Ekonomide yabancı işgali, sadece kamu kurumlarını satılması, Telekom, Tüpraş, bankalar, sigorta şirketleri ve daha yüzlercesinin yabancılara ikram edilmesi değildi.
1985’te Özal’ın çıkardığı 3218 Sayılı Kanun’la Serbest Bölgeler kurulmaya başlandı. Serbest bölgelerde, Türk şirketlerinin aleyhine yabancı şirketlere büyük imtiyazlar tanıyordu.
| Hazır ve iyi bir altyapı, modern, cazip ve geniş iş yerleri sağlandı.
| Elektrik, su, doğal gaz, haberleşme gibi devlet hizmetleri için KDV ödemiyorlardı.
| Grev yasaklandı, sendikal örgütlenmeye büyük baskı uygulanıyor, işçiler boğaz tokluğuna çalıştırılıyordu.
| Üretiminin yüzde 85 ve fazlasını ihraç eden firma, personel maaşı için vergi vermiyordu.
| Kurumlar ve gelirler vergisinden yüzde 100 muaf tutuldular.
| Bölgeye giren mallara gümrük vergisi, KDV ve KKDF(Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu) ödemiyorlardı.
| Kârlarını izne gerek olmadan yurt içine veya yurt dışına çıkarabiliyorlardı.
| Türkiye’den, ihraç fiyatına KDV’siz mal satın alabiliyorlardı.
| İkinci el makinelerin girişinde yaş sınırı yoktu.
| Gümrüksüz ve süre kısıtlaması olmadan stoklama yapabiliyorlardı.
| Türk iç pazarına satışta ayrıcalıkları vardı.
| Yasal kısıtlamaları olmayan bir dış ticaret söz konusuydu.
| Türk limanlarına kolay erişim sunulmuştu.
| Banka işlemlerinde vergi muafiyeti sağlanmıştı.
| Üründe, mal kalitesinde ve fiyatlarda kısıtlama yoktu.
Tam bir sömürge yasasıydı bu. Sömürgeci şirketler akın ettiler. 1985’te Mersin Serbest Bölgesinin kurulmasıyla başlayan sömürge bölgeleri sayısı, bugün 21’e ulaştı.
***
Yabancı şirketlere sağlanan üçüncü imtiyaz, 1995 yılında Çiller-Karayalçın Hükümetinin imzaladığı Avrupa Birliği ülkelerine sağlanan tek taraflı imtiyazdı, Gümrük Birliği Anlaşması’ydı.
Bütün bu imtiyazlar, kısa zamanda binlerce, giderek de on binlerce yabancı şirketin Türkiye’yi işgal etmesine yol açtı.
1980 yılında Türkiye’de faaliyet sürdüren yabancı şirket sayısı sadece 78 idi. Oysa daha DSP-MHP-ANAP Hükümeti’nin sonunda, 2002’de 6 bin 683’e çıkmıştı. AKP Hükümetleri döneminde daha da hızlandı. 2007’de 14 bin 208’e, 2012’de 30 bin 333’e, 2014’de ise 39 bin 186’ya ulaştı. 30 Haziran 2015’te yabancı şirket sayısı ise, tam 43 bin 895’e çıktı.
Bunun dışında, irtibat büroları ile faaliyet sürdüren yabancı şirketler de vardı ve 2015’te sayıları 915’e ulaşmıştı. Böylece 2015 Haziran’ında Türkiye’yi işgal eden şirket sayısı tam 44 bin 810 oldu.
***
Gelelim bu şirketlerin hangi ülkelere ait olduğuna:
6201 şirket ile Almanlar birinci sırada. İran 3710 şirket ile ikinci, Suriye 2872 şirket ile üçüncü sırada. İngiltere 2808, Hollanda 2489, Rusya 1880, ABD 1554, Irak 1507, Fransa 1321, İtalya 1261 şirketi ile sıralamadalar.
Bir yıl öncesine göre şirket sayısında artışın en fazla olduğu ülke ise Suriye uyruklulara ait. 2014 yılında Türkiye’deki şirket sayısı 1504 iken, yüzde 87 oranında artarak 2872’ye ulaştı. AKP Hükümeti’nin Suriye devleti aleyhine adeta savaş ilan ettiği dönemde, Suriye uyruklulara ait şirket sayısındaki bu patlamanın neyin nesi olduğu incelemeye değer konudur.
2014 yılına göre oran olarak ikinci büyük artış, 46 şirketi yüzde 78 artırarak 82’ye çıkaran Yemen’dir. Üçüncü büyük artış, yine AKP hükümetinin Devlet Başkanı Kaddafi’nin linç edilmesine katkıda bulunduğu, içerideki terörist gruplara büyük miktarda para ve silah desteği sağladığı Libya’ya ait. 2014 yılındaki 283 şirket sayısı, bir yılda yüzde 49 artarak 422’a ulaşıyor.
***
Yabancı şirketlerin, gayrimenkulden madenciliğe, emeklilikten giyime, eğitimden eğlence sektörüne kadar girmedikleri yer yok. En fazla ilgi gösterdikleri sektör ise otomotiv sanayi... 15 bin 827 şirket, otomobil, motosiklet ve bisiklet, imalat, satış ve tamir sektöründe.
***
Siyasi bağımsızlığını kaybeden Türkiye, tam anlamıyla ekonomik işgal yaşıyor.
Mehmet AKKAYA- Aydınlık/16.09.2015