4 Eylül 2016 Pazar

Suriye’de FETÖ Örgütlenmesi




Şüphesiz Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Suriye Türkmenlerini ilk keşfeden ve onlarla farklı hedefler uğruna ilgilenen ilk yapı değildi. Ancak bu yapı bir istihbarat teşkilatı veya klasik Mason tipi gizli oluşumlar misali örgütlenen ve çalışan bir organizasyon. Bugün ortaya çıkan net tabloya ve itiraflara bakıldığında bu tespitimizde haklı olduğumuz aşikâr oldu.

MASON ÖRGÜTLENME

İster terörist kalkışmadan iki gün önce 13 Temmuz’da gerçekleşen ABD Kongresi Temsilciler Meclisi Dış Olaylar Komitesi (Foreign Affairs Committee) görüşmelerinde FETÖ’nün dostları Henri Barkey, Alan Makovsky, Dana Rohrabacher gibi Mason Siyonistlerin sergilediği, “Gülen hareketi, kurucu atalarımızın ideallerini temsil eden Mason örgütlenmesi gibi görünüyor” anlayışı, ister Fetullah Gülen’in Federal mahkemeye sunduğu referans listesinde Henry Kissinger, Daniel Pipes, Graham Fuller isimleri ve diğerleri hangi legal görevleri icra ederse etsin ortak paydaları katıksız Mason ve Siyonist olmalarıdır.

PROVOKATÖRLER SAHNEDE

17 Aralık 2011... Suriye’de planlanan kanlı darbenin henüz 10. ayındayız. MHP Fatih İlçe Başkanlığı, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi ve Haçlı Baharı” adıyla bir panel düzenler. Konuşmacılar MHP Milletvekili, Yeniçağ gazetesi yazarı Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli ve bendeniz. İlçe Başkanı panel esnasında olası bir kışkırtma ihtimaline dikkat çekti. Kendilerinin de yakinen tanıdığı, FETÖ’nün yurt, burs ve koruma sağladığı ‘Suriyeli Türkmenlerin’ salonda ve dışarda olacaklarını, etkinliği baltalamak veya konuşmacılara müdahale etmek için gönderildiklerini söyledi.

İlk konuşmacı Özcan Yeniçeri, Ahmet Bin Davud’un Suriye politikalarını eleştirirken salona dağılmış olan provokatörler Yeniçeri’ ye tehdit ve hakaret dolu sözlerle saldırdılar. Suriye’de Türkmenlerin hak hukuk sahibi olmadıklarını, memur bile yapılmadıklarını, Türkçenin yasak olduğunu, bir Türk milletvekilinin Türkiye Dışişleri Bakanı Bin Davud yerine Esad’ın söylediklerine itibar etmesinin hainlik olduğunu salya sümük bağırarak kalkışmanın ilk sahnesini sergilediler. Ardından benim Suriye Türkmenlerini temsil etme hakkına sahip olmadığımı onların adına konuşamayacağımı iddia ettiler.

İlçe başkanlığın kararlı tavrı ve biz konuşmacıların müdahalesi sonucu hadlerini bildirdik. Yüzlerce katılımcıya Suriye Türkmenleri üzerinde oynanan oyunu ve Türk milletinin duygularını istismar için tedavüle sokulan yalan ve palavraları anlattık. Ülkücü camiaya bizlerin hitap etmesi, Suriye ve bölgemizi anlatması, bu topluluğu “Türk ve Sünni düşmanı” olarak tedavüle sokulan Esad’a karşı kullanmak isteyen F-terör örgütü ve birçok kesimi derin rahatsız etmişti.

SIZMA HAREKATI

FETÖ’nün Suriye’de aleni zuhur ettiği sene 2004. Riyakar, Dini-dar ve her türlü kılığa bürünmek kutsal amacımız için mubahtır telkininde bulunan Münafık F-yapı Suriye’de “Türkçü” oldu. İyi ilişkiler dönemini habis amaçları için kullanan “gazeteci” muhbirlerini “Türkmenler” konusunu deşmek için Suriye’ye sıkça göndermeye başladı. “Suriye’de unutulan Türkler” yazı dizisiyle Türkiye kamuoyuna habis propagandalarını enjekte etti. Suriyeli Türkmen öğrencileri Türkiye’de burs, yurt, iyi eğitim ve daha birçok imkân sunma sözüyle kafesledi. Zamanı geldiğinde bunları özellikle Suriye’ye karşı içte ve dışta kullandı.

Şam’ı sıkça ziyaret eden AKP Milletvekilleri arasında F-yapıya mensup milletvekilleri hotel yerine örgüte ait özel evlerde kalırdı. Örgütün istisnasız Suriye’nin tüm önemli şehirlerinde ama özellikle Şam, Halep ve Lazkiye’de örgüt evleri vardı. Şam’a gelen ilk Türk medyası F-yapının Cihan haber ajansıydı. Örgütün abileri seyahat organizasyonu adı altında irtibat ofisleri açtı. Ablalar, “Türkiye’de başörtülü olduğu için okuyamayan” kız öğrencileri Şam ve Halep üniversitelerine gönderdi. Devletin yurtları yerine özel evler tutuldu.

Öğrencilerin ihtiyaçlarını kolaçan eden ablalar Türkiye-Suriye arasında mekik dokudu. Din eğitimi almak ve Arapça öğrenmek isteyenleri Şam’daki Abu El-Nur Külliyesine yönlendirdi. Suriye’ye bir üniversite veya lisenin kurulması için canhıraş bir mücadeleye girişti ama muvaffak olamadı.

MÜRİTLERİNİ SEFERBER ETTİ

Prof. düzeyindeki elemanlarını Arapça öğrenmeleri ve Suriye’yi yakinen tanımaları için aylarca Şam’da yaşamaları yönünde teşvik etti. Bunlar Samanyolu TV’de Suriye uzmanları olarak istihdam edildi. Stratejik Araştırmalar Merkezi adı altında kurulan yapılarda görevli ve uzman oldular.

Bu şahıslar Dış İşleri Bakanlığı’nda Davutoğlu’na müsteşarlık ve TİKA’da görev yaptılar. Belki de görevlerine halen devam ediyorlar. Türkiye-Suriye arasında esen bahar havasından azami istifade etmek için F-yapı AKP sultasının etkili bakanları ve isimlerini, Büyükelçilikleri, konsoloslukları ama özellikle Türkiye’de devşirdiği Arap kökenli müritlerini etkin kullandı. Bu çevrelerin Suriye’deki akraba ilişkilerinden, ihaleler alma ve ürün satma işinde, faydalanmaya çalıştı.

Mason-Siyonist FETÖ, Suriye’de devşirdiği şebekesini Suriye’ye dayatılan terör savaşında etkin kullandı. MİT, Dışişleri Bakanlığı, polis, gümrükler, valilikler ve TSK içindeki müritlerini Suriye’nin devre dışı bırakılması ve bölünmesi için muvazzaf etti. Pilotlarına, “Türkmen” tugaylarına ve bir sürü isimle zuhur eden dini-dar ve bölücü örgütlerine Türkiye-Rusya ve Türkiye-Suriye ilişkilerinin tahrip edilmesi için görev verdi.

ERDOĞAN’I DEVRE DIŞI BIRAKMAK

En nihayet Erdoğan ile girdikleri kavgada iç-dış ama özellikle Suriye faturasının tümünü ona kestiler. Suriye’ye gönderilen silahların deşifre edilmesi, , “Dört adam gönderir sekiz füze attırırım” gizli konuşmalarının yayınlanması, IŞİD ile petrol ticareti ve daha nice konu ile esas gaye eski yoldaşlarına efelenen Erdoğan’ın terbiye edilmesiydi.

Mecburiyetlerden mütevellit Suriye’nin kuzeyine inşa edilmek istenen ikinci İsrail projesine karşı söylem ve eylem geliştiren Erdoğan’ın siyaseten devre dışı bırakılması hedeflendi. ABD ve uluslararası Mason-Siyonist yapının taşeronu FETÖ’nün devlete tamamen sahip olması ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile Büyük İsrail Projesi (BİP)’in tahakkuk etmesi için mutlak iktidar olması istendi. Şüphesiz Erdoğan’ın sorumluluklarını aklamaz.

Ama ve lakin Erdoğan’ın, Yıldırım’ın ve AKP’de birçok kesimin, medyasının FETÖ ve arkasındaki esas kuvvete karşı mücadelesi önemli, gerekli ve hayırlıdır. Laik, Cumhuriyet değerlerini muhafaza eden, tek bayrak, tek devlet, tek millet ve tek vatan söylemini telaffuz eden Erdoğan sultasının bunu başta Suriye ve komşuları için istemesi ve buna uygun konumlanması elzemdir. Başta içindeki F-tipi unsurlardan arınmış CHP, Vatan partisi ve yurtsever muhalefetin bu süreçte duyarlı, uyanık ve yapıcı etkin muhalefet ortaya koymaları hayatidir. 


Mehmet Yuva / Bassam Abu Abdullah
Aydınlık / 31.07.2016