İstanbul,
10 Aralık’ta patlayan ve 3 düzineden fazla insanın ölmesine, 150 kişiden
fazlasının yaralanmasına neden olan iki bomba sonrasında sersemlik geçiriyor.
Hiçbir şey, bu tür bir terörizmi haklı gösteremez. Türkiye Başbakanı Binali
Yıldırım, “Bütün terör örgütleri, aynı şekilde alçaktır” derken haklıdır.
Soruşturma,
şimdiden sorunludur. 3 eski Türk terörle mücadele görevlisine göre, polis,
saldırılardan sonraki sabah, olay mahallini ve çevreleyen alanları temizledi. Böylece,
olay mahallinin temizlenmesinden önce tüm kanıtların toplanması umudunu (ki bu,
en az 2 günlük bir süreç olmalıdır) boşa çıkarmış oldular. PKK’nın yan örgütü
olan Kürdistan Şahinleri (TAK) olayın sorumluluğunu üstlenirken, geçmişte
TAK’ın üstlendiği safsatalar göz önüne alındığında, acemi Türk yetkilileri, bu
konuda tam bir soruşturma yürütmeyi istemiyecekler gibi görünüyor. Saldırıların
ardından gazetecilere sansür uygulanması da, belki önemsiz, ancak kuşkuyu
büyütüyor. Bazı zamanlar, şeffaflık en iyi hareket tarzıdır.
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, saldırıları, halkın duyarlılığını öfke yönünde tahrik
etmek için kullanacaktır. Daha şimdiden, Türk polisi, Erdoğan’ın ihtiraslarına
meydan okuyan Kürt siyasetçileri üzerindeki baskıyı arttırmaktadırlar.
Erdoğan’ın
biraz içgörü sahibi olması gerekiyor, gerçekten de, yönetimi altında Türkiye’nin
iç güvenliği yerlerde sürünmektedir. Son yıllarda, DAEŞ ya da Kürt gruplara
atfedilen bir dizi terörist saldırı meydana gelmektedir. “Geri tepme”
meselesini bir kenara koyalım: Türkiye radikal İslamcıları destekler ve
donatırken, hatalı olarak, bu radikal grupların dönüp patronlarına
yönelmiyeceği varsayımıyla hareket etmiştir.
Daha
geniş kapsamlı bir sorun daha var: Erdoğan sürekli daha büyük bir güç sahibi
olma peşinde koşarken, yetkinlikten çok sadakate öncelik verdi. Başarısız olan
15 Temmuz darbesi sonrasında, deneyimli binlerce terörle mücadele polisini
tasfiye etti ve diğerlerini de en iyi bildikleri alanların dışına çıkardı.
Aslında bu, Türk polis ve güvenliği kör bir şekilde çalışıyor anlamına
gelmektedir. Erdoğan’ın içini boşalttığı herhangi bir özel birimde, tekrar
deneyim kazanılması yıllar alabilir.
Erdoğan,
bizzat kendi diktatöriyal gücü için desteklerini kazanmaya çalıştığı Türkleri
öfke yönünde kamçılamaya yeltenebilir ve halkın hiddetini tercih edilen
düşmanlara yönlendirmek amacıyla, TAK’ı PKK, YPG ya da HDP ile aynı noktada
gösterebilir. Yine de, Türklerin kendilerine sormaları gereken gerçek soru, “neden
teröristlerin, Erdoğan’ın gözetiminde Türk terörle mücadele güçleri tarafından
oluşturulan kuşatma sayesinde uyku konumunda tutulduğu”dur. Türkiye,
zorlu bir komşuluk ilişkileri içinde bulunmaktadır (bu Erdoğan’ın hatası
değil). Özgür basının sonu Türklerin bunu yapabilmeleri için alanı kısıtlıyor
olsa da, yine de onların sorması gereken en geçerli soru, “niçin Erdoğan’dan öncekilerinin yaptıkları en iyi işin Türklerin güvenliğini
korumak olduğu”dur.
Michael Rubin
12 Aralık 2016
Kaynak: American Enterprise Institute