22 Eylül 2017 Cuma

Suriye'nin Bilinmeyen Yüzü



Yönetimi ve halkı ile kahramanlığını biliyoruz da, bu kahramanlığın arka planına baktık mı? İşte her şeyi ile topyekun savaşan Suriye’den kesitler:

EĞİTİM

Eğitim ve sağlık parasız. Suriye gezisinde en çok önemsediklerimden biri idi bu durum...

İlköğrenimden üniversiteye kadar hem de. Üniversitede ise çok küçük bir kayıt parası sadece. Türk lirası ile 10 lira bile değil.

Halkın çözülmemiş olmasının, dik durmasının göstergelerinden biri, okullarda öğrenimin devam ediyor olmasıdır. Normalleşen hayata, çözülmemeye saldırıyor Amerikancı terör. Okulları roketatarla havaya uçuruyor, bombalıyor. Ama tınmıyor bile Suriyeli. Örneğin Şam’daki üniversiteye de füze atmışlar. Ama ertesi gün yine gitmiş okula öğrenciler ve devam etmiş öğrenim.

İşgal edilen yerlerde ise, geceleri ve gizlice evlerde sürdürülmüş eğitim.

SAĞLIK

Telefonla randevu ücreti yok! Muayene katılım payı yok! Erken muayene fark ücreti yok! Tetkik farkı ücreti yok! Reçete ücreti yok! İlaç katılım payı yok! Eşdeğer ilaç farkı yok! İlaç sayısı üçten fazla ise ayrıca ücret yok! Yatak parası yok! Dahası ameliyat parası yok.

Atatürk de bize böyle teslim etmişti sağlığı. Türkiye’nin bugünü ile kıyasladım acı acı...

Anlayacağınız, sağlık da parasız Suriye’de. Devletin halkçı ve kamucu yüzünün diğeri...

Amerikancı terörün en fazla saldırdığı alanlardan biri... Hastaneleri havaya uçurmuş, sağlık personelini katletmiş. Kitlesel hastalık ve tedavisizlikle halkın devlete isyanını sağlamaya çalışmışlar.

Ama tutmamış bu da.

TARIM

Tahılda esas olarak kendilerine yeter durumdalarmış.

Amerikancı terör, tarlaları yakmış, tahıl depolarını havaya uçurmuş. Suriye halkına 5 yıl yetecek doluluktaki siloları yakmış, patlatmış.

Milleti ekmeksizlikle terbiye edebileceklerini sanmışlar. Aç kalan halkın devlete isyan edeceğini, Amerikancı terörün ve Amerika’nın yanına geçeceğini sanmışlar.

Depoları havaya uçurulan halk, ekmek tüketimini kısmış, kolları sıvamış, yeniden sürmüş, yeniden ekmiş. Çoğu gün aç kalmışlar, ama muhannete el açmamış, boyun eğmemişler.

SANAYİ

Büyük kentlerin çevresinde toplanmış sanayi. Esas olarak da Halep’te... Suriye’de özel sektör de var ve destek olunuyor, ama devletçilik çok güçlü. Stratejik sektörler devlet eliyle işletiliyor. Hele de ulusal ölçekli işletmeler ve stratejik sektörler, devletin kontrolünde.

Devlete özelleştirme yaptırıp, sattırıp-kapattıramayacağı için, terörü sürmüş sanayinin, ekonominin üzerine Amerika. Ekonomisini çökerterek teslim almaya çalışmış Suriye’yi.

İşgal edilen yerlerde tam bir talan yapılmış. 1.200 dolayında fabrika ve işletme, makineleri sökülerek ülke dışına kaçırılmış.

Halkın hayatını da etkileyecek olan stratejik sektörlere saldırı, sadece işgal bölgeleri ile sınırlı kalmamış. Ülkenin her yerinde kundaklayarak, havaya uçurarak yok etmeye çalışmışlar; petrokimya, elektrik, tarım ve sağlık sektöründeki işletmeleri.

Saldırıların tahribatı yüzünden, 2013-14 yıllarında halka verilen elektrik günde bir saate kadar düşmüş. Ama emperyalist terör, yine beklediğini bulamamış.

İŞÇİ SINIFI

İşçi sınıfı, halkçı ve kamucu sistemlerde haklarını geliştirebilir, örgütlerini güçlendirebilir. Bu teori, Suriye’de bir kez daha doğrulandı.

Kamudaki işçi sayısı 1.5 milyon. Sendikalar güçlü. Sadece işçiler değil, işçi olmayan kesimler de sendikalı; köylü sendikaları, öğrenci sendikaları, gençlik sendikaları...

Sendika-devlet ilişkisinde tartışılabilecek noktalar var elbet. Ama güzel olan şu ki, sendikalar milletvekili adayı gösterebiliyor, toplumsal sınıflar ve kesimler adaylarını seçerek parlamentoya gönderebiliyor.

Bütün milli devletlerde olduğu gibi burada da, işçi sınıfının, toplumu millet olma sürecinde kaynaştıran rolü çok belirgin. Bu yüzden Amerikancı terör, en kanlı saldırılarını işçi sınıfına yöneltmiş. İşçi sınıfını ezemezse milleti etnik ve dinsel olarak parçalayamaz, işçi sınıfını üretimden koparamazsa ekonomiyi çökertemez.

Nakliye işçilerine saldırmış, kamyonlarını yakmış. Petrol, elektrik ve sağlık işçileri başta olmak üzere büyük katliamlar yapmış.

Şam yakınlarındaki işçi kenti Adra’da 2013’te işçileri kitlesel olarak kesmiş, diri diri fırında yakmışlar. Kaçamayanlar, ailece bombayla intihar etmişler.

Mehmet AKKAYA
Aydınlık/21.09.2017