24 Haziran 2014 Salı

MEHMET ALİ GÜLLER/ AKP'nin Musul taktikleri

mehmetaliguller
 
IŞİD önce 31 TIR şoförümüzü rehin aldı, 24 saat sonra da Musul Konsolosluğumuzu basarak, 49 yurttaşımızı rehin aldı. Hatta son olarak da 15 işçimizi...
 
Peki, tüm bu süreçte AKP Hükümeti nasıl bir kriz yönetimi izledi? Daha doğrusu Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Hakan Fidan'dan oluşan Erdoğan rejimi nasıl bir çizgi izledi, hangi taktikleri üretti?
 
İnceleyelim:
 
IŞİD MASKELENDİ OPERASYON PERDELENDİ
 
1) Öncelikle IŞİD'e terörist denmekten kaçınıldı. Erdoğan, Davutoğlu ve bakanlık açıklamalarında "IŞİD mensupları" ifadesi kullanıldı.
 
Tepki çeken bu durum, AK Medya'da "ellerinde vatandaşlarımız varken terör örgütü diyemeyiz" diye maskelenmeye çalışıldı. IŞİD'in terör örgütü olmadığını kanıtlamaya çalışan TV programı bile yapıldı!
 
2) Ardından olayı neredeyse olmamış saymaya yöneldiler. Davutoğlu "Irak'ta kaos yok" derken, yardımcısı Naci Koru IŞİD'in elindeki yurttaşlarımızın "rehine" olmadığını açıkladı.
 
Nitekim Ak Medya'da da IŞİD kaynaklarına dayandırılarak "Türkler rehine değil misafirimiz" haberleri yapıldı.
 
3) Dahası Erdoğan Musul'da yaşananları "görmememizi, yazmamamızı, konuşmamamızı" istedi! Erdoğan'ın sözlerini emir sayan RTÜK, Musul baskını haberlerine yayın yasağı koydu!
 
4) Ardından Erdoğan rejimi, elindeki tüm medyayla topu Esad ve Maliki'ye atmaya yöneldi.
 
Esad'ı devirsin diye her türlü destek verdikleri IŞİD'in, Musul Konsolosluğumuzu basmasını Maliki'nin Irak'ı yönetememesine ve Esad'ın gizli desteğine bağlamaya çalıştılar! Hatta Maliki'nin IŞİD ve benzeri örgütler konusunda CIA'yı yanılttığını yazanlar bile oldu!
 
5) 31 TIR şoförümüz rehin alındıktan sonra bile Musul Konsolosluğu için harekete geçmeyen Davutoğlu, günler sonra Irak'ın en güneyindeki Basra Konsolosluğumuzu boşaltma kararı aldı!
 
6) Erdoğan rejimi, son olarak da El Nusra'yı terör örgütü listesinden çıkardı. Karar dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.
 
SUÇ ORTAKLIĞI BELGESİ
 
Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor?
 
1) Yukarıda özetlediğimiz 6 maddelik Erdoğan taktikleri, aslında Erdoğan rejiminin IŞİD'in Musul baskınındaki rolünü ortaya koyuyor.
 
IŞİD, çok hedefli bir operasyonun aracı olarak Musul'da kullanıldı. Bunun en önemli kanıtı da Erdoğan'ın koruması altında yaşayan Tarık Haşimi'nin rolü ve Musul baskınını "devrim" olarak nitelemesidir. Diğer yandan Irak Başbakanı Nuri El Maliki'ye karşı darbede Haşimi'ye ortaklık yapanların açıklamaları da önemli bir kanıttır.
 
Hatta Vali Atil Nuceyfi'nin Musul baskını öncesinde güvenlik kuvvetlerine gönderdiği "müdahale etmeyin" genelgesi de önemli bir kanıttır. Nitekim Vali, anında Erbil'e kaçmıştır!
 
IŞİD'in Musul baskınıyla, KDP'nin Kerkük işgaline soyunması da AKP'nin içinde yer aldığı çok hedefli bir operasyonun sonucudur. Erdoğanların Bağdat'a ve Maliki'ye rağmen, Barzanilerle "petrol kaçakçılığına" soyunması, Musul operasyonuyla doğrudan ilgilidir.
 
Ve son tahlilde Erdoğan'ın eş başkanı olduğu ABD projesine göre Irak zaten üçe bölünmelidir! Erdoğan-Barzani ortaklığı ve IŞİD silahı bunun için vardır.
 
ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI OLAMAZ
 
2) Diğer yandan yukarıda özetlediğimiz 6 maddelik Erdoğan taktikleri, aynı zamanda Erdoğan'ın dar bir ekiple yönettiği Türk devletinin aciz durumda olduğunun bir göstergesidir.
12 yıl içinde Cumhuriyet'i ve Türk devletini yıkmışlardır. Kurumları en beceriksiz adamlara teslim etmişler ve devleti en sonunda terör örgütleriyle işbirliği yapar hale getirmişlerdir.
 
Türkiye, tüm komşularıyla düşman olmuş, terör ihraç eden bir ülke konumuna sürüklenmiştir.
 
Erdoğan'ın bir başbakan olarak ülkeyi getirdiği durum buyken, varın bir de onun cumhurbaşkanı olduğunu düşünün!
 
Türk milleti, sadece Türkiye'nin güvenliği için değil, bölgenin güvenliği için de Çankaya'yı Erdoğan'a ve benzerlerine kapatmalıdır!
 
AYDINLIK / Perşembe, 19 Haziran 2014