20 Eylül 2017 Çarşamba

S-400 Niçin Gereklidir? -2

Her şeyi bilen diyor ki “Ben Rusya’nın S-400 teknolojisini Türkiye ile paylaşacağına ve ortak üretim yapacağına katiyen inanmıyorum!" Türk devlet yetkilileri ise, “teknoloji transferi olacağını ve ileride ortak üretim yapılacağını” ifade ediyor. Gazeteci soruyor: “Bu sözlerinizden Ankara’nın hayal gördüğü ya da bilinçli olarak kamuoyunu yanılttığı sonucu çıkabilir mi? Sözleşmeyi görmediğimize göre, bu konuda yetkili kişilerin bir açıklama yapması daha doğru olur!

S-400’ÜN KABİLİYETİ SIFIRDIR!

Münferiden kullanıldığı takdirde, S-400’ün füze durdurma kabiliyetinin “sıfır” olduğu ileri sürülüyor. Böyle bir bilgiye en fanatik ABD savunma dergilerinde bile rastlayamazsınız! İsterseniz bir Batı savunma dergisine göz atalım: “When it comes to detection and engagement range, the S-400 will probably detect, track, and fire a bogey long before the Patriot even see it clearly." (Eğer hedefi yakalama ve ateş açma menziline bakarsak, S-400 muhtemelen, PATRİOT daha hedefi bile doğru dürüst görmeden, onu tespit edecek, izleyecek ve ateş açacaktır.)

Devam edelim mi? “Since the S-400 is expected to hit targets at extreme ranges, the radar is more powerfull than the PATRIOTs and has longer range." (S-400’ün hedefleri çok uzun menzillerde vurması beklendiğinden, PATRIOT’a göre daha güçlü ve uzun menzilli radara sahiptir.) "So with the limited info, one might declare that the S-400 to be better, but..." (Elimizdeki sınırlı bilgilerle S-400’ün daha iyi olduğunu söyleyebiliriz ama...)

Gerçekten de iki silahı, sistem mimarisi farklı olduğundan tam bir mukayeseye tabi tutamayız. Avantajlar ve dezavantajlar olabilir. S-400, hemen herkese göre PATRIOT’tan daha üstün gözüküyor ama yine de yoğun bir savaş sahnesinde görmek bizi tam bir değerlendirmeye götürür. Ama biraz insaflı olmak gerekiyor. Eğer, “Füze vurma yeteneği sıfır!” derseniz, hayattan ve gerçeklerden kopmuş olursunuz.

Ayrıca, Kürecik’te olduğu gibi, sabit bir füze radarı kurarsanız, düşman için çok kolay bir hedef olur. S400 radar ve füzeleri araçlara monte edildiğinden “hareket kabiliyeti ve gizleme yeteneği” ile çok daha büyük bir etki yaratılır.

HAFIZA-İ BEŞER NİSYAN İLE MALULDÜR

Kürecik’e füze radarı kurulduğunda, “Türkiye’yi savunacağını” ileri sürdüler. Ancak dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy açık sözlüydü. “Biz kediye kedi deriz. Füze kalkanı İran’a karşı kuruldu.” İran’la nükleer anlaşma imzalandıktan sonra PATRIOT’lar apar topar geri çekildi. Batı, Türkiye’nin PKK ve IŞİD’e karşı kullandığı kritik mühimmatın transferini durdurdu. Almanya Dışişleri Bakanı, “Türkiye’ye silah satışını askıya aldıklarını” ilan etti. Eğitim pilotlarının bile Türkiye’ye gelmesini engelliyor. 15 Temmuz’da örtülü olarak ülkemizi işgal etmeye kalktılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinleyelim mi: “Eğer bir yerlerden bu noktada herhangi bir savunma unsurunu tedarikte zorluk çekiyorsak, girişimlerimizin çoğu engellemelere takılıyorsa, biz ne yapacağız? Başımızın çaresine bakacağız. Mesela İnsansız Hava Araçlarını maalesef dostlardan alamıyorduk. Bedava da istemiyorduk üstelik! Terör örgütüne tank, top, zırhlı araç veriyorlar; ama biz parasıyla istediğimiz halde ihtiyaçlarımızı tedarik edemiyoruz! (Hürriyet, 12 Eylül 2017)

SONUÇ

Türkiye, çok haklı olarak tehdidi Batı’dan algıladığı için S-400 hava savunma sisteminde karar kılmıştır. Bu tercih Türkiye’nin hem taktik hem stratejik hem jeopolitik hem de politik çıkarları ile uyumludur. Taktik çıkarları ile uyumludur. Çünkü başka bir ülke/ittifaka bağımlı olmayan, kendi kendine yeterli, hareketli ve gizleme imkânı olan bir sistem Türkiye gibi yalnız bir ülke için yaşamsal önemdedir. Stratejik çıkarları ile uyumludur. Çünkü Türkiye değişen tehdit önceliklerine göre, sistemlerin tamamını aynı bölgede kullanabilir. Jeopolitik çıkarları ile uyumludur. Çünkü ağır ama emin adımlarla Avrasya’ya yönelen Türkiye, Doğu ile bir silah köprüsü kurmuştur. Politik çıkarları ile uyumludur. Çünkü Türkiye, Batı’nın dostane olmayan girişimlerine karşı denge kurmak için tarihi bir adım atmıştır.

Ayaklarının altından çekilen halıyı göremeyenler, hâlâ Türkiye’ye Batı’nın deli gömleğini giydirmeye çalışıyor. (SON)

Soner POLAT
Aydınlık/16.09.2017