31 Mart 2017 Cuma

Berlin'de MİT'e Tepki Büyüyor

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan'ın şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansı sırasında Alman dış istihbarat servisi BND'nin Başkanı Bruno Kahl'e ileterek destek istediği listenin ayrıntılarıyla ilgili yeni bilgiler gelmeye devam ediyor.

Süddeutsche Zeitung ile kamu yayıncılık kuruluşları NDR ve WDR'in ortak araştırma ağının ulaştığı bilgiye göre MİT'in listesinde Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) Federal Meclis milletvekili Michelle Müntefering ile Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili bir Berlin eyalet parlamentosu kadın milletvekilinin adı yer alıyor. İki milletvekilinin isminin de MİT'in dosyasındaki 10 numaralı tabelada 'Gülen hareketiyle iyi ilişkiler içindeki güç merkezleri ve sivil toplum kuruluşları' başlığı altında geçtiği kaydediliyor.


Listede adı geçen Alman milletvekili Michelle Müntefering konuyla ilgili olarak açıklama yaptı. Müntefering MİT'in BND'ye verdiği listede adının geçmesini, "belirgin biçimde sınırın aşılması" şeklinde yorumladı. Müntefering, "Türk hükümetinin bu tutumu, eleştirel görüştekileri bastırma girişimini bir kez daha gösteriyor" dedi.


Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann


Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann da Michelle Müntefering'in MİT'in BND'ye verdiği listede adının bulunmasını sert bir dille kınadı. Başbakan Angela Merkel'dan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sert bir açıklama yapmasını isteyen Oppermann, "Başbakan Merkel'in bu konuda açık ve net konuşmasını bekliyorum" dedi. Oppermann Türk hükümetinin MİT'in casusluk faaliyetine derhal son vermesini sağlamak zorunda olduğunu vurguladı. 

Müntefering'in adının böyle bir listede bulunmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Oppermann, "Türk hükümetinin Almanya ile ilişkilerin kötüleşmesi için böylesine radikal bir biçimde çalışması beni şaşırtıyor. Erdoğan bizim kabul edebileceğimizin çok üstüne çıkıyor. Almanya ile partner olmaya hiçbir biçimde alaka göstermiyor görünüyor" dedi.

Federal Meclis milletvekili Müntefering'in Pazartesi günü Federal Emniyet Teşkilatı tarafından konuyla ilgili bilgilendirildiği bildirildi. Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Müntefering, aynı zamanda  Alman-Türk Parlamenterler Grubu Başkanlığı görevini yürütüyor. Müntefering en son şubat ayında Alman meclisinden milletvekilleriyle birlikte Türkiye'yi ziyaret etmişti.

Sosyal Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann, çarşamba günü de ZDF kanalında katıldığı programda, Almanya'daki casusluk faaliyetleri iddiaları üzerine MİT'e yönelik başlatılan soruşturmayı değerlendirdi.

Oppermann, Almanya'da Gülen yandaşlarını izlediği yönündeki suçlamalara ilişkin Milli İstihbarat Teşkilatı hakkında soruşturma başlatılmasını, ‘yabancı bir devletin Almanya'daki suç işlememiş insanlar hakkında istihbarat faaliyetlerinde bulunmasına tahammül gösterilemez’, sözleriyle değerlendirdi. Oppermann Almanya'nın bir özgürlükler ülkesi olduğuna dikkat çekti.

Koalisyon ortağı SPD'nin meclis grup başkanı Alman istihbaratını da eleştirdi ve ihmalkârlıkla suçladığı casuslukla mücadele birimlerinin devlet kadar vatandaşı da korumak zorunda olduğunu hatırlattı. Oppermann, "Alman istihbaratı hiç olmazsa MİT tarafından takip edilenleri uyarıp Türk istihbaratı ile işbirliği yapmamakla doğru davranmıştır”, dedi.

 CDU: MİT'in Almanya'daki faaliyetlerine göz yumulamaz

Koalisyon ortağı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin iç politika sözcüsü Patrick Sensburg ‘Handelsblatt' gazetesine yaptığı açıklamada "Ajanlar bulundukları takdirde mahkemeye verilmelidir. Diplomatik pasaportu olanların akreditasyonları iptal edilmeli ve bu şahıslar Almanya'dan sınır dışı edilmelidirler” şeklinde konuştu. Türkiye'nin ülkesinde hükümranlık hakkının bulunmadığını belirten Sensburg ‘Türk istihbaratının yasadışı faaliyetlerde bulunduğunu, söz konusu edilen şahısların teröristlikten değil, rejim muhalifli oldukları için takibe alındıklarını, dolayısıyla siyasi takipten söz edilebileceğini' söyledi.

Almanya Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı Ansgar Heveling de ‘Ruhr Nachrichten' gazetesine verdiği demecinde, ‘Türk tarafının Almanya'da yoğun istihbarat faaliyetlerinde bulunduğundan yola çıkılabileceğini, bunun ciddi bir vaka olduğunu ve bu kapsamlı faaliyet karşısında sessiz kalınamayacağını', söyledi. Heveling, ‘Türkiye'nin iç anlaşmazlıklarının bu şekilde Almanya'ya yansıtılmasının kabul edilemeyeceğini' ifade etti.

Alman Hristiyan Birlik partileri Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Almanya'daki izleme faaliyetlerini ve bununla ilgili olarak hazırladığı dosyanın Alman istihbaratına verilmesini ‘kasıtlı provokasyon' olarak değerlendiriyor.

Birlik Partileri Federal Meclis Grubu İç Politika Sözcüsü CSU'lu Stephan Mayer  ‘Passauer Neue Presse' gazetesine verdiği demeçte bunun ‘tahammül ve kabul edilemez' bir durum olduğunu söyledi. Türkiye Hükümeti'nin Almanya'ya açıkça meydan okumak ve Almanya Hükümeti'ni kışkırtmak için böyle davrandığının anlaşıldığını belirten Mayer, ‘dosyanın kamuoyuna yansıyacağını Türk tarafının tahmin edemeyecek kadar safça davranmış olduğunu düşünmediğini' ifade etti.

Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Meclis Grubu Uyum Politikaları Sorumlusu Cemile Giousouf, ‘Türk istihbaratının Alman politikacılarını hedef alan casusluk faaliyetlerinin eski Doğu Alman istihbaratının (Stasi) metotlarından farklı olmadığını' söyledi. Giousouf  ‘Rheinische Post' gazetesinde yayınlanan demecinde ‘istihbarat faaliyetleri hakkında yasalar uyarınca cezai işlem başlatılmasını beklediğini' belirtti. Giousouf, BND'nin listede adı geçen şahısları uyarmasını doğru bulduğunu da sözlerine ekledi.

Hristiyan Sosyal Birlik partisi milletvekili Hans-Peter Uhl da ‘Handelsblatt' gazetesine yaptığı açıklamada ‘Alman servislerinin MİT'e yardımcı olacağını sanmanın Türk Hükümeti'nin ‘dar kafalılığını' ortaya koyduğunu' söyledi. Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin hızla hukuk devleti ve demokrasi ilkelerinden uzaklaştığını söyleyen Uhl anayasa referandumunun Adolf  Hitler'e sınırsız yetki veren yasayı andırdığını iddia etti.

 Basındaki Yorumlar

Süddeutsche Zeitung'daki yorumda Almanya'da Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Gülen yanlısı olduğu iddia edilen kişilerin yanı sıra Alman siyasetçileri de izlediğinin ortaya çıkması ele alınıyor:

"Almanya'da iç huzur büyük önem taşıyor, ancak bu huzur Türklere, Türkiye kökenli Almanlara ve siyasetçilere yönelik muhbirlikle tehlikeli bir şekilde bozuldu. Burada söz konusu olan genel olarak ülke huzurunun bozulması. Türk istihbarat birimlerinin, Almanya'da muhbir ve ajanlardan oluşan geniş bir ağ kurduğu anlaşılıyor. Federal savcılığın soruşturması sırasında bilinen ve bilinmeyenlerin, bu ağın nerede düğümlendiğinin ve Türk istihbaratının Almanya'da hangi yapıları kullandığının aydınlığa kavuşturulması gerekiyor; burada elde edilen bulgular da yeni soruşturmaların yolunu açabilir. Elbette soruşturma şans eseri sadece imamlara ve cemaatin önde gelen isimlerine yönelik olmayacak, ancak sonunda cezai bir yaptırımın da olması şart.”

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinde ise konuyla ilgili şu satırlar göze çarpıyor:

"Bizim dış istihbarat servisimiz BND'nin Başkanı (Bruno Kahl'a) verilen liste, Gülen yapılanmasının sözde yanlıları olarak tehlike oluşturanları değil tehlike altında bulunanları içeriyor. Ancak Gülen yapılanmasının terörist olduğuna ve darbe girişimini tezgâhladığına dair hâlâ kanıt bulunmuyor. Darbe girişimi, BND Başkanı'nın da ima ettiği gibi, Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarını genişletmek için kullandığı bir bahaneydi. Bunun yanı sıra bir milletvekilinin, Türk-Alman Parlamenterler Grubu Başkanı Michelle Müntefering'in izlendiği ortaya çıktı. Erdoğancıların tutumunun siyasi, ceza ve yabancılar hukuku açısından sonuçları olması için daha nelerin yaşanması gerekiyor? Almanya Federal Cumhuriyeti bir hukuk devleti ve her şeye göz yummaması gerekiyor. Buna her türlü provokasyon da dahil.”

Stuttgarter Nachrichten gazetesinde de aynı konu işleniyor:

"Ankara'nın, Alman siyasetçileri izlemesi ve Türklerin Alman siyasetine karşı tavır takınmasını sağlamak için Türk istihbarat servisini Almanya'ya göndermesi sabrı taşıran nokta oldu. Almanya'nın Büyükelçisi, Ankara'da yine çağırılmadan önce biz Büyükelçi'yi Almanya'ya geri çağıralım. Zira artık Ankara'da ona ihtiyaç yok.”

5 soruda MİT'e yönelik iddialar

Almanya Federal Başsavcılığı MİT'in casusluk yaptığı iddiaları ile ilgili salı günü soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Peki casusluk iddialarında şu ana dek neler biliniyor?  

Türk istihbaratının kolu Almanya'ya ne kadar uzanıyor?

Bunu kestirebilmek zor. İç istihbarat birimi olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı ay başında Türk hükümetinin Almanya'da yaşayan Türkler üzerindeki nüfuzunu arttırmaya çalıştığı uyarısında bulunmuş ve ‘Türkiye'nin Almanya'daki istihbarat faaliyetlerinde ‘gözle görülür' artış kaydedildiğini duyurmuştu.

Anayasayı Koruma Teşkilatı yetkilileri, MİT'in Almanya'daki Fethullah Gülen hareketine yakın olduğu iddia edilen kişiler hakkında kapsamlı casusluk yaptığından şüphe ediyor. Şubat ayında MİT'in Alman dış istihbarat teşkilatına (BND) verdiği Gülen yapılanmasına yakın oldukları söylenen kişilerin listesi eyalet güvenlik birimlerine gönderilmişti. Alman medyası listedeki söz konusu kişilerin ikamet kayıtlarının, telefon numaralarının ve gizli çekilmiş fotoğrafların bulunduğunu ortaya çıkarmıştı.

Alman makamları nasıl tepki gösterdi?

Almanya İçişleri Bakanlığı sözcüsü listeleri inceleyerek yabancı bir istihbarat servisinin bu bilgilere nasıl ulaştığını ortaya çıkarmaya çalıştıklarını açıkladı. Sözcü istihbarat faaliyetlerinde bulunulduğuna dair şüphelerin doğruluk derecesini saptamak amacıyla, yabancı bir istihbarat kuruluşundaki görevlilerin Almanya'daki muhtemel yasa dışı faaliyetlerinin hassasiyetle araştırıldığını belirtti.

Bu durum Almanya'daki Türkleri nasıl etkiliyor?

Almanya'daki faaliyetlerinin Türkiye tarafından izlendiğinden şüphe ediyorlar. Anayasa değişikliğine yönelik referandum için oy verme işleminin başladığı 27 Mart'ta Türk konsolosluklarına giden gazeteciler, sandığa gelen Türk vatandaşlarının çoğunun siyasi görüşünü açıklamaktan çekindiğini belirtti. Bazı seçmenler gazetecilere Türkiye'de baskıya uğratılmaktan endişelendiğini söyledi. Almanya Türk Toplumu adlı derneğin başkanı Gökay Sofuoğlu, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bazı bakanlarının referandumda ‘hayır' oyu kullanacak olanları vatan haini ilan ettiklerini' kaydetti. Diğer yandan Almanya’da göçmenlerin büyük kesimi Gülen yapılanmasına sıcak bakmıyor.

MİT'in listesi Türkiye ile işbirliği açısından ne anlama geliyor?

Alman dış istihbaratı (BND) MİT ile işbirliğini her halükarda sürdürecektir. Ancak Almanya açısından, haklarında hiçbir suç şüphesi olmayan Almanya Türkleri hakkında istihbarat faaliyetleri yapılması önemsizleştirilebilecek bir konu değil. Alman politikacıları MİT'in Almanya'daki faaliyetlerinin geçiştirilebilecek bir konu olmadığı görüşündeler.

Daha önce böyle bir durum yaşandı mı?

2010 – 2015 yılları arasında Türk istihbaratının Almanya'da casusluk faaliyetlerinde bulunduğu şüphesiyle dört ayrı tahkikat yapıldı. Bunlardan üçü kapatıldı. Üç sanıklı dördüncü soruşturma yetkili Koblenz Eyalet Ceza Mahkemesi kararıyla şartlı olarak sona erdirildi.

Deutsche Well
29-30.03.2017