7 Eylül 2017 Perşembe

BERLİN “SOYKIRIM ÇALIŞTAYI” VESİLESİYLE AİHM “PERİNÇEK-İSVİÇRE DAVASI” KARARLARINI TEKRAR HATIRLATALIM!

Doğu Perinçek, 2005 yılında İsviçre’de topluma açık bir takım etkinliklerde 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirilemeyeceğini, “Ermeni soykırım” söyleminin “emperyalist bir yalan” olduğunu ifade etmiştir. Bunun üzerine İsviçre’deki Ermeni dernekleri kendisine ırkçılık yaptığı gerekçesiyle dava açmış ve kendisi İsviçre mahkemeleri tarafından bu konuda suçlu bulunmuştur. Bunun üzerine Perinçek AİHS çerçevesinde haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e başvurmuştur. 17 Aralık 2013 kararıyla AİHM İkinci Dairesi, Perinçek lehine karar vermiştir. İkinci Dairenin kararı sonrasında İsviçre, davanın Büyük Dairede tekrar görülmesi talebini ortaya koymuş, bu talep Büyük Daire tarafından kabul edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) en üst düzey dairesi olan Büyük Dairesi, 15 Ekim 2015 tarihinde Mahkemede görülen Perinçek-İsviçre davası ilgili nihai kararını vermiştir. Oy çokluğu (7’e karşı 10 oy) ile Büyük Daire, İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) ifade özgürlüğü ile ilgili olan 10. Maddesini ihlal ettiğine, dolayısıyla Doğu Perinçek’in ifade özgürlüğünü haksız bir şekilde kısıtladığına karar vermiştir. Büyük Dairenin 15 Ekim 2015 tarihli kararı nihai niteliktedir.

AİHM KARARLARININ SAPTADIĞI HUKUKÎ GERÇEKLER

AİHM 2. Dairesi ve AİHM Büyük Dairesi, uluslararası hukuk açısından şu tarihsel saptamaların altına mührünü vurmuştur:

1. Soykırım kavramı, hukuki bir kavramdır, günlük dilimizdeki kırım, katliam, karşılıklı kırım gibi kavramlardan farklıdır. Sıradan insanlar ve kurumlar, bir eylemin kırım veya katliam veya karşılıklı kırım olduğu konusunda fikir yürütebilir. Ancak “soykırım” olduğuna hükmedemezler.

2. Soykırım suçunun varlığına, yetkili mahkeme karar verir. Soykırım hükmünde bulunmaya bırakalım parlamentoları, herhangi bir mahkeme bile yetkili değildir. BM 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre, ancak suçun işlendiği ülkenin mahkemesi veya yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi, soykırım suçunun işlendiğine hükmedebilir.

3. Soykırım suçunu, hükümetler veya kurumlar veya milletler, başka deyişle tüzel kişiler ve topluluklar işlemez. Soykırım suçunu, tıpkı adam öldürme, yankesicilik veya hırsızlık suçlarında olduğu gibi bireyler işler. Suça katılmak da bireysel bir eylemdir. Bu nedenle Osmanlı Devleti veya Türkiye Devleti veya hükümetleri veya Orduları gibi tüzel kişilerin ve kurumların “soykırım suçu işlediği” gibi iddialar, Ceza Hukukunun temel ilkeleriyle bağdaşmaz.

4. 1915 olaylarında soykırım işlendiğine dair yetkili mahkeme kararı yok. Ceza Hukuku, bireylerin suç oluşturan eylemleriyle ilgilenir. 1915 yılında işlenen eylemlerin soykırım suçunu oluşturduğuna ilişkin bugüne kadar alınmış bir yetkili mahkeme kararı yoktur. O nedenle “Ermeni soykırımı” iddiaları, bütünüyle hukuk dışıdır. Soykırımın bir suç tanımı olduğu saptandığı an, 1915 olaylarında böyle bir suç işlenmediği de saptanmış olur. Çünkü yetkili Türk mahkemesinin veya yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bu yönde bir kararı bulunmuyor.

5. Herhangi bir parlamento, hükümet, belediye, üniversite, akademik kurum, dernek, toplantı vb, 1915 olaylarında “soykırım yapıldı” yargısında bulunmaya yetkili değildir. Bu tür kararlar, uluslararası hukuka aykırıdır. Hepsi siyasal amaçlı kararlardır.

6. 1915 olayları “Holocaust” diye anılan Yahudi soykırımından farklıdır, aynı sınıflamaya konamaz. Bilindiği gibi Yahudi Soykırımı, yetkili mahkeme kararıyla hükme bağlanmış tek soykırım suçudur. Oysa 1915 olayları hakkında bir yargı kararı bulunmuyor.

7. 1948 yılı öncesindeki eylemlerle ilgili olarak soykırım suçu işlendiği hükmü verilemez. Çünkü soykırım suçu, 1948 yılında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’yle kabul edildi. 1948 yılı öncesinde “soykırım” diye bir suç tanımı yoktu. Kanunsuz suç olmaz ilkesi, çağdaş Ceza Hukukunun temelidir. Hiç kimse 1948 öncesi eylemleri nedeniyle soykırım suçundan mahkûm edilemez.

8. Doğu Perinçek, Ermenilere karşı bir aşağılama ve nefret söyleminde bulunmuyor. AİHM kararlarına göre, Doğu Perinçek, Ermeni soykırımı yalanını emperyalistlerin uydurduğunu söylüyor, Ermenileri değil, emperyalistleri hedef alıyor. Ayrıca Perinçek’in kimliği ve kişiliği de nefret ve aşağılama eylemine uygun değildir.

9. Bir tarih konusu olarak 1915 olaylarının tartışılması özgürlüğü güvence altındadır. Ancak mahkemelerin yetkisini gasp etme özgürlüğü yoktur. Tarihçilerin ve herkesin 1915 olayları konusunda istediği görüşü açıklama özgürlüğü vardır. Ancak 1915 olaylarının soykırım olup olmadığı konusunda, kendisini yetkili mahkeme konumuna oturtup hüküm verme yetkisi yoktur. O nedenle tartışma ve düşünceyi açıklama özgürlüğü, 1915 olaylarında ne oldu, nasıl ve niçin oldu konusundadır. Bununla birlikte hiç kimse mahkemenin yerine geçip “1915’te falanca kimse soykırım suçunu işledi” diye hüküm kurma özgürlüğüne sahip değildir. Mahkemelerin yetkisini gasp etme özgürlüğü yoktur. Parlamentolar, hükümetler, üniversiteler vb, 1915 olayları konusunda “soykırım” hükmü veremezler. Hukuka göre, böyle bir özgürlük yok!

İsviçre Federal Mahkemesi, 25 Ağustos 2016 günü, Doğu Perinçek’in AİHM Kararlarına dayanarak yaptığı başvuruyu kabul etti ve Lozan Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği 7 Mart 2007 günlü mahkumiyet kararını, Vaud Kantonu İstinaf Mahkemesi’nin 13 Haziran 2007 günlü onama kararını ve en yüksek temyiz mercii olarak 12 Aralık 2007 tarihinde kendi aldığı onama kararlarını kaldırdı.

AİHM’nin 17 Aralık 2013 ve 15 Ekim 2015 tarihlerinde verdiği kararlar, Avrupa üniversitelerinde, uluslararası ilişkiler, düşünce özgürlüğü, insan hakları ve Avrupa Hukuku konulu derslerde örnek kararlar olarak inceleniyor. Avrupa’nın başka ülkelerinde de üniversiteler konuyu gündemlerine aldılar. Hukuk fakültelerinin dergilerinde çok sayıda inceleme yayımlandı.

Öğrenilebildiği kadarıyla Almanya’da 2016 yılında Perinçek-İsviçre davasını öğrenim konuları arasına alan üniversiteler şunlar: Dresden Üniversitesi, Frankfurt Viadrina Avrupa Üniversitesi, Bonn Üniversitesi ve Augsburg üniversitesi.

Dresden Teknik Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Thilo Rensmann’ın Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencilerine verdiği yüksek lisans dersinin 2016 yılı yaz döneminde Perinçek-İsviçre Davası işlendi. 6, 7 ve 8 Temmuz 2016 günlerinde blok seminer olarak okutulan dersin ana konusu “Devletler ve Avrupa Hukukunda Güncel Gelişmeler” idi. Perinçek-İsviçre Davası önemli güncel gelişme olarak masaya yatırıldı.

Frankfurt Viadrina Avrupa Üniversitesi’nde, Avrupa Medya Hukuku alanında 2015/2016 kış döneminde okutulan dersi Dr. Matthias Traimer verdi. Dersin iletişim özgürlükleri konulu oturumunda, ırkçılık ve fikir özgürlüğü konusunda örnek karar olarak, AİHM’nin Perinçek-İsviçre Davası işlendi. Dr. Mathiass, Perinçek’in ısrarla vurguladığı üzere, AİHM Büyük Dairesi’nin Ermeni iddialarını Yahudi Soykırımı’ndan ayırmasına dikkat çekti.
Augsburg Üniversitesi 2016/2017 kış döneminde blok seminer olarak okutulan dersin ana konusu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. “AİHM’in güncel ve tartışmalı kararları” konulu bölümünde işlenen dersi Prof. Dr. Monika Polzin veriyor. Dersin gündeminde Perinçek-İsviçre Davası bulunuyor.

Bonn Üniversitesi’nde Devletler Hukuku Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Stefan Talmon’un vereceği blok ders, 28 ve 29 Ekim 2016 tarihlerinde işlendi. Prof. Dr. Talmon, AİHM'deki Perinçek-İsviçre Davası'nda Türkiye Cumhuriyeti devletinin müdahil avukatlığını üstlenmişti. Dersin ana konusu “Söylenen Sözün Gücü – Düşünce Özgürlüğü ve Sınırları” başlığıyla dile getirildi. Prof. Dr. Talmon, Perinçek’in “Ermeni Soykırımı yalandır” sözünü, düşünce özgürlüğünü hayata geçiren “güçlü söz” olarak niteliyor.

Soykırım inkârcılığı alanındaki çalışmalarıyla tanınan Paris-Ouest Üniversitesi'nden hukukçu Hervieu’ye göre, “uzun ve kapsamlı müzakereler sonucunda alınan Büyük Daire Kararı önemli bir otorite olma vasfını uzun süre koruyacaktır.”

Reims Champagne-Ardenne Üniversitesi Kamu Hukuku profesörü Hochmann’a göre, “karar şüphesiz ünlü bir karar olarak kalacaktır.”

Kopenhag Üniversitesi'nde Avrupa Medya Hukuku dersleri veren ve Gent Üniversitesi’nde Hukuk Profesörü olan Voorhoof, demokrasinin, resmi makamlar veya halkın bir kısmı tarafından paylaşılan görüşlerden farklı görüşlerin dile getirilebilmesini güvence altına alması gerektiği konusunda güçlü bir mesaj verdiğini vurgulamıştır. Prof. Dr. Voorhof, AİHM Perinçek Kararının Avrupa Konseyi’nin düzenlediği ifade özgürlüğünün demokrasinin ön şartı olup olmadığını sorgulayan konferansından tam bir gün sonra alındığına dikkat çekmiştir.

Milano-Bicocca Üniversitesi Anayasa Hukuku Doçenti Vigevani de, AİHM kararı uyarınca, soykırım suçu konusunda “Yahudi Soykırımı’nın tek olduğuna dikkat çekmektedir. Bu nedenle Yahudi halkının soykırıma uğraması ile Avrupa kıtasında bir ulusalüstü insan hakları sisteminin kurulması arasındaki bağın bilincine kavuşulduğunu belirtmektedir.”

Liberté pour l’Histoire (Tarih için Özgürlük) Derneğinin Başkanı Nora, tarihin geçmişe dönük olarak “ahlâkileştirilmesi” tehlikesinden endişe duyan ve özgürlüğe önem veren bir devlette hiçbir makamın tarihsel gerçeği tanımlama yetkisinin bulunmadığını vurgulamıştır. Nora, siyasal kurumlardan, bellek yasaları çıkartarak geçmiş hakkında devlet gerçekleri ihdas etmemelerini istemiştir ve dernek adına yayımladığı 5 Kasım 2015 tarihli bildiride, Perinçek kararından memnuniyet duyulduğunu açıklamıştır.

Prof. Regina Kiener, Zürich Üniversitesi’nde verdiği Kamu Hukuku dersi kitabının 14-19. sayfaları arasındaki bölümü Perinçek-İsviçre Davasına ayırmış bulunuyor. Kamu Hukuku kitabının ilgili bölümünde Doğu Perinçek’in Lozan Mahkemesi kapısındaki Türk bayraklı renkli fotoğrafı da yer alıyor. Prof. Kiener, AİHM Kararından sonra İsviçre Ceza Yasasındaki ilgili hükmün geleceğini tartışmaya açıyor.


Kaynak: Teori, sayı: 327, yıl: Nisan 2017