8 Haziran 2014 Pazar

ENGİN ÜNSAL/ Kılıçdaroğlu Türk-İş'e neden gider?

enginunsal
 
Cezmi Doğaner yıllardır Hollanda'da sosyal demokrat düşüncenin bayraktarlığını yapmış, göçmen işçileri bu düşünce etrafında örgütlemiş inançlı genç bir aydın. Geçtiğimiz günlerde CHP yöneticilerine ağır ve haklı eleştiriler içeren bir mektup yolladı. Avrupa'da yaşayan ve sayıları altı milyona ulaşan göçmen Türklere oy hakkı tanınmasından sonra CHP'nin yaptığı çok ciddi yanlışlara değiniyor. CHP'nin Avrupa'da ki sol potansiyali gereği gibi değerlendiremediği ve Türkiye'de yaptığı yanlışları, aynen Avrupa'da da sürdürmeye kararlı yöneticilerini Cezmi Doğaner uyarıyor ve diyor ki, "CHP Avrupa Derneklerini, CHP'li olmayan, tarikatların temsilcilerinden oluşan kişilerle kurma yanlışınız, CHP adına büyük bir talihsizliktir. Tarikatlardan, cemaatten gelen insanlarla Avrupa'da başarılı olamazsınız. CHP'lilere sırtınızı dönerek, dar kadrocu yaklaşımla sosyal demokrasinin ve CHP'nin başarılı olmasının önünde büyük bir engel yarattığınızın farkında mısınız?"
 
Kılıçdaroğlu'nun büyük yanılgısı
CHP Genel Başkanının ne yapmak istediğini anlamak gerçekten zor. CHP'yi büyütüp iktidar alternatifi mi yapmak istiyor yoksa, "CHP küçük olsun ben ve arkadaşlarım hiçbir ideoloji ve iktidar kaygısı olmadan günümüzü gün edelim" diyerek politika yapıyor görünmenin fiyakasını mı yaşamak istiyor? Siyaset iktidar olmak için yapılır. Zor olan budur. İktidar olmak tutkusu çaba ister, üretim ister, ideoloji ister, o ideolojinin gergefini işleyecek kadrolar ister. CHP'de bunların hiç biri yok. CHP lideri siyaset yapmayı Başbakanın tayin ettiği gündeme lâf yetiştirerek onun dümen suyundan gitmek yanılgısını yaşıyor. CHP'ye yakışan AKP'nin yarattığı bu kokuşmuş, yolsuzluk batağına batmış, demokrasiyi yok eden düzene karşı savaş ilan etmek, kuracağı sosyo-ekonomik düzenin anahtarlarını ortaya koymak, bir kadro hareketi yaratmak, TBMM'de etkili olamıyorsa tüm milletvekilleri ile istifa ederek sine-i millete dönmek ve mücadelesini meydanlarda, köylerde, kahvelerde halkla beraber vermek ve halkı demokratik bir isyana hazırlamaktır. Bunları yapmayarak, TBMM'de saksı gibi oturarak, AKP'ye teslim olmuş görüntüsü vermeyi eğer CHP yöneticileri siyaset yapmak olarak algılıyorlarsa feci halde yanılıyorlar.
 
CHP'nin tabanı cemaat mi yoksa emekçiler mi olacak?
CHP, ideolojisiz bir parti konumundadır. Eğer sosyal demokratız deniyorsa doğal tabanı emekçiler olmalıdır. CHP Emek Büroları kurdu fakat büyük sermayenin parti içindeki Truva atları partinin sola açılmasını, üye profilinin ağırlıklı olarak emekçilerden oluşmasını kasıtlı olarak istemiyor, engelliyor ve Kılıçdaroğlu ısrarla bu insanlarla birlikte çalışmasını sürdürmek istiyor; CHP'nin gerçek tabanından koparılmak istendiği gerçeğini göremiyor. Kendisini yanıltanların yanlışlarına, oyunlarına rahatlıkla kendisini ve CHP'yi alet ediyor.
 
Kılıçdaroğlu'nun saray darbecisi Türk-İş'de ne işi var?
Geçenlerde Kılıçdaroğlu, Türk-İş'in yeni başkanını ziyaret ederek, görevinden ötürü kendisini kutladı. Türk-İş'in başkanı, işçileri temsil eden delegelerin özgür iradesi ile oraya gelmiş biri değil. Bir saray darbesi ile o koltuğa oturmuş biri ve AKP Genel Başkanı'nın sadık bir kulu. Özgür sendikacılığı reddeden, AKP rüzgârına göre yön belirleyen, genel kurulu davalık olan ve bir darbe ile Türk-İş Başkanı olan zatı, CHP Genel Başkanı neden tebriğe gider, anlamak mümkün değil. Bu gidiş Türk-İş'in konumunu, politikalarını onaylamak anlamına geleceğinden, bu yanlışı Kılıçdaroğlu'na Yakup Akkaya nasıl yaptırır ve Kılıçdaroğlu bu yanlışa nasıl teslim olur? Anlaşılıyor ki, CHP yöneticileri ne sosyal demokrasiyi özümsemiş, ne de sosyal demokrasiye inanan kişiler değil. Bu nedenle CHP, AKP'nin müthiş yanlışlarına rağmen, büyüyemiyor aksine küçülüyor.
 
Bu ülkenin şiddetle bir iktidar değişikliğine ihtiyacı var. CHP yöneticileri AKP'ye, yaptıkları yanlışlar ve yapamadıkları ile payanda olacak yerde, iktidar olmak için bir heyecan fırtınası yaratarak çalışmak zorunda olduklarının acaba ayırdına ne zaman varacaklar?
 
AYDINLIK / Pazar, 08 Haziran 2014