Bazen öyle sarsıcı sorular vardır ki, yüreğinizde ve zihninizde ne kadar tahribat yaratırsa yaratsın yanıtı da içindedir!.. Başlıktaki sorunun yanıtını bulmak için de “terör uzmanı-stratejist” olmaya gerek yok... Çünkü bu sorunun can yakan yanıtlarının içinde o kadar çok suçlu var ki!..
Unutmayın ki, bu sorunun yanıtlarında yalnızca “gaflet ve dalalet” yok, düpedüz “ihanet” de var!.. ABD’nin dayattığı, Avrupa’nın desteklediği ve toplumun içindeki sahte “solcu”, liboş, satılmış, yandaş, dönek ve hainlerin de alkışladığı bir ihanettir bu!..
O halde tekrar soralım; “PKK nasıl saldırabiliyor?..”
Ne yazık ki bu sorunun içinde de, “Bu kadar rahat eylem ortamı hazırlanmışken, PKK niçin saldırmasın ki” şeklinde paradoks içeren bir soru da var!.. O halde söyler misiniz?
- PKK bitip tükenmek üzereyken, Habur Sınır Kapısı’ndan otobüslerle giren örgüt üyeleri davul zurnayla karşılanmadı mı?.. AKP iktidarınca sınırda kurulan çadır mahkemesince serbest bırakılan teröristler, şehir şehir dolaşarak şov yapmadılar mı?..
- Örgüt her sıkıştığında “ateşkes” başlatıp sonra bozmadı mı?.. Bu durum PKK’nın her defasında yeniden toparlanmasına yol açmadı mı?..
- Devletin yoğunlaştırdığı operasyonlar 4 yıl önce PKK’yı bozguna uğratmamış mıydı?.. Örgütten yüzlerce militan kaçmışken, terör timleri kırsalda iyice sıkışmışken morali bozulan PKK sınır dışına itilmemiş miydi?..
Sürekli savaş tehdidi!..
- PKK dört yıl önce dağılmaya yüz tutmuşken, örgüt askeri ve siyasi açıdan cendereye alınmışken, Öcalan bir anda devletin “muhatap”ı haline getirilmedi mi?..
- Sinsi bir elin başlattığı “açılım” denilen plan PKK’nın “şiddeti dayatarak kazanım” elde etme stratejisine hizmet etmeye başlamadı mı?..
- Ve “çözüm” iddiasıyla PKK’ya verilen tavizler örgütü hem siyasi hem de askeri olarak güçlendirmedi mi?.. “İmralı” ile toplantılar yapan devlet, HDP’li vekillerle Öcalan için sohbet ortamı yaratmadı mı?..
- “Açılım” adlı sinsi plan yürürken, Kandil’de üslenen Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi PKK yöneticileri taviz üstüne taviz koparmak için sürekli, “Savaş başlatırız haaa” diye tehditler savurmadı mı?..
- MİT Başkan Yardımcısı Afet Güneş, “açılım” tavizi sürerken Oslo’da PKK’lılarla buluşmadı mı?.. Ve bu sırada Güneş’in, Ok’a yönelik, “Şehirlere patlayıcı yığdığınızı biliyoruz” şeklindeki dehşet içeren itirafı medyaya manşet olmadı mı?..
- AKP ile PKK arasında siyasi ranta dayanan ve Kürt kökenli yurttaşların ağzına bir parmak bal çalmayı amaçlayan “açılım” tiyatrosu sürerken, teröristler saldırılarını sürdürmedi mi, devlet kayıp vermedi mi?..
- AKP’nin yandaş medyası ve cemaat, “açılım” tiyatrosunda alkış tutmak için, “Öcalan öldürmeyi değil, yaşatmayı tercih etti” şeklinde ikiyüzlü ihanet satırları yazmadı mı?..
- Yandaşlarla işbirlikçi, cumhuriyet düşmanı dönekler “açılım” tuzağını destekleme iddiasıyla PKK’yı ve Öcalan’ı neredeyse “kahraman” ilan etmediler mi?..
‘Akil’siz figüran artistler!..
- Memleketin anlı şanlı artistleri, üniversite hocaları ve kukla kalemşorları, “akil adam” pozunda, terörün legalleştirilmesi tuzağında figüran olarak şehir şehir dolaşmadılar mı?..
- PKK son dört yılda hem Kandil’de hem de Güneydoğu’da büyütülmedi mi?.. Örgüt askeri olarak 1990’lardaki gücüne ulaştırılmadı mı?..
- “Her evden bir militan kampanyası”yla binlerce çocuk terör örgütünce dağa kaçırılmadı mı?.. Örneğin, Urfa Valisi İzzettin Küçük, “Kentten 3 bin çocuk kaçırıldı” demedi mi?..
- PKK büyüdükçe Güneydoğu’da “asayiş birimi” adı altında polis ve istihbarat teşkilatını kurmadı mı?.. Bu gruplarca adresleri tespit edilen polis ve askerler, Diyarbakır ve Hakkari’de eşleri ve çocuklarının önünde, enselerinden vurularak şehit edilmedi mi?..
- PKK, karayolları ve kent girişlerinde kimlik kontrolü yaparken, AKP iktidarı “açılım”ı bahane ederek polisin ve askerin elini kolunu bağlamadı mı, operasyonları engellemedi mi?..
- IŞİD’in Suriye’deki vahşetini bahane eden PKK yandaşları tavizlerden cesaret alarak, geçen yıl 6-7 Eylül’de, sokaklarda terör estirmedi mi, Hizbullah yandaşlarını bile öldürmedi mi?..
- Örgütün ayaklanma başlattığı geçen yılın ortalarında yüzlerce Atatürk heykeli ve büstü parçalanmadı mı, yakılarak yerlerde sürüklenmedi mi, valiler, emniyet müdürleri ve savcılar bu ihaneti seyretmediler mi?..
Patlayıcı, silah; ayaklanma!..
- Ve nihayet AKP ile PKK arasında 4 yıldır süren “açılım” oyunu sırasında, örgüt devleti ve siyaseti uyutmadı mı?.. Bu sırada PKK yeniden toparlanarak 20 bin kişilik askeri güce ulaşmadı mı?..
- Örgüt devleti “açılım”la oyalarken, dağ kadrolarını kentlere sızdırmadı mı, Nusaybin, Cizre ve Silvan’ın da aralarında bulunduğu 12 ilçede “kanton” adı altında ayaklanma başlatmadı mı?.. HDP’li belediyeler teröristlere altyapı desteği vermedi mi?..
- Ve ne yazık ki PKK’nın legal partisi HDP, “barış” umuduyla 80 vekille Meclis’e sokulmuşken, örgüt durup dururken sokaklarda asker ve po-lisleri şehit etmedi mi, ilçelerde “serhildan” adı altında ayaklanma başlatmadı mı?..
- Kaos sürerken ancak geçen ay uyanabilen yandaş medyadan Sabah, “PKK şehirlere 80 bin silah yığdı” diye manşet atmadı mı?..
- Bu sırada AKP-cemaat kavgası patlak verince, Urfa’da plaka tanıma sistemini kapatarak, teröristlerin 2 polis memurunu evlerinde uyurken şehit etmesine yol açtıkları iddiasıyla 5 Fethullahçı polis açığa alınmadı mı?..
Peki; tüm bu soruların yanıtı ne yazık ki “EVET” olduğuna göre, üstelik AKP’nin “açılım”ıyla adeta eylem ortamı sağlanmışken; ey Türkiye, “PKK niçin saldırıyor”muş anladın mı?..
MEHMET FARAÇ- Aydınlık / 10.09.2015