‘ABD, ağustosta IŞİD’i yok edebilirdi...’
PROF. CHOSSUDOVSKY KİMDİR?
Chossudovsky gelişmekte olan birçok ülkenin hükümetlerine
danışmanlık da yapmakta. Fotoğrafta Küba eski lideri Fidel Castro ile
çalışmalar yaparken görülüyor. Ottawa Üniversitesi’nde görev yapan Prof.
Chossudovsky aynı zamanda Global Research araştırma merkezinin başkanı ve Batı
merkezli ana akım basın dışında yayın yapan haber sitesinin de genel yayın
yönetmeni. Prof. Chossudovsky aynı zamanda Ana Britannica Ansiklopedisi
ekibinin içinde görevli.
Kanadalı Prof. Michel Chossudovsky, dünyanın en önemli
ekonomistlerinden biri. Yoksulluğun Küreselleşmesi adlı kitabıyla adından sıkça
söz ettiren Prof. Chossudovsky’nin uluslararası finans çevrelerinin sömürüleri
ile ilgili pek çok çalışması var. Chossudovsky aynı zamanda ABD’nin
denetimindeki El Kaide ve IŞİD gibi uluslararası terör örgütleri konusunda
uzman. 29 Ağustos’ta dört Türk savaş jeti, ABD uçaklarıyla birlikte Adana’daki
İncirlik üssünden havalanarak IŞİD’e karşı ilk ortak operasyonu yaptı. Bu
“Özgün Kararlılık Harekâtı”nı Prof. Chossudovsky ile konuştuk çünkü ChossudovskyIŞİD’i
Amerika’nın bir piyade gücü olarak tanımlıyor. Bu çerçevede ABD’nin IŞİD’i
hedef almasını nasıl açıkladığını sorduk. Prof. Chossudovsky ile telefon
üzerinden yaptığımız söyleşimizi dikkatinize sunuyoruz.
‘ABD’NİN PİYADE ERLERİ’
IŞİD’in konumu başından beri kafa karıştırıyor. Hiç yoktan
ortaya çıktılar ve hedef Esad iken, birden IŞİD oldu. Bu karmaşık durumu ve
IŞİD’in rolünü nasıl tanımlıyorsunuz?
En başta şunu söyleyeyim, IŞİD,
Batılı istihbarat örgütlerinin bir ürünüdür. Ve Amerika’nın müttefikleri
tarafından destekleniyor yani Suudi Arabistan, Türkiye, İsrail, Katar
tarafından... IŞİD’li paralı askerlerin, Batı askeri ittifakı tarafından
eğitildiğini, finanse edildiğini ispatlayacak yığınla kanıt var! Ve aslına
bakacak olursak, Suriye’nin içindeki terör oluşumlarının bu canileri “askere
alma” süreçleri, esas olarak savaşın başlama zamanına, yani 2011 yılına
dayanıyor. Özellikle NATO ve bunun yanında Türk hükümeti de bu işe dâhil...
Bu nasıl olabilir? ABD baştan beri IŞİD’i hedef almıyor
mu?
Şimdi, bu meselenin tarihsel
kökenleri Irak’taki El Kaide’ye dayanıyor yani Ebu Musab el-Zerkavi’ye... Bu
meselenin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı tartışmasına girmek istemiyorum çünkü
tüm olgular ortada, bu başlı başına ayrı bir konu...
El-Zerkavi’ye gelirsek, o da Batı
tarafından fazlasıyla desteklenmiş bir liderdi. Ve aslına bakılırsa bütün bu
terör örgütleri Amerikan istihbaratının araçlarıdır. Bu onların ille de ABD
istihbaratının ajanları oldukları anlamına gelmez ancak araçlarıdır,
varlıklarıdır... Belirli bir ölçüde bağımsız olabilirler ancak orada bir amaca
hizmet etmek için bulunuyorlar ve bu amaç -Suriye’ye bakınca- egemen bir
devleti parçalamak ve istikrarını bozmaktır.
Peki, Washington-IŞİD ilişkilerini gösteren kanıtlar neler?
Fazlasıyla kanıt var...
Öncelikle, Sovyet-Afgan savaşına(1979) kadar dayanan, El Kaide’nin geçmişine
bakabiliriz. Bu konuda kapsamlı yazılarım var. El Kaide’nin, ABD istihbaratının
aracı olduğunu bütün arka planıyla ele alan yazılar... Ama IŞİD’in nasıl
desteklendiğine dair daha yakın zamana ait deliller istiyorsan, bu konuda da
ziyadesiyle kanıt var... Silah sevkiyatı, GolanTepeleri’nde El Kaide bağlantılı
isyancılara yönelik İsrail desteği, savaşan kuvvetlere sağlanan askeri
yardım... Ayrıca IŞİD ile El Nusra’nın ör-tüştüğü gerçeğinden de
bahsetmeliyiz... Kendilerini dünyaya ayrı oluşumlar olarak sunuyorlar ancak
birbirleriyle örtüşüyorlar... El Nusra ve Suriye’nin içindeki çeşitli diğer
cihatçı gruplar, en başından beri desteklendiler, başka bir deyişle Mart
2011’den itibaren...
Ankara, İncirlik Üssünü uzun bir süre ABD’nin kullanımına
açmak istemedi. Özellikle de Ayn el Arap’taki çatışmalar sırasında. Ama şimdi
Türkiye birden üssü açmaya karar verdi ve IŞİD’e karşı ABD ile birlikte savaşma
kararı verdi. Ancak diğer yandan Türkiye YPG’nin belkemiği olan PKK’ya karşı da
savaşıyor. Bu durum YPG’nin IŞİD’e karşı savaşını etkilemez mi?
Çok karışık bir durum olduğunu
biliyorum. Ama burada altı çizilmesi gerektiğini düşündüğüm nokta, Türkiye’nin
IŞİD’e karşı savaşma kararı. Aslında Türkiye tam tersini yapıyor. IŞİD’i
koruyor. Ve IŞİD’i korumasının sebeplerinden bir tanesi de IŞİD’in Suriye ve
Irak’ta Kürt isyancılara karşı savaşta kullanılmasıdır.
ABD, Türkiye ve NATO
müttefiklerinin resmi hikâyesi IŞİD’e karşı savaştıkları yönündedir. Ama
gerçekte IŞİD, Batılı askeri ittifakın bir enstrümanıdır. Eğer IŞİD’i yenmek
isteselerdi, bunu ağustos ayında çöl yolunda, IŞİD Suriye’den Irak’a geçerken
büyük çaplı bir “halı bombardımanı” ile yaparlardı. Hatırlarsan, IŞİD, Toyota
marka büyük arazi araçlarıyla ve uçaksavar kabiliyeti olmayan hafif silahlarla
Irak’a geçti. (Üstüne basa basa) Ve Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri
bunları saatlerle ölçülebilecek bir zaman diliminde tasfiye edebilirdi. Ama
böyle bir şey olmadı...
Evet, IŞİD’liler fotoğraflarda son derece rahat
görünüyordu...
Evet, IŞİD’lileri Toyota
araçlarıyla Irak’a girerken gösteren fotoğrafları hatırlıyorsun. Yani silah
sistemleriyle ilgili en alt düzeyde bilgi sahibi olan herhangi biri bile, bu
arazi araçlarının çok çok hızlı bir şekilde imha edilebileceğini bilir. Aynı
1991 yılında, Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında geri çekilen Irak silahlı
kuvvetlerine karşı yapıldığı gibi... Şimdi bunu yapmak çok daha kolay. Birkaç
saat içinde onları yok edebilirsin...
(Alaycı bir ifadeyle) Dünya adlı
gezegenin en kudretli askeri kuvvetlerinin IŞİD’i tasfiye edemediği yönünde
yanıltıldığımızı düşünüyorum... (Gülerek) Ama Kürt kuvvetleri bunu
becerebiliyor! Çünkü onlar IŞİD’e karşı gerçekten savaşıyorlar. Ancak bu ABD,
onlara karşı savaşmıyor. IŞİD’i Suriye’yi bombalamak için bir bahane olarak
kullanıyor. Ve Suriye’ye yönelik yapılan bombalamaların çoğunluğu sivil
yapılara yönelik... Resmi rakamlara göre, ABD Suriye içinde 10 bin civarında
hedefi vurdu ve bu hedeflerin çoğunluğu sivil yapılar... Ve bunlardan son
derece az bir bölümünün IŞİD ile herhangi bir ilgisi var. Şimdi benim düşüncem,
muhtemel bir kara savaşı için hazırlık yapıldığı yönünde... Tabii aslında kara
savaşı birçok açıdan zaten yaşanıyor.
IŞİD VE ETNİK TEMELDE BÖLÜNME
IŞİD ve PYD'nin ikisi de ABD'nin müttefiki ancak birleşip
Esad'a karşı değil birbirleriyle savaşıyorlar. IŞİD ile YPG arasındaki savaş
bir projeye mi hizmet ediyor?
Evet, haklısın, IŞİD'e karşı en
etkili güçlerden biri Kürt isyancılar, tabii ki Suriye'nin milli hükümet
güçlerinden sonra... ABD bir anlamda ikili bir oyun oynuyor. IŞİD’e destek
oluyor ve IŞİD ile savaşıyor. Ama aslına bakılırsa IŞİD ile hiç de savaşmıyor,
bu sadece bir propaganda kampanyası. ABD, IŞİD ile savaşmıyor! Ve örneğin Irak
Kürdistanı güçlerinin, ABD’nin piyade gücü olan IŞİD’e meydan okumasından
endişe duyuyor! Çünkü ABD’nin amacı, en nihayetinde Suriye ve Irak’ı
istikrarsızlaştırmak ve bu iki ülkenin sınırlarını, etnik temelde yeniden
şekillendirmektir. Ve bu yolda IŞİD’in rolü çok önemli.
IŞİD uyguladığı terörle halkın bölgeden kaçmasına yol açıyor.
Sonra PYD geliyor bu bölgeyi IŞİD'in elinden alıyor. Örneğin Tel Abyad, göçen
halk Kürt değil ancak bölge PYD kontrolüne geçti. Sizce bu şekilde Irak'ın
kuzeyinden Suriye'nin kuzeyine kesintisiz bir Kürdistan mı yaratılmaya
çalışılıyor?
ABD, Irak’taki Kürdistan Bölgesel
Yönetimi’ni zaten başından beri destekledi. Aynı zamanda Suriye’nin kuzeyindeki
Kürt ayrılıkçıları da destekledi. Amerika’nın nihai hedefi Suriye’yi birkaç
bölgeye bölüp parçalamak, Suriye’yi Balkanlaştırmak ve sonucunda bir rejim
değişikliğine gitmek...
Ama bu sürece ters düşen unsurlar
var. Çünkü Türkiye’nin de Suriye’nin kuzeyinde çıkarları, bölgesel emelleri var
ve bu çıkarlar, müttefiklerinin ve ABD'nin çıkarlarıyla uyuşmuyor.
Irak'ın kuzeyinden Akdeniz sahillerine doğru uzanan bir
koridordan ve YPG'nin adım adım bu bölgeyi denetim altına aldığından söz
ediliyor. Irak'taki enerji kaynaklarının ABD'nin çıkarı doğrultusunda Kürt
denetimi altında Akdeniz'e taşınacağı belirtiliyor...
Evet, kesinlikle... Enerji
koridorları, boru hattı koridorlarının bu açıdan hayati bir önemi var.
Gelişmeler buna hizmet ediyor. Bu konuda hiç şüphe yok... Bunun yanında birçok
değişik koridor var. Bu arada Türkiye'yi de ilgilendiren, Bakü-Ceyhan boru
hattını, Suriye üzerinden İsrail'in Kızıldeniz kıyılarına bağlayan bir koridor
da var, bu çok konuşuldu. Bu nedenle, çok yakın müttefik olan Türkiye ve
İsrail'in ikisinin de bölgesel emelleri olduğunu düşünüyorum. İki ülkenin de
IŞİD'i desteklediğini ispatlayacak fazlasıyla kanıt var. Yani Suriye'nin
kuzeyinde sözde “kurtarılmış bölgelere” silahların sokulması Türk
yetkililerinin desteği olmadan gerçekleşemezdi. Silahların sokulması, Batılı
ülkeler dâhil olmak üzere değişik ülkelerden gelen ve IŞİD'e katılan
savaşçıların ülkeye sokulması... IŞİD'in silahlandırılması, güçlendirilmesi,
IŞİD'e adam kazandırılması süreci var ve bunlar hiç durmadan Türkiye'den
geliyorlar. Ve Türk yetkilileri, ABD ile birlikte IŞİD'in desteklenmesinde suç
ortağı...
'TÜRKİYE İLE ABD ARASINDA ÇIKAR ÇATIŞMASI VAR'
Washington, “Bizim bölgedeki müttefikimiz PYD'dir, Kürt
gruplarıdır” derken sizce doğruyu söylemiyor mu?
Bence ABD ikili bir oyun oynuyor
çünkü iki tarafı da destekliyorlar. Söylediğim gibi Suriye'nin kuzeyindeki
ayrılıkçı Kürdistan hareketini destekliyorlar. Aynı zamanda IŞİD'i de
destekliyorlar. Ve bence nihai hedef iki ülkeyi de, Suriye'yi ve Irak'ı yok
etmek, bu ülkeleri boş arazilere çevirip, buralara Washington'a bağımlı uydu
yönetimler yerleştirmek. IŞİD yok ederken, PYD ile yeniden kuruluyor.
Şimdi durum daha da karmaşıklaşıyor çünkü
Türkiye'nin de bölgesel emelleri var, özellikle de Suriye'nin kuzeyinde. Ve Türkiye'nin
nihai olarak Suriye'nin kuzeyinde bir bölümü denetim altına almak istediğini
düşünüyorum. Bu, hiç şüphesiz Washington ile istişare halinde yapılacak bir
şey. Ancak Türkiye ile ABD arasında bir çıkar çatışmasının da olduğunu
düşünüyorum. Washington bu kapsamda Türkiye'nin, diğer küçük ülkeler gibi
emirlere itaat eden, bir nevi standart Amerikan uydusu olmadığını görüyor.
Türkiye NATO içinde bir ağır sıklet, milli bir gündemi var ve bölgesel bir
gündemi var...
'ABD TÜRK TOPRAKLARINDA KÜRDİSTAN İSTİYOR'
Yani Türkiye'nin kendi çıkarı doğrultusunda attığı adımlar
ABD'nin çıkarlarıyla çelişiyor mu?
Bu konuda birkaç yıl önce
yayınlanan tartışmalı Ortadoğu haritasını hatırlatmam gerekiyor. “Yeni Ortadoğu
haritası” adını vermişlerdi buna... ABD Savaş Akademisi'nin bir belgesiydi ve
kamuoyuna açık bir belge değildi. Bir NATO toplantısında kullanılmıştı. Ve bu
Türkiye ile ABD arasında anında bir çatışma yaratmıştı. Çünkü harita
Türkiye'nin bir bölümünün, bağımsız bir devlet olarak gösterilen yeni bir Kürdistan'a
ilhak ettirildiğini gösteriyor. Yani bu haritaya bakılırsa -ABD'nin bakış
açısına göre- 'Bağımsız Kürdistan Devleti' Türkiye topraklarına tecavüz
edebilir... Haritayı biliyor musun?
Evet, biliyorum...
Tabii, diğer bir taraftan Türkiye
de muhtemelen Suriye topraklarının ve belki de Irak'ın bir bölümüne sahip
çıkmak istiyor.
Bu anlamda Suriye konusunda daha
net konuşabilirim çünkü Suriye'nin kuzey sınır bölgesi tamamıyla fiilen Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolünde...
ŞAFAK TERZİ- AYDINLIK /
20-21.09.2015