5 Aralık 2016 Pazartesi

Erdoğan’ın Gururu mu Türkiye’nin Kaderi mi?


Türkiye bir yanda.
Meclisteki partiler bir yanda.
Türkiye’nin sorunları bir yerde duruyor.
Partiler bir yerde.

***
İki siyasi partimiz: AKP ve MHP.
Türkiye’nin krizlerinden koptular.
Ülkeyi başkanlık gündemine hapsettiler.
İlla ki: Tayyip Bey’i başkan yapacaklar.

***
“Reis”in yemini de hazır.
Bakıyoruz: Atatürk’ü ve laikliği silmişler.
En son: Millet-ordu Anıtkabir’de Atatürk’le buluşacaktı. Engellediler.
Basit bir soru: Kurucusu silinip de ayakta kalabilen devlet var mı?
Bir soru daha: 29 Ekim yerine 15 Temmuz Cumhuriyeti tutar mı?

***
CHP: Ana muhalefet partimiz.
“Başkanlık” gündemini pek sevdi.
Bütün yığınağı buraya yaptı.
Amacı: Demokrasi cephesi.
Müttefikleri de hazır: Bir yanında FETÖ. Diğer yanında PKK/HDP.
Sokağa birlikte inecekler.
İstedikleri kadar itiraz etsinler. Sahadaki manzara böyle.

***
Bir Türkiye manzarası.
Bir cephede AKP-MHP.
Diğer cephede CHP. Arkasında FETÖ ve PKK/HDP.
Bir cephe diğerini meşrûlaştırıyor.
Birinin pozisyonu diğerini besliyor.
Bu saflaşmadan çözüm çıkmaz.

***
Oysa gerçek gündem farklı.
Mesela: Döviz.
Sadece 2016’nın Kasım ayına bakıyoruz.
Dolar yaklaşık yüzde 9 yükseldi. Hem de 18 günde.
Türk Lirasının 1 yıllık faizi kadar.
Yani: Liranın 365 günlük faizini dolarcılar 18 günde kazandı.
Zincirleme etkileri olacak. Özellikle enflasyonda.
Tamam: “Büyük kriz” henüz kopmaz diyelim.
Fakat: Herkes zorlanacak. Vatandaşlar da, üretici şirketler de.

***
Sonuç: Dövizin ateşi yüksek.
AKP ve CHP cenahlarına bakıyoruz.
Çözümü tartışan pek yok.

***
Suriye krizinde de öyle.
Türkiye stratejik bir hamle yaptı (24.8.2016).
Rusya ile doğrudan anlaştı. Suriye’nin “dolaylı” rızasını aldı.
Cerablus-Azez hattında “koridor”u kesti.
İyi başlamıştı.
Fakat: 87 gün oldu. Bir süredir patinaj yapıyor.
***
Harekatın başarısı için hedef belliydi: El Bab’ı kontrol etmek.
98 km’lik hatta, 40 km derinliğe inmekti.
Sorun şu: Rusya ve Suriye, “koordinasyon” istiyor.
Yani: Türkiye’nin Suriye’yle doğrudan temas kurmasını.

***
Gelişmelere bakıyoruz. Türkiye bu talebe kapıyı kapatmıyor.
Fakat: Beklenen “açık” adımı da atmıyor bir türlü.
İleri iddialar da yok değil.
Ankara’dan bazı çevrelerle görüştüm.
Suriye muhalefet çevrelerine baktım.
Tahran’dan kaynaklarımla konuştum.
Hepsinin ortalaması: Türkiye-Suriye teması aslında kuruldu.
Ancak: Şam’daki kaynaklarım bunu teyid etmiyor.
Sonuç: Öyle ya da böyle. Sorunlu bir durum olduğu anlaşılıyor.

***
AKP iktidarının Şam tereddüdü sahaya nasıl yansıyor?
Hatırlayalım.
19 Ekim 2016: TSK uçaklarına Suriye hava sahası kapatıldı. Rusya ve Suriye tarafından.
1 Kasım 2016: Ankara’dan iki isim Moskova’ya gitti. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı.
13 Kasım 2016: Ankara sözler vermiş olacak ki. Suriye hava sahası yine açıldı.
Uzun sürmedi fakat. Uçuşların tekrar durdurulduğunu öğrendik..
18 Kasım 2016: Savunma Bakanı Fikri Işık konuştu. Sorun giderilmiş.Uçuşlar başlamış.

***
El Bab cephesinden haberler karmaşık.
PKK/PYD, El Bab’a doğru hareketlenmiş.
Şehre 2 km kadar yaklaşmışlar. Doğudan.
Bir diğer haber: Suriye ordusu da El Bab’a doğru ilerliyor. Güneyden.
Ya Türkiye: O da 2 km kadar yakında. Kuzeyden.
Umarız: Türkiye-Suriye arasında “hesapsızlık” olmaz.
Doğrusu: Suriye ya da Türkiye. El Bab’a hangisi girerse girsin farketmez. Fakat anlaşarak.

***
Özet.
Bir: Suriye’de temel öncelik Amerikan koridoru.
Engellemek: Türkiye ve Suriye için stratejik önemde.
Şartlar Ankara ve Şam’ı zorluyor. Ortak hareket edin diye.
Fakat AKP liderliği Türkiye’ye patinaj yaptırıyor.
Hangi büyük stratejik hesapla?
Hangi milli çıkarımızdan dolayı bekliyoruz?
Herkes farkında: Bir tek engel var. Ankara-Şam buluşmasının önünde. O da Erdoğan’ın gururu.
Ne olur: Hayat hükmünü icra eder.
Zira: Sürdürülebilir bir durum değil bu.
Son söz: “15 Temmuz Cumhuriyeti”ni millete bu yüzden kubul ettiremeyeceksiniz.

Rafet BALLI
Aydınlık/19.11.2016