Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan'ın
şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansı sırasında Alman dış istihbarat servisi BND'nin Başkanı Bruno Kahl'e ileterek destek
istediği listenin ayrıntılarıyla ilgili yeni bilgiler gelmeye devam ediyor.
Süddeutsche Zeitung ile kamu yayıncılık kuruluşları NDR ve WDR'in ortak araştırma ağının ulaştığı bilgiye göre MİT'in listesinde Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) Federal Meclis milletvekili Michelle
Müntefering ile Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili bir Berlin eyalet parlamentosu
kadın milletvekilinin adı yer alıyor. İki milletvekilinin isminin de MİT'in
dosyasındaki 10 numaralı tabelada 'Gülen
hareketiyle iyi ilişkiler içindeki güç merkezleri ve sivil toplum kuruluşları'
başlığı altında geçtiği kaydediliyor.
Listede adı geçen Alman
milletvekili Michelle
Müntefering konuyla ilgili olarak
açıklama yaptı. Müntefering
MİT'in BND'ye verdiği listede adının geçmesini, "belirgin biçimde sınırın aşılması" şeklinde yorumladı. Müntefering,
"Türk
hükümetinin bu tutumu, eleştirel görüştekileri bastırma girişimini bir kez daha
gösteriyor" dedi.
Sosyal
Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann
Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann da Michelle Müntefering'in MİT'in BND'ye verdiği
listede adının bulunmasını sert bir dille kınadı. Başbakan Angela Merkel'dan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sert bir açıklama
yapmasını isteyen Oppermann, "Başbakan Merkel'in bu konuda açık ve
net konuşmasını bekliyorum" dedi. Oppermann Türk hükümetinin MİT'in
casusluk faaliyetine derhal son vermesini sağlamak zorunda olduğunu
vurguladı.
Müntefering'in adının böyle bir
listede bulunmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Oppermann, "Türk hükümetinin Almanya
ile ilişkilerin kötüleşmesi için böylesine radikal bir biçimde çalışması beni
şaşırtıyor. Erdoğan bizim kabul edebileceğimizin çok üstüne çıkıyor. Almanya
ile partner olmaya hiçbir biçimde alaka göstermiyor görünüyor"
dedi.
Federal Meclis
milletvekili Müntefering'in
Pazartesi günü Federal Emniyet Teşkilatı
tarafından konuyla ilgili bilgilendirildiği bildirildi. Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Müntefering, aynı zamanda Alman-Türk Parlamenterler Grubu Başkanlığı
görevini yürütüyor. Müntefering en son şubat ayında Alman meclisinden
milletvekilleriyle birlikte Türkiye'yi ziyaret etmişti.
Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann,
çarşamba günü de ZDF kanalında
katıldığı programda, Almanya'daki casusluk faaliyetleri iddiaları üzerine MİT'e yönelik başlatılan soruşturmayı değerlendirdi.
Oppermann, Almanya'da Gülen
yandaşlarını izlediği yönündeki suçlamalara ilişkin Milli İstihbarat Teşkilatı hakkında soruşturma başlatılmasını, ‘yabancı
bir devletin Almanya'daki suç işlememiş insanlar hakkında istihbarat
faaliyetlerinde bulunmasına tahammül gösterilemez’, sözleriyle
değerlendirdi. Oppermann
Almanya'nın bir özgürlükler ülkesi olduğuna dikkat çekti.
Koalisyon ortağı SPD'nin meclis grup başkanı Alman istihbaratını da eleştirdi ve ihmalkârlıkla suçladığı
casuslukla mücadele birimlerinin devlet kadar vatandaşı da korumak zorunda
olduğunu hatırlattı. Oppermann, "Alman istihbaratı hiç olmazsa MİT
tarafından takip edilenleri uyarıp Türk istihbaratı ile işbirliği yapmamakla
doğru davranmıştır”, dedi.
CDU: MİT'in Almanya'daki faaliyetlerine göz yumulamaz
Koalisyon ortağı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin iç politika
sözcüsü Patrick Sensburg ‘Handelsblatt' gazetesine yaptığı
açıklamada "Ajanlar bulundukları takdirde mahkemeye verilmelidir. Diplomatik
pasaportu olanların akreditasyonları iptal edilmeli ve bu şahıslar Almanya'dan
sınır dışı edilmelidirler” şeklinde konuştu. Türkiye'nin ülkesinde
hükümranlık hakkının bulunmadığını belirten Sensburg ‘Türk istihbaratının yasadışı
faaliyetlerde bulunduğunu, söz konusu edilen şahısların teröristlikten değil,
rejim muhalifli oldukları için takibe alındıklarını, dolayısıyla siyasi
takipten söz edilebileceğini' söyledi.
Almanya Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı Ansgar Heveling de ‘Ruhr
Nachrichten' gazetesine verdiği demecinde, ‘Türk tarafının Almanya'da yoğun
istihbarat faaliyetlerinde bulunduğundan yola çıkılabileceğini, bunun ciddi bir
vaka olduğunu ve bu kapsamlı faaliyet karşısında sessiz kalınamayacağını',
söyledi. Heveling,
‘Türkiye'nin
iç anlaşmazlıklarının bu şekilde Almanya'ya yansıtılmasının kabul
edilemeyeceğini' ifade etti.
Alman Hristiyan Birlik partileri Milli İstihbarat
Teşkilatı'nın (MİT) Almanya'daki izleme faaliyetlerini ve bununla ilgili olarak
hazırladığı dosyanın Alman istihbaratına verilmesini ‘kasıtlı provokasyon' olarak değerlendiriyor.
Birlik Partileri Federal Meclis Grubu İç Politika Sözcüsü CSU'lu Stephan
Mayer ‘Passauer Neue
Presse' gazetesine verdiği demeçte bunun ‘tahammül ve kabul edilemez' bir durum olduğunu söyledi. Türkiye
Hükümeti'nin Almanya'ya açıkça meydan okumak ve Almanya Hükümeti'ni kışkırtmak
için böyle davrandığının anlaşıldığını belirten Mayer, ‘dosyanın kamuoyuna yansıyacağını
Türk tarafının tahmin edemeyecek kadar safça davranmış olduğunu düşünmediğini'
ifade etti.
Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU)
Meclis Grubu Uyum Politikaları Sorumlusu Cemile Giousouf, ‘Türk istihbaratının Alman
politikacılarını hedef alan casusluk faaliyetlerinin eski Doğu Alman
istihbaratının (Stasi) metotlarından farklı olmadığını' söyledi. Giousouf
‘Rheinische Post' gazetesinde
yayınlanan demecinde ‘istihbarat faaliyetleri hakkında yasalar
uyarınca cezai işlem başlatılmasını beklediğini' belirtti. Giousouf,
BND'nin listede adı geçen şahısları
uyarmasını doğru bulduğunu da sözlerine ekledi.
Hristiyan Sosyal Birlik partisi milletvekili Hans-Peter
Uhl da ‘Handelsblatt' gazetesine yaptığı açıklamada ‘Alman servislerinin MİT'e
yardımcı olacağını sanmanın Türk Hükümeti'nin ‘dar kafalılığını' ortaya
koyduğunu' söyledi. Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin hızla hukuk
devleti ve demokrasi ilkelerinden uzaklaştığını söyleyen Uhl anayasa referandumunun
Adolf Hitler'e sınırsız yetki veren yasayı andırdığını iddia etti.
Basındaki Yorumlar
Süddeutsche
Zeitung'daki yorumda Almanya'da Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Gülen yanlısı olduğu iddia edilen
kişilerin yanı sıra Alman siyasetçileri de izlediğinin ortaya çıkması ele
alınıyor:
"Almanya'da iç huzur büyük önem
taşıyor, ancak bu huzur Türklere, Türkiye kökenli Almanlara ve siyasetçilere
yönelik muhbirlikle tehlikeli bir şekilde bozuldu. Burada söz konusu olan genel
olarak ülke huzurunun bozulması. Türk istihbarat birimlerinin, Almanya'da muhbir
ve ajanlardan oluşan geniş bir ağ kurduğu anlaşılıyor. Federal savcılığın
soruşturması sırasında bilinen ve bilinmeyenlerin, bu ağın nerede
düğümlendiğinin ve Türk istihbaratının Almanya'da hangi yapıları kullandığının
aydınlığa kavuşturulması gerekiyor; burada elde edilen bulgular da yeni
soruşturmaların yolunu açabilir. Elbette soruşturma şans eseri sadece imamlara
ve cemaatin önde gelen isimlerine yönelik olmayacak, ancak sonunda cezai bir
yaptırımın da olması şart.”
Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinde
ise konuyla ilgili şu satırlar göze çarpıyor:
"Bizim dış istihbarat
servisimiz BND'nin Başkanı (Bruno Kahl'a) verilen liste, Gülen yapılanmasının
sözde yanlıları olarak tehlike oluşturanları değil tehlike altında bulunanları
içeriyor. Ancak Gülen yapılanmasının terörist olduğuna ve darbe girişimini
tezgâhladığına dair hâlâ kanıt bulunmuyor. Darbe girişimi, BND Başkanı'nın da
ima ettiği gibi, Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarını genişletmek için kullandığı
bir bahaneydi. Bunun yanı sıra bir milletvekilinin, Türk-Alman Parlamenterler
Grubu Başkanı Michelle Müntefering'in izlendiği ortaya çıktı. Erdoğancıların
tutumunun siyasi, ceza ve yabancılar hukuku açısından sonuçları olması için
daha nelerin yaşanması gerekiyor? Almanya Federal Cumhuriyeti bir hukuk devleti
ve her şeye göz yummaması gerekiyor. Buna her türlü provokasyon da dahil.”
Stuttgarter Nachrichten gazetesinde de aynı konu işleniyor:
"Ankara'nın, Alman
siyasetçileri izlemesi ve Türklerin Alman siyasetine karşı tavır takınmasını
sağlamak için Türk istihbarat servisini Almanya'ya göndermesi sabrı taşıran
nokta oldu. Almanya'nın Büyükelçisi, Ankara'da yine çağırılmadan önce biz
Büyükelçi'yi Almanya'ya geri çağıralım. Zira artık Ankara'da ona ihtiyaç yok.”
5 soruda
MİT'e yönelik iddialar
Almanya
Federal Başsavcılığı MİT'in casusluk yaptığı iddiaları ile ilgili salı günü
soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Peki casusluk iddialarında şu ana dek neler biliniyor?
Türk istihbaratının kolu Almanya'ya ne kadar uzanıyor?
Bunu kestirebilmek zor.
İç istihbarat birimi olan Federal
Anayasayı Koruma Teşkilatı ay başında Türk hükümetinin Almanya'da yaşayan
Türkler üzerindeki nüfuzunu arttırmaya çalıştığı uyarısında bulunmuş ve
‘Türkiye'nin Almanya'daki istihbarat faaliyetlerinde ‘gözle görülür' artış
kaydedildiğini duyurmuştu.
Anayasayı Koruma Teşkilatı yetkilileri, MİT'in
Almanya'daki Fethullah Gülen hareketine yakın olduğu iddia edilen kişiler
hakkında kapsamlı casusluk yaptığından şüphe ediyor. Şubat ayında MİT'in Alman
dış istihbarat teşkilatına (BND) verdiği Gülen yapılanmasına yakın oldukları
söylenen kişilerin listesi eyalet güvenlik birimlerine gönderilmişti. Alman
medyası listedeki söz konusu kişilerin ikamet kayıtlarının, telefon
numaralarının ve gizli çekilmiş fotoğrafların bulunduğunu ortaya çıkarmıştı.
Alman makamları nasıl tepki gösterdi?
Almanya İçişleri Bakanlığı sözcüsü listeleri
inceleyerek yabancı bir istihbarat servisinin bu bilgilere nasıl ulaştığını
ortaya çıkarmaya çalıştıklarını açıkladı. Sözcü istihbarat faaliyetlerinde
bulunulduğuna dair şüphelerin doğruluk derecesini saptamak amacıyla, yabancı
bir istihbarat kuruluşundaki görevlilerin Almanya'daki muhtemel yasa dışı
faaliyetlerinin hassasiyetle araştırıldığını belirtti.
Bu durum Almanya'daki Türkleri nasıl etkiliyor?
Almanya'daki
faaliyetlerinin Türkiye tarafından izlendiğinden şüphe ediyorlar. Anayasa
değişikliğine yönelik referandum için oy verme işleminin başladığı 27 Mart'ta
Türk konsolosluklarına giden gazeteciler, sandığa gelen Türk vatandaşlarının
çoğunun siyasi görüşünü açıklamaktan çekindiğini belirtti. Bazı seçmenler
gazetecilere Türkiye'de baskıya uğratılmaktan endişelendiğini söyledi. Almanya Türk Toplumu adlı derneğin
başkanı Gökay Sofuoğlu,
‘Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bazı bakanlarının referandumda ‘hayır' oyu kullanacak
olanları vatan haini ilan ettiklerini' kaydetti. Diğer yandan Almanya’da
göçmenlerin büyük kesimi Gülen yapılanmasına sıcak bakmıyor.
MİT'in listesi Türkiye ile işbirliği açısından ne anlama geliyor?
Alman dış istihbaratı
(BND) MİT ile işbirliğini her halükarda sürdürecektir. Ancak Almanya açısından,
haklarında hiçbir suç şüphesi olmayan Almanya Türkleri hakkında istihbarat
faaliyetleri yapılması önemsizleştirilebilecek bir konu değil. Alman
politikacıları MİT'in Almanya'daki faaliyetlerinin geçiştirilebilecek bir konu
olmadığı görüşündeler.
Daha önce böyle bir durum yaşandı mı?
2010 – 2015 yılları
arasında Türk istihbaratının Almanya'da casusluk faaliyetlerinde bulunduğu
şüphesiyle dört ayrı tahkikat
yapıldı. Bunlardan üçü kapatıldı. Üç sanıklı dördüncü soruşturma yetkili Koblenz Eyalet Ceza Mahkemesi kararıyla
şartlı olarak sona erdirildi.
Deutsche
Well
29-30.03.2017