27 Eylül 2017 Çarşamba

Devlet Gözüyle Bakmak!

Bölgesel satranç devlet bakışı ile oynanır. Önce siyaset ile coğrafya arasında bağ kurulur. Daha sonra bu sağlam bağlar stratejiye dönüştürülür. Hem iç faaliyetler hem de dış ilişkiler kapsamında atılan adımlar bu stratejiye hizmet eder. Belirlenen stratejiye engel teşkil eden gelişmelerin önü kesilir. Olayların kendi stratejimize uygun düşmesi için taktik hamleler yapılır. Ama eğer stratejide yanlış yapılmışsa, atılacak taktik adımların hiçbir faydası olmaz. Sun Tzu’nun dediği gibi, “Strateji olmadan taktik, yenilgiden önceki gürültüdür.”

BÜYÜK KÜRDİSTAN

Batı emperyalizmin İsrail ile birlikte Ortadoğu’daki temel stratejisi Büyük Kürdistan’ı hayata geçirmektir. Birinci Körfez Savaşı (1991), İkinci Körfez Savaşı (2003) ve Suriye’deki iç savaş (2011) bu amaçla çıkarılmıştır. Batı, bu savaşı kazandığı takdirde Asya kapısının anahtarını eline alacak, dilediğine açıp, dilediğine kapatacaktır. Bölgedeki iki önemli ülke olan Türkiye ve İran zayıflayacaktır. 4 ülke (Irak, Suriye, İran ve Türkiye) bölünecektir. İkinci İsrail’in (Müslüman İsrail) kurulması ile bölge halklarına ait enerji kaynaklarına el konulacaktır. Nitekim İsrail devlet adamları onlarca kez yaptıkları açıklamalar ile “Bağımsız Kürdistan’ı ilk tanıyacak ülke olacaklarını!” bütün dünyaya ilan etmiştir. Bölgedeki enerji kaynakları emperyalizmin istediği rotaları izleyerek dünya pazarlarına ulaştırılacaktır. Asrın dev yatırımı olan Çin’in önderliğini yaptığı “Bir Kuşak Bir Yol” projesi bu alanda kesilecektir. Aynı zamanda Basra Körfezi’nin denetim altına alınmasıyla, denizden gelen eski Baharat Yolu da kapatılacaktır.

TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK STRATEJİ

Bu koşullar altında Türkiye için oluşturulacak Büyük Strateji’nin (Grand Strateji) merkezi ekseni, “Bağımsız Kürdistan’ın” engellenmesidir. Devlet olmanın gereği de budur. PKK ya da geniş anlamıyla terörle mücadele gözümüzü kör etmemelidir! Yanlış kulvara girersek, farkında olmadan emperyalizmin değirmenine su taşırız. PKK’nın da, yavrusu PYD’nin de ürettiği terörün nihai hedefi bağımsız bir Kürt devleti kurmaktır. PKK/PYD, Batı’nın yaptığı stratejik planının uygulama vasıtalarından sadece birisidir.

IŞİD de bu planın bir enstrümanıdır. Çünkü Irak’ta da, Suriye’de de merkezi yapılar belirgin bir şekilde dağıtılmadan Büyük Kürdistan kurulamaz! Güçlü merkezi yönetimler Irak’ta da, Suriye’de de ayrılıkçı Kürtçü akımlara izin vermez! IŞİD bu kapsamda mükemmel bir rol üstlenmiştir. Hem merkezi yapıları zayıflatmakta hem de Kürdistan için alan açmaktadır. Ayrıca bölünmeyi kurumsallaştıracak Sünni yapılanmalar için uygun zemin yaratmaktadır.

Emperyalizm hem Barzani’yi hem de Talabani’yi bu yönde kullanmıştır. Tarihin hiçbir dönemimde bağımsız bir devlet kuramayan Kürtler arasında yapısal sorunlar olduğunu en iyi emperyalist merkezler bilmektedir. Barzani ile Talabani, her ikisi ile de Öcalan arasındaki rekabeti yumuşatmak ve hepsini Büyük Kürdistan hedefinde buluşturmak temel plandır. Batı ve İsrail, Kürt aktörlerin kendi stratejilerine uygun girişimlerine destek vermekte, planlarına hizmet etmeyen eylemlerini engellemektedir.

BARZANİ’YE YAPIŞMAK

AKP bir devlet perspektifine sahip olmadığı için Barzani ile olan ilişkilerin bağımsız bir Kürt devletine giden süreci hızlandıracağını anlayamadı. Barzani’nin sonunda emperyalist merkezlerin denetimine gireceğini kavrayamadı. Üç kuruşluk ekonomik menfaatin stratejinin önünde güdük kalacağı göremedi! PKK ile mücadelede Barzani’nin söz desteğine aldandı. Kaldı ki bunun da fazlaca önemi yoktu! ABD’nin bir “PKK-Peşmerge” çatışmasına asla izin vermeyeceğini değerlendiremedi! Şimdi Barzani bağımsızlık ilan etmek için fırsat kolluyor. “Türkiye’nin buna saygı göstermesi gerektiğini” vurguluyor. Barzani’nin bu açıklaması, tek başına bile AKP’nin stratejik iflasının göstergesidir.

Soner POLAT
Aydınlık/07.06.2017