Önce yakın tarih. Barack Obama Başkan seçildi. Bir tercih yaptı. Türkiye: İlk ziyaret ettiği ülkeler arasındaydı.
***
Sonra bugün.
Donald Trump... 20 Ocak’ta göreve başladı.
Türkiye: Ziyaret takviminde yok. Randevu bile verilmedi.
Telefon görüşmesi için 3 hafta bekletildi (8.2.2017).
***
Fakat bir başka ilk yaşandı.
Mike Pompeo: CIA’nın yeni başkanı.
İlk dış ziyaretini Türkiye’ye yaptı (9.2.2017).
CIA Başkanı geldi. Erdoğan’la uzunca görüştü.
***
ABD için anlamı:
Bir: Erdoğan Türkiye’si artık öncelikli değil.
İki: Cumhurbaşkanı’nın karşısına CIA Başkanı’nı oturttu.
***
Türkiye için anlamı:
Erdoğan cenahı rahatsız olmadı nedense.
***
CIA Başkanı sonra bir rota çizdi.
Ankara’dan Körfez’e uçtu.
***
3 gün sonra.
Bir Erdoğan klasiği yaşadık.
ABD’nin rotası izledi. O da Körfez’in yolunu tuttu (12.2.2017).
Listede 3 ülkede vardı: Bahreyn, Suudi Arabistan, Katar.
***
Körfez’le siyasi trafik hep ABD damgalıdır.
Evet: Arka plan görüntüsü hep “para”dır.
Fakat: Masada ABD’nin tercih ve talepleri vardır.
Türkiye için:
Motivasyon: Para.
Görev: İran’a karşı mevzilenmedir.
***
Körfez seyahatinde Erdoğan’ın verdiği mesajlar...
Karmaşıktı. Çelişkiliydi.
İki ayrı Erdoğan vardı adeta.
İlki: Asya karşısında Batının planlarını çözmüş.
Tespit ve teşhisleri isabetli (13.2.2017).
Haritalar değiştiriliyor: “Binlerce yıllık İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış... bu topraklar ateş, kan ve gözyaşıyla yeniden dizayn ediliyor.”
Batının kullandığı kimlik siyaseti: “Etnik kimlik, dil, kabile, renk ve mezhep temelinde birbirlerine yabancılaştırılan Müslümanlar, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de ve daha pek çok yerde, kendi kendilerini tüketiyor.”
***
Hemen ardından ikinci Erdoğan sahne aldı.
Bölücülüğün adresini işaretledi kendine göre:
“Birileri de hem Suriye’nin, hem Irak’ın bölünmesini istiyor. Irak’ın bölünmesi çalışmalarını yapanlar da var. Oradaki mezhebi mücadele, aynı zamanda etnik mücadele. Çünkü orada da bir Fars milliyetçiliği olayı var. Bu Fars milliyetçiliği olayıyla da bir bölünme orada da söz konusu; bunların önünü kesmemiz, önünü almamız gerekiyor.” (13.2.2017-Bahreyn).
Maalesef: Aynen böyle.
***
Erdoğan: Bugün için Türkiye’yi yöneten irade...
Uluslararası bir platformda konuşuyor.
Bölgemizi parçalayan... Türkiye’yi de parçalamak isteyen iradeyi keşfetmiş.
İlan ediyor: Fars milliyetçiliği. Yani İran.
Hani Amerika?
Hani İsrail?
***
Bir dil sürçmesi mi bu?
Öyle gözükmüyor.
Yine Erdoğan’ın sözlerine bakalım.
“Çare”leri de söylüyor çünkü. Mesela Suriye’de.
Diyor ki: Güvenli bölge kurulmalı.
“Güvenli bölge oluşturulması, uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, bu bölgede istikrarı ve güvenliği temin edecek millî bir ordunun eğitilip donatılması”.
***
Tamam: ABD’nin “güvenli bölge”si ayrı. Türkiye’ninki ayrı.
Asıl önemlisi, içinin nasıl doldurulacağı.
Erdoğan bir adım daha atmış oluyor. Görev tanımı veriyor.
Dediği: Güvenli bölgede milli ordu kurulacak.
Kime: Suriye’ye.
Aynen böyle.
***
Suriye devleti için “milli ordu” eğitip donatılacak!
Kim yapacak bunu: Türkiye ve bazı dostları.
Hangi hakla?
Uluslararası hukukta yeri var mı?
Bugün: Siz Suriye için buna kalkışırsanız...
Yarın: Birileri de Türkiye için ordu kurararsa...
Nasıl itiraz edeceksiniz?
***
Bir işaret daha.
İlnur Çevik. Bir yıldır Erdoğan’ın Başdanışmanı kadrosunda.
Amerikan medyasına konuşmuş. CIA Başkanının ziyareti sırasında.
Verdiği bir mesajları Hürriyet aktardı (12.2.2017).
“Çevik, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda bir Kürt kantonunu tolere edebileceğini ancak Fırat’ın batısında Arap çoğunluklu yerlerde bir Kürt varlığını kabul etmeyeceğini ima etti.”
Çevik ayrıca: “Onları Fırat’ın batısından atacağız. Fırat’ın doğusunda ise onlara dokunmayacağız” demiş.
***
Bir özetleme yapalım.
Bir: Öyle anlaşılıyor ki, bazı şeyler ters gidiyor.
Birilerinin yine bacakları titremeye başlamış.
Acaba: Maksat iktidarsa, gerisi teferruat mı diyecekler yine?
***
İki: AKP, PKK kantonları için politika değiştirmeye hazırlanıyor sanki.
ABD’nin politikası da bu zaten.
Irak’ta Barzani bölgesini kabul ettirmişlerdi
Aynısını Suriye’de yapmak istiyorlardı.
AKP cenahı bir işaret vermiş gibi.
***
Özet: Bölücülük için Batı yerine İran’ı suçlamak...
Suriye için dışarıdan “milli ordu” kurmak...
PKK kantonlarını yarım da olsa tanıma işaretleri...
Nereye?
***
Sonsöz: Kimse yanlış hesap yapmasın.
Türkiye’ye kabul ettiremezsiniz.
Bunlara razı olmak, siyaseten intihar etmektir.
Rafet BALLI
Aydınlık/16.02.2017