Oray Eğin
SÖZCÜ / 22 Haziran 2014
Osman Kavala başarılı bir işadamı olduğu kadar Türkiye’nin entelektüel hayırseverlerinin de başında gelir. Kazandığı paranın büyük bir kısmını sivil toplum işlerine harcar, toplumsal diyaloğa katkıda bulunur. Bundan birkaç sene önce, kamuoyunun gündemine Balyoz indiğinde sahibi olduğu Cezayir Lokantası’nda bir toplantı düzenledi. İstiyordu ki medyada Balyoz hakkında yazıp çizen gazetecilerle Balyoz davasındaki birçok aksaklığı, yalanı tespit eden Dani Rodrik ve Pınar Doğan çifti biraraya gelsin. Rodrik’le Doğan’ın bulguları görmezden gelinecek gibi değildi; sahte CD’ler, sahte plakalı arabalar, henüz kullanıma girmemiş font’larla hazırlanan belgeler, olmayan kurumlar… Kavala‘nın Cezayir’deki davetine o akşam Ahmet İnsel, Amberin Zaman, Aslı Aydıntaşbaş, Kadri Gürsel, Ayşe Buğra ve Hakan Altınay geldi. Bir de davetli olup gelmeyenler vardı: Hasan Cemal, Şahin Alpay, Mustafa Karaalioğlu, Eyüp Can Sağlık, İsmet Berkan, Umur Talu, Alper Görmüş, Ali Bayramoğlu, Kürşat Bumin. Kiminin belki önemli bir mazereti vardı, ama Balyoz hakkında bu kadar ahkam kesmiş gazetecilerin katılmamaları ilginç değil mi? Körü körüne Balyoz’a inanmaya, hakkında yazmaya, hataları görmemeye devam ettiler. Ama zaman onları haksız, Rodrik ve Doğan‘ı haklı çıkardı ve şimdi yeniden yargılama süreci başladı. Peki bu gazetecilerin de kafasına birer Balyoz inmesi gerekmiyor mu? Osman Kavala telefon açıp davet ettiğinde “Aman beni onlara bulaştırma“ diyen Hasan Cemal‘in özür dilemesi gerekmiyor mu? Tartışmalı iddianamelerden yola çıkarak “Türkiye’nin Asker Sorunu“ diye kitap yazdı. Bu ayıp ne olacak? Balyoz balonunu Türkiye’nin gündemine sokan Ahmet Altan‘la Yasemin Çongar‘ın bir halk mahkemesinde yargılanıp savunmalarını almamızın zamanı gelmedi mi? Her türlü gazetecilik ihlalini yapmaları unutulacak mı?
Hiç utanmıyorlar, o Hasan Cemal‘le Yasemin Çongar şimdi Punto 24 diye dernek kurup, yanlarına da başkatipleri Yavuz Baydar‘ı alarak gazetecilik etik’i öğretmeye kalkıyorlar.
Motto’ları da “Özgür medya için çalışacağız.“
Hadi oradan…
Bu noktadan sonra söyleyeceklerim ağır hakarete girer, kendimi tutuyorum.