Türkiye’de kısa bir zaman diliminde 30’a yakın büyük çaplı terör eylemi tezgâhlandı. Çok sayıda yurttaşımız şehit düştü. Hastaneler yaralılarla doldu taştı... Bu sıklıkta önemli terör olaylarına Türkiye benzeri devlet geleneği olan hiçbir ülkede rastlanmadı! Dünya çapında yankı yapan saldırılar, PKK, IŞİD ve diğer uydu terör örgütlerinin yeteneklerinin doğal sonucu olarak görülemez! Ortada büyük bir oyun var! Açık bir anormallik derhal fark ediliyor!
USLU USLU BÖLÜNMEYE RAZI OL!
Türkiye 24 Temmuz 2015’te emperyalizmin silahlı örgütü PKK ile mücadele etmeye başladı. İlk kurşunla birlikte bölge dengeleri ve küresel düzlem sarsıldı. Türkiye’den uysalca bölünmeyi kabul etmesi, hatta Irak ve Suriye’de Batı ve İsrail’in önünü açarak, bölünmeyi kolaylaştırması talep edildi. Düşman zaferden öylesine emindi ki PKK’nın siyasi kanadı Meclis’e girmiş, “Ulus devletlerle hesaplaşma vakti geldi!” diyen bir şahıs Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı!
BİR MİLLET UYANIYOR...
İmparatorluk kurma geleneği olan Türkiye’de devlet refleksi ortaya çıktı. Türk milleti ayağa kalktı. Emperyalist merkezler hendeklere gömüldü. Fütursuzca yaptıkları işgal hedefli darbe girişimi 10 saatte bastırıldı! Karşı taarruza geçen Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtı ile arı kovanına çomak soktu. “Emperyalizm-tehdit-bomba” bağlantısını kavramadan canımızı yakan münferit terör eylemleri ile baş edemeyiz! Mücadele önce tehdidin doğru olarak tanımlanması ile başlar! M.Ö 500 yılında Çinli stratejist Sun Tzu bu yalın gerçeği özlü olarak ifade etti: “Önce düşmanını tanı!”
Kurucu atalarımız düşmanı doğru teşhis ettikleri için başarılı oldu. TBMM’nin 1920 yılında yayımladığı Halkçılık Beyannamesi şöyleydi: “Halkımızın istiklal ve egemenliğine suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanlardan...” Atatürk, Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde şunu yazdı: “Avrupa emperyalizmi karşımıza Yunan’ı çıkardı!” Diğer bir ifade ile Cumhuriyeti kuranların kafaları hiç de karışık değildi; pırıl pırıl ve berraktı!
GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK
Doğru soru şudur: “Devler ricali radikal söylemlerde bulunmasına rağmen neden bombalar art arda patlıyor? Çünkü tehdit yalın bir dille Türk milletinin önüne konmuyor! “PKK” deniyor, “IŞİD” deniyor, “hainler, şerefsizler” deniyor, “şu” deniyor, “bu” deniyor! Hâlbuki bu kanlı örgütler ne TSK ile savaşabilir ne de Türkiye’yi bölebilir! Bunlar sırtını büyük bir güce dayamadan bu tür eylemler gerçekleştiremezler! Bunların kendi iradeleri yoktur. Salih Müslim diyor ki “ABD bize ne derse, biz onu yaparız!”
Bir ülke, ülkeler topluluğu ya da uluslararası bir kuruluş üst üste bombalarla canınızı yakıyorsa, buna düşmanlıktan başka bir ad koyamayız! Maskeli balo devam ederse, bombalar patlamaya devam eder! Önce partnerinizin maskesini kafasından çekip çıkarmalısınız! Ve de gerçeklerle yüzleşmekten başka çareniz yoktur. Çünkü rakibiniz, kanlı ya da kansız zaten sizi devirmeye karar vermiştir. Balo devam ederse, daha da saldırganlaşır! “Ayıp olmuyor mu?” derseniz, başka kozunuz kalmadığını düşünerek, bunu bir zayıflık belirtisi olarak algılar! FETÖ darbe girişiminden sonra Batılı devlet adamları, askeri liderler arka arkaya Türkiye’yi ziyaret etti. Şunu anlamaya çalıştılar: “Maskeli balo devam ediyor mu?”
CESURLAR KAZANIR!
Sadece bir tek hareket tarzı vardır: Durumu bildiğinizi karşı tarafa bildirmek/hissettirmek ve derhal karşı tedbirleri hayata geçirmek! Önce içinize girmesini önlersiniz, daha sonra kozlarınızı bir strateji dâhilinde vizyoner bir planla sahaya sürersiniz! Böyle bir iradeniz yoksa vatandaşınız kurda kuşa yem olur!
Tehdit, rakiplerin kozları, kaynaklar, mevcut kozlarımız, uluslararası destek gözden geçirilerek genel bir politika belirlenir. Bu politikaya uygun strateji tespit edilir. Daha sonra stratejik planlara uygun taktikler devreye girer. Zaman zaman yetkililer tarafından bazı doğru değerlendirmeler kamuoyu ile paylaşılıyor. Ancak unutulmamalıdır ki eylem ile desteklenmedikçe hiçbir anlam ifade etmez!
Şu anda patinaj yapıyoruz. Vitese takma ve vites büyütme zamanı gelmedi mi?
Soner POLAT
14.12.2016