23 Mart 2017 Perşembe

ABD ile Rusya, 'Kürdistan' Konusunda Anlaştı mı?



"Rusya Afrin'de YPG'ye üs kuruyor!"

Reuters'in dünyaya ilan ettiği bu iddiayı, Türkiye kamuoyuna Hürriyet son dakika olarak duyurdu.

Ardından Rusya Savunma Bakanlığı Reuters'in haberini yalanladı.

Reuters'in iddiası PYD’nin silahlı kolu YPG’nin Sözcüsü Redur Helil'in açıklamalarına dayanıyordu.

***
3 Mart'ta Rus birlikleri Menbiç’e girdi. PYD Menbiç’in yönetimini Suriye hükümetine (Esad'a) bırakacağını söyledi. Açıklamayı Rusya Genelkurmay Harekat Daire Başkanı Org. Sergei Rudsky yaptı.

***
Bu iki gelişmeyi birlikte okuyacağız.

Gerek Rusların Menbiç'e girişi gerekse de Reuters'in doğru olmayan haberi sonrasında Türkiye kamuoyunda bazı medya organlarınca aynı yaygara koparıldı: "ABD ve Rusya, YPG konusunda anlaştı."

Keza aynı yayın organlarının köşe yazarları günlerce bu konuyu işledi. Bir odaktan ama farklı yayın organlarıyla, "ABD ve Rusya, YPG konusunda anlaştı" tezi gerçekmiş gibi kamuoyuna sunuluyordu. Ancak Reuters'in doğru olmayan haberi sonrasında Rusya'nın yaptığı yalanlama malum çevrelerinin tezini bir kez daha boşa çıkardı.

***
Uzatmadan söyleyelim. YPG'yi korumak adına Rusya ve ABD'nin anlaştığı iddiaları açık bir Amerikan propagandasıdır. Nedenleri ve sonuçları ABD çıkarları ile uyumludur. Olgular da ABD çıkarlarına işaret ediyor.

Krize neden olan Rus uçağının düşürülmesinin ardında nasıl ki ABD'nin ülkemizdeki operasyonel güçlerinden olan Fetullahçı çete çıktıysa, Rusların da ABD ile PKK/ PYD/ YPG konusunda anlaşmadığı ortaya çıkacaktır.

Bu meseleyi maddeler halinde açalım:

Bir: PKK/PYD/ YPG, ABD'nin bölgesel planları ve ABD'nin yönetiminde hakim olan emperyalist politik strateji için en kullanışlı araçtır. ABD bölgesel savaşta PKK/PYD/ YPG'yi "kara gücü" olarak tanımlıyor. Bu emperyalist ABD'nin varoluşsal gerçeğidir. Obama gidip, Trump gelince değişmez. ABD'nin "Büyük Kürdistan" ya da 2.İsrail planının hayata geçmesi, ABD hakim sınıfları için ABD'nin emperyalist kalabilmesinin vazgeçilmez gerçeğidir.

İki: Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Rusya, 2000'lerin başından itibaren toparlanma sürecine girdi. Emperyalist- kapitalist dünyanın bir parçası olduğu şüphesiz olan Rusya Federasyonu, bu karakteri dolayısıyla da aynı zamanda bölgesel bir güç konumunda. Ancak burada bir gerçeğin altını çizmekte fayda var. Rusya her ne kadar emperyalist-kapitalist dünyanın bir parçası olsa da varlığını, ABD'nin varlık alanını daraltabildiği ölçüde koruyabiliyor. 2000'lerin başındaki "Turuncu Devrimler", Ukrayna ve Kırım'daki savaşlar ABD'nin Rusya'yı çevreleme politikasının sonucudur. Özetle; Rusya, ABD'nin başını çektiği Batı saldırganlığa karşı savunma hattındadır.

Üç: Sorularla devam edelim. Türkiye'nin bütünlüğünü ve güvenliğini kim açıkça tehdit ediyor? Fetullahçı örgütlenmenin arkasındaki güç kim? IŞİD kimin açtığı alanda serpildi ve büyüdü?

En önemlisi ise "Büyük Kürdistan"ın temelini Irak'ı bölüp, 36. paralelin kuzeyini "Kürdistan"ın inşasında güvence altına alan kim? 36. paralelin kuzeyi PKK'nın en büyük lojistik alanı değil miydi? PKK'nın büyümesi asıl olarak bu süreçten sonra başlamadı mı?

Sorduğumuz bütün sorular aynı adrese çıkıyor.

***
Rusya'nın PKK/PYD'nin kontrolündeki bölgeye ilişkin "kültürel otonom tanınabilir" türünden çıkışlar yapması elbette sorunludur ve Türkiye'nin aleyhinedir. Ancak burada irade gösterecek ve Türkiye'nin milli çıkarlarına uygun bir denklem kurma sorunu Türkiye'deki siyasal iktidarın sorunudur. Zira; bölünme tehlikesini Rusya yaşamıyor. Bu yüzden Rusya'dan doğrudan Türkiye'nin çıkarlarına birebir uyumlu tutumlar beklemek akıllıca değildir. Bölünme tehlikesini Türkiye ve Suriye yaşıyor. Esad Suriyesi'ni tehdit eden güç, Türkiye'nin de birliğini tehdit ediyor. Her iki ülkenin birliği de aynı emperyalist plan çerçevesinde tehdit ediliyor.

Türkiye hükümetinin bugüne kadar sürdürdüğü mezhep perspektifli dış politika, Türkiye'nin milli çıkarlarına uygun bir bölgesel denklem kurmasına engel oluyor. Türkiye'nin Batı kuşatmasına karşı Esad'la ve İran'la ortak hareket etmesini önlüyor.

Keza; Türkiye hükümetinin ABD kuşatmasına karşı açık tutum alamaması ve hükümetin ABD'siz bir bölge tahayyül edememesi Türkiye ile Rusya ilişkilerinde güvensizliğe neden oluyor.

İşte ABD ise tam da burada devreye giriyor. Mevcut Türkiye hükümetinin zaafları ABD'nin emperyalist propaganda araçlarının çalışmasına ortam hazırlıyor.

ABD, 'ABD ve Rusya, YPG konusunda anlaştı' haberini piyasaya sürerek, Türkiye ile Rusya'nın arasını açmayı hedefliyor.

ABD'nin emperyalist propaganda aygıtları Türkiye'yi bölgede yalnızlaştırmak ve Türkiye'nin direncini kırmak için çalışıyor.

Olan budur.

Kerem Yıldırım

aydinlik.com.tr, 22.3.2017