30 Haziran 2014 Pazartesi

EROL MANİSALI: Örtülü Koalisyon mu?

 
- Erdoğan’ın ABD ve AB desteği zayıflıyor, hatta yavaş yavaş yok olmaya doğru gidiyor. 

 - İhsanoğlu ise kazara seçilirse ABD ve AB’den destek artacak ve uzun
vadeye yayılacaktır.

 - Her ikisi de toplumda İslami düzenin ve yaşam tarzının iyice yerleşmesini istediklerine (hedef aldıklarına) göre durumlarını değerlendirmek gerekir.

- İkisi arasında “stratejik yaklaşımlarında ve hayata bakış açılarında” omurga yapısı aynıdır. Erdoğan 2003’ten bugüne kadar olan uygulamaları ile bunu, net bir biçimde ortaya koymuştur.

İhsanoğlu ise geçmişi ve aldığı görevler çerçevesinde İslami düzenin Arabi ağırlıklı yerleşmesi bakımından Erdoğan ile aynı çizgide bulunduğunu göstermiştir. Ayrıca 1980’li yıllarda kendisini doğrudan doğruya tanıma fırsatım olduğu için, bu özelliklerinin tanığıyım. 

 - Öyle anlaşılıyor ki CHP içindeki “bir grup” Kemal Bey’i ikna etme başarısını göstermişler. Kemal Bey, İhsanoğlu önerisiyle “Tayyiplerden birini seçmekten başka şansınız yok” seçeneklerini, AKP’ye (ve Erdoğan’a) alternatif olarak getirmiş oluyor. 

 Bir anlamda, Erdoğan’ın önüne kırmızı halı serilmiştir. Ancak önemli olan Türkiye’nin önüne serilen raylardır. Kemal Bey Türkiye’yi alternatifsizlik kapanına sokmuştur. Sunduğu şey biçimsel bir alternatif olabilir.
 
Stratejik baskıların sonuçları mı?

- İhsanoğlu’nun Erdoğan karşısında kazanma olasılığı zayıftır.

- Kılıçdaroğlu, İhsanoğlu’ndan daha fazla oy getirecek bir aday olanağı varken neden diğer yolu seçmiştir? 

 - Acaba “küresel stratejik hesaplar” ve baskılar mı Kemal Bey’i buna zorlamıştır? Yoksa kendisi, İhsanoğlu’nun Erdoğan karşısında en
şanslı aday olduğuna mı inandırılmıştır?”

 2011’de Bıçak Sırtı köşemde “Kürdistan için AKP-CHP koalisyonu gerekiyor” içerikli bir yazı yazmıştım. Okurlarım şaka yaptığımı sandılar. Acaba 2014’te bu noktaya mı gelindi? Batı da bu işi, tek başına AKP’nin (Erdoğan’ın) yürütemeyeceğine, yürütse bile Türkiye’nin iç dengelerinde ABD’nin (ve AB’nin) istemediği gelişmelerin
ortaya çıkacağına inanmış görünüyor.

Erdoğan ise bu hesaplar karşısında Meclis’ten alelacele “ek açılım ödünleri” geçirme yoluna girdi. 

 Bir tarafta Kemal Bey’in hiç beklenmeyen İhsanoğlu sürprizi; öte yanda Güneydoğu konusunda yeni hareketlenmeler “örtülü ve kavgalı bir Kemal Bey-Tayyip Bey koalisyonu” görünümü vermeye başladı. İhsanoğlu’nun Kemal Bey tarafından hiç beklenmedik bir biçimde ortaya çıkarılışı, “arkada, hiç tahmin edilmeyen” sürpriz gelişmelerin sinyallerini veriyor.

İhsanoğlu kazara kazanırsa, gelişmeler örtülü koalisyon çatısı altında yürütülecek. Erdoğan kazanırsa işler Güneydoğu’da biraz zorlanarak, iç sürtüşmelere yol açarak gidecek. 

 Ancak Erdoğan da kendi öngördüğü özel hesaplarını, otoriter bir düzen içinde sürdürmeye çalışacak. İşin
bu tarafı içerde de, Batı’da da yeni kurguların gündeme sokulmasına yol açıyor.

İhsanoğlu ise, “kim itti beni” dercesine birdenbire spotların altına
sürüklenivermiş bir figür.

  Öndeki kahramanlar Kemal Bey ve İhsanoğlu; ya arkadaki “isimsiz kahramanlar(!)” acaba kimler? 

 En hoşnut olanlar ise Kürdistan hesapları yapan milliyetçi Kürt liderler. Öyle ya hem Tayyip Bey, hem Kemal Bey açılımların derinleştirilmesi konusunda yarışa girmişler. 

 Kemal Bey’in hiç beklenmeyen adayı, hiç beklenmedik yeni gelişmeleri de getirecek gibi görünüyor. 

 Benim de kafamda beklenmedik bir adayım vardı; kim mi dersiniz, Sevgili Tarık Akan. Tayyip Bey karşısında şansı İhsan Bey’den kat kat yüksektir.
   
 
CUMHURİYET / 30 Haziran 2014 Pazartesi