20 Eylül 2017 Çarşamba

Mafyalaşan PKK’nın Mali Kaynakları 1



PKK’nın mali kaynakları her dönem tartışılmıştır. Bu kadar silahı ve kaynağı belirsiz geliri nereden alıyor? Sadece taraftarlarına propaganda ederek toplayacağı paranın sınırlı olduğunu bütün gözlemciler tespit etmektedir. Örgütün 1990’ların başından itibaren mali kaynaklarının gözle görülür şekilde çoğalması, başta Almanya olmak üzere AB’nin büyük devletlerinde araştırma konusu olmuştur.

1980’li yılların ortalarına kadar Almanya, Fransa, Benelüks ülkeleri ve İngiltere’de “ülkücü mafya” hâkimdi. Kara para aklamadan, uyuşturucu pazarlamasına kadar tüm karanlık ilişkilerde ülkücü mafyanın rolü tartışılmazdı.

Türkiye’de 1990’lı yılların başından itibaren PKK’nın eylemlerini yoğunlaştırmasıyla beraber mali kaynakları da çeşitlendi. Her geçen gün bölücü örgütün uluslararası alanda destekçilerinin artmasına paralel olarak ilişkileri de renkleniyordu. PKK, Suriye’de palazlaştığı dönem içinde, gözünü ilk önce Gürcistan ve özellikle de Ermenistan’a, Ermenistan’da ki Kürtlere dikmişti.

Türkiye ile sorun yaşayan ve düşmanlık yapan Ermenistan’da PKK kolayca ilişkiler geliştirdi ve oraya kadrolarını yollayarak Kürtler içinde taraftar da toplamaya yöneldi. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ve daha sonra kaçak yollarla Ermenistan’a göçen Kürtler arasında örgütlenmenin kolay olacağını tespit eden PKK, Ezidileri de etkileyerek alanını genişletti.

PKK, mali kaynaklarını zenginleştirmede Kafkasya ve Batı Avrupa bağlantılı olarak ilişkilerin paralel geliştirilmesini örgütledi. Kafkasya- Avrupa ve Ortadoğu- Avrupa arasında ki uyuşturucu trafiğini sağlayarak işleri yoluna koydu.

Ülkemizde güvenlik güçlerimiz, Güneydoğu Anadolu Bölgemizin kent ve kırsalında sürdürdükleri operasyonlarda aşırı miktarda uyuşturucu bulmaları, PKK’nın mali kaynaklarından birinin ne olduğunu gösteriyor.

MAFYALAŞMA SÜRECİ

Silah, uluslararası ilişki ve para bir örgütün neye hizmet ettiğinin de göstergeleridir. “Parayı veren düdüğü çalar” özdeyişi sanki tam da bunun için söylenmiş! Eğer siz, mali kaynaklarınızı CİA/MOSSAD ve diğer emperyalist ülkelerin istihbarat örgütlerinin desteğine bırakırsanız onların düdüğünü çalarsınız. Şimdi PKK açısından olan tam da budur…

PKK, 2000’li yılların başında daha etkili silahlar ve o silahları elde etmede kullanacağı parayı bulmak için Ermenistan ve Gürcistan’da çalışmalar sürdürdü. Çalkantılı ve sıkıntılı olan bu ülkelerin durumundan da yararlanan PKK, Gürcistan’da ki Ezidi kökenli Aslan Usoyan ve çevresiyle ilişkiye geçti. Bu da Türkiye dışında ki Karadeniz mafyası ile irtibata geçtiğinin göstergesiydi.

Silah kaçakçılığı, uyuşturucu trafiğini kontrol eden Karadeniz mafyasıyla (Güney Kafkasya) girişilen bu işbirliğinde CİA/MOSSAD görmezden gelinemez. Karadeniz mafyası ile kastımız ülkemizin Karadeniz Bölgesi değildir. Gürcistan, Ermenistan, o dönem Çeçenistan vb yerleri kastediyoruz. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından oluşan boşluğu değerlendiren PKK silah, uyuşturucu, insan kaçakçılığının organizasyonuna doğrudan katılarak bu alana egemen oldu. Ülkemizin Güneydoğu’su ile Güney Kafkasya arasında ki bağlantıyı da kurduktan sonra PKK uluslar arası ilişkilere tüm gücüyle yöneldi. Avrupa’da örgütlü gücü olan PKK bunu da sonuna kadar değerlendirmesini bildi.

ASLAN USOYAK'IN ROLÜ

Aslan Usoyan PKK’nın uyuşturucu ve silah tedarikinde pek çok uluslararası ilişkileri kurmada belirleyici rolü olan karanlık kişiliğiyle ünlü mafya babasıdır. Usoyan bölgede ki her türlü kaçakçılık işlerini tecrübeleriyle en iyi bilen ve yol gösteren birisiydi. Bu ilişkinin kurulmasından sonra PKK geçmiş dönemlerle kıyaslanmayacak olanaklara kavuştu. 2004’ten 2013 yılında öldürülene kadar Usoyan PKK’nın destekçisi olmuş ve silah tedarikinde belirleyici rol oynamıştır. PKK, Boris Yeltsin döneminde Rus, Ermeni, Gürcü mafyasıyla kendi temsilcileri aracılığıyla ilişki kurmuş ve yıllar içinde tecrübe kazanarak bu işlerin doğrudan koordinatörü olmuştur.

Ermenistan’da yaşayan Kürtlerden yararlanmaya çalışan örgüt, özellikle de Ezidilerin karanlık güçleriyle ilişkiye geçmiş ve o yolla değişik ilişkileri devreye sokmuştur. Silah ve mühimmatının sürekliliğinin sağlanmasında bu ilişki belirleyicidir.

Aslan Usoyan vasıtasıyla yürütülen karanlık ilişkiler PKK’ya mali kaynaklar bakımından rahatlama sağlamış ve Abdullah Öcalan’ın Doğu Perinçek’e söylediği “Bulsunlar parayı, kursunlar ilişkiyi ve silahı” sözleri bu bağlamda anlam kazanıyor. Apo, doğru söylemiştir ve hem parayı, hem silahı ve hem de ilişkileri kurmada olağanüstü başarılı olduğu görülüyor.

LÜBNAN'IN AÇTIĞI ALAN

Lübnan, 1980’li yıllarda dünyanın değişik ülkelerinden gelen terör örgütlerine kucak açmış ve serbestçe faaliyet sürdürmelerine göz yummuştur. Bu örgütlerden biri de PKK.

Lübnan’ın başkenti Beyrut PKK ve sahte sol örgütler açısından özel yere sahip. Bölücü örgüt 1981 yılında ASALA terör örgütüyle burada tanışmış ve ortak hareket etme kararı almışlardır. Yine sahte sol örgütlerden bazılarının, 1981 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te ASALA örgütüyle birlikte çalışma ve Türkiye’ye karşı ortak mücadele kararı aldıklarını biliyoruz. Zamanı geldiğinde bunları da ayrıntısıyla inceleyeceğiz.

PKK’nın uyuşturucu trafiğini organize etmede Lübnan önemli bir yere sahip. Güney Kıbrıs üzerinden Avrupa’ya uyuşturucunun buradan taşındığı bilinmektedir.

PKK’NIN KARAPARA AKLAMASI

PKK, Avrupa’da karaparayı aklamak için farklı yöntemler kullanmıştır. Özellikle de ilticacıları bu noktada sonuna kadar değerlendirmiştir. Alman basınına ve kriminal raporlarına da yansıyan karapara aklama yöntemlerinin üzerine gidildiğinde ilginç tabloyla karşılaşılmıştır.

PKK, uyuşturucudan ve farklı karanlık işlerden elde ettiği karaparayı aklamak için, 1990’lı yılların başında Batı Avrupa’nın belli başlı ülkelerinde yoğun emlak alımına yöneldi. Basına, sosyal medyaya da yansıyan bu görüntülerde, çalışmayan ilticacıların yüksek fiyatlı evleri satın aldıkları, lüks arabalara bindikleri ve lüks yaşadıkları tespit edilmiştir. Emlak alımlarına yönelen bazı PKK fonksiyonerleri hakkında davalar açılmış ve paranın kaynağı araştırılmıştır. Karaparayı emlak yoluyla temize çıkarma yöntemi hala sürmekte.

Avrupa’da değişik federasyonlara bağlı PKK dernekleri uyuşturucu dağıtımının yanı sıra, emlak alımlarını da planlamış ve uygulamışlardır. Gözaltına alınan ve sorgulanan PKK’lılar derneklerin rolleri hakkında polise gereken bilgileri fazlasıyla sunmuşlardır. Karapara trafiğinde mülteci Kürtlerin kullanıldığı, Kürt çocuk ve gençlerinin sokaklarda uyuşturucu sattıklarını ve bunu PKK’nın zorunlu hale getirdiğini Alman ve diğer ülkelerin güvenlik kuvvetleri açığa çıkarmıştır.

PKK, uyuşturucu ve değişik karanlık işlerden elde ettiği parayla işyerleri kurmuştur. Döner büfelerinin ezici çoğunluğunun Kürt kökenli mültecilerden oluşması tesadüfle açıklanacak gibi değil. Özellikle de döner ve diğer et ürünleri üzerine kurduğu işyerleri ağı ile çok önemli gelirler elde etmektedir. PKK’dan para alarak işyeri kuranlar dirsek gösterdiklerinde ise örgüt “gereğini” yapmaktan çekinmez.

TEHDİT VE BASKIYLA GASP

PKK, Avrupa’da yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızdan her yolla para toplamaya devam ediyor. Kürt kökenli işverenleri haraca bağladığı gibi vermeyenlere de şiddet uygulamaktadır. “Vergi” adı altında işyeri sahiplerini mecburiyete tabii tutan örgüt, bu yolla büyük paralar elde etmektedir. PKK’ya para vermeyi ret edenleri ise saldırı ve ölüm beklemektedir.

Avrupa’da cinayetlerde kullanılanlar yakalandıklarında her şeyi itiraf etmişlerdir. Bu itirafçıların bazıları televizyonlara yüzü maskeli ve sesi değiştirilmiş olarak ta çıkarılmış ve teşhir edilmişlerdir.

Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda vb devletler de yakalanan ve hapishaneleri dolduran PKK’lıların büyük kısmı itirafçı olmuş ve o devletlerin istihbarat örgütlerinin kullandığı elemanlar haline getirilmiştir.

İLTİCACILARIN KULLANILMASI

Avrupa’nın değişik ülkelerine iltica etmek isteyen Kürt kökenli vatandaşlara ve uzun zamandır iş bulamayanlara el atan PKK, onları kendi örgütsel çıkarları için istismar etmekten kaçınmamıştır. İlticası kabul görmeyenlere ve iş bulma imkânı kalmayanlara “iş imkânı” sağlayan PKK, uyuşturucunun dağıtım ve satım ağında bunları sonuna kadar kullanmıştır ve halada kullanıyor.

Kullanılan genç ve çocukların durumu Almanya’da araştırma konusu olmuş ve özellikle de Augsburg kentinin Kripo’su (Kriminal Polis) uyuşturucu dağıtım ağının Almanya sathında yayılımını açığa çıkarmıştır. Başta Berlin olmak üzere, Hamburg, Bremen, Köln, Frankfurt ve Augsburg kentlerinde ağ kuran PKK her türlü karanlık işlerin organizatörü olmuştur.

PKK iltica eden Kürtleri baskı altına almış ve onların iltica haklarını elde etmeleri karşılığında, çocuklarını PKK kamplarına göndermelerini veya Almanya’da “PKK’nın işlerinin” yapılmasını zorunlu tutmuştur. İltica başvuruları ret edilenler, PKK dernekleri aracılığıyla organize edilmiştir.

Almanya çapında iyi örgütlenmiş PKK’nın uyuşturucu satıcılarını takip eden Alman polisi, uyuşturucu piyasasında PKK’nın bilineninde ötesinde bir güce sahip olduğunu tespit eder. Sadece Augsburg kentinde bir yıl içinde milyonlarca Euro’luk satımın yapıldığı düşünüldüğünde olayın boyutu daha iyi anlaşılır.

PKK’nın Avrupa’da ki uyuşturucunun % 40’ını elinde bulundurduğunu ABD’nin gölge CİA’sı Stratfor belirlemiştir ve bu 20.09.2015 tarihinde basına da yansımıştır.

İNSAN KAÇAKÇILIĞININ ORGANİZASYONU

PKK insan kaçakçılığında da ismi geçen örgütler arasında yer alır. Asya ve Afrika kıtasından Avrupa’ya gitmek isteyenleri kaçak yollardan ülkelere sokmaktadır ve bundan büyük kazançlar elde etmektedir. Irak, İran, Suriye ve Türkiye’den değişik yollarla Avrupa’ya gitmek isteyen Kürt vatandaşlarımızı, o ülkelere ulaştıran örgüt, bu yolla yüklü paralar kazanmaktadır. Kaçak yollarla Avrupa’ya giderken yakalananların anlattıklarına bakıldığında PKK’nın bu alanda da uluslararası çalıştığı görülüyor.

Yardımcı olduğu ve Avrupa’ya ulaştırdığı Kürt kökenli vatandaşlarımızdan bunun karşılığını almakta tereddüt etmeyen örgüt, aileden bir veya daha fazlasını “rehin” alarak kirli işlerinde kullanmaktadır. Bu yazdıklarımızı teyit edecek sayısız örnek youtube’tan da Almanca olarak izleyebilir.

PKK’ya bağlı farklı isimler altında ki dernek ve federasyonlar Kürtlerimizi o ülkelerde eylemlerinde kullanmakta ve yeri geldiğinde zora tabi tutmaktadır. Eylemlerin zayıf geçmesi halinde ise baskıları daha da artırmakta ve katılmayanlar sorguya dahi çekilmektedir.

HAPİSHANELER PKK'LI DOLU

Avrupa’da uyuşturucu satıcılığından ve diğer karanlık işlerden edindiği paralarla silah alındığını bu devletler tespit etmiş ve binlerce PKK tutuklanarak cezaevlerine konmuştur. 1990 sonrası hapishanelere düşenlerin ezici çoğunluğunu PKK’lılar oluşturuyor.

Almanya başta olmak üzere Fransa ve Benelüx ülkelerinin hapishaneleri PKK’lı uyuşturucu tacirleri ve cinayet işleyenlerle dolu. Peki, tüm bunları münferit olaylar olarak açıklamak mümkün müdür? Tabi ki hayır!

Avrupa’da PKK ve yer yer “Kürt”(Kürdümüzü tenzih ederiz) dendiğinde uyuşturucu satıcısı akla gelmektedir. Bu ortamın oluşmasında adı anılan devletlerin PKK’ya destek olmalarının ve göz yummalarının payını da unutmamak gerekiyor.

PKK’LI KURMAYLARIN İKİNCİ VE ÖNCELİKLİ VAZİFESİ

Örgütün değişik ülkelerde ki yöneticileri ve temsilcilerinin önemli bir bölümü karanlık ilişkilerin organize edilmesinde belirleyici yere sahipler. Bu “özel kadrolar” örgüt içinde en etkin ve sözü geçen elemanlardır. PKK içinde egemenlikleri tartışmasız bu ekip, aynı zamanda “alikıran baş kesen” olarak da bilinmektedirler. Avrupa’da ki PKK kadrolarının en yeteneklileri ve yabancı dil bilenleri uyuşturucu başta olmak üzere, diğer mali kaynakların oluşmasında, gelişmesinde ve denetlenmesinde ilk söz sahibi olanlardır.

Unutulmaz Gazeteci Uğur Mumcu, PKK’nın kadrolarının en yetkin olanlarının bu işlerle uğraştıklarını biliyordu. Onu katledenlerin şu ya da bu şekilde PKK ile ilişkilerinin ya da bir biçimde irtibatlarının olması muhtemeldir!

Uzun yıllar ikamet etiğimiz Avrupa’da PKK’nın ilişkilerini yakinen gözlemleme imkânımız da oldu. Örgütün çalışma tarzı ve insan kullanma yöntemleri devrimci bir partiye hiç benzemiyordu. Örgütün başarısı için her yol normal görülüyor ve kanıksanıyordu.

Başta Selim Çürükkaya gibi “farklı çevrelerle” ilginç ilişkileri olan eski PKK’lıların yazdıkları olmak üzere, Şükrü Gümüş ve diğer örgütten kopanların yazdıklarını iyi bir gözle incelediğimizde PKK’nın kuruluşundan beri yer altı örgütleriyle karanlık ilişkiler kurduğunu öğreniyoruz.

SONUÇ

Bir örgütün neye hizmet ettiğini bilmek istiyorsanız ilk önce mali kaynaklarına bakacaksınız.

ABD, AB, İsrail ve Yunanistan güçlenmesi için ara vermeksizin PKK’ya olanaklar yaratmış ve kuvvet toplamalarına yarayacak istihbarat bilgileri olmak üzere, her türlü yardımı esirgememişlerdir. Yunanistan’da ki Lavrion Kampı başlı başına konu edilecek bir olgudur. O kampı ve o kamptan geçenlerin kimler oldukları ve neler yaptıkları ayrı bir yazının konusudur.

Artık, PKK, silah kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, insan tacirliği ve diğer karanlık ilişkilerden sağladıklarından çok daha fazlasını ABD ve İsrail gibi devletlerden almaktadır. Ortadoğu’nun kan gölüne döndürülmesinde kullanmak için PKK/PYD tipi piyon örgütler büyütülüp besleniyor. Bu örgüte silahlar ve paraların büyük kısmı, adı anılan devletler tarafından bedava verilmekte ve karşılığını da Irak/İran/Suriye ve Türkiye’de terör estirerek, bölücülük yaptırılarak ve ulus devletleri zayıflatarak alıyorlar.

PKK, mali kaynak envanterinde birinci sırayı ABD/İsrail vb devletlerin verdikleri oluşturuyor ve peşi sıra diğerleri geliyor. O bakımdan PKK’nın karanlık mali kaynaklarına karşı mücadele aynı zamanda ABD/İsrail zorbalarına karşı mücadeledir.

24 Temmuz 2015 Vatan Savunması mücadelesinin ne kadar önemli ve hayat memat meselesi olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. 24 Temmuz 2015’i anlamadan bu sorunların çözümünü sunmak mümkün değildir.

Murat İNCE
Aydınlık/20.09.2017