2 Mart 2017’de, Lafarge-Holcim şirketi, Suriyeli ortağının « fabrika’ya ve
fabrika’dan yapılan sevkiyatların ve çalışanlarının güvenli geçişini sağlamak
ve faaliyetlerini sürdürmek amacıyla, aralarında yaptırım listesinde yer
alanların da bulunduğu, bir kısım silahlı grupla uzlaşmaya varılması için
üçüncü şahıslara ödemede bulunduğunu » kabul etti.
Bugüne kadar çimento şirketi hakkında iki soruşturma açıldı. Bu soruşturmaların
ilki 15 Kasım 2016’da Sherpa ve ECCHR adlı dernekler tarafından başlatılırken,
ikincisi Fransız Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Her iki soruşturma da, BM kararlarına aykırı bir şekilde Lafarge’ın IŞİD’e para
ödediği yolunda Monde’un ifşaatları sonrasında açıldı.
2 Mart’ta Intelligence Online’de
(Monde’a ait özel mektup) ve bizzat Le
Monde’da 22 Haziran’da yayınlanan makalelerin bu yayınlara yabancı olan
bir gazeteci olan Dorothy
Myriam Kellou tarafından yazıldıklarını gözlemlemek
önemlidir. Bu genç kadın, CIA ile
ilişkileriyle tanınan Georgetown
Üniversitesinde eğitim görmüş ve Fransa’nın Kudüs Konsolosluğunda basın
müşavirliği görevini üstlenmiştir. Bu yayınlar, eski şirket çalışanının Lafarge’ın Suriye’deki
personelinin güvenlik açısından içerisinde bulunduğu ciddi durumu anlattığı, Jacob Warness’in Risikosjef i Syria
adlı kitabında doğrulanmıştır. Kitabın yazarı, çimento şirketi ile işbirliğini
kitabının yayınlanmasından sonra da sürdürdü.
Monde’un sözde
ifşaatları, kamuoyunun ve yargıçların dikkatini bir ayrıntıdan
uzaklaştırmak için Lafarge-Holcim’in suç ortaklığıyla
örgütlenmiştir: IŞİD’in
fidye talebini kabul etmek gerekir miydi, gerekmez miydi?
Oysa hakikat bunun ötesinde çok daha ciddidir.
Suriye’ye karşı
savaşın hazırlanması
NATO, Haziran 2008’de Chantilly’de
(ABD), Hillary Clinton ve Barack Obama’nın kendilerini tanıttıkları Bilderberg
Grubunun yıllık toplantısını düzenliyordu.
120 katılımcı arasında Besma Kodmani (Suriye Ulusal Koalisyonun gelecekteki
sözcüsü) ve Volker
Perthes (BM’de Jeffrey
Feltman’ın Suriye konusunda gelecekteki yardımcısı) da yer alıyordu. Bu kişiler, ABD dış politikasının devamlılığına ilişkin
bir tartışma sırasında, Müslüman Kardeşler’in önemini ve Arap dünyasının « demokratikleşmesinde » oynayabileceği
rolü tanıtmak için söz alırlar.
Jean-Pierre Jouyet (Élysée’nin gelecekteki genel sekreteri), Manuel Valls (geleceğin Başbakanı) ve Bertrand Collomb (Lafarge’ın patronu) da, Henry R. Kravis’in (IŞİD’in gelecekteki mali
koordinatörü) yanında toplantıya katıldılar.
Suriye’de Lafarge
Lafarge, çimento şirketlerinin dünya lideridir. NATO bu şirkete Suriye’de cihatçılara ait sığınakların yapımını ve Irak’ın
Sünni bölgesinin bir bölümünün yeniden inşası işini emanet eder. Bunun karşılığında Lafarge, başta Celabiye’deki (Halep’in
Kuzeyinde Türkiye sınırında) fabrika olmak üzere İttifakın bu ülkedeki
tesislerinin yönetimini bırakır. İki yıl boyunca çokuluslu şirket, cihatçılara
Suriye Arap Ordusuna meydan okuma imkanı veren devasa yeraltı istihkamlarının
yapımı için malzeme sağlar.
Lafarge artık, Sawiris Kardeşler ve Firas Tlass fabrikalarını şirket bünyesine katan ABD’li
Eric Olsen tarafından yönetilmektedir. Firas, Devlet Başkanı Hafız Esad’ın eski
Savunma Bakanı General
Mustafa Tlass’ın oğludur. Fransa’nın
gelecekte Suriye Devlet Başkanı yapmayı düşündüğü General
Manas Tlass’ın kardeşidir. Yine aynı zamanda,
gazeteci Franz-Olivier Giesbert’in çalışma arkadaşı silah müzakerecisi Suudi Akram
Ojjeh’in dulu Nahed
Tlass-Ojjeh’in de kardeşidir.
Lafarge ve Fransız Özel Kuvvetleri arasındaki
bağlar, Bertrand Collomb’u (çokuluslu şirketin onursal
başkanı olan) ve General
Benoît Puga (Cumhurbaşkanları Sarkozy ve Hollande’ın genelkurmay başkanı) arasındaki dostluktan güç almaktadır.
Monde’un yalanı
İlk aşamada, Suriye karşıtı
paralı askerlerin çevrimiçi gazetesi Zaman
Al-Wasl, Lafarge’ın IŞİD’e yaptığı ödemeleri ortaya koyan elektronik postaları
yayınlar. İkinci aşamada ise Le Monde
makalelerini yayınlar ve Zaman
Al-Wasl’ın yayınladığı belgeler internet sitesinden kaldırılır.
Le Monde’a göre çokuluslu şirket fabrikasını çalıştırmak için
petrol tedarik ediyordu. Oysa bu doğru değildir, çünkü bu tesis özellikle
Türkiye’den alınmaya devam edilen kömürle çalışmaktadır. Gazete yaptığı
itirafın boyutunun farkına varmadan, Lafarge’ın « isyancı bölgelerine » yönelik olarak yılda 2,6 milyon ton çimento ürettiğini kabul ediyor.
Oysa bu korkunç savaş boyunca söz
konusu bölgelerde siviller tarafından hiçbir inşaatın gerçekleştirilmesi mümkün
değildir.
Lafarge-Holcim’in Celabiye (Suriye) fabrikasındaki IŞİD askerleri
Cihatçı yeraltı
sığınaklarının inşası
İki yıldan uzun bir süre boyunca
2,6 milyon ton, « isyancılar » için en az 6 milyon ton üretim yapılması
anlamına gelir. « İsyancı » sözcüğünü tırnak içerisine alıyorum çünkü bu
savaşçılar Suriyeli değil ama Müslüman dünyasının genelinden ve hatta
Avrupa’dan gelmektedirler.
Bu çimento miktarı, 1916-17
arasında Alman Reich’i tarafından Siegfried Hattını inşa etmek için
kullanılan miktara eşdeğerdir. 2012 Temmuz’undan beri NATO –yani Fransa
dahil-, « Suriyeli » Ebu Musab’ın 2004 tarihinde Barbarlığın Yönetimi adlı
kitabında tanımladığı stratejiye uygun olarak bir mevzi savaşı hazırlıyordu.
Bu yapıların tümünün inşası için
gerekli olabilecek, NATO’nun –yani Fransızlar dahil- istihkam kuvvetlerine
bağlı askeri mühendis sayısını tahmin edebiliyoruz.
Lafarge, Clinton’lar
ve CIA
1980’li yıllar boyunca Lafarge, Alabama’da yol açtığı çevre kirliliğine ilişkin davada ünlü bir avukat, Hillary Rodham-Clinton tarafından savunulur. Avukat Çevre Koruma Ajansı tarafından verilen para
cezasını 1,8 milyon dolara kadar
indirmeyi başarır.
George Bush Sr.’ün görev süresi boyunca Lafarge, Irak Kuveyt’i işgal ettiğinde ve daha sonra Uluslararası Koalisyon onu
kurtarmaya geldiğinde kullanılmak üzere Irak’a yasadışı bir şekilde silah
taşıyarak CIA’ye hizmet etmiştir.
Aynı dönem içerisinde, Hillary
Rodham-Clinton çokuluslu şirketin
yöneticisi olmuş ve eşi Beyaz Saray’a
seçildiğinde bu görevinden ayrılmıştır. Başkan
Bill Clinton, eşinin Lafarge’ı ödemekten kurtaramadığı para cezasını 600 000 dolara kadar indirir. İyi ilişkiler devam eder, şirket
2015’te Clinton Vakfına 100 000 dolar öder ve şirketin yeni
Yönetim Kurulu Başkanı Eric
Olsen, Hillary
Clinton ile birlikte poz vermekten kaçınmaz.
Rusların askeri
müdahalesi
Yer altı sığınaklarına geri çekilen cihatçılar, Suriye Arap Ordusundan
çekinmiyor ve mevzilerini savunmakta hiçbir zorluk çekmiyorlardı. İki yıl boyunca, hükümet halkı korumayı ve
dolayısıyla sahayı terk etmeyi tercih edince ülke fiilen ikiye bölünür.
Suriye Hükümetinin talebi üzerine
Rusya askeri olarak müdahale ettiğinde, görevi sığınak bombalarıyla
cihatçıların yeraltı sığınaklarını yok etmekti. Harekatın Eylül 2015’ten
Ortodoksların Noel’ine (6 Ocak 2016) kadar üç ay sürmesi bekleniyordu. Ancak Lafarge-Holcim’in yapılarının çok yaygın olduğu
ortaya çıkınca, Rus Ordusunun bunları imha etmek için altı aya ihtiyacı olur.
Sonuç
Ulus ötesi Lafarge-Holcim’in NATO’nun askeri istihkamı hizmetindeki görevi sona erdiğinde
fabrika kapatılır ve İttifaka ödünç verilir. Celabiye Fabrikası, Suriye’nin Kuzeyini yasadışı olarak işgal eden ABD, Fransa, Norveç ve Birleşik Krallık’ın karargahına dönüştürülür.
Dolayısıyla Monde’un
yarattığı duman perdesinin aksine, personelini kurtarmak için cihatçılarla
pazarlık yapan bir inşaat şirketinin acıklı öyküsü söz konusu değildir.
Cihatçılarla pazarlık yapan Lafarge-Holcim’in sorumluluğu, Suriye’ye yönelik geniş kapsamlı bir askeri yıkım
harekatında oynadığı merkezi rolden kaynaklanmaktadır. Bu gizli savaş, yüz
binlerce insanın ölümüne neden olmuştur.
Thierry Meyssan
24,03,2017
Çeviri
Osman Soysal