22 Eylül 2015 Salı

PROF.MICHEL CHOSSUDOVSKY: "Türkiye ile ABD arasında bir çıkar çatışmasının da olduğunu düşünüyorum"

‘ABD, ağustosta IŞİD’i yok edebilirdi...’




PROF. CHOSSUDOVSKY KİMDİR?

Chossudovsky gelişmekte olan birçok ülkenin hükümetlerine danışmanlık da yapmakta. Fotoğrafta Küba eski lideri Fidel Castro ile çalışmalar yaparken görülüyor. Ottawa Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Chossudovsky aynı zamanda Global Research araştırma merkezinin başkanı ve Batı merkezli ana akım basın dışında yayın yapan haber sitesinin de genel yayın yönetmeni. Prof. Chossudovsky aynı zamanda Ana Britannica Ansiklopedisi ekibinin içinde görevli.

Kanadalı Prof. Michel Chossudovsky, dünyanın en önemli ekonomistlerinden biri. Yoksulluğun Küreselleşmesi adlı kitabıyla adından sıkça söz ettiren Prof. Chossudovsky’nin uluslararası finans çevrelerinin sömürüleri ile ilgili pek çok çalışması var. Chossudovsky aynı zamanda ABD’nin denetimindeki El Kaide ve IŞİD gibi uluslararası terör örgütleri konusunda uzman. 29 Ağustos’ta dört Türk savaş jeti, ABD uçaklarıyla birlikte Adana’daki İncirlik üssünden havalanarak IŞİD’e karşı ilk ortak operasyonu yaptı. Bu “Özgün Kararlılık Harekâtı”nı Prof. Chossudovsky ile konuştuk çünkü ChossudovskyIŞİD’i Amerika’nın bir piyade gücü olarak tanımlıyor. Bu çerçevede ABD’nin IŞİD’i hedef almasını nasıl açıkladığını sorduk. Prof. Chossudovsky ile telefon üzerinden yaptığımız söyleşimizi dikkatinize sunuyoruz.

‘ABD’NİN PİYADE ERLERİ’

IŞİD’in konumu başından beri kafa karıştırıyor. Hiç yoktan ortaya çıktılar ve hedef Esad iken, birden IŞİD oldu. Bu karmaşık durumu ve IŞİD’in rolünü nasıl tanımlıyorsunuz?

En başta şunu söyleyeyim, IŞİD, Batılı istihbarat örgütlerinin bir ürünüdür. Ve Amerika’nın müttefikleri tarafından destekleniyor yani Suudi Arabistan, Türkiye, İsrail, Katar tarafından... IŞİD’li paralı askerlerin, Batı askeri ittifakı tarafından eğitildiğini, finanse edildiğini ispatlayacak yığınla kanıt var! Ve aslına bakacak olursak, Suriye’nin içindeki terör oluşumlarının bu canileri “askere alma” süreçleri, esas olarak savaşın başlama zamanına, yani 2011 yılına dayanıyor. Özellikle NATO ve bunun yanında Türk hükümeti de bu işe dâhil...

Bu nasıl olabilir? ABD baştan beri IŞİD’i hedef almıyor mu?

Şimdi, bu meselenin tarihsel kökenleri Irak’taki El Kaide’ye dayanıyor yani Ebu Musab el-Zerkavi’ye... Bu meselenin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı tartışmasına girmek istemiyorum çünkü tüm olgular ortada, bu başlı başına ayrı bir konu...

El-Zerkavi’ye gelirsek, o da Batı tarafından fazlasıyla desteklenmiş bir liderdi. Ve aslına bakılırsa bütün bu terör örgütleri Amerikan istihbaratının araçlarıdır. Bu onların ille de ABD istihbaratının ajanları oldukları anlamına gelmez ancak araçlarıdır, varlıklarıdır... Belirli bir ölçüde bağımsız olabilirler ancak orada bir amaca hizmet etmek için bulunuyorlar ve bu amaç -Suriye’ye bakınca- egemen bir devleti parçalamak ve istikrarını bozmaktır.

Peki, Washington-IŞİD ilişkilerini gösteren kanıtlar neler?

Fazlasıyla kanıt var... Öncelikle, Sovyet-Afgan savaşına(1979) kadar dayanan, El Kaide’nin geçmişine bakabiliriz. Bu konuda kapsamlı yazılarım var. El Kaide’nin, ABD istihbaratının aracı olduğunu bütün arka planıyla ele alan yazılar... Ama IŞİD’in nasıl desteklendiğine dair daha yakın zamana ait deliller istiyorsan, bu konuda da ziyadesiyle kanıt var... Silah sevkiyatı, GolanTepeleri’nde El Kaide bağlantılı isyancılara yönelik İsrail desteği, savaşan kuvvetlere sağlanan askeri yardım... Ayrıca IŞİD ile El Nusra’nın ör-tüştüğü gerçeğinden de bahsetmeliyiz... Kendilerini dünyaya ayrı oluşumlar olarak sunuyorlar ancak birbirleriyle örtüşüyorlar... El Nusra ve Suriye’nin içindeki çeşitli diğer cihatçı gruplar, en başından beri desteklendiler, başka bir deyişle Mart 2011’den itibaren...

Ankara, İncirlik Üssünü uzun bir süre ABD’nin kullanımına açmak istemedi. Özellikle de Ayn el Arap’taki çatışmalar sırasında. Ama şimdi Türkiye birden üssü açmaya karar verdi ve IŞİD’e karşı ABD ile birlikte savaşma kararı verdi. Ancak diğer yandan Türkiye YPG’nin belkemiği olan PKK’ya karşı da savaşıyor. Bu durum YPG’nin IŞİD’e karşı savaşını etkilemez mi?

Çok karışık bir durum olduğunu biliyorum. Ama burada altı çizilmesi gerektiğini düşündüğüm nokta, Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşma kararı. Aslında Türkiye tam tersini yapıyor. IŞİD’i koruyor. Ve IŞİD’i korumasının sebeplerinden bir tanesi de IŞİD’in Suriye ve Irak’ta Kürt isyancılara karşı savaşta kullanılmasıdır.

ABD, Türkiye ve NATO müttefiklerinin resmi hikâyesi IŞİD’e karşı savaştıkları yönündedir. Ama gerçekte IŞİD, Batılı askeri ittifakın bir enstrümanıdır. Eğer IŞİD’i yenmek isteselerdi, bunu ağustos ayında çöl yolunda, IŞİD Suriye’den Irak’a geçerken büyük çaplı bir “halı bombardımanı” ile yaparlardı. Hatırlarsan, IŞİD, Toyota marka büyük arazi araçlarıyla ve uçaksavar kabiliyeti olmayan hafif silahlarla Irak’a geçti. (Üstüne basa basa) Ve Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri bunları saatlerle ölçülebilecek bir zaman diliminde tasfiye edebilirdi. Ama böyle bir şey olmadı...

Evet, IŞİD’liler fotoğraflarda son derece rahat görünüyordu...

Evet, IŞİD’lileri Toyota araçlarıyla Irak’a girerken gösteren fotoğrafları hatırlıyorsun. Yani silah sistemleriyle ilgili en alt düzeyde bilgi sahibi olan herhangi biri bile, bu arazi araçlarının çok çok hızlı bir şekilde imha edilebileceğini bilir. Aynı 1991 yılında, Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında geri çekilen Irak silahlı kuvvetlerine karşı yapıldığı gibi... Şimdi bunu yapmak çok daha kolay. Birkaç saat içinde onları yok edebilirsin...

(Alaycı bir ifadeyle) Dünya adlı gezegenin en kudretli askeri kuvvetlerinin IŞİD’i tasfiye edemediği yönünde yanıltıldığımızı düşünüyorum... (Gülerek) Ama Kürt kuvvetleri bunu becerebiliyor! Çünkü onlar IŞİD’e karşı gerçekten savaşıyorlar. Ancak bu ABD, onlara karşı savaşmıyor. IŞİD’i Suriye’yi bombalamak için bir bahane olarak kullanıyor. Ve Suriye’ye yönelik yapılan bombalamaların çoğunluğu sivil yapılara yönelik... Resmi rakamlara göre, ABD Suriye içinde 10 bin civarında hedefi vurdu ve bu hedeflerin çoğunluğu sivil yapılar... Ve bunlardan son derece az bir bölümünün IŞİD ile herhangi bir ilgisi var. Şimdi benim düşüncem, muhtemel bir kara savaşı için hazırlık yapıldığı yönünde... Tabii aslında kara savaşı birçok açıdan zaten yaşanıyor. 

IŞİD VE ETNİK TEMELDE BÖLÜNME

IŞİD ve PYD'nin ikisi de ABD'nin müttefiki ancak birleşip Esad'a karşı değil birbirleriyle savaşıyorlar. IŞİD ile YPG arasındaki savaş bir projeye mi hizmet ediyor?

Evet, haklısın, IŞİD'e karşı en etkili güçlerden biri Kürt isyancılar, tabii ki Suriye'nin milli hükümet güçlerinden sonra... ABD bir anlamda ikili bir oyun oynuyor. IŞİD’e destek oluyor ve IŞİD ile savaşıyor. Ama aslına bakılırsa IŞİD ile hiç de savaşmıyor, bu sadece bir propaganda kampanyası. ABD, IŞİD ile savaşmıyor! Ve örneğin Irak Kürdistanı güçlerinin, ABD’nin piyade gücü olan IŞİD’e meydan okumasından endişe duyuyor! Çünkü ABD’nin amacı, en nihayetinde Suriye ve Irak’ı istikrarsızlaştırmak ve bu iki ülkenin sınırlarını, etnik temelde yeniden şekillendirmektir. Ve bu yolda IŞİD’in rolü çok önemli.

IŞİD uyguladığı terörle halkın bölgeden kaçmasına yol açıyor. Sonra PYD geliyor bu bölgeyi IŞİD'in elinden alıyor. Örneğin Tel Abyad, göçen halk Kürt değil ancak bölge PYD kontrolüne geçti. Sizce bu şekilde Irak'ın kuzeyinden Suriye'nin kuzeyine kesintisiz bir Kürdistan mı yaratılmaya çalışılıyor?

ABD, Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni zaten başından beri destekledi. Aynı zamanda Suriye’nin kuzeyindeki Kürt ayrılıkçıları da destekledi. Amerika’nın nihai hedefi Suriye’yi birkaç bölgeye bölüp parçalamak, Suriye’yi Balkanlaştırmak ve sonucunda bir rejim değişikliğine gitmek...

Ama bu sürece ters düşen unsurlar var. Çünkü Türkiye’nin de Suriye’nin kuzeyinde çıkarları, bölgesel emelleri var ve bu çıkarlar, müttefiklerinin ve ABD'nin çıkarlarıyla uyuşmuyor.

Irak'ın kuzeyinden Akdeniz sahillerine doğru uzanan bir koridordan ve YPG'nin adım adım bu bölgeyi denetim altına aldığından söz ediliyor. Irak'taki enerji kaynaklarının ABD'nin çıkarı doğrultusunda Kürt denetimi altında Akdeniz'e taşınacağı belirtiliyor...

Evet, kesinlikle... Enerji koridorları, boru hattı koridorlarının bu açıdan hayati bir önemi var. Gelişmeler buna hizmet ediyor. Bu konuda hiç şüphe yok... Bunun yanında birçok değişik koridor var. Bu arada Türkiye'yi de ilgilendiren, Bakü-Ceyhan boru hattını, Suriye üzerinden İsrail'in Kızıldeniz kıyılarına bağlayan bir koridor da var, bu çok konuşuldu. Bu nedenle, çok yakın müttefik olan Türkiye ve İsrail'in ikisinin de bölgesel emelleri olduğunu düşünüyorum. İki ülkenin de IŞİD'i desteklediğini ispatlayacak fazlasıyla kanıt var. Yani Suriye'nin kuzeyinde sözde “kurtarılmış bölgelere” silahların sokulması Türk yetkililerinin desteği olmadan gerçekleşemezdi. Silahların sokulması, Batılı ülkeler dâhil olmak üzere değişik ülkelerden gelen ve IŞİD'e katılan savaşçıların ülkeye sokulması... IŞİD'in silahlandırılması, güçlendirilmesi, IŞİD'e adam kazandırılması süreci var ve bunlar hiç durmadan Türkiye'den geliyorlar. Ve Türk yetkilileri, ABD ile birlikte IŞİD'in desteklenmesinde suç ortağı...

'TÜRKİYE İLE ABD ARASINDA ÇIKAR ÇATIŞMASI VAR'

Washington, “Bizim bölgedeki müttefikimiz PYD'dir, Kürt gruplarıdır” derken sizce doğruyu söylemiyor mu?

Bence ABD ikili bir oyun oynuyor çünkü iki tarafı da destekliyorlar. Söylediğim gibi Suriye'nin kuzeyindeki ayrılıkçı Kürdistan hareketini destekliyorlar. Aynı zamanda IŞİD'i de destekliyorlar. Ve bence nihai hedef iki ülkeyi de, Suriye'yi ve Irak'ı yok etmek, bu ülkeleri boş arazilere çevirip, buralara Washington'a bağımlı uydu yönetimler yerleştirmek. IŞİD yok ederken, PYD ile yeniden kuruluyor.

 Şimdi durum daha da karmaşıklaşıyor çünkü Türkiye'nin de bölgesel emelleri var, özellikle de Suriye'nin kuzeyinde. Ve Türkiye'nin nihai olarak Suriye'nin kuzeyinde bir bölümü denetim altına almak istediğini düşünüyorum. Bu, hiç şüphesiz Washington ile istişare halinde yapılacak bir şey. Ancak Türkiye ile ABD arasında bir çıkar çatışmasının da olduğunu düşünüyorum. Washington bu kapsamda Türkiye'nin, diğer küçük ülkeler gibi emirlere itaat eden, bir nevi standart Amerikan uydusu olmadığını görüyor. Türkiye NATO içinde bir ağır sıklet, milli bir gündemi var ve bölgesel bir gündemi var...

'ABD TÜRK TOPRAKLARINDA KÜRDİSTAN İSTİYOR'

Yani Türkiye'nin kendi çıkarı doğrultusunda attığı adımlar ABD'nin çıkarlarıyla çelişiyor mu?

Bu konuda birkaç yıl önce yayınlanan tartışmalı Ortadoğu haritasını hatırlatmam gerekiyor. “Yeni Ortadoğu haritası” adını vermişlerdi buna... ABD Savaş Akademisi'nin bir belgesiydi ve kamuoyuna açık bir belge değildi. Bir NATO toplantısında kullanılmıştı. Ve bu Türkiye ile ABD arasında anında bir çatışma yaratmıştı. Çünkü harita Türkiye'nin bir bölümünün, bağımsız bir devlet olarak gösterilen yeni bir Kürdistan'a ilhak ettirildiğini gösteriyor. Yani bu haritaya bakılırsa -ABD'nin bakış açısına göre- 'Bağımsız Kürdistan Devleti' Türkiye topraklarına tecavüz edebilir... Haritayı biliyor musun?

Evet, biliyorum...

Tabii, diğer bir taraftan Türkiye de muhtemelen Suriye topraklarının ve belki de Irak'ın bir bölümüne sahip çıkmak istiyor.

Bu anlamda Suriye konusunda daha net konuşabilirim çünkü Suriye'nin kuzey sınır bölgesi tamamıyla fiilen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolünde...

ŞAFAK TERZİ- AYDINLIK / 20-21.09.2015