Türkiye onun adını ilk defa Ergenekon tertibi sırasında duydu. Şimdi Sincan T Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Ergenekon Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’e 25 Şubat 2008 günü verdiği “tanık” ifadesinde Ergenekon’un “Bir numarası”nı şöyle açıklıyordu: “1,65 boylarında, açık tenli, yeşil gözlü, 60-65 yaşlarında, sarı saçlı, göçmen tipli, saçları seyrek, sert mizaçlı, bıyıksız, sakalsız, nizami her gün traş olan, biz kendisine komutanım diye hitap ediyorduk... Muzaffer Tekin’e benziyordu ancak Muzaffer Tekin’den daha zayıf yapılıydı.”
ÇELİŞEN İFADELER
Aynı kişi, Ergenekon davasının 17 Temmuz 2012 günlü duruşmasında “kamu tanığı” olarak dinlendi. Sanıkların sorularına yanıt veremedi, saçmalayıp durdu. Çok yakından tanıdığı “bir numara”nın adını bile bilmiyor, şöyle diyordu: “Birlikte çalıştığımız dönemlerde özellikle Türkeli gazetesinde bir takım ideolojik fikir alışverişlerinde bulunuyorduk. Taner Ünal’ın da o dönem Türkiye’de bir derin yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu, bu yapılanmanın var olduğunu ama yeniden organize edilmesi gerektiğini anlattığını duyardık.”
EN UÇUK İDDİALAR ONDAN
Ergenekon tertibinde en akıl dışı iddiaları o yazdı. Kumpaslar döneminde Türkiye’nin maruz kaldığı psikolojik savaş sürecinde önemli rol alan, FETÖ’nün gözde “gazetecilerinden” biri oldu.
Eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’na Kıbrıs’ta yapılan suikast teşebbüsünü “Ergenekon’un sol kanadı”nın yaptığını, Hurşit Tolon’un MHP’ye genel başkan olmak istediğini yazacak kadar “uçuk”tu.
İDDİANAMEDEN ÖNDE GİDİYOR
Dolandırıcılık suçundan 1998, 2001 ve 2006 yıllarında Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi’nce gözaltına alındı. 1999’da açılan bir davadan aldığı ceza 2001 yılında kesinleşti. Ama 24 Mayıs 2008’e kadar nedense yakalanamadı. 25 Mayıs 2008’de tutuklandı. Ankara, Sincan Kapalı cezaevinde kaldı. “Ergenekon’un Çöküşü 1-2” adlı kitaplarında, kumpasa daha Ergenekon adı konulmadan “Ergenekon” diye yazacak, “Kod Adı Darbe” kitabında ise daha ortada iddianame yokken, Ümraniye’de bulunduğu iddia edilen el bombalarının fotoğraflarını koyacak kadar “acar” bir gazeteciydi. Şamil Tayyar’ın hemşerisi ve arkadaşıydı. Zihni Çakır böyle biriydi.
ARTIK YANDAŞ OLDU
Çakır şimdi “avazturk” adlı bir haber sitesini yönetiyor. Elbette artık FETÖ’nün tetikçiliğini yapmıyor, “Ergenekon’u çökerten adam” günleri geride kaldı. Artık AKP yandaşı.
13 Ekim 2016 günlü “Medyanın Hallerinde” de “Behzat Ç”nin başına gelenler!” başlıklı haberimizde, terörle mücadelede, özellikle IŞİD ve FETÖ ile mücadelede en önde gelen kişilerden bir emniyet amirinin, Atatürkçü, vatansever bir polisin haksız yere görevinden alınmasından söz etmiştik.
Çakır’ın yönettiği “avazturk.com”da, “Kırmızı listedeki Bylock’çu Bakan Koruması” başlıklı haberde sözünü ettiğimiz Emniyet Amiri H.Ö.G. hedef alındı. H.Ö.G’nin hükümetin etkili bir ismine yakın koruma olarak görevlendirildiği ifade edildi. Emniyet Amiri’nin bylock kullanıcısı olduğunun belirlendiği, H.Ö.G’nin “sevgilileri ile görüşmek” amacıyla telefonuna yüklediğini ifade etmesi ise tamamen yalan.
ARTIK KÖZ’CÜ OLDU!
Zihni Çakır şimdi elbette FETÖ tetikçisi değil, ama neci? Çakır’ın bir dönem Fetullah’ın sağ kolu iken ondan kopan Kemalettin Özdemir’in başını çektiği “KÖZ” grubuna yanaştığı ifade ediliyor.
Hikmet ÇİÇEK
Aydınlık/28.12.2016