Doğu Perinçek, 2005
yılında İsviçre’de topluma açık bir takım etkinliklerde 1915 olaylarının
soykırım olarak nitelendirilemeyeceğini, “Ermeni soykırım” söyleminin
“emperyalist bir yalan” olduğunu ifade etmiştir. Bunun üzerine İsviçre’deki
Ermeni dernekleri kendisine ırkçılık yaptığı gerekçesiyle dava açmış ve kendisi
İsviçre mahkemeleri tarafından bu konuda suçlu bulunmuştur. Bunun üzerine
Perinçek AİHS çerçevesinde haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e
başvurmuştur. 17 Aralık 2013 kararıyla AİHM İkinci Dairesi, Perinçek lehine
karar vermiştir. İkinci Dairenin kararı sonrasında İsviçre, davanın Büyük
Dairede tekrar görülmesi talebini ortaya koymuş, bu talep Büyük Daire
tarafından kabul edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) en üst
düzey dairesi olan Büyük Dairesi, 15 Ekim 2015 tarihinde Mahkemede görülen
Perinçek-İsviçre davası ilgili nihai kararını vermiştir. Oy çokluğu (7’e karşı
10 oy) ile Büyük Daire, İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS)
ifade özgürlüğü ile ilgili olan 10. Maddesini ihlal ettiğine, dolayısıyla Doğu
Perinçek’in ifade özgürlüğünü haksız bir şekilde kısıtladığına karar vermiştir. Büyük
Dairenin 15 Ekim 2015 tarihli kararı nihai niteliktedir.
AİHM
KARARLARININ SAPTADIĞI HUKUKÎ GERÇEKLER
AİHM 2. Dairesi ve AİHM Büyük Dairesi,
uluslararası hukuk açısından şu tarihsel saptamaların altına mührünü vurmuştur:
1. Soykırım kavramı, hukuki bir
kavramdır, günlük dilimizdeki kırım, katliam, karşılıklı kırım gibi
kavramlardan farklıdır. Sıradan insanlar ve kurumlar, bir eylemin kırım veya
katliam veya karşılıklı kırım olduğu konusunda fikir yürütebilir. Ancak
“soykırım” olduğuna hükmedemezler.
2. Soykırım suçunun varlığına, yetkili
mahkeme karar verir. Soykırım hükmünde bulunmaya bırakalım parlamentoları,
herhangi bir mahkeme bile yetkili değildir. BM 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne
göre, ancak suçun işlendiği ülkenin mahkemesi veya yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi,
soykırım suçunun işlendiğine hükmedebilir.
3. Soykırım suçunu, hükümetler veya
kurumlar veya milletler, başka deyişle tüzel kişiler ve topluluklar işlemez.
Soykırım suçunu, tıpkı adam öldürme, yankesicilik veya hırsızlık suçlarında
olduğu gibi bireyler işler. Suça katılmak da bireysel bir eylemdir. Bu nedenle
Osmanlı Devleti veya Türkiye Devleti veya hükümetleri veya Orduları gibi tüzel
kişilerin ve kurumların “soykırım suçu işlediği” gibi iddialar, Ceza Hukukunun
temel ilkeleriyle bağdaşmaz.
4. 1915 olaylarında soykırım
işlendiğine dair yetkili mahkeme kararı yok. Ceza Hukuku, bireylerin suç
oluşturan eylemleriyle ilgilenir. 1915 yılında işlenen eylemlerin soykırım
suçunu oluşturduğuna ilişkin bugüne kadar alınmış bir yetkili mahkeme kararı yoktur.
O nedenle “Ermeni soykırımı” iddiaları, bütünüyle hukuk dışıdır. Soykırımın bir
suç tanımı olduğu saptandığı an, 1915 olaylarında böyle bir suç işlenmediği de
saptanmış olur. Çünkü yetkili Türk mahkemesinin veya yetkili Uluslararası Ceza
Mahkemesi’nin bu yönde bir kararı bulunmuyor.
5. Herhangi bir parlamento, hükümet,
belediye, üniversite, akademik kurum, dernek, toplantı vb, 1915 olaylarında
“soykırım yapıldı” yargısında bulunmaya yetkili değildir. Bu tür kararlar,
uluslararası hukuka aykırıdır. Hepsi siyasal amaçlı kararlardır.
6. 1915 olayları “Holocaust” diye
anılan Yahudi soykırımından farklıdır, aynı sınıflamaya konamaz. Bilindiği gibi
Yahudi Soykırımı, yetkili mahkeme kararıyla hükme bağlanmış tek soykırım
suçudur. Oysa 1915 olayları hakkında bir yargı kararı bulunmuyor.
7. 1948 yılı öncesindeki eylemlerle
ilgili olarak soykırım suçu işlendiği hükmü verilemez. Çünkü soykırım suçu,
1948 yılında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’yle kabul edildi. 1948 yılı
öncesinde “soykırım” diye bir suç tanımı yoktu. Kanunsuz suç olmaz ilkesi,
çağdaş Ceza Hukukunun temelidir. Hiç kimse 1948 öncesi eylemleri nedeniyle
soykırım suçundan mahkûm edilemez.
8. Doğu Perinçek, Ermenilere karşı bir
aşağılama ve nefret söyleminde bulunmuyor. AİHM kararlarına göre, Doğu
Perinçek, Ermeni soykırımı yalanını emperyalistlerin uydurduğunu söylüyor,
Ermenileri değil, emperyalistleri hedef alıyor. Ayrıca Perinçek’in kimliği ve
kişiliği de nefret ve aşağılama eylemine uygun değildir.
9. Bir tarih konusu olarak 1915
olaylarının tartışılması özgürlüğü güvence altındadır. Ancak mahkemelerin
yetkisini gasp etme özgürlüğü yoktur. Tarihçilerin ve herkesin 1915 olayları
konusunda istediği görüşü açıklama özgürlüğü vardır. Ancak 1915 olaylarının
soykırım olup olmadığı konusunda, kendisini yetkili mahkeme konumuna oturtup
hüküm verme yetkisi yoktur. O nedenle tartışma ve düşünceyi açıklama özgürlüğü,
1915 olaylarında ne oldu, nasıl ve niçin oldu konusundadır. Bununla birlikte
hiç kimse mahkemenin yerine geçip “1915’te falanca kimse soykırım suçunu
işledi” diye hüküm kurma özgürlüğüne sahip değildir. Mahkemelerin yetkisini
gasp etme özgürlüğü yoktur. Parlamentolar, hükümetler, üniversiteler vb, 1915
olayları konusunda “soykırım” hükmü veremezler. Hukuka göre, böyle bir özgürlük
yok!
İsviçre Federal Mahkemesi, 25 Ağustos
2016 günü, Doğu Perinçek’in AİHM Kararlarına dayanarak yaptığı başvuruyu kabul
etti ve Lozan Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği 7 Mart 2007 günlü mahkumiyet
kararını, Vaud Kantonu İstinaf Mahkemesi’nin 13 Haziran 2007 günlü onama
kararını ve en yüksek temyiz mercii olarak 12 Aralık 2007 tarihinde kendi
aldığı onama kararlarını kaldırdı.
AİHM’nin 17 Aralık 2013 ve 15 Ekim 2015
tarihlerinde verdiği kararlar, Avrupa üniversitelerinde, uluslararası
ilişkiler, düşünce özgürlüğü, insan hakları ve Avrupa Hukuku konulu derslerde
örnek kararlar olarak inceleniyor. Avrupa’nın başka ülkelerinde de üniversiteler
konuyu gündemlerine aldılar. Hukuk fakültelerinin dergilerinde çok sayıda
inceleme yayımlandı.
Öğrenilebildiği kadarıyla Almanya’da
2016 yılında Perinçek-İsviçre davasını öğrenim konuları arasına alan
üniversiteler şunlar: Dresden
Üniversitesi, Frankfurt Viadrina
Avrupa Üniversitesi, Bonn
Üniversitesi ve Augsburg
üniversitesi.
Dresden
Teknik Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Thilo Rensmann’ın Uluslararası İlişkiler
Bölümü öğrencilerine verdiği yüksek lisans dersinin 2016 yılı yaz döneminde
Perinçek-İsviçre Davası işlendi. 6, 7 ve 8 Temmuz 2016 günlerinde blok seminer
olarak okutulan dersin ana konusu “Devletler ve Avrupa Hukukunda Güncel
Gelişmeler” idi. Perinçek-İsviçre Davası önemli güncel gelişme olarak masaya
yatırıldı.
Frankfurt
Viadrina Avrupa Üniversitesi’nde, Avrupa Medya Hukuku alanında
2015/2016 kış döneminde okutulan dersi Dr. Matthias Traimer verdi.
Dersin iletişim özgürlükleri konulu oturumunda, ırkçılık ve fikir özgürlüğü
konusunda örnek karar olarak, AİHM’nin Perinçek-İsviçre Davası işlendi. Dr. Mathiass,
Perinçek’in ısrarla vurguladığı üzere, AİHM Büyük Dairesi’nin Ermeni
iddialarını Yahudi Soykırımı’ndan ayırmasına dikkat çekti.
Augsburg
Üniversitesi 2016/2017 kış döneminde blok seminer olarak okutulan dersin ana konusu
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. “AİHM’in güncel ve tartışmalı kararları”
konulu bölümünde işlenen dersi Prof. Dr. Monika Polzin veriyor.
Dersin gündeminde Perinçek-İsviçre Davası bulunuyor.
Bonn
Üniversitesi’nde Devletler Hukuku Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Stefan Talmon’un vereceği
blok ders, 28 ve 29 Ekim 2016 tarihlerinde işlendi. Prof. Dr. Talmon, AİHM'deki
Perinçek-İsviçre Davası'nda Türkiye Cumhuriyeti devletinin müdahil avukatlığını
üstlenmişti. Dersin ana konusu “Söylenen Sözün Gücü – Düşünce Özgürlüğü ve
Sınırları” başlığıyla dile getirildi. Prof. Dr. Talmon, Perinçek’in “Ermeni Soykırımı
yalandır” sözünü, düşünce özgürlüğünü hayata geçiren “güçlü söz” olarak
niteliyor.
Soykırım inkârcılığı alanındaki
çalışmalarıyla tanınan Paris-Ouest
Üniversitesi'nden hukukçu Hervieu’ye göre, “uzun ve kapsamlı müzakereler
sonucunda alınan Büyük Daire Kararı önemli bir otorite olma vasfını uzun süre
koruyacaktır.”
Reims
Champagne-Ardenne Üniversitesi Kamu Hukuku profesörü Hochmann’a
göre, “karar şüphesiz ünlü bir karar olarak kalacaktır.”
Kopenhag
Üniversitesi'nde Avrupa Medya Hukuku dersleri veren ve Gent Üniversitesi’nde Hukuk Profesörü olan Voorhoof, demokrasinin, resmi
makamlar veya halkın bir kısmı tarafından paylaşılan görüşlerden farklı
görüşlerin dile getirilebilmesini güvence altına alması gerektiği konusunda
güçlü bir mesaj verdiğini vurgulamıştır. Prof. Dr. Voorhof, AİHM Perinçek Kararının Avrupa
Konseyi’nin düzenlediği ifade özgürlüğünün demokrasinin ön şartı olup
olmadığını sorgulayan konferansından tam bir gün sonra alındığına dikkat
çekmiştir.
Milano-Bicocca
Üniversitesi Anayasa Hukuku Doçenti Vigevani de, AİHM kararı uyarınca, soykırım suçu
konusunda “Yahudi Soykırımı’nın tek olduğuna dikkat çekmektedir. Bu nedenle
Yahudi halkının soykırıma uğraması ile Avrupa kıtasında bir ulusalüstü insan
hakları sisteminin kurulması arasındaki bağın bilincine kavuşulduğunu
belirtmektedir.”
Liberté
pour l’Histoire (Tarih için Özgürlük) Derneğinin
Başkanı Nora,
tarihin geçmişe dönük olarak “ahlâkileştirilmesi” tehlikesinden endişe duyan ve
özgürlüğe önem veren bir devlette hiçbir makamın tarihsel gerçeği tanımlama
yetkisinin bulunmadığını vurgulamıştır. Nora, siyasal kurumlardan, bellek yasaları
çıkartarak geçmiş hakkında devlet gerçekleri ihdas etmemelerini istemiştir ve
dernek adına yayımladığı 5 Kasım 2015 tarihli bildiride, Perinçek kararından
memnuniyet duyulduğunu açıklamıştır.
Prof. Regina Kiener, Zürich
Üniversitesi’nde verdiği Kamu Hukuku dersi kitabının 14-19. sayfaları
arasındaki bölümü Perinçek-İsviçre Davasına ayırmış bulunuyor. Kamu Hukuku
kitabının ilgili bölümünde Doğu Perinçek’in Lozan Mahkemesi kapısındaki Türk
bayraklı renkli fotoğrafı da yer alıyor. Prof. Kiener, AİHM Kararından sonra İsviçre Ceza
Yasasındaki ilgili hükmün geleceğini tartışmaya açıyor.
Kaynak:
Teori, sayı: 327, yıl: Nisan 2017