24 Mart 2017 Cuma

İfşaatlar: Lafarge-Holcim’in Cihadı



2 Mart 2017’de, Lafarge-Holcim şirketi, Suriyeli ortağının « fabrika’ya ve fabrika’dan yapılan sevkiyatların ve çalışanlarının güvenli geçişini sağlamak ve faaliyetlerini sürdürmek amacıyla, aralarında yaptırım listesinde yer alanların da bulunduğu, bir kısım silahlı grupla uzlaşmaya varılması için üçüncü şahıslara ödemede bulunduğunu » kabul etti.

Bugüne kadar çimento şirketi hakkında iki soruşturma açıldı. Bu soruşturmaların ilki 15 Kasım 2016’da Sherpa ve ECCHR adlı dernekler tarafından başlatılırken, ikincisi Fransız Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Her iki soruşturma da, BM kararlarına aykırı bir şekilde Lafarge’ın IŞİD’e para ödediği yolunda Monde’un ifşaatları sonrasında açıldı.

2 Mart’ta Intelligence Online’de (Monde’a ait özel mektup) ve bizzat Le Monde’da 22 Haziran’da yayınlanan makalelerin bu yayınlara yabancı olan bir gazeteci olan Dorothy Myriam Kellou tarafından yazıldıklarını gözlemlemek önemlidir. Bu genç kadın, CIA ile ilişkileriyle tanınan Georgetown Üniversitesinde eğitim görmüş ve Fransa’nın Kudüs Konsolosluğunda basın müşavirliği görevini üstlenmiştir. Bu yayınlar, eski şirket çalışanının Lafarge’ın Suriye’deki personelinin güvenlik açısından içerisinde bulunduğu ciddi durumu anlattığı, Jacob Warness’in Risikosjef i Syria adlı kitabında doğrulanmıştır. Kitabın yazarı, çimento şirketi ile işbirliğini kitabının yayınlanmasından sonra da sürdürdü.

Monde’un sözde ifşaatları, kamuoyunun ve yargıçların dikkatini bir ayrıntıdan uzaklaştırmak için Lafarge-Holcim’in suç ortaklığıyla örgütlenmiştir: IŞİD’in fidye talebini kabul etmek gerekir miydi, gerekmez miydi?

Oysa hakikat bunun ötesinde çok daha ciddidir.
Suriye’ye karşı savaşın hazırlanması
NATO, Haziran 2008’de Chantilly’de (ABD), Hillary Clinton ve Barack Obama’nın kendilerini tanıttıkları Bilderberg Grubunun yıllık toplantısını düzenliyordu.

120 katılımcı arasında Besma Kodmani (Suriye Ulusal Koalisyonun gelecekteki sözcüsü) ve Volker Perthes (BM’de Jeffrey Feltman’ın Suriye konusunda gelecekteki yardımcısı) da yer alıyordu. Bu kişiler, ABD dış politikasının devamlılığına ilişkin bir tartışma sırasında, Müslüman Kardeşler’in önemini ve Arap dünyasının « demokratikleşmesinde » oynayabileceği rolü tanıtmak için söz alırlar.

Jean-Pierre Jouyet (Élysée’nin gelecekteki genel sekreteri), Manuel Valls (geleceğin Başbakanı) ve Bertrand Collomb (Lafarge’ın patronu) da, Henry R. Kravis’in (IŞİD’in gelecekteki mali koordinatörü) yanında toplantıya katıldılar.
Suriye’de Lafarge
Lafarge, çimento şirketlerinin dünya lideridir. NATO bu şirkete Suriye’de cihatçılara ait sığınakların yapımını ve Irak’ın Sünni bölgesinin bir bölümünün yeniden inşası işini emanet eder. Bunun karşılığında Lafarge, başta Celabiye’deki (Halep’in Kuzeyinde Türkiye sınırında) fabrika olmak üzere İttifakın bu ülkedeki tesislerinin yönetimini bırakır. İki yıl boyunca çokuluslu şirket, cihatçılara Suriye Arap Ordusuna meydan okuma imkanı veren devasa yeraltı istihkamlarının yapımı için malzeme sağlar.

Lafarge artık, Sawiris Kardeşler ve Firas Tlass fabrikalarını şirket bünyesine katan ABD’li Eric Olsen tarafından yönetilmektedir. Firas, Devlet Başkanı Hafız Esad’ın eski Savunma Bakanı General Mustafa Tlass’ın oğludur. Fransa’nın gelecekte Suriye Devlet Başkanı yapmayı düşündüğü General Manas Tlass’ın kardeşidir. Yine aynı zamanda, gazeteci Franz-Olivier Giesbert’in çalışma arkadaşı silah müzakerecisi Suudi Akram Ojjeh’in dulu Nahed Tlass-Ojjeh’in de kardeşidir.

Lafarge ve Fransız Özel Kuvvetleri arasındaki bağlar, Bertrand Collomb’u (çokuluslu şirketin onursal başkanı olan) ve General Benoît Puga (Cumhurbaşkanları Sarkozy ve Hollande’ın genelkurmay başkanı) arasındaki dostluktan güç almaktadır.
Monde’un yalanı
İlk aşamada, Suriye karşıtı paralı askerlerin çevrimiçi gazetesi Zaman Al-Wasl, Lafarge’ın IŞİD’e yaptığı ödemeleri ortaya koyan elektronik postaları yayınlar. İkinci aşamada ise Le Monde makalelerini yayınlar ve Zaman Al-Wasl’ın yayınladığı belgeler internet sitesinden kaldırılır.

Le Monde’a göre çokuluslu şirket fabrikasını çalıştırmak için petrol tedarik ediyordu. Oysa bu doğru değildir, çünkü bu tesis özellikle Türkiye’den alınmaya devam edilen kömürle çalışmaktadır. Gazete yaptığı itirafın boyutunun farkına varmadan, Lafarge’ın « isyancı bölgelerine » yönelik olarak yılda 2,6 milyon ton çimento ürettiğini kabul ediyor.


Oysa bu korkunç savaş boyunca söz konusu bölgelerde siviller tarafından hiçbir inşaatın gerçekleştirilmesi mümkün değildir.


Lafarge-Holcim’in Celabiye (Suriye) fabrikasındaki IŞİD askerleri

Cihatçı yeraltı sığınaklarının inşası
İki yıldan uzun bir süre boyunca 2,6 milyon ton, « isyancılar » için en az 6 milyon ton üretim yapılması anlamına gelir. « İsyancı » sözcüğünü tırnak içerisine alıyorum çünkü bu savaşçılar Suriyeli değil ama Müslüman dünyasının genelinden ve hatta Avrupa’dan gelmektedirler.

Bu çimento miktarı, 1916-17 arasında Alman Reich’i tarafından Siegfried Hattını inşa etmek için kullanılan miktara eşdeğerdir. 2012 Temmuz’undan beri NATO –yani Fransa dahil-, « Suriyeli » Ebu Musab’ın 2004 tarihinde Barbarlığın Yönetimi adlı kitabında tanımladığı stratejiye uygun olarak bir mevzi savaşı hazırlıyordu.

Bu yapıların tümünün inşası için gerekli olabilecek, NATO’nun –yani Fransızlar dahil- istihkam kuvvetlerine bağlı askeri mühendis sayısını tahmin edebiliyoruz.
Lafarge, Clinton’lar ve CIA
1980’li yıllar boyunca Lafarge, Alabama’da yol açtığı çevre kirliliğine ilişkin davada ünlü bir avukat, Hillary Rodham-Clinton tarafından savunulur. Avukat Çevre Koruma Ajansı tarafından verilen para cezasını 1,8 milyon dolara kadar indirmeyi başarır.

George Bush Sr.’ün görev süresi boyunca Lafarge, Irak Kuveyt’i işgal ettiğinde ve daha sonra Uluslararası Koalisyon onu kurtarmaya geldiğinde kullanılmak üzere Irak’a yasadışı bir şekilde silah taşıyarak CIA’ye hizmet etmiştir.

Aynı dönem içerisinde, Hillary Rodham-Clinton çokuluslu şirketin yöneticisi olmuş ve eşi Beyaz Saray’a seçildiğinde bu görevinden ayrılmıştır. Başkan Bill Clinton, eşinin Lafarge’ı ödemekten kurtaramadığı para cezasını 600 000 dolara kadar indirir. İyi ilişkiler devam eder, şirket 2015’te Clinton Vakfına 100 000 dolar öder ve şirketin yeni Yönetim Kurulu Başkanı Eric Olsen, Hillary Clinton ile birlikte poz vermekten kaçınmaz.
Rusların askeri müdahalesi
Yer altı sığınaklarına geri çekilen cihatçılar, Suriye Arap Ordusundan çekinmiyor ve mevzilerini savunmakta hiçbir zorluk çekmiyorlardı. İki yıl boyunca, hükümet halkı korumayı ve dolayısıyla sahayı terk etmeyi tercih edince ülke fiilen ikiye bölünür.

Suriye Hükümetinin talebi üzerine Rusya askeri olarak müdahale ettiğinde, görevi sığınak bombalarıyla cihatçıların yeraltı sığınaklarını yok etmekti. Harekatın Eylül 2015’ten Ortodoksların Noel’ine (6 Ocak 2016) kadar üç ay sürmesi bekleniyordu. Ancak Lafarge-Holcim’in yapılarının çok yaygın olduğu ortaya çıkınca, Rus Ordusunun bunları imha etmek için altı aya ihtiyacı olur.
Sonuç
Ulus ötesi Lafarge-Holcim’in NATO’nun askeri istihkamı hizmetindeki görevi sona erdiğinde fabrika kapatılır ve İttifaka ödünç verilir. Celabiye Fabrikası, Suriye’nin Kuzeyini yasadışı olarak işgal eden ABD, Fransa, Norveç ve Birleşik Krallık’ın karargahına dönüştürülür.

Dolayısıyla Monde’un yarattığı duman perdesinin aksine, personelini kurtarmak için cihatçılarla pazarlık yapan bir inşaat şirketinin acıklı öyküsü söz konusu değildir. Cihatçılarla pazarlık yapan Lafarge-Holcim’in sorumluluğu, Suriye’ye yönelik geniş kapsamlı bir askeri yıkım harekatında oynadığı merkezi rolden kaynaklanmaktadır. Bu gizli savaş, yüz binlerce insanın ölümüne neden olmuştur.

Thierry Meyssan
24,03,2017

Çeviri
Osman Soysal