Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, önce Musul'u, ardından da Kerkük'ün güneyini aldı. Böylece "Cihatçı" örgüt, Suriye'deki Rakka'dan Irak'ın El Anbar ve Felluce hattına uzanan bölgenin hâkimi oldu. Örgütün bu hattın yukarısında, Gaziantep'ten Mardin'e uzanan dört sınır kapısını da kontrol ettiğini belirtelim.
Peki, bu tablo nasıl oluştu? IŞİD'in işgalleri ne anlama geliyor?
Önce olgulara bakalım:
IŞİD: Barzani bölgesine saldırmayız
1) IŞİD'in hem Suriye'de hem de Irak'ta yüklendiği bölgeler petrol bölgeleri!
Önce Musul, ardından da Kerkük'ün güneyini alan IŞİD'in hedefinde "cihat" yerine "Kerkük-Yumurtalık" hattı olduğu anlaşılıyor.
Ankara'nın Erbil'le, Bağdat'a rağmen 50 yıllık anlaşma yaptığı ve Irak petrolünü kaçak olarak satmaya çalıştığı bir süreçte bu hamlenin gelmesi önemli. Tabii şu olguyla birlikte...
2) Barzani'nin partisi KDP'nin Meclis Grup Başkanı Ümit Hoşnav, Musul'daki durumun Maliki'nin suçu olduğunu ve peşmergelerle IŞİD arasında bir çatışma istemediklerini açıkladı. Barzani'nin yayın organı Rudaw'a konuşan IŞİD sözcüsü de, Kürt bölgesine saldırı planları olmadığını açıkladı.
3) Bu arada Mesut Barzani'nin müsteşarı Kifah Mahmut, Bağdat'ın ABD'den yardım istemesini önerdi!
4) Bu noktada da ilginç bir tablo oluştu: Maliki uluslararası örgütlerden yardım istedi. Ancak Irak Meclis Başkanı Usame Nuceyfi, ABD'nin devreye girmesi gerektiğini savundu.
Şu notu da belirtelim: Nuceyfi Irak'ta federalizmi savunuyor ve Musul'dan hızla kaçan Vali de, Nuceyfi'nin kardeşi, Atil Nuceyfi'dir!
5) Bu arada Barzani ile IŞİD arasındaki saldırmazlık açıklamalarıyla birlikte şu ayrıntı da önem kazanıyor: Kerkük ve Tuzhurmatu'da Talabani'nin peşmergeleri var; Barzani'nin değil.
IŞİD'e karşı AKP-PKK birliği modeli
6) Bu arada PKK de "Güney Kürdistan"'ı savunmaya hazır olduklarını açıklayarak, arası bozuk olduğu KDP'ye el uzattı.
7) Türkiye'deki kimi Açılım sözcüleri de IŞİD'in Musul'u almasını fırsat bilerek, "IŞİD Suriye'de hem AKP hükümetinin hem de PKK-PYD'nin düşmanıdır; ortak düşmandır" özetli çıkışlar yaptılar.
Bu sözcüler, ABD'nin yeni Suriye planına oldukça uyumlular: Suriye'de cihatçı kılıklı IŞİD ve Nusra'ya karşı ABD-AKP-PKK cephesi oluşturulmaya çalışılıyor. Nusra'nın son olarak Ankara'nın terör örgütü listesine sokulması anlamlı.
Böylece ABD, IŞİD ve Nusra'yı çok maksatlı kullanmış olacak. Hatta Washington IŞİD'in Musul işgalini de, Irak Başbakanı Nuri El Maliki'yi biraz da hizaya sokabilmenin fırsatı olarak kullanmaya çalışacak.
Türkiye, Irak, Suriye ve İran ortaklığa mecbur
Kuşkusuz emperyalizmin projeleri üzerinden yürüyen bu tür işbirliği modelleri hem yıkılmaya, hem de bumerang etkisi görmeye mahkûmdur. AKP hükümeti sayesinde Türkiye de bunu yaşamıştır: Esad'ı devirsin diye MİT TIR'larıyla yardım gönderilen IŞİD şimdi Musul'da Türk TIR şoförlerini rehin almış oldu!
Bu, "stratejik derinlik" diye çıkılan Suriye macerasının önce "değerli yalnızlığa" şimdi de "çaresizliğe" dönüşmesidir.
Ancak Türk milleti açısından da derslerle doludur: Türkiye'nin, Irak'ın, Suriye'nin ve İran'ın siyasal birliği ile toprak bütünlüğü birbirine göbekten bağlıdır. Birinin aşınması, diğerini de etkiler. Birinin bölünmesi, diğerlerini de bölünmeye götürür.
Bu coğrafyada Türk, Fars, Arap ve Kürt halklarını barış içinde yaşatacak tek proje, emperyalizme karşı birlikte cephe kurma projesidir!
O cephenin önündeki en büyük engel ise sadece Türkiye için değil, Ortadoğu için de güvenlik sorunu olan AKP hükümetidir!
AYDINLIK / Perşembe, 12 Haziran 2014