk. ‘Hocanın üzerine niye gittin, Hocanın gazabına uğrayacaksın, sıkıntı yaşayacaksın’ diyerek tehdit etti. Ben bu yaşananları da Emin Gürses hocaya anlattım” dedi.
Danıştay cinayeti ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eylemleri ‘Sarhoş İmamlar Tekkesi’nde planlanıyor.
Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Küçük Salih (Salih Yaşar), Süleyman Esen ve Şeyh Salih Kurter. Cinayette kullanılan silahlar, atılan bombalar... hep Tekke çevresindeki ilişkilerle sağlanıyor.
ERGENEKON’UN İLK GİZLİ TANIĞI
14 Nisan 2011 günü Ergenekon davasında ilk gizli tanık “Aydın-1” dinlendi. Dava dosyasına gelen evraklar arasında bulduğu bir yazışmanın izini süren avukat Vural Ergül, Danıştay davası ile ilgili bir gizli tanığın olduğunu öğrendi. Mahkeme, gizli tanık Aydın’ın ifadesini savunma avukatlarına vermeden savcılığa göndermişti. Savcı Zekeriya Öz tarafından “Aydın-1” olarak kodlanan gizli tanık ifadesi Danıştay saldırısıyla ilgiliydi ve tek sayfadan ibaretti. Özel yetkili savcılıkça alınan ifade, Danıştay davasının Ergenekon davasıyla birleştirilmesinden yaklaşık iki yıl sonra alınmıştı.
Savcı Zekeriya Öz, gizli tanık Aydın’a ait ifadenin Danıştay davası ile ilgisi olmasına rağmen, gizli tanığı o mahkemeye yönlendirmemiş, mahkemenin yetkisine tecavüz etmiş, açıkça suç işlemişti. Avukat Ergül’ün Öz hakkındaki suç duyurusu ise yanıtsız kalmıştı.
CİNAYET EMRİNİ SALİH KURTER VERDİ
Zekeriya Öz tarafından 30 Ekim 2009 tarihinde ifadesi alınan gizli tanık, Alparslan Arslan’ı Üsküdar’da Şemsi Paşa Camisi yanındaki çay bahçesinden tanıdığını, Danıştay saldırısının olduğu gün çay bahçesinde Arslan’ın nasıl yaptığını düşünürken, önceden tanıdıkları avukat Mehmet Taşdelen ve ağabeyi Prof. Dr. Musa Taşdelen’in buraya geldiğini, bu kişilerin Arslan’ın cinayeti Salih Kurter’in talimatıyla yaptığını söylediğini belirtmişti.
Avukat Taşdelen’in, Alparslan Arslan’ın bir süredir Salih hoca adlı bir din adamının yanına çok sık gittiğini söylediklerini ifade eden gizli tanık, “Arslan’ın saldırıyı bu kişinin yönlendirmesiyle yapabileceği” şeklinde yorumlarda bulunulduğunu kaydetti. ‘Aydın-1’,Emin Gürses’in de kendisini arayan gazetecilere, Arslan’ın Salih hoca diye birinden etkilenmiş olabileceğini söylediğini ifade etti.
AYDIN-1’İN SAVCILIK İFADESİ
“Aydın-1”, 30 Ekim 2009 tarihinde verdiği ifadede Üsküdar civarında oturduğunu “Sarhoş imamlar kahvesi” olarak bilinen Üsküdar Belediyesi’nin altında emekli imamlar ve öğretim üyeleri ve aydınların gittiği çay ocağına kendisinin de gittiğini anlatıyor.
“Alparslan Aslan’ı da Şelimpaşa Cay Ocağı denilen ülkücülerin gelip gittiği Selimpaşa Çay Bahçesinden tanırım. Danıştay olayının olduğu gün biz olayın şoku ile çay ocağında Alparslan’ın bu işi nasıl yaptığını düşünürken daha önce tanıdığımız avukat Mehmet Taşdelen ve ağabeyi Prof. Dr. Musa Taşdelen çay ocağına geldi. Alparslan’ın bu cinayeti tarikatçı bir grup olan tarikatçı nurcu olduğu bilinen Boşnak, yatalak ve yaşlı biri olarak bilinen Salih Kurter isimli şahsın talimatı ile yaptığını bu talimat üzerine Alparslan’ın bu olayı gerçekleştirdiğini olay günü söylediler. Salih Kurter’in başörtüsüne yapılan haksızlık, engellemelere karşı öfke duyduğu bunu çevresindeki gençlere de duyurduğunu, anlattığını söylediler. Alparslan’ı 6 aydır oraya gittiğini ve kendisine Şeyh şeklinde hitap edildiğini orada kahvede bulunanlar anlattılar. Emin Gürses de gazeteleri arayarak bu konuyu gazetecilere aktardı. Bu olaydan 15-20 gün sonra da Salih Kurter’in tutuklandığını duyduk. Benim olayla alakalı bilgim, görgüm bundan ibarettir” dedi.
ZAMAN’IN RÖPORTAJCISIYLA AYNI İFADE
“Aydın-1”, Ergenekon davasında yalan söylemeyen tek gizli tanıktır! Fakat “Nurcu,tarikatçı Şeyh Salih Kurter”den söz etmesi Fethullahçıları rahatsız etmiştir, “düzeltilmesi” gerekmektedir!
Zaman gazetesinin 22 Ekim 2010 tarihinde Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Mehmet Sait Doğan ile yaptığı röportajda anlatılan ile gizli tanığın anlattıkları aynıydı! Doğan’ın adı, Ergenekon Davası’nda daha önce de ÇYDD tarafından yapıldığı iddia edilen “irtica” fişlemesiyle gündeme gelmiş, Doğan daha sonra ÇYDD’den şikayetçi olmuştu. Mehmet Sait Doğan’ın profesör, gizli tanığın adının ise “Aydın” olması dikkat çeken bir diğer noktaydı.
Mehmet Sait Doğan, saldırının yapıldığı akşam yaşadıklarını Zaman’a şöyle anlatıyor:
“Danıştay saldırısının olduğu akşam, Üsküdar Belediyesi’nin hemen altındaki bizim kendi aramızda ‘Sarhoş İmamlar Kahvehanesi’ dediğimiz çay ocağındaydım. Orada, fakülteden bölüm başkanım Prof. Dr. Musa Taşdelen ve kardeşi avukat Mehmet Taşdelen vardı.
Emin Gürses’i telefonla arıyorlardı. Gürses kahvehaneye geldiğinde ona ‘Bu Danıştay saldırısını var ya sahte bir şeyh Salih Kurter, başörtüsü zulmünü tel’in maksadıyla yaptırdı’ dediler. Emin, onlara güvenerek basına açıklama yaptı. Basın aracılığıyla ona, yalan söylettiler, kamuoyunu yanılttılar.”
Zaman’da Salih Kurter “sahte şeyh” ilan ediliyor ve Taşdelen kardeşlerin “başörtüsü zulmünü telin maksadıyla” diyerek Gürses’e “yalan söylettikleri” söyleniyordu!