14 Eylül 2017 Perşembe

Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı Bugün Geçerli mi?

Kimi okuyucularımız soruyor: Barzani’nin Kürdistan’ın bağımsızlığı için referandum yapması bir hak değil midir? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Kürdistan’daki referandumu bir hak olarak görmesi yerinde değil midir? Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkına saygınız yok mu?
BURJUVA DEMOKRATİK DEVRİMLERDEKİ KÖKLER
Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkının kökleri, 17. ve 18. yüzyıllardaki İngiliz, Amerikan ve Fransız devrimlerine dayanır. Gelişmiş kapitalist ülkelerdeki bu devrimler, derebeylikleri tasfiye ederek, milletin birliği ve egemenliği davasını tarih sahnesine getirdi. Kralların tahtları ve senyörlerin kaleleri yıkıldı, millî devletler kuruldu.
DEVLETSİZ HALKLARIN DEVLET KURMALARI
Milletlerin Kaderini Tayin Hakkının asıl gündeme gelişi, emperyalizm dönemindedir. Dünya iki kampa bölündü. Bir yanda emperyalist devletlerden oluşan Ezenlerin Dünyası ve öte yanda bağımlı ülkelerden ve sömürgelerden oluşan Mazlumlar Dünyası.
Ezilenler kampının büyük çoğunluğu devletsiz halklardı. Milletlerin Kaderini Tayin Hakkı, bu devletsiz halkların devlet kurma hakları olarak dünya gündemine geldi. Büyük feodal imparatorlukların hakimiyeti altındaki halklar ve sömürge halkları, bu talebe sarılarak kurtuluş mücadeleleri verdiler. 20. yüzyılın başlarında Ezilen Dünyada devleti olan üç ülke vardı: Türkiye, İran ve Çin. Onlar da sömürgeleşme tehdidiyle karşı karşıyaydılar.
1917 Sovyet Devrimi ve arkasından 1920 Türk Devrimi, insanlığın önüne yeni bir ufuk açtı. Ezilen Dünya milletleri, atmış yıl gibi çok kısa bir zaman içinde kendi devletlerini kurdular. 1974 yılında Vietnam, Laos ve Kamboçya’nın kurtuluşlarından sonra, Angola, Mozambik ve Gine Bissau’nun da Portekiz sömürgeciliğinden kurtulmalarıyla birlikte Ezilen Dünya ülkelerinin bağımsız devlet kurma süreci esas olarak tamamlandı. Bugün Birleşmiş Milletlere üye olan devlet sayısı 172’ye ulaşmış bulunuyor.
KÜRESELLEŞME DÖNEMİNDE MİLLİ DEVLETLERİ BÖLME HAKKI!!!
Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı, 1980’lere kadar emperyalizme karşı kurtuluş savaşlarının dayanağı iken, özellikle 1990 sonrasında ABD emperyalizminin yeni kurulan ülkeleri parçalama iddiasının dayanağı oldu. Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine, ABD, dünyanın tek efendisi olmak için küreselleşme saldırısına girişti. Küreselleşmenin hedefi, son 60 yılda kurulan millî devletlerin tasfiyesi idi. Devlet sahibi ülkelerin devletsizleştirilmesi gündeme geldi. Mazlumlar Dünyasının millî devletleri, gelişmiş kapitalist ülkelerden farklı olarak milletleşme sürecini henüz tamamlamamış idiler. Bu ülkeler, kendi içlerindeki etnik toplulukları, kabileleri vb bir millet halinde kaynaştırma sürecini yürütürken, deyim yerindeyse baskına uğradılar. ABD, Mazlumlar Dünyasındaki etnik toplulukları, dinsel azınlıkları vb kışkırtarak millî devletleri yıkıma uğratma saldırısına girişti. Eskiden mazlum milletlerin devlet kurmalarına hizmet eden Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı, tersine çevrildi, mazlumları bölme hakkına dönüştü.
ABD VE İSRAİL’İN BÖLME HAKKI!!!
Yugoslavya’nın parçalanması, Çekoslavakya’nın bölünmesi, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’yi bölme girişimleri ve emperyalizmin Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki bölücü faaliyeti hep, Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkına dayanarak yürütüldü ve yürütülüyor.
Emperyalizme karşı mücadelenin aracı olan bir hak, bugün emperyalizmin mazlumlar dünyasını bölmesinin bir aracı haline gelmiştir.
Barzani’nin sözüm ona Kürdistan’ın bağımsızlığı için gündeme getirdiği referandumu bugün İsrail Siyonizmi ve ABD emperyalizmi tezgahlamış bulunuyorlar. Bu gerçeğe bakarak, Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nın bugünkü anlamını kavrayabiliriz.
Bugün emperyalizme karşı mücadele, Ezilen ve Gelişen ülkelerin toprak bütünlüklerini ve devlet bağımsızlıklarını savunma mevzisindedir.
Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı, emperyalizmin Ezilen Milletleri devletsizleştirme ve bölme hakkının aracı olarak kullanılamaz.
Doğu PERİNÇEK
Aydınlık/13.09.2017