16 Mart 2017 Perşembe

ABD ve Almanya Arasında 5 Fay Hattı



ABD Başkanı Donald Trump ve Almanya Başbakanı Angela Merkel arasında salı günü gerçekleşmesi beklenen buluşma kar engeline takıldı. Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer günlük basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada zirvenin hava muhalefeti nedeniyle 17 Mart Cuma gününe ertelendiğini duyurdu. Avrupa’nın en güçlü ülkesi olarak kabul edilen Almanya ve ABD arasındaki ilişkilerin masaya yatırılacağı toplantıyı haberleştiren Batı basını, Merkel’in sabırlı Trump’ın ise saldırgan üslubuna vurgu yaparak buluşmanın zorlu geçeceğini ifade etti.

PETROL VE SU GİBİLER’

ABD’nin etkin dış politika dergilerinden Foreign Policy ikiliyi petrol ve su gibi uyumsuz bulurken, Voice of America’ya (Amerika’nın Sesi) konuşan Alman Dış İlişkiler Konseyi’nden Syllke Temper Merkel’in ‘ Trump maçoluğuna’ boyun eğmeyeceğini dile getirdi. Atlanik basını liderlerin karakterlerine odaklanmayı tercih etse de iki kamp arasındaki fay hatları daha derinlere uzanmakta. Cuma günü gerçekleşecek toplantıda zorlu 5 maddenin konuşulmasına kesin gözüyle bakılıyor.

1. ‘Önce Amerika’ dayatması

Donald Trump’ın seçim kampanyası sırasında ‘Önce Amerika’ şekliyle sloganlaştırdığı ‘Amerikan malı, üretimi ve sermayesini’ önceleyen politika cuma günü gündemin ilk sırasında yer alacak.

Merkel, yalnızca ABD’de 120 bin işçi istihdam eden BMW ve Siemens heyetini yanına alarak ABD’nin korumacı politikasını aşmaya çalışsa da Washington’un bu konuda taviz vermesi oldukça zor. Geride bıraktığımız dönemde Volkswagen ve Deutsche Bank krizlerini tecrübe eden Berlin’in deneyimli siyasetçisi ve Alman Meclisi Başkanı Prof. Norbert Lammert de cumhurbaşkanlığı seçiminin açılış konuşmasında şunları kaydetmişti:

“Önce ben, Önce Amerika diyenler, bu yanlış politikalarının sonucuna katlanmalıdır. Bu yaklaşımın uluslararası ilişkilere etkisi olacaktır. Avrupa olarak daha çok sorumluluk almamız gerekiyor. Burada sadece alkışlamakla yetinmemelisiniz. Milletvekilleri olarak gereğini yaparsak, çok daha iyi olur.”

2. Kurumların geleceği tehlikede

Beyaz Saray’ın ilan ettiği ‘Önce Amerika’ politikasıyla zayıflayan uluslararası kurumların geleceği Trump-Merkel görüşmesinin ikinci başlığı olacak. NATO’ya gereğinden fazla yatırım yaptıklarını savununan ve çok uluslu anlaşmalara soğuk bakan Trump yönetiminin aksine Berlin’deki hakim görüş bu kurumların güçlendirilmesi şeklinde. Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Trans-Atlantik ilişkiler değişti, Avrupa gelecekte daha fazla sorumluluk almaya karar verdi” diyerek Trump’ı sakinleştirmeye çalışsa da ülkenin yeni cumhurbaşkanı Steinmmeir, şubat ayının ikinci haftasında şöyle konuşmuştu: 

“Dünyanın dengeleri sarsıldı. Dünya daha az güvende. İnsanlar Almanya’dan cesaret ve umut alıyor. Her yerde bunu gördüm. (İkinci Cihan Harbini yaşayan), zor olan ülkemizin şimdi dünyada birçok kişi için, umudun bir çıpası olması, ne kadar da güzel bir gelişmedir. Batı’nın temellerine dayanarak bunları başardık. Eğer bu temel başka bir yerde sarsılıyorsa (ABD’de Trump’ın seçilmesi kastediliyor,) o zaman biz bu temele daha da sıkı sarılmalıyız”

3. Açık kapıya karşı duvar

Suriye krizi ile hızlanan mülteci sorunu Trans-Atlantik ilişkilerinin sorunlu üçüncü başlığını oluşturmakta. Merkel’in liderliğindeki Almanya krizi ‘Açık kapı’ politikasıyla çözmeye çalışırken Trump’ın ise başkanlık koltuğuna oturduktan sonraki ilk icraatı 5 Müslüman ülkeye vize yasağı getirmek olmuştu. Seçim kampanyası sırasında Meksika sınırına duvar örme sözü veren Trump, görevi devralmasına 4 gün kala Merkel’in göçmen poltikasını ‘Korkunç bir hata’ olarak nitelendirmişti. Alman Bild gazetesine konuşan Trump, Merkel’i ‘Avrupa’nın açık ara en önemli lideri’ olarak tanımladıktan sonra “Son derece korkunç bir hata yaptığını düşünüyorum, o da bütün o yasa dışı göçmenleri ülkeye almaktı” diye konuşmuştu.

4. Dostunu ‘dinleyen’ ABD

Washington ve Berlin arasında çözülmeyi bekleyen diğer bir sorun da ABD’nin Almanya’da yürttüğü istihbarat faaliyetleri. İlk kez Obama döneminde ortaya çıkan dinleme skandalı Trump döneminde de katlanarak devam etti. Wikileaks’in sızdırdığı belgeleri inceleyen Deutsche Welle, ABD ajanlarının ülkeye diplomatik pasaportlarla giriş yaptığını ve Ortadoğu ile Çin’i hedef alan siber saldırılarılarda merkezin Frankfurt konsolosluğunun olduğunu duyurdu. Tüm bu gelişmelerin ardından Almanya Federal Meclisi’ne ifade vermeye çağrılan Angela Merkel, ABD ile Almanya arasında casusluk faaliyetlerini sonlandırmayı amaçlayan “No-spy” anlaşması konusunda iki ülke istihbarat servisleri arasında görüşmelerin yapıldığını söyledi.

Merkel 2013 yılında Amerikan istihbaratının Alman siyasetçileri dinlemesinden sonra ‘Dostlar arasında dinleme’ olmaz ifadelerine yer vermişti.

5. Trump’ın Rusya belirsizliği

Almanya ve ABD arasında yakınlaşmanın gözlemlediği Rusya konusunda ise Trump yönetiminin aşması gereken ‘Derin devlet’ bulunmakta. Washington Post gazetesinin bildirdiğine göre Beyaz Saray çevresince bürokrasi ve istihbarat kurumlarını betimlemek için kullanan ‘Derin devlet’ Rusya ile irtibatlı resmi yetkilieri yakın takibe alırken Rusya’ya yönelik yaptırımlardan etkilenen Almanya, Moskova’ya karşı daha ılımlı bir siyaset izlenmesi gerektiğini savunmakta.

Rusya’yı tehdit etmek maksadıyla düzenlenen tatbikatları ‘Savaş çığırtkanlığı’ olarak özetleyen Steinmeier’in Almanya’nın yeni cumhurbaşkanı olmasıyla bu eğilimin güçleneceği öngörülüyor. Ayrıca ülkenin ekonomi bakanı Sigmar Gabriel de ‘Yaptırımların modası geçiyor. Almanya’nın çıkarına değil’ diye konuşmuştu.

Gökhun GÖÇMEN
aydinlik.com.tr/16.03.2017