6 Haziran 2014 Cuma

YALÇIN KÜÇÜK/ Hobson & Keynes & Marx (I)

yalcinkucukApparatçik, aparat, bir vida olabilir, "kullanan adam" anlamında olsa da, artık kendisi bir "aparat", bir vida olmuş insan yerine kullanıyoruz. Dilde sıçrama yapıyoruz ve insandan çıkışa işaret etmiş oluyoruz. Şimdi, bu tekeliyet mengenesinde, öbek öbek kadınları insanlıktan çıkarıyoruz, bir kolay yolunu bulmuş haldeyiz. Bir iş veriyoruz, hep o işi ve hep kadınlara; bu ezme ve eze eze apparatçik, giderek aparat yapma yolumuzdur, yığın yığın kadınları insanlıktan çıkarıyoruz. En son bir de süslüyoruz, muhtemelen çok para veriyoruz, bütün "yatırım" firmalarının, bütün tahvil şirketlerinin "baş" ekonomistleri artık kadınlardır. Haberleri yok, ben onları artık kadın görmüyorum. Hiçbirini yanıma yaklaştırmam, hiçbirinin yatırımına bakmam ve hiçbirinin yatağına yatmam çünkü kadın değiller. Ne mi, sadece "acaip", bunu diyebiliyorum.
 
İnsanlıktan çıkış
Önce telefon operatörleri ile başladık. Baktık ezme yoludur, posa yapıyoruz, eskiden telefon santralleri manueldi, hep kadın yaptık. Sonra ilaçları fabrikasyona tabi tuttuk ama yine üniversite mezunlarına sattırıyorduk, satıcıları kadınlardan tuttuk, onlar da "eczahane" yazılı bakkal dükkanlarının önüne oturup yün ördüler, artık evlerinde, kocalarının yatağına girince de, aldığımız bilgilere göre, koca denilen adamlarına sadece yün örüyorlar. İnsanlıktan çıkmışlar.
 
Tekstil işçileri
Kız, Ayazağa'da yaşıyor, mahallenin eski halini bilirim, on dört yaşında imiş, tekstil işi yapıyormuş, spiker sormuştu, "denize giriyor musun", Ayazağa İstanbul'dadır, tekstilci kız cevap vermişti, "hiç görmedim." İstanbul'da doğmuş, beş yıllık tekstil emekçisi kız ve hep "kız kalacak", denizi görmeden yaşayacaktır. Bütün tekstil işçileri artık kadındırlar ve onlara "kadın" diyemeyeceğiz, ütüdürler, makas da olabilirler. Hep makinenin pedalına basarlar.
Sık sık yanarlar. "Kadınlar Günü", New York'ta çok sayıda "T-işçisi" yanarak öldüğü için kondu, nerede ise çoğu Yahudi idiler, böylece Gün'lü oldular. Yakında Le Monde Diplomatique bir felaket olarak yazmıştı, Bangladeş'te de yandılar. Çok yandılar. İçlerinde yanan erkek yoktu, yazılanlardan insan olduğunu da çıkaramadım, yandılar. Ancak tavsiye ediyorum, Paris'ten, New York'tan, en lüks avm'den, en güzel tekstil ürününü alırsanız, bakın, içinde bir yerde Bangladeş işareti olmalıdır. En iyisi orada yapılıyor ve bizimkilerden daha iyidirler. Bangladeş, T-işçileri birincidirler.
 
İktisat profesörleri var, hepsi yatırımcıların "baş" ekonomist kızlarına benziyorlar, hiç "bi-şi" bilmiyorlar, sektörlerden anlamazlar, ben meslekten plancıyım, bir "TİT" sektörü icat ettim, aydınlarımızı bir zamanlar vuran "TİT" ile isim benzerliklerine işaret ediyorum. Habersizdirler. Bu, Tekstil-İnşaat-Turizm mesleklerinden meydana geliyor, Türkiye şimdi TİT boynuzları üzerindedir. Boynuzlu sektör de diyebiliriz, bir, düşük ücret buradadır, iki, sendika yoktur, üç, sigortasız çalışma esastır, dört, müfettişler uğramazlar ve iş kazaları yüksektir, beş, mankenler TİT'e bağlıdırlar, altı, reklamları TİT yaşatır, yedi, orospu ve fahişeler, sektörün by-product'larıdır, sekiz, TİT gerilerse, ahlaksızlık azalacaktır. Bir, corollary, TİT yobazizme muhtaçtır. TİT yüksekte olmak zorundadır. Hediyesi orospu sektörüdür.
Bozulma imalathanesi: TİT
 
Ey Türk emekçileri, birinci düşmanınız TİT'tir.
 
Ve biz ilk plancılar, Birinci Beş Yıllık Plan'dan beri tekstili, inşaatı, turizmi teşvik etmeyiz. Üçü, bir bozulma imalathanesidir. İstemeyiz ve karşıyız. Biz kalkınmacı ve dolayısıyla sanayiciyiz.
 
Ekonomi politik
Profesör Korkut Boratav, "Sosyal Sınıflar ve Bölüşüm" kitabında, Ricardo'dan bu yana iktisadın konusu burada yazılıdır, şu özeti veriyor: "1980'li yıllarda Türkiye burjuvazisi, Türkiye'yi 'düşük ücretli' bir ekonomiye dönüştürerek dünya kapitalist sistemi ile bu konumda bütünleşmeye dönük bir strateji izledi." Güzel, hepsi budur ve önce başladı, ama eylülizm'in esası budur. Ekonomi politik de bu değilse, nedir; "baş" aşağı yatan yatırımcı kızlardır.
 
İktisadın aparatçikleri
İlkokul öğretmenleri, banka çalışanları, önce kadın oldular ve sonra insanlıktan ve kadınlıktan çıktılar. İktisatta tersinden gittiler, olmayan bir mesleği önce kadınlara verdiler, sonra verdiklerini son derece edilgen yaptılar, "baş" ekonomist kadınlar, haminne misli konuşuyorlar, "duruma bakmak gerek", "fed'in ne yapacağını bilmiyoruz", "havalar biraz bulutlu", "temkin gerekir", "ama risk de alınabilir", ve bütün bunları süzülerek söylemek uygundur. Öyle yapıyorlar. Karşılarında pek süslü erkek var, Fatih Ürek tarzı konuşuyorlar.
Apparatçik edilgendir.
Edilgen, insanlıktan çıkış sürecinden bir hayvandır.
 
Sovyetoloji yolu
Çok iş yaptım, birisi de "sovyetoloji" oldu, herhalde bu memlekete bir "sovyetolog" gerek yollu düşünmüşümdür, Rusça öğrendim. Başladım. Ben bu işe girdiğimde, dünyanın en büyük sovyetologları Harvard'ta idiler, hep kitaplarını okuyordum. Ancak bir ara öğreniverdim, öğlen yemeklerinde refectory'de buluşuyorlarmış, sonra fark etmişler, bu meşhur sovyetologlar birbirlerine bir tek söz dahi söylemiyorlar. Küs değiller amma birbirlerine söyleyecek bir tek sözleri dahi yoktur. Hepsi böyledirler.
***
Birisi Sovyetler'de maşinostroeniye, machine building ve diğeri Sovyet ineklerinin memeleri üzerinde, nipple diyebiliriz, çalışıyor, diğeri hakkında hiçbir bilgisi yok ve ilgi de duymuyor. "Sovyet" sözcüğü pek boğucu bir etki yapıyor, duymak dahi istememektedir. Boğuluyorlar. Birbirlerine değil, hayatlarına küsmüş halleri var.
 
İktisada giriş dersleri
İktisada yeniden giriş dersimde, ilk önce elime Divitçioğlu'nun "Anlatıyor" kitabı geldi; çok özensiz anlatılmış ve çok beceriksizce yazılmış, hepimizin talihsizliğidir. Ancak çok katkı var ve devam ediyorum.
 
Asaf Savaş Akat ile başlıyor, sevdiğim bir insandır, bende hep pembe bir balon etkisi yapmıştır, çocuk yanıma hitap ediyor; kadınlar da çocukturlar ve pembe balona kapılıyorlar. Herhalde bu yüzden hemen evleniyor ve hemen boşanıyorlar; balonu patlattıklarını düşünebiliriz. Güzel, anlatılanlardan öğreniyoruz, Barış Manço ile saksafon çalıyormuş; bırakması, hem iktisat ve hem de müzik dünyası için kötü olmuştur. İktisat kazanmamış ve müzik kaybetmiştir; ancak sevgim bakidir.
 
Oligark eğlencesi
David Frost, İngilizler'in tele-vizyon-tartışma yıldızı, Amerika'ya transfer olunca, İngilizler hem güldüler ve hem de yandılar, "biter" dediklerini hatırlıyorum. Bitti ve yakında bu dünyadan da ayrıldı ve ben de Taner Berksoy, Ankara'dan İstanbul'a hicret edince aynı düşüncelere kapılmıştım. Televizyonlarda, Asaf ile beraber oligarkları rahatlattılar ve eğlendirdiler. Fakat, Anlatıyor'da kendisini de rahatlattığını sanıyorsa, yanılıyor ve sadece saçmalamaktadır. İstanbul'da ve Ankara'da müthiş iki iktisat merkezi varmış ve "her iki odağı da 80 darbesi" dağıtmış, söylediği bunlardır. 80 Darbesi'nin dağıttığı, daha çok, bazı kafalardır.
 
İstanbul'u gördük, Ankara'da ise yoktular ve isimlerini sayıyor, bunlara girmiyorum, hiçbirini iktisatçı sayamayız ve şimdi tele-vizyonlardaki "baş ekonomist" kızlardan hiçbir farkları yoktu ve yokturlar. Ve Harvard'taki sovyetologlar misli birbirlerine söyleyecek sözleri dahi yoktur; bir, sonradan edinme matematikle iktisat olmuyor ve iki, matematik eve gelip ev sahibini kovan misafirdir. İktisat öğrenmediler ve bilmediklerini anlatmaları imkansızdır. Emekliliklerine doğru eşlerine ve çocuklarına da sözleri tükenmiştir, tüketici bir yoldan geldiler.
 
İktisatçı Boratav
Eylülist Darbe Profesör Korkut Boratav'ı da üniversiteden "attı", ama Korkut iktisatçıdır, "Türkiye'de Sosyal Sınıflar ve Bölüşüm" mükemmel iktisattır. Divitçioğlu'nun ve Ankara'daki Berksoy yıldızlarına tam ve inandırıcı bir darbedir, tavsiye ediyorum. Şunu da ekliyorum, Korkut, günlük ve konjonktürel iktisat üzerinde de konuşabiliyor ve görüşler bildiriyor; her zaman müdahale etmektedir. İktisatçı Korkut'tur. Vardır, az ama yeterlidir.
 
AYDINLIK / Salı, 22 Ekim 2013